Mister Pickwick'in Maceraları II. Cilt. Чарльз Диккенс
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Mister Pickwick'in Maceraları II. Cilt - Чарльз Диккенс страница 5
Mr. Pickwick lafını bitirmemişti ki Snodgrass, Winkle ve Tupman tarafından nazikçe eşlik edilen hanımlar sabah yürüyüşünden döndüler.
“Vay, Ben!” dedi Arabella, kardeşini görünce keyiften çok şaşkınlık dolu bir tonla.
“Yarın seni eve götürmeye geldim.” diye yanıtladı Benjamin.
Mr. Winkle’ın beti benzi attı.
“Bob Sawyer’ı görmüyor musun, Arabella?” diye sordu Mr. Benjamin Allen, ayıplar gibi bir edayla. Arabella, Bob Sawyer’ın varlığını fark ettiğini belli ederek elini zarifçe uzattı. Bob Sawyer sunulan eli somut biçimde sıkarken Mr. Winkle’ın kalbine bir nefret kılıcı saplandı.
“Ben, canım!” dedi Arabella, yüzü kızararak. “Seni, seni Mr. Winkle’la tanıştırdılar mı?”
“Henüz değil ancak kendisiyle tanışmaktan büyük mutluluk duyarım Arabella.” diye yanıtladı abisi ciddiyetle. Bu noktada Mr. Allen, Mr. Winkle’a sevimsiz bir edayla selam verirken Mr. Winkle ve Mr. Bob Sawyer da gözlerinin ucuyla birbirlerine karşı besledikleri ortak nefreti belli ettiler.
İki yeni ziyaretçinin gelmesi ve bunun sonucunda Mr. Winkle ve botlarında kürk olan hanımefendinin üstüne dikilen gözler, Mr. Pickwick ve ev sahibinin güler yüzlülüğü olmamış olsa ekibin neşesinde büyük bir kesintiye sebep olurdu ancak Mr. Winkle yavaş yavaş kendini Mr. Benjamin Allen’a sevdirdi, hatta brendi ve kahvaltıdan dolayı neşesini bulmuş, yavaş yavaş aşırı şakacı bir ruh hâline bürünmüş ve istiridye bıçağı ve çeyrek somun ekmeğin yardımıyla bir beyefendinin kafasından alınan tümörün hikâyesini orada bulunan herkesi keyiflendirecek şekilde neşeyle ve sevimlilikle anlatan Mr. Bob Sawyer’la dostane bir sohbete bile girişti. Sonra cümbür cemaat kiliseye doğru yola konuldu. Mr. Benjamin Allen anında uyuyakaldı ve Mr. Bob Sawyer da adını on santimlik yer kaplayan iri harflerle kilise sırasına kazıma yöntemiyle düşüncelerini dünyevi konulardan uzaklaştırdı.
“Pekâlâ.” dedi Wardle, acı bira ve vişne likörü gibi hoş detayları barındıran ve layığıyla tüketilmiş olan güzel bir öğle yemeğinden sonra. “Bir saati buz üstünde geçirmeye ne dersiniz? Epey boş zamanımız var.”
“Harika!” dedi Mr. Benjamin Allen.
“Muhteşem!” diye bağırdı Mr. Bob Sawyer.
“Elbette ki kayıyorsunuzdur, Winkle?” dedi Wardle.
“Ev-evet, ah, evet.” diye yanıtladı Mr. Winkle. “Ama ama epey idmansızım.”
“Ah, lütfen kayın, Mr. Winkle.” dedi Arabella. “Görmeyi çok isterim.”
“Ah, çok kibar bir spor.” dedi başka bir genç hanım. Üçüncü bir hanım bunun çok asil bir spor olduğunu belirtirken dördüncüsü de kuğulara yönelik olduğuna dair fikrini belirtti.
“Eminim çok mutlu olurdum.” dedi Mr. Winkle kızararak. “Ama patenim yok.”
Bu itiraza anında karşı gelindi. Trundle’ın iki çift pateni vardı ve şişman oğlan da aşığıda yarım düzine kadar yedek paten olduğunu duyurdu. Mr. Winkle bunlara karşılık hoşnutluğunu belli etse de müthiş derecede rahatsız görünüyordu.
Yaşlı Wardle herkesi epey büyük bir buzluk alana götürdü. Şişman oğlan ve Mr. Weller gece yağan karı küreyince Mr. Bob Sawyer; patenlerini Mr. Winkle için müthiş biçimde, olağanüstü görünen bir maharetle ayağına geçirdi ve nefes almak için bile durmadan sol bacağı üstünde daireler ve sekizli figürler ve daha pek çok nefes kesici şekil çizerek Mr. Pickwick, Mr. Tupman ve hanımların gönlünü fethetti. Yaşlı Wardle ve Benjamin Allen da az önce sözü geçen Bob Sawyer’ın yardımlarıyla İskoçlara özgü bir dans olduğunu söyledikleri benzer derecede büyüleyici hareketleri icra edince herkesin coşkusu doruğa çıktı.
Bütün bunlar olurken Mr. Winkle soğuktan morarmış yüzü ve elleriyle patenlerini ters biçimde ayaklarına geçirmeye çalışıyor, bu süreçte ipleri karman çorman yapıyordu. Yardımcısı paten konusunda bir Hintli’den daha az bilgiye sahip olan Mr. Snodgrass’tı. Ancak en sonunda Mr. Weller’ın yardımıyla patenlerin demirleri sıkıca monte edildi, patenin ipleri bağlandı ve Mr. Winkle ayağa kaldırıldı.
“Oldu işte efendim.” dedi Sam cesaretlendirici bir ses tonuyla. “Haydi gidin de onlara paten nasıl kayılırmış gösterin.”
“Dur Sam, dur!” dedi Mr. Winkle dehşet biçimde titreyerek ve Sam’in koluna boğulmakta olan bir adam gibi yapışarak. “Ne kadar da kayganmış, Sam!”
“Buz söz konusu olunca bu pek de alışılmadık bir durum değildir efendim.” diye yanıtladı Mr. Weller. “Aman efendim, ne yapıyorsunuz?”
Mr. Weller’ın bu son sözü Mr. Winkle’ın o anda ayağını havaya kaldırıp başını da buza geçirmeye yönelik çılgın arzusundan kaynaklanmaktaydı.
“Bunlar, bunlar çok tuhaf patenler, öyle değil mi Sam?” diye sordu Mr. Winkle yalpalayarak.
“Korkarım tuhaf olan onları giyen beyefendi, efendim.” diye yanıtladı Sam.
“Hadi ama Winkle.” diye bağırdı bir sorun olduğundan haberi olmayan Mr. Pickwick. “Gel hadi, hanımlar beklemekten helak oldular.”
“Evet, evet.” diye yanıtladı Mr. Winkle korkunç bir gülümsemeyle. “Geliyorum.”
“Zaten başlamak üzereydi.” dedi Sam, kendini bu durumdan kurtarma çabasıyla. “Haydi efendim, başlayıverin!”
“Biraz dur, Sam.” dedi Mr. Winkle, sevgi dolu bir edayla Mr. Weller’a tutunarak. “Şimdi aklıma geldi de evde artık kullanmadığım birkaç palto var, Sam. Senin olabilirler, Sam.”
“Teşekkür ederim, efendim.” diye yanıtladı Mr. Weller.
“Şapkana dokunmayasın Sam.” dedi Mr. Winkle aceleyle. “Bunu yapmak için elini çekmen gerekir. Bu sabah Noel vesilesiyle sana beş şilin verme niyetim vardı, Sam. Akşamüstü veririm, Sam.”
“Çok iyisiniz, efendim.” diye yanıtladı Mr. Weller.
“Beni ilk başta tutsan Sam, olur mu?” dedi Mr. Winkle. “Al bak, oldu işte. Zaten birazdan alışırım Sam. Acele etme Sam, acele etme.”
Mr. Winkle, neredeyse ikiye katlanmış vaziyette çok tuhaf ve hiç de kuğumsu olmayan bir hâlde Mr. Weller’ın yardımıyla buzda ilerlemeye çalışıyordu ki Mr. Pickwick olaylardan habersiz karşı taraftan bağırdı:
“Sam!”
“Efendim?”
“Buraya gel. Lazımsın.”
“Bırakın, efendim.” dedi Sam. “Efendimin çağırdığını görmüyor musunuz? Bırakın efendim.”
Mr. Weller müthiş bir çabayla acılı Pickwickçinin elinden kendini kurtardı ve bunu yaparken de mutsuz Mr. Winkle’a epey itiş