Gürcü Kızı yahut İntikam. Ахмет Мидхат
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Gürcü Kızı yahut İntikam - Ахмет Мидхат страница 8
Hayvanların takımları Kafkas’ın diğer ahalisinde olduğu gibi yastıklı koltuklardan iseler de Çerkez ve Abazalarda olduğu gibi insanın altında hiç görünmeyecek kadar küçük ve bineni hayvan üstünde ayakta duruyor gibi gösterecek kadar yüksek değildir. Daha genişçe ve alçaktır. Kuskun ve göğüslükleri ve başlık ve dizginleri gümüş paftalarla öyle güzel süslenmiştir ki bunların üzerinde işlenmiş süsleri hakikaten güzel sanatlardan sayılmaya layıktır.
Hayvanlara binerken bu müşahedem beni epeyce eğlendiriyor idiyse de o aralık dairelerden birisinin kapısı önünde malum dövülen adamı görüverince zihnim yine karıştı. Komik ve facia olduğunu henüz bilemediğim bu dövülme hadisesi yine zihnime hücum etti. Hayret verici üzere biçare yaşlı adam, prens ata bindiği zaman bulunduğu yerden büyük bir neşeyle birkaç defa prensi selamlayıp “Uğurlar olsun!” manasına gelecek birçok da sözler söylemesin mi? Prens de gayet iltifatlı bir tavır ve ondan çok sözlerle yaşlı adama cevaplar vermesin mi?
Şaşkınlığım, hayretim, merakım o kadar arttı ki her ne olursa olsun bu sırra ermek için tercümanıma müracaat ettim. Fakat miskin tercüman bu merakın hallinde acele etmediği gibi nasihatinden dışarıya çıkmamı ziyadesiyle rica ve ricasını kabule beni mecbur etti.
Gideceğimiz yer ovalıktı. Bundan dolayı hem müteşekkir hem de memnun kaldım. Teşekkürüme sebep, geçtiğimiz yerler gibi sarp ve tehlikeli yerlerden gidilecek olsa bindiğim hayvanı idare edememek korkusundandı. Zira itiraf etmeliyim ki pek çok tehlikeli seyahatler icra etmiş isem de öyle yaban keçilerinin bile kendilerini selamette görmedikleri yalçın kayalarda at koşturabilecek kadar at koşuculuğu tahsil edememişimdir. Memnuniyetime sebep ise önümüzün latif bir ova olması, Gürcüleri hünerlerini göstermeye teşvik etmiş bulunması kaziyesidir.
Hakikaten, bu adamlar ne mahir atlı imişler! Genellikle Kûhistan ahalisi piyade olarak savaşçılıkları ile meşhur olurlar ise de Kafkaslılarda hem süvarilik hem piyadelik suretinde savaşçılık da toplanmıştır. O müthiş yerlerde koşup gezmek için bunların kendi ayaklarıyla ya da hayvanlarıyla gitmelerinin farkı yoktur. Bindikleri hayvanlarının bacaklarına kendi bacaklarıymışçasına itimat ederek ona göre en müthiş yerleri kendi hareketlerine müsait ve uygun meydanlar sayarlar.
Tercüman vasıtasıyla prens bana:
“Size bir savaş oyunu seyrettireyim. Gürcülerin savaş oyunu pek güzeldir.” dedikten sonra sekiz on kelime ile adamlarına bir emir vermeyi müteakip maiyetimizde bulunan on beş on altı kadar Gürcü hayvanlarını kamçılayarak ileriye doğru at saldılar. Fakat pek uzaklaşmadılar. Biz olduğumuz yerde durduğumuzdan iki üç yüz adım kadar uzaklaştılar ki bu mesafe üzerinde birbirinin arkasında bir düz hat teşkil ettikten sonra en öndeki atlı sağa çark ederek ve diğerleri de o noktada sağa dönerek fakat dönenler atlarını doğruca koşturmayıp hep hayvanları sağa sevk ile bir daire teşkil ettiler.
Bu dairenin alabildiğine koşan hayvanlar süratiyle bir anda dönmesi göz kamaştıran bir şekil ve suret aldığı gibi bir aralık oyun başı olan Gürcü kendi başındaki kalpağı dairenin dışına on beş adım kadar mesafeye fırlatıp attı. Diğerleri bunu taklit etmediler. Yalnız hepsi tabancalarını çıkarıp sağ ellerine alarak hazır ve amade bulundular. Sağ tarafa doğru dönen dairenin atlıları daire dışındaki kalpağa kurşun atacaklar ise de bu hareket dairenin iç tarafına kurşun atmaya müsait olup dışına müsait olmadığından ne yolda hareket edecekler diye nazarıdikkatimi açmıştım. Bir de oyun başı tarafından verilen kumanda üzerine atlıların tümü birden sağdan geri dönerek daire gerisine doğru geriye dönmeye başlamasın mı?
Bu bir anda gerçekleşen değişiklik ve hareket hakikaten övgüme mazhar oldu.
Oyun başından başka atlılar kalpak hizasına geldikçe tabancalarını boşaltıyorlar ve cümlesi de kurşunlarını hedefe isabet ettiriyorlardı. Son atlı da kurşununu atıp sıra oyun başına gelince gördüm ki kılıcı çekip evvelki eğri hattı değiştirerek kalpağın üzerine yürüdü ve kalpağa kılıç çalmak hareketini taklit etti ise de bu harekette ne kadar mahirce bir süratle hareket ettiğini anlamak için kalpağa yaklaşırken kılıç ile ön tarafa doğru darp etmeyi müteakip kalpağı geride bırakır bırakmaz bir de arka tarafa ikinci bir kılıç darbesi yetiştirmekte olduklarını arz ederim.
Bu kılıç oyunu evvelki daireyi ikiye bölmekle beraber mevkisini de değiştirmişti. Kılıç darbelerinden sonra kılıçlarını kınlarına koyan Gürcüler daima oyun başı en önde olmak üzere kalpağa birer daha hücuma başladılar. “Kaltak boşaltmak” diye tabir olunduğu gibi her biri ağırlıklarını evvela sağ üzengiler üzerine verip sonra kendilerini yavaşça sol ayaklarıyla kaltağa asarak sağ ellerini yere değdirinceye kadar eğiliyorlardı ki bu vaziyetleriyle kalpağı kapıp yirmi adım kadar ileriye götürdükten sonra gerideki süvarinin yetişip kapması için tekrar yere bırakıyorlardı.
İşte bu suretle kalpağı yerden kaldırıp tekrar koya koya biçare kalpağa da ayrı bir daire çizdirdiler. Ondan sonra bu şekil de bozulup atlılar bizim süvari bölüklerinin iki sıra selam hattı teşkil edişleri gibi iki sıra dizildiler ise de her atlının arası beşer altışar adım fasılalı idi. Bu hâlde karşılarında bir düşman farz ederek hücum edeceklerdi. Evvela ilk sıra bir nevi tüylü keçeden mamul kılıfları içindeki zarif tüfeklerini çıkarıp mevhum düşman üzerine ateş ederek akabinde hücuma başladılar ki, bu hâlde tüfeklerini yine kılıflarına koymaları şaşılacak maharetlerdendir. Zira hücumda yüz adımlık yol katetmemiş idiler ki tüfekler yerlerine konulduktan başka hemen tabancalar da çekilip hazırlanmıştı. Arzulanan mesafeden tabancalarla da ateş edilerek yerlerine konulduktan sonra kılıçlar çekilip hayalî olarak farz edilen düşman içine dalındı. Sağa sola, öne arkaya, o kadar seri kılıç sallıyorlardı ki bunların uzaktan resmettikleri şekiller sanki atlıları demirden yapılmış bir kafes içinde gösteriyordu.
Sanki bu ilk sıra askerler yorulmuş veyahut vurulmuş olduğundan arkadaşları yanına gelmeye başlayıp ve sollarını müteakip ikinci sıra evvelkilerin hareketini aynen iade etmişti. Ancak oyunun bu derecesi yarım saat kadar sürmüştü. Bu arada hayvanları gereği gibi yorduğundan ve benim övgülerim ve aferinlerim ise prenste arzulanan derecede memnuniyet oluşturduğundan onun tarafından verilen emir üzerine oyuna son verildi.
O gün akşama kadar üç Gürcü köyüne uğradık. Bu köylerin üçünde de o kadar hürmet ve rağbet gördük ki tarifi lazım gelir ise hükümdarını seven tebaaya layık bir derecede idi demek kâfidir. Köylerde gördüğümüz güzel kadınları ve güzel erkekleri uzun uzadıya tarife hacet var mıdır? Burası zaten endamların ve yüzlerin güzel olduğu bir memleket olduğundan güzel olmayan yoktur ki, onlar arasında bilhassa güzelleri fark edip ayırabilelim.
Prens Danyal her vardığımız köyde bir veya iki kadın veyahut erkeğe akşam kendi köyüne gelmeleri ve misafirin karşısında dans etmeleri emrini verdi. Dolayısıyla bunlar kendi kendilerine prensin ikametgâhına gitmekte olsunlar biz Peşav vadisi içinde yedi sekiz saat zarfında mümkün olabilecek