Mozart. Büke Aydın
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Mozart - Büke Aydın страница 18
Milano’da en büyük yardımı Lombardiya Genel Valisi Kont Karl Joseph von Firmian’dan gördüler. Bu yakınlığın en büyük nedeni kontun, Leopold Mozart’ın emrinde çalıştığı ilk Başpiskopos Leopold Anton Firmian’ın yeğeni olmasıydı. İtalyan yarımadasının kuzeyinde yer alan Lombardiya bölgesi, XVIII. yüzyılda Habsburg hanedanının kontrolü altında bulunuyordu, ayrıca uzun yıllar Medici ailesinin kontrolündeki Toscana, 1737’den sonra Habsburglara bağlı bir arşidüklük olmuştu. 1790 yılına dek bu bölgede arşidük olarak hüküm süren Leopold, 1790’dan sonra imparator olarak Viyana’ya gidecekti.
Milano’da Mozart’ların kaldığı yer, Kont Firmian’ın şatosunun hemen yakınındaki St. Marco Manastırı’ydı. Leopold Mozart, karısına yazdığı 26 Ocak tarihli mektupta, yanlarında olmadıkları için çok üzüldüklerini ancak bu sayede konaklama sorunlarını daha kolay çözebilme olanağını bulduklarını belirtiyordu: “Tanrı’ya her gün, sizin evde kaldığınız için şükrediyorum. Birincisi bu soğuğa dayanamazdınız, ikincisi de masraflarımız iyice artardı ve şimdi konakladığımız yerlerde kalma şansımız olmazdı. Burada Milano’da Kont Firmian’ın evinin yakınındaki San Marco Manastırı’nda kalıyoruz. Yalnızca çok ucuz olması değil aynı zamanda rahat ve Kont’un evine yakın olması da çok önemli. Üç büyük odamız var. Birincisinde ısınıyoruz, aynı zamanda ziyaretçilerimizi kabul edebiliyoruz. İkincisinde ben, diğerinde de Wolfgang yatıyor. Her bir yatakta dört şilte var ve akşamları biz yatmadan ısıtıyorlar, bu Wolfgang’ın çok hoşuna gidiyor. Bize, Peder Alfonso yardım ediyor ve gerçekten rahatımız yerinde, burada ne kadar kalacağımızı henüz bilmiyorum.”84
Önceki kentlerde olduğu gibi, Milano’da da müzik yaşamı, özellikle opera temsilleri çok ilgilerini çekiyordu. O tarihlerde sahnelenme hazırlıkları süren, dönemin en ünlü vokal müzik bestecilerinden Niccolò Piccinni’nin Cesare in Egitto (Caesar Mısır’ da) operasını izlediler. Kont Firmian’ın evinde bir başka önemli besteci olan Giovanni Battista Sammartini’yle tanışmışlar; ünlü usta, Wolfgang’ın yeteneklerine tanıklık ettiğine çok sevinmişti. Bir süre önce Christoph Willibald Gluck’un öğretmenliğini de yapan Sammartini, Mannheim Okulu üyeleri ve Alman bestecileri üzerinde önemli izler bırakmıştı. Kont Firmian, Wolfgang’a Metastasio’nun yapıtlarının bir baskısını hediye etmiş ve bu, özellikle oğlunun en kısa sürede kendini bir opera bestecisi olarak göstermesi umudunu koruyan Leopold Mozart’ın çok hoşuna gitmişti. XVIII. yüzyılın en tanınmış libretto yazarı olarak kabul edilen Pietro Metastasio, son dönem barok bestecilerden başlayarak, çağın pek çok tanınmış ismi için metinler yazmıştı. Onun kaleminden çıkmış öyküler, değişik besteciler tarafından sahneye aktarılmış, bu sayede adı tüm Avrupa’da duyulmuştu.
Şubat ayı içinde Wolfgang’ın Milano’da verdiği konser başarılı geçmişti. Leopold Mozart, artık bu başarıları kanıksamış olduğunun altını çizmek istercesine, karısına yazdığı mektupta, dinletinin önceki kentlerdeki gibi gerçekleştiğini belirtmekle yetinmişti. O dönemde aklını, Kont Firmian’ın evinde düzenlemeyi planladığı müzikli toplantı ve diğer İtalyan kentlerine yapmayı tasarladıkları gezi meşgul ediyordu. Tüm Avrupa’da olduğu gibi, Milano’da da Paskalya öncesinde hemen her akşam balolar düzenleniyor, kentte tam bir karnaval havası esiyordu. Wolfgang, ablasına yazdığı mektupta, bu eğlenceli yaşamı şöyle anlatıyordu:
3 Mart 1770
Cara sorella mia!
Keyfinin yerinde olmasına bütün kalbimle sevindim. Belki benim keyfimin yerinde olmadığını düşünüyorsun ama çok yerinde. Burada altı ya da yedi kez operaya arkasından da feste di ballo’ya85 gittik. Burada da balolar, Viyana’da olduğu gibi, operadan sonra başlıyor aradaki tek fark Viyana’da dansın daha düzenli olması. Facchianata ve chiccherata’yı da gördük. İlki, seyretmesi çok hoş olan bir maskeli eğlence. İnsanlar bir facchino86 ya da uşak kıyafetine giriyorlar. Ayrıca orada bulunan sandalın içinde, pek çok insanla birlikte trompetler ve davullarla diğer çalgılardan oluşan bir topluluk yer alıyor. Chiccherata bir başka maskeli eğlence. Milanolular, bizim petits maîtres adını verdiğimiz at sırtındaki maskelileri böyle adlandırıyor. (…) Bayan Rosa, Bay Mölk ve Bay Schidenhofen bu yıl nasıl maskeler yaptırdılar? Lütfen öğrendiğin anda hemen bana bildir, çok merak ediyorum. Annemin ellerinden benim yerime 10 000 000 000 000 kez öp. (…)87
Mart ayı başında Kont Firmian’ın evinde düzenlenen müzikli toplantıya yüz elli kişi katılmıştı. Bunların tümü, Milano’nun soylu kesimine aitti. Ayrıca bu toplantı sırasında, ev sahibinin desteği sonucunda, yıl sonunda başlayacak yeni sezonun açılışı için, Wolfgang’ın bir opera bestelemesi gündeme geldi. Bu, Leopold Mozart’ın uzun zamandır duymayı beklediği haberdi. Oğlu, operanın doğduğu topraklarda, üstelik Milano sahnesi için bir yapıt siparişi almıştı. 15 Mart 1770’te Parma’ya doğru yola çıktıklarında, işi resmiyete döken anlaşma imzalanmıştı. Konunun ne olacağı henüz belli değildi. 26 Aralık’ta yapılacak temsilden iki ay önce Milano’da olmaları yeterliydi. O dönemin alışkanlıklarına göre bu plan son derece normaldi. Opera sezonu, Noel yortusunun hemen ertesinde, 26 Aralık günü başlardı. Besteciler, yapıtın önemli bölümleri olarak kabul edilen aryaları, eseri seslendirecek sanatçılar tümüyle belli olduktan sonra, onlara danışarak yazardı. Barok Dönem alışkanlıklarının hâlâ geçerli olduğu o yıllarda, operanın asıl amacı şarkıcıların hünerlerini gösterebilmesiydi. Wolfgang da, konuya karar verilip libretto kendisine gönderildikten sonra, genel müzikal yapı üzerinde fazla bir etkisi olmayan uvertürü ve resitatif bölümlerini yolcukları sırasında tamamlamayı tasarlıyordu. Yaklaşık dokuz ay sonra sahnelenecek bir yapıtın konusunu bilmeden bestelemek üzere anlaşmak, XVIII. yüzyıl alışkanlıkları çerçevesinde çok doğaldı. Operalar bu denli çabuk ve seri üretildiği için aynı hızla tüketiliyor, her sezon seyircinin karşısına yeni yapıtlar çıkıyordu. Eski eserlerin tekrar sahnelenmesi çok ender rastlanan bir durumdu.
Milano’dan güneye
Parma’da, baba oğul Mozart’ları en çok etkileyen olay, dönemin tanınmış şarkıcıları arasında yer alan soprano Lucrezia Agujari88 ile karşılaşmalarıydı. La Bastardella89 adıyla ünlenen sanatçının sesinin ulaşabildiği tiz notalar, hem Leopold Mozart’ı hem de Wolfgang’ı şaşkına çevirmiş, her ikisi de mektuplarında genç kadının inanılmaz vokal becerisinden övgüyle bahsetmişlerdi. Wolfgang, ablasına yazdığı satırlara notalar ekleyerek, La Bastardella’nın hangi notalara dek çıkabildiğini ayrıntılı olarak göstermişti. Üç oktav ses alanı içinde büyük bir ustalıkla gezinen sopranonun, pes seslerinin de kuvvetli ve etkileyici olması Leopold Mozart’ın özellikle dikkatini çekmişti. Bu yolculuk sırasında Wolfgang, eline geçmesini beklediği operaya dek, yaylı çalgılar için ilk dörtlüsünü bestelemişti (KV 80). Yapıtta Sammartini’nin etkileri açıkça görülüyordu.
24 Mart 1770’te Bologna’ya ulaştılar. İki gün sonra Kont Luca Pallavicini’nin şatosunda kentin ileri gelenlerinin önünde Wolfgang bir konser verdi. Leopold Mozart’ı en çok heyecanlandıran, genellikle böylesi toplantılara katılmayı sevmeyen Padre Martini’ nin de o akşam hazır bulunmasıydı. Çağın en büyük teorisyeni olarak kabul edilen Giovanni