Savaş ve Barış I. Cilt. Лев Толстой

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Savaş ve Barış I. Cilt - Лев Толстой страница 11

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Savaş ve Barış I. Cilt - Лев Толстой

Скачать книгу

hayır!”

      “Olmaz, katiyen!”

      “İnanılacak gibi değil.”

      Prens Hippolyte; avucunun içiyle dizine vurarak “Capital!”77 dedi İngilizce.

      Vikont omuz silkmekle yetinmişti.

      Piyer, gözlüklerinin üstünden büyük bir ciddiyetle baktı çevresindekilere; sonra da kendi kuyusunu kazarcasına devam etti:

      “Böyle konuşuyorum çünkü devrimden78 kaçtı Bourbonlar, halkı anarşinin kucağına atarak kaçtılar. Sadece Napolyon anlayabildi devrimi ve yendi onu. Nitekim işte bundan dolayıdır ki kamu yararı söz konusu olunca bir tek bireyi kurban etmekten kaçınamazdı.”

      “Öbür masaya geçmek istemez miydiniz?” diye araya girmek istedi Anna Pavlovna.

      Ama Piyer ona cevap vermeksizin konuşmaya devam etti, gittikçe daha da heyecanlanıyordu:

      “Evet evet! Napolyon’un bütün büyüklüğü devrimin üzerine yükselebilmesinden; devrimin kötü yanlarını bastırıp yurttaş eşitliği, söz ve basın özgürlüğü gibi iyi yanlarını koruyabilmesinden ileri geliyor. İktidarı ele geçirmesini ve elde tutmasını da buna borçludur.”

      “Evet, iktidarı ele geçirdiğinde bundan adam öldürtmek için yararlanmak yerine onu; meşru krala devretme yoluna gitseydi, o vakit ben de inanırdım onun büyüklüğüne.”

      “Yapamazdı. Ülke; ona iktidarı, kendisini Bourbonlardan kurtarması için ve onu bu işi başarabilecek büyük bir adam olarak gördüğü için teslim etmişti. Büyük bir şeydi devrim.”

      Cüretli bir meydan okuyuşu dile getiren bu son cümle, Piyer’in hem gençliğini hem de bütün düşüncesini bir hamlede söyleme arzusunu ortaya koyuyordu. Anna Pavlovna girdi söze yeniden:

      “Devrim ve Hükümdar’ı öldürmek büyük şeyler midir sizce yani?.. Artık ne desem acaba, bilemiyorum… Evet, dostlarım, öbür masaya geçmek istemez miydiniz?”

      “Ce Contrat social…”79 dedi Vikont.

      “Hükümdar katlinden söz etmiyorum ki ben. Fikirlerden söz ediyorum.”

      Alaycı bir ses yükseldi yine:

      “Yağma fikri, evet! Cinayet fikri, Hükümdar katli fikri!”

      “Bunlar işin aşırı yanlarıydı şüphesiz, nitekim bunları kınamaktayız da. Ama işin özü orada değildi; insan haklarındaydı, ön yargılardan kurtulma ve yurttaşlar arası eşitlikteydi işin aslı. Ve Napolyon, işte bütün bu fikirleri tüm gücüyle ayakta tuttu.”

      Bu delikanlıya ahmakça şeyler söylemekte olduğunu ciddi şekilde göstermeye nihayet karar vermiş bulunan Vikont, küçümseyen bir tonla başladı konuşmaya:

      “Özgürlük ve eşitlik… Ta ne zamandan beridir ağızda sakız hâline getirilmiş büyük laflar bunlar! Özgürlükle eşitliği kim sevmez ki? Kurtarıcımız Hazreti İsa da özgürlük ve eşitlik için ölmemiş miydi? Devrimden bu yana daha mı mutlu oldu insanlar? Tam tersine! Özgürlüğü bizdik isteyen, ortadan kaldıransa Bonapart’tır.”

      Prens Andrey; bazen Piyer’e, bazen Vikont’a, bazen de ev sahibesine bakıyordu gülümseyerek. Başlangıçta Anna Pavlovna, yüksek sosyetedeki ilişkiler konusundaki hünerlerine rağmen Piyer’in çıkışı karşısında dehşete kapılmıştı ama delikanlının sözleri ne kadar ağır olursa olsun Vikont’un öfkelenmediğini görüp tartışmayı engellemenin artık mümkün olmadığına iyice inandığında aşka geldi ve Vikont ile beraber Piyer’e hücuma geçti:

      “Mais mon cher monsieur Piyer,80 büyük bir adamın Dük’ü, hadi dükü de bir yana bırakalım, basit sıradan bir insanı, suçsuz olduğu hâlde ve yargılamaksızın idam ettirebilmesini nasıl açıklamaktasınız?”

      Vikont bindirdi hemen ardından:

      “Bense monsieur’nün81 18 Brumaire Hükûmet Darbesi’ni nasıl gördüğünü merak ediyorum? Tam bir kandırmaca değil miydi o iş? C’est un escamotage qui ne ressemble nullement â la maniere d’agir d’un grand homme.”82

      Küçük Prenses de geri kalmadı:

      “Ya Afrika’da kılıçtan geçirttiği mahpuslar? Korkunç bir şey doğrusu!”

      Sözlerini bir de korku jestiyle tamamlamıştı.

      Prens Hippolyte’ye sonuca varmak düştü:

      “C’est un roturier, vous aurez beau dire…”83

      Bay Piyer, hangisine cevap vereceğini kestiremiyordu. Teker teker baktı hepsine ve gülümsedi. Ötekilerin belli belirsiz gülümsemesine benzemiyordu delikanlının gülümseyişi. Gülümsediği vakit, yüzündeki o ciddi ve hatta biraz da somurtkan ifade hemen ortadan yok olmakta ve yerini çocuksu, iyilik dolu, neredeyse bönce ve âdeta özür dileyen başka bir ifadeye bırakmaktaydı.

      Vikont, ilk defa gördüğü bu aşırı devrimcinin aslında hiç de sözleri kadar korkulacak bir kimse olmadığını fark etmişti o an. Ve salona bir sessizlik çöktü. Prens Andrey bozdu sessizliği:

      “Aynı anda hepinize birden nasıl cevap versin istiyorsunuz? Kaldı ki bir devlet adamının davranışları söz konusu olduğunda öyle sanıyorum ki basit bir insan olarak yaptığı işlerle, başkumandan ve imparator sıfatıyla yaptığı işleri birbirinden ayırt etmek gerekir. Yoksa yanılıyor muyum?”

      Hiç ummadığı bir anda imdadına gelen bu destek, yeniden canlandırmıştı Piyer’i.

      “Elbette, elbette!..” diye atıldı.

      Prens Andrey devam etti:

      “Şurasını kabul etmeliyiz: Napolyon, Arcole Köprüsü’nde savaşırken ve Yafa Hastanesinde vebalılara elini uzatırken insan olarak büyüktür ama başka birtakım işleri de vardır ki bunları haklı görmek ve göstermek bir hayli güçtür.”

      Öyle anlaşılıyordu ki Piyer’in çıkışının uyandırdığı tepkiyi yumuşatmak istemişti Prens Andrey. Nitekim sözlerini bitirir bitirmez gitmek üzere kalktı ve karısına işaret etti.

      Birdenbire ayağa fırlamıştı Prens Hippolyte ve bir el işaretiyle bütün herkese oturmalarını bildirerek konuşmaya başlamıştı:

      “Ah! Aujourd’hui on m’a raconté une anecdote moscovite, charmante: il faut que je vous en régale. Vous m’excusez, vicomte, il faut que je raconte en russe. Autrement on ne sentira pas le sel de l’histoire.”84

      Prens Hippolyte, Rusya’da bir yıl kalmış Fransızlarınkini andıran bir Rusçayla anlatmaya koyuldu. Hikâyesinin

Скачать книгу


<p>77</p>

“İlginç!”

<p>78</p>

Fransız Devrimi. (e.n.)

<p>79</p>

Hep şu Toplum Sözleşmesi…

<p>80</p>

“Ama Sayın Bay Piyer…”

<p>81</p>

Beyefendi.

<p>82</p>

“Bir büyük adamın davranışına hiç mi hiç benzemeyen bir el çabukluğuyla hırsızlık gösterisidir bu.”

<p>83</p>

“Ne de olsa ayaktakımından gelme bir adam işte…”

<p>84</p>

“Az kaldı unutuyordum! Bugün bana, Moskova’da geçmiş bir olay anlattılar ki bir harika! Size mutlaka anlatmalıyım, bu ziyafetten yoksun kalmanızı istemem. Beni bağışlayın Vikont, Rusça anlatmam gerekiyor hikâyeyi. Yoksa tadı kalmaz.”