Mozart. Büke Aydın

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Mozart - Büke Aydın страница 14

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Mozart - Büke Aydın

Скачать книгу

Maria Mozart, karşısında koskoca bir imparatoriçe olduğunu unutmuş kendini adeta Salzburg’da dostlarıyla sohbet eder gibi hissetmişti. Leopold Mozart, gösterilen bu ilgiden çok hoşnuttu. Bunun yansımalarını, kentteki soylulardan ve müzik çevresinden de göreceğini umuyor ancak bu konuda yanılıyordu.

      30 Ocak 1768 tarihli mektubunda yaşadığı hayal kırıklıklarını ve olayların giderek çıkmaza sürüklendiğini dostu Hagenauer’e bildiriyordu. Her şeyden önce Viyana’da gerçek anlamda müzik dinlemek isteyen kalmamış gibiydi. “Genel olarak konuşursak Viyanalıların ciddi ve ağırbaşlı şeyler seyretmeye pek meraklı olmadıkları, ayrıca bu konulardan pek az anladıkları ya da hiç anlamadıkları, saçma sapan şeylerden, danstan, şeytanlardan, cinlerden, sihirbazlıktan, soytarılıktan, cadılardan ve hayaletlerden başka bir şey seyretmek istemedikleri bilinen bir gerçek, zaten tiyatroları da bunu her gün kanıtlıyor. (…) Beylerden bazısı, göğsünde nişan taşıyan biri bile olsa, açık saçık, şaklabanca bir sözü ya da basit bir şakayı alkışlıyor, gülmekten katılıyor, buna karşılık ciddi bir sahnede, en dokunaklı ve güzel bir olay sırasında, en anlamlı sözler söylenirken yanındaki bayanla öyle yüksek sesle gevezelik ediyor ki, öteki saygılı seyirciler, konuşmaların tek sözcüğünü bile duyamıyorlar.”64

      Leopold Mozart, oldukça uzun yazdığı bu mektubun sonraki satırlarında, Viyana’daki müzisyenlerin hemen hepsinin Wolfgang’a karşı bir tavır içinde olduklarını, yalnızca artık fazla etkisi kalmayan Wagenseil’ın kendi taraflarını tuttuğunu belirtiyor; oğlunun Viyana’da sahnelenmek üzere bir opera yazması gerektiğini kime söylese aynı cevapla karşılaşıyordu: “Nasıl yani, bugün Gluck’un bir eseri izlenecek, ertesi gün de on iki yaşında bir çocuk piyanonun başına geçip operayı yönetecek öyle mi?” Bu kişilerle daha kolay savaşabilmek için Leopold Mozart, devrin tanınmış bestecisi Gluck’u kendi yanlarına çekmeye çalışmış, büyük usta fazla gönüllü olmasa da karşı çıkmamıştı. Aslında Wolfgang’ın opera bestelemesi için hiçbir engel yoktu. İmparator iki kez çocuğa bu konuda istekli olup olmadığını sormuş, olumlu yanıt alınca da konuyu o tarihlerde Viyana’da tiyatroların yöneticisi konumundaki Giuseppe Afflisio’ya havale etmişti. Leopold Mozart, 30 Ocak tarihli mektubunu noktalarken, söz konusu yapıtın bir opera buffa65 olacağından yakınıyor; o tarihte Viyana’da başka bir şey seyretmenin pek mümkün olmadığını bir kez daha vurguluyordu. Her şeyden önce kentteki sanatçıların büyük bölümü, opera buffa söylemeye alışıktı ve birkaç gün önce Gluck’un Alceste adlı trajedisi bile bu şarkıcılar tarafından seslendirilmişti. Leopold Mozart, tüm olumsuzluklara karşın, yine de umudunu korumak istiyordu; ne de olsa Viyana’da elde dilecek bir başarı, tüm Alman topraklarında hatta İtalya’da bile kabul görürdü.66

      Asıl sinir harbi bundan sonra başlamıştı. Napolili bir İtalyan olan ve kentteki iki opera binasını da kiralamış olan Afflisio, Wolfgang’ın yapıtının sahnelenmemesi için elinden geleni yapıyordu. Üstelik fikrini önceleri açığa vurmuyor, Leopold Mozart’ı çeşitli bahanelerle oyalıyordu. Çeşitli kereler adı yolsuzluklara karışmış biri olan Afflisio, belki bilerek, belki de içgüdüsel olarak opera çevresinde İtalyanlardan ya da onlarla ilişki içinde olanlardan başkasının başarılı olmaması için çabalıyordu. Bu, operayı kendi sanatları olarak görmek, pek çok İtalyan’ın ortak özelliğiydi. Ayrıca Avrupa’nın farklı kentlerinde İtalyan operası sahnelemek üzere görevli olan Güneyli sanatçılar, ülkelerinden uzakta olmanın verdiği bir duyguyla birbirlerine daha sıkı sarılıyorlardı. Aslında Venedik’te ya da Milano’da da durum farklı değildi. Bu kentlerde de yönetimde söz sahibi olanlar, kendilerinden olmayanların başarı kazanmaması için her yolu denerdi. Ancak Leopold Mozart, bu kez durumu daha ciddiye alıyor, Wolfgang’a kendi ülkesinde yapılan bu değer bilmezliğe bir anlam veremiyordu. Üstelik önceleri onlardan yana olanlar, bir süre sonra söylediklerinin tam tersini iddia etmeye başlıyorlardı. Yöneticiler suçu orkestraya, onlar şarkıcılara atıyor, kimse gerçek niyetini açığa vurmadan olayı sürüncemede bırakıyordu.

      Aslında Leopold Mozart, yüzyıllar sonra da benzer olayların yaşanacağını belki kendi de biliyor ama oğlunun yeteneğini takdir etmeyenlere karşı elinden bir şey gelmediği için öfkeye kapılıyordu. Günümüzde hemen her sanat kurumunda hâlâ benzer tartışmaların yapılıyor olması, insanların kendini kabul ettirebilmek için önce yabancı ülkelerde başarı kazanması gerektiği, sanatçıların yaptıkları işlere göre değil de, kimden yana olduğuyla değerlendirilmesi bugün olağan karşılanıyorsa XVIII. yüzyıl Viyanası’ nın müzik yaşamında söz sahibi olanların, on iki yaşında bir çocuğa ilk operasını sahneletmek istememelerini yadırgamamak gerek. Aylar birbirini kovalıyor, Wolfgang’ın hızla bestelediği opera bir türlü sahnelenmiyordu. Yapıt KV 51, La finta semplice (Sözde Saf Yürekli Kız) adını taşıyordu. Metin, dönemin ünlü libretto yazarlarından Carlo Goldoni’nin aynı adlı eserinden Marco Coltellini tarafından kaleme alınmıştı ve komik olaylarla örülü tipik bir opera buffa idi. Temsil tarihi olarak önce Paskalya arifesi düşünülmüş daha sonra bundan vazgeçilmişti. Şarkıcıların istedikleri bazı düzeltmelerin yapılması için metnin yeniden yazılması gerekiyor, ancak librettist bir türlü buna başlamıyordu. Leopold Mozart işin aslını araştırdıkça her engelin ardından Giuseppe Afflisio çıkıyordu. Şarkıcılar, piyanoyla prova yapmadan orkestrayla söyledikleri için provalar tam bir fiyaskoyla sonuçlanıyor, herkes suçu başkasına atıyordu. Leopold Mozart, Salzburg’a yazdığı mektuplarda hırsından delirecek gibi oluyordu: “Tek bir nota bile bilmeyen, sadece duyduğu ezgileri öğrenebilen şarkıcılar, aryalarını söyleyemeyeceklerini belirtiyorlar, orkestra bir çocuk tarafından idare edilmek istenmediğini söylüyor, bazıları da müziğin sözlere uymadığını, çocuğun yeteri kadar İtalyanca bilmediğini iddia ediyor. (…) Bir başka söylenti de operayı çocuğun değil babasının bestelediği şeklinde.”67

      Leopold Mozart, söz konusu eser bir opera buffa olmasa, hemen Salzburg’a dönerek yapıtı orada sahnelemeyi bile düşünmeye başlamıştı. Bahar aylarını yaz kovalamış, olaylarda hiçbir değişme olmamıştı. Tüm ailenin Viyana’da kalması oldukça masraflıydı. Wolfgang’a opera bestelemesi için önerilen ücret, yapıt sahnelenmediği için bir türlü ödenmiyordu. Başından geçenleri en ince ayrıntısına dek yazmaktan sıkılmayan Leopold Mozart, bu kez aynı konuyu aylarca tekrarlamaktan sıkılmıştı. 13 Eylül 1768 tarihli mektupta Hagenauer’e, hepsinin sağlığının yerinde olduğunu belirttikten sonra, opera konusunun detaylarını görüştüklerinde anlatmasının daha iyi olacağını bildiriyordu. Artık tek bir dileği vardı: Oğlunun şerefini kurtarmak ve ona reva görülen bu davranışı imparatora şikâyet etmek. 21 Eylül günü huzura kabul edildi ve şikâyet mektubunu elden iletti. Mozart kaynaklarının pek çoğunda Species facti68 başlığıyla söz edilen bu belge, müzik tarihçisi Heinrich Eduard Jacob’a göre, Almanca kaleme alınmış en başarılı yazışmalardan biridir ve benzerlerini ancak Goethe ya da Lessing yazabilmiştir. Gerçekten Leopold Mozart, olayı en ince ayrıntısına dek anlatmış, her iki tarafın görüşlerini açıkça belirtmiş ve Wolfgang’a yapılan haksızlıkların altını çizmişti:

      Şikâyet Mektubu

      21 Eylül 1768, Viyana

      Buradaki birçok soylu hem dışarıdan gelen haberler hem de kendi araştırmaları ve yaptıkları denemeler sonucunda oğlumun olağanüstü yeteneğine kanaat getirdikten sonra, on iki yaşında bir çocuğun opera yazıp bunu bir de kendisinin yönetmesini, gelmiş geçmiş en mucizevi olay olarak değerlendirdiler. Konuya vakıf birinden gelen bir mektup, bu görüşü daha da kuvvetlendirdi. Paris’ten gelen bu mektupta oğlumun dehası ayrıntılı

Скачать книгу