Mozart. Büke Aydın
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Mozart - Büke Aydın страница 17
Wolfgang Mozart
Carissima sorella mia!77
Tanrı’ya şükürler olsun, Wörgel’e çok mutlu bir şekilde ulaştık. Seyahat etmekten çok memnun olduğumuzu, havanın hiç de soğuk olmadığını ve arabamızın içinin neredeyse odamız kadar sıcak olduğunu itiraf etmem gerek. (…) Eğer Bay Schidenhofen’i78 görürsen, ona sürekli, “tralaliera, tralaliera,” diye şarkı söylediğimi ve çorbaya şeker katmasına şimdi gerek olmadığını, nasıl olsa benim Salzburg’da bulunmadığımı söyle. Lofer’de79 öğle yemeği yedik ve Bay Helmreich’larda80 kaldık. Karısı çok iyi bir hanım (…). Bana, ağzımı sulandıran öyle güzel yemekler hazırlıyor ki, yemekten büyük zevk alıyorum. Keyfim yerinde.
Hoşça kal,
Wolfgang Mozart
Wörgl, 14 Aralık 176981
Wolfgang ve Leopold Mozart, 13 Aralık 1769 tarihinde arabayla İtalya’ya doğru yola çıkmalarının hemen ertesinde, ailenin Salzburg’da kalan fertlerine, her şeyin yolunda gittiğini bildirmişlerdi. Wolfgang, babasının ayrıntılı mektubuna eklediği notla, annesinin ve ablasının hatırını sormayı ihmal etmemiş, ablasına yazdıklarını İtalyanca kaleme alarak, sanki gezi öncesi iyice öğrendiği bu dilde artık mektup bile yazmaya başladığını kanıtlamak istemişti. Yaşamı boyunca ailesiyle ve dostlarıyla haberleşmek için pek çok kez kaleme sarılacak olan Mozart’ın bu alandaki ilk örneği, on üç yaşındaki bir çocuğun tasasız tavrıyla kâğıda geçirilmişti. Aslında bu çocuksu tavır, onun tüm mektuplarında kendini hissettirecek, çevresinde gelişen olaylar karşısında çoğunlukla neşesini kolay kaybetmeyecekti. Pek çok müzik tarihçisi, mektubun başında peş peşe tekrarlanan “çünkü” sözcüğünün, Wolfgang’ın eserlerinde belirli bir notayı ya da motifi, birkaç kez vurgulama alışkanlığının bir sonucu olduğunda birleşiyor.
Baba oğul Mozart’lar, Leopold’un uzun süredir Wolfgang’ın eğitiminin gerçek anlamıyla tamamlanabilmesi için mutlaka görmesi gerektiğine inandığı İtalya gezisine başladıklarında, başarısız Viyana yolculuğunun üzerinden yaklaşık bir yıl geçmişti. Yaz boyunca gerekli hazırlıkları tamamlamış; gidecekleri kentlerde ilişki kurabilecekleri kişiler için tavsiye mektupları almışlardı. Kentten ayrılmadan kısa bir süre önce, 27 Kasım 1769’da Wolfgang, Başpiskoposluk Saray Orkestrası başkemancılığına getirilmişti. Ancak bu görev için kendisine bir ücret ödenmeyecekti. Yavaş yavaş “harika çocuk”luk günlerini geride bırakarak, yetenekli bir delikanlı olduğunun tasdik edilmesi anlamındaki bu görevlendirmeyi sembolik yönüyle değerlendirmek gerek. Bununla birlikte Başpiskopos Schrattenbach, yolculuk giderleri için Wolfgang’a bir ödeme yapmış, babasına da izin vermişti. Bu kez annesinin ve ablasının evde kalmaları, büyük olasılıkla yolculuk giderlerini azaltmak içindi. Leopold Mozart gezi boyunca yazdığı mektuplarda, sık sık onların da yanlarında olmalarını çok arzuladıklarını belirttikten sonra, yanlarında hanımlar olmadan seyahat ediyor olmalarının masrafları büyük ölçüde azalttığını vurgulamadan edemiyordu. Ayrıca evde bulunan, İtalya’ya ait bir gezi kitabından hangi bölümleri okumaları gerektiğini bildirdiği de oluyordu.
Gezinin asıl amacı Wolfgang’ın artık eserleriyle çevrenin ilgisini çekebilmesini sağlamaktı. O güne dek ziyaret ettikleri ülkelerde olduğu gibi, İtalya’nın değişik kentlerinde de dönemin tanınmış isimleriyle yakın ilişki içinde olmak ve yapıtlarını tanımak önem verdikleri konuların başında geliyordu. Ayrıca Leopold Mozart’ın her zaman dikkat ettiği bir nokta, ziyaret edilen kentleri bir gezgin gibi dolaşmaya özen göstermekti. Yalnızca müzik yönünden değil, sanat tarihi açısından da bir çeşit açık hava müzesi konumundaki İtalyan toprakları, baba oğul Mozart’lar için gerçek bir cevher gibiydi.
28 Aralık 1769 tarihinde, yola çıkışlarının ikinci haftasında, Verona’ya ulaştıklarında kendilerine gösterilen ilgiden hoşnuttular. Salzburg’dan güneye doğru Wörgl, Innsbruck, Bozen, Rovereto güzergâhını izleyerek kente ulaşmışlardı. Konakladıkları yerlerde Wolfgang, çoğunlukla konser vermiş ve bu dinletiler meraklı bir kalabalığın etraflarına toplanmasına neden olmuştu. Leopold Mozart, mektuplarında özellikle Rovereto’daki ilginin bir çeşit izdihama dönüştüğünü, org çalmak üzere kiliseye girmekte büyük güçlük çektiklerini yazıyordu. Bu ilginin nedeni, meraklı İtalyanların, kentlerine gelen üstün yetenekli Alman çocuğu yakından görmek istemesiydi. Etraflarını saranların pek çoğu, durağan yaşamlarına değişiklik katan bu eğlenceyi kaçırmak istemiyordu. Ancak İtalyan halkının müziğe olan düşkünlüğü göz önünde bulundurulduğunda, Wolfgang’ın gerçekten sıra dışı çalışı karşısında hayret ve beğenilerinin doruğa çıkması son derece doğal.
Verona’da kaldıkları iki hafta boyunca Wolfgang, hünerlerini sergileme olanağı buldu. Leopold Mozart, oğlunun konserinin her gece opera oynanması nedeniyle gecikmesinden yakınmakla birlikte, kentteki soyluların hemen hepsinin kendilerine gösterdiği ilgiden çok hoşnuttu. Özellikle Marki Alessandro Carlotti, Salzburglu konuklarını en iyi şekilde ağırlamak ve Wolfgang’ı Verona’ya tanıtmak için büyük çaba harcıyordu. 5 Ocak 1770’te Accademia Filarmonica salonunda gerçekleşen konser çok etkili olmuş, salonu dolduranlar, özellikle olağanüstü yetenekleri keşfetmek ve desteklemek amacını güden kurumun bünyesinde böyle bir dinletinin yer almasından mutlu olmuşlardı. Dönemin alışkanlıkları doğrultusunda oldukça uzun ve renkli bir konser programı seçilmiş, Wolfgang hem kendi yapıtlarını yönetmiş hem de notalarını ilk kez o anda gördüğü başka bestecilerin eserlerini çalmıştı. Besteci yönü vurgulanmakla beraber, olağanüstü yeteneğini de sergilemekten geri kalmıyordu. Leopold Mozart, karısına yazdığı mektupta, kentteki Venedikli soylulardan Lugiati’nin Wolfgang’ın bir portresini yaptırmak istediğini, oğlunun da bu iş için iki gün ressam Saverio dalla Rosa’ya poz verdiğini bildiriyordu. Lugiati’nin, Venedik’te iyi ilişkilerinin olması Leopold Mozart’ın onun isteğini memnuniyetle yerine getirmesindeki en önemli etkendi.
Wolfgang, babasının 7 Ocak tarihli mektubunun sonuna ablasına bir not yazmış, gezileri boyunca yaşadıklarından izlenimlerini aktarmıştı. Kendine gösterilen aşırı ilgiden, müzikten çok da anlamayan insanların yaptıkları tezahürattan esprili bir şekilde bahsediyor, Alman topraklarının ardından, İtalya’da da aynı şeylerin yaşanmaya devam ettiğini belirtiyordu. Bu belgenin en ilginç yanı, Almanca başlayıp İtalyanca devam etmesi, bir süre sonra aynı cümle içinde her iki dilin birden kullanılmasıydı. Çevresinde sürekli İtalyanca duyan, gezi öncesi bu dili oldukça iyi öğrenen Wolfgang, zihninde anadiliyle, çevresinde duyduklarını adeta harmanlamış gibiydi: “Alman budalanın ardından sıra, İtalyan’a geldi. Lei è piu franca nella lingua italiana di quel che mi ho imaginato. Lei mi dica la cagione, perchè Lei non fà nella commedia che anno giocato i Cavalieri. Adesso sentiamo sempre una Opera titolata: Il Ruggerio. Oronte, il padre di Bradamante, è un principe (fa il Sign. Afferi), bravo cantante, un baritono, ma tiz notaları söylerken çok zorlanıyordu ancak yine de Viyana’daki Tibaldi kadar değil.”82
(Alman budalanın ardından sıra İtalyan’a geldi. İtalyancan sandığımdan çok daha iyiymiş. Neden şövalyelerin tiyatrosunda rol almıyorsun? Şu sırada Il Ruggerio adlı bir opera seyrediyoruz. Oyunda, Bradamante’nin babası Prens Oronte’yi iyi bir şarkıcı olan bariton Afferi canlandırıyordu ama tiz notaları söylerken çok zorlanıyordu;