Mister Pickwick'in Maceraları II. Cilt. Чарльз Диккенс

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Mister Pickwick'in Maceraları II. Cilt - Чарльз Диккенс страница 6

Жанр:
Серия:
Издательство:
Mister Pickwick'in Maceraları II. Cilt - Чарльз Диккенс

Скачать книгу

değil.” dedi Mr. Winkle sırtını eliyle epey kuvvetle ovarak.

      “Sizi kanatmamıza izin verseniz iyi olurdu.” dedi Mr. Benjamin büyük bir ilgiyle.

      “Hayır, teşekkür ederim.” diye yanıtladı Mr. Winkle alelacele.

      “Gerçekten de izin verseniz iyi edersiniz.” dedi Allen.

      “Teşekkür ederim.” diye yanıtladı Mr. Winkle. “Olmasa daha iyi olur.”

      “Siz ne dersiniz Mr. Pickwick?” diye sordu Bob Sawyer.

      Mr. Pickwick heyecanlı ve öfkeliydi. Mr. Weller’a işaret etti ve ciddi bir ses tonuyla, “Patenlerinizi çıkarın.” dedi.

      “Hayır ama cidden daha başlamamıştım bile.” diye itiraz etti Mr. Winkle.

      “Patenlerinizi çıkarın.” diye tekrarladı Mr. Pickwick sert bir biçimde.

      Bu emre karşı çıkmak olmazdı. Mr. Winkle sessizlik içinde Sam’in emre boyun eğmesine izin verdi.

      “Kaldır onu.” dedi Mr. Pickwick. Sam kalkmasına yardım etti.

      Mr. Pickwick durup bekleyenlerden birkaç adım uzaklaştı ve arkadaşına yanına gelmesini işaret ederek cevap bekleyen bakışlarını üzerine dikip alçak ancak belirgin ve vurgulu bir sesle şu kayda değer sözleri etti:

      “Siz bir palavracısınız.”

      “Neyim?” dedi Mr. Winkle afallayarak.

      “Bir palavracı, beyefendi. İsterseniz daha açık konuşabilirim. Siz bir sahtekârsınız beyefendi.”

      Bu sözlerle birlikte Mr. Pickwick yavaşça topuklarının üzerinde döndü ve arkadaşlarına katıldı.

      Mr. Pickwick az önce gerçekleşenleri anlatmak üzereyken Mr. Weller ve şişman oğlan kendi çabalarıyla bir kaykay yapmış ve epey uzmanlık ve zekâ içeren bir yöntemle kendilerince eğlenmektelerdi. Özellikle de Sam Weller stilli kayma denilen, şimdilerde “ayakkabı tamircisinin kapısını tıklatma” diye adlandırılan ve tek bir ayak üstünde kayarak ve ara sıra diğer ayakla da postacı vuruşu yaparak gerçekleştirilen o stili icra etmekteydi. Bu güzel ve uzun bir kayıştı ve olduğu yerde durmaktan çok üşümüş olan Mr. Pickwick, işin devinimini kıskanmadan edemiyordu.

      “İnsanın içini ısıtan bir antrenmana benziyor, değil mi?” diye sordu Wardle’a ve sözü geçen beyefendi bacaklarını bir çift pusulaya çevirip buzun üzerine karmaşık problemler çizmekten ileri gelen yorulmak bilmez hareketten dolayı tümüyle nefessiz kalınca.

      “Ah, gerçekten.” diye yanıtladı Wardle. “Kayar mısınız?”

      “Çocukken su birikintilerinde kayardım.” diye yanıtladı Mr. Pickwick.

      “Denesenize.” dedi Wardle.

      “Aaaa, lütfen kayın ama Mr. Pickwick!” diye bağırdı bütün hanımlar.

      “Sizi keyiflendirmeyi çok isterdim.” diye yanıtladı Mr. Pickwick. “Ancak otuz senedir böyle bir şey yapmadım.”

      “Amaaan siz de!” dedi Wardle, yaptığı her şeyin ortak özelliği olan bir ataklıkla patenlerini sürükleyerek.

      “Alın, ben size yarenlik ederim. Gelin benimle!” Ve böylece iyi huylu yaşlı adam neredeyse Mr. Weller’a yaklaşan ve şişman oğlanı da fersah fersah aşan bir çabuklukla buzda kaymaya başladı.

      Mr. Pickwick duraksadı, bir an düşündü, eldivenlerini çıkarıp şapkasına koydu, iki ya da üç kere kısaca kaymaya yeltendi, bir o kadar başarısız oldu, sonra izleyenlerin heyecanlı çığlıkları arasında ayakları bir buçuk metre ayrık biçimde bir kez daha kaymaya yeltendi ve ciddi biçimde buz pistine giriş yaptı.

      “Aynen böyle devam edin efendim!” dedi Sam ve Wardle bir tur daha attı, ardından Mr. Pickwick ve onun ardından da Sam, sonra Mr. Winkle, sonra Mr. Bob Sawyer, sonra şişman oğlan, sonra Mr. Snodgrass, hepsi birbirinin neredeyse topuğuna basacak kadar yakın ve sanki gelecek hayatlarındaki bütün şansları buna bağlıymış gibi bir hevesle birbirlerini takip ettiler.

      Mr. Pickwick’in bu törendeki kendi rolünü üstlenişini, arkasındaki insanın ona çarpıp düşürme ihtimaline karşı izlerken içinde bulunduğu endişeli zulüm, başta kendini zorlayarak içinden çıkan o acı verici çabanın zamanla tükenmesi, sonra yavaşça dönüp yüzünü ilk başladığı noktaya döndürmesi, bir turu bitirmeyi başardığında yüzünde beliren oyunbaz gülümseme, bu bittikten sonra yeniden başlama hevesi, kendini geçenin ardına yeniden takılması, siyah tozluklarının karda hoş bir şekilde iz çıkarması ve gözlüğünün ardındaki gözlerinin neşe ve memnuniyetle parlamasını izlemek seyretmesi en ilginç şeydi. Sonra yere düşürüldüğünde (ki bu aşağı yukarı her üç turda bir oluyordu) onun şapkası, eldivenleri ve mendilini pırıl pırıl bir yüzle toplayıp sonra sıralamadaki yerini hiçbir şeyin yatıştıramayacağı bir şevk ve coşkuyla alması olabilecek en keyifli görüntüydü.

      Antrenmanın zirvesinde, kayış en hızlı hâlinde ve kahkaha en şen seviyedeydi ki keskin bir çatlama sesi duyuldu. Kıyıya doğru bir hareketlenmeyi takiben hanımların ve Mr. Tupman’ın çığlığı duyuldu. Koca bir buz parçası kayboldu ve üstünde su köpürdü. Mr. Pickwick’in şapkası, eldivenleri ve mendili su yüzeyinde yüzüyordu ve herkesin Mr. Pickwick’e dair görebildiği tek görüntü buydu.

      Her bir çehreden çaresizlik ve acı okunuyordu, erkeklerin yüzü solarken kadınlar bayıldı. Mr. Snodgrass ve Mr. Winkle el ele tutuştu ve liderlerinin yere battığı noktaya delirmişçesine bir sabırsızlıkla baktılar. Bu ara Mr. Tupman kendince en çok böyle destek olabileceğini düşünerek ve yakınlarda olabilecek herkesi toplamak adına faciayı belirten en açık ve net açıklama olarak bütün gücüyle, “Yangın var!” diye bağırıyordu.

      Tam yaşlı Wardle ve Sam Weller dikkatli adımlarla deliğe yaklaşırken ve Mr. Benjamin Allen, Mr. Bob Sawyer’la ayaküstü, ekipteki herkesten kan akıtmanın uygunluğu konusunda bir tartışma gerçekleştiriyorken, işte tam o anda suyun altında çıkan yüz, kafa ve omuzlar Mr. Pickwick’in simasını ve gözlüklerini açığa çıkardı.

      “Biraz dayanın, yalnızca biraz dayanın!” diye avazı çıktığı kadar bağırdı Mr. Snodgrass.

      “Evet, dayanın; yalvarırım size, benim hatırım için!” diye kükredi Mr. Winkle çok etkilenmiş biçimde.

      Bu istek epey yersizdi zira Mr. Pickwick’in başkası için kendini su üstünde tutmadan önce bunu kendisi için yapacağını düşünmesi uygun kaçardı.

      “Ayakların dibe değiyor mu aziz dostum?” dedi Wardle.

      “Evet, kesinlikle.” diye yanıtladı başını ve yüzünü biraz sudan arındırmaya ve nefes almaya çalışarak. “İlk başta sırtımın üstüne düştüm. Başta ayağa kalkamamıştım.”

      Mr. Pickwick’in paltosunun üstünde hâlâ görünür hâlde olan çamur, beyanının doğruluğuna işaret ediyordu ve şişman oğlanın aniden

Скачать книгу