Yeşilin Kızı Anne: Ingleside. Люси Мод Монтгомери

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Yeşilin Kızı Anne: Ingleside - Люси Мод Монтгомери страница 6

Жанр:
Серия:
Издательство:
Yeşilin Kızı Anne: Ingleside - Люси Мод Монтгомери

Скачать книгу

beraber Liman Ağzı’na, Kaptan Bill Taylor’ın kuzeni Joe Drew’ün koluna yılan dövmesi yapışını seyretmeye gideceklerini söylemişti. Kendisi de gideceğinden Jem’in de gelip gelmeyeceğini sordu. Çok eğlenceli olacağını söyledi. Jem gitmek için can atıyordu ancak anne babası bunun kesinlikle mümkün olmadığını söylemişlerdi.

      “Gitmene izin vermeyişimin çok sayıda sebebinden biri Liman Ağzı o çocuklarla gidemeyeceğin kadar uzakta. Eve sekizden sonra dönerler muhtemelen. Yani yatma saatin geçtiğinde.”

      “Ben çocukken her gece saat yedide yatmaya giderdim.” dedi Mary Maria teyze.

      “Akşamları bu kadar uzak mesafelere gidebilmen için biraz daha büyümen gerek Jem.” dedi annesi.

      “Geçen hafta da aynısını dedin.” diye bağırdı Jem öfkeyle. “Şimdi daha büyüğüm. Bebek olduğumu düşünüyordun! Bertie de gidiyor ve ben de onun kadar büyüğüm.”

      “Kızamık salgını var.” dedi Mary Maria teyze kasvetle. “Kızamığa yakalanabilirsin James.”

      Jem, kendisine “James” diye hitap edilmesinden nefret ederdi ve Mary Maria teyze her zaman ona böyle hitap ederdi.

      “Ben kızamığa yakalanmak istiyorum.” diye mırıldandı isyankâr bir şekilde. Sonra babasıyla göz göze gelince duruldu. Babası kimsenin Mary Maria teyze ile ters ters konuşmasına müsaade etmezdi. Jem, Mary Maria teyzeden nefret ederdi. Diana teyze ve Marilla teyze çok tatlı teyzelerdi ama Mary Maria teyze gibi biri Jem’in alışkın olmadığı türde bir insandı.

      “Pekâlâ.” dedi küstahça ve annesine bakarak konuşmaya devam etti. Böylece kimse Mary Maria teyzeyle konuştuğunu düşünmeyecekti. “Eğer beni sevmek istemiyorsanız sevmek zorunda değilsiniz. Peki, Afrika’ya gidip kaplanları vursaydım bu hoşunuza gider miydi?”

      “Afrika’da kaplanlar yok canım.” dedi annesi yumuşak bir şekilde.

      “O zaman aslanları vururum!” diye bağırdı Jem. Onu yalancı çıkarmaya bayılıyor olmalılardı. Ona gülmeye kendilerini mecbur hissettiklerini düşündü. Onlara hadlerini bildirmeye karar verdi. “Afrika’da aslanların olmadığını söyleyemezsin. Afrika’da milyonlarca aslan var. Afrika aslanlarla dolu.”

      Babası ve annesi gülümsemekle yetindi. Ancak bu durum Mary Maria teyzenin hoşuna gitmedi. Sabırsız çocuklara müsamaha gösterilmemesi gerektiği düşüncesindeydi.

      “Bu arada.” diye söze başladı Susan. Jem’e olan sevgisi ve anne babasının köydeki çocuk çetesi ile birlikte adı çıkmış, ayyaş İhtiyar Kaptan Bill Taylor’ın evine yollamamaları konusundaki haklılıkları arasında kalmıştı. “Zencefilli çöreğin ve kreman burada Jem tatlım.”

      Zencefilli çörek ve krema Jem’in en sevdiği tatlıydı. Ama bu gece fırtınalar kopan ruhuna hiçbir etkisi yoktu en sevdiği tatlının.

      “İstemiyorum!” dedi surat asarak. Ayağa kalkıp masadan uzaklaştı ve son bir meydan okuma hamlesiyle kapıya döndü.

      “Zaten dokuzdan önce yatağa gitmeyeceğim. Büyüdüğümdeyse hiç yatağa gitmeyeceğim. Bütün gece, her gece uyanık kalacağım. Her yerime dövmeler yaptıracağım. Ne kadar yaramaz olunursa o kadar yaramaz ‘olcaam’göreceksiniz.”

      “ ‘Olacağım’ demek ‘olcam’ demekten çok daha iyi tatlım.” dedi annesi.

      Hiçbir şekilde hislenmeyişleri Jem’in gücüne gitmişti.

      “Fikrimi soran olmadı ama eğer ben çocukken böyle konuşsaydım annem babam beni bir temiz döverlerdi Annie.” dedi Mary Maria teyze. “Bugünlerde bazı evlerde sopanın eksik olması büyük kayıp.”

      “Küçük Jem’in suçu yok.” diye parladı Susan, doktor ve eşinin bir şey söylemediğini görünce. Eğer Mary Maria Blythe’ın bu dediği yanına kalacaksa Susan’ın diyecek bir çift sözü olacaktı. “Bertie Shakespeare Drew denilen velet aklına girdi. Joe Drew’ün dövme yaptırdığını görmenin eğlenceli olacağını söyledi. Öğleden sonra buradaydı ve gizlice mutfağa girip en güzel alüminyum tavayı alıp miğfer olarak taktı. Askercilik oynayacaklarmış. Sonra ahşap kiremitlerden tekne yapıp Çukur Nehri’nden aşağı saldılar ve iliklerine kadar ıslandılar. Sonra bir saat boyunca avluda atlayıp zıplayarak tuhaf sesler çıkardılar. Kurbağa taklidi yapıyorlarmış. Kurbağa! Küçük Jem bu kadar yorulmuşken ona bir şey olmayışına şaşmamak gerek. Bu şekilde bitkin düşmediğinde dünyanın en uslu çocuğudur Jem. Buna emin olabilirsiniz.”

      Mary Maria teyze sinir bozucu bir şekilde cevap vermedi. Susan Baker’la yemek vakitlerinde asla konuşmayarak onun “aile ile oturmasına” izin verilmesine duyduğu rahatsızlığı ifade ederdi.

      Anne ve Susan, Mary Maria teyze gelmeden önce bu sorunu çözmüşlerdi. “Yerini bilen” Susan, Ingleside’da misafir varken aileyle oturmaz ya da böyle bir beklenti içine girmezdi.

      “Ama Mary Maria teyze misafir değil.” dedi Anne. “Aileden biri. Sen de öylesin Susan.”

      Susan, nihayet pes etmişti. Bu arada Mary Maria Blythe’ın kendisinin sıradan bir çalışan olmadığını görecek olmasına içten içe memnun olmuştu. Susan, Mary Maria teyze ile hiç tanışmamıştı ancak Susan’ın yeğeni yani kız kardeşi Matilda’nın kızı Charlottetown’da onun için çalışmış ve bu yaşlı kadına dair bildiklerini anlatmıştı.

      “Mary Maria teyzenin ziyaretinden, özellikle de bugünlerde keyif alırmış gibi yapma zahmetine hiç girmeyeceğim Susan.” dedi Anne samimiyetle. “Ama Gilbert’a birkaç haftalığına gelip gelemeyeceğini sormuş. Doktor’un bu konularda nasıl olduğunu biliyorsun.”

      “Her türlü hakkıdır da.” dedi Susan sadakatle. “Kendi kanından canından insanların yanında durmayan bir adam olur mu hiç? Ama birkaç hafta meselesi biraz tuhaf geldi bana Bayan Blythe. Ben karamsar olmayı pek sevmem ama kız kardeşim Matilda’nın görümcesi birkaç haftalığına ziyarete gelip yirmi yıl kaldı.”

      “Bunun için endişelenmemize gerek yok bence Susan.” dedi Anne gülümseyerek. “Mary Maria teyzenin Charlottetown’da çok güzel bir evi var. Ancak evinin biraz büyük ve yalnız olduğunu düşünüyor. Biliyorsun annesi iki yıl önce, seksen beş yaşında öldü ve Mary Maria teyze ona pek düşkündü. Annesini çok özlüyor. Bu ziyaretini mümkün olduğunca güzel kılmaya çalışalım, olur mu Susan?”

      “Elimden geleni yaparım Bayan Blythe. Tabii masayı biraz daha genişletmemiz gerekir. Ama en nihayetinde bir masayı büyütmek küçültmekten daha iyidir.”

      “Masamızda çiçek olmamalı Susan. Çünkü bildiğim kadarıyla çiçekler Mary Maria teyzenin astımını azdırıyorlar. Karabiber de hapşırmasına sebep olduğundan onu da koymamalıyız. Sık sık başı ağrıdığından fazla gürültü de yapmamamız gerekiyor.”

      “Aman Tanrı’m! Ben sizin ve Doktor’un çok ses yaptığına hiç şahit olmadım. Eğer bağırmam gerekirse ben de ağaçların arasına kadar giderim. Ama zavallı çocuklarımızın Bayan Mary Maria Blythe’ın baş ağrıları yüzünden her daim sessiz kalmak zorunda olmaları… İleri gidiyorsam beni bağışlayın ama bu kadarı biraz fazla Bayan

Скачать книгу