Mozart. Büke Aydın
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Mozart - Büke Aydın страница 7
Ailenin kentten ayrılmasından iki gün sonra, 9 Temmuz’da Augsburg Intelligenz gazetesinde çıkan bir haber Mozart’lar hakkında “hemşeri”lerine daha ayrıntılı bilgi vermeyi amaçlıyordu. Leopold Mozart ve ailesinin bu gezisinin kent halkını çok mutlu ettiği vurgulandıktan sonra, çocukların, özellikle de Wolfgang’ın üstün yeteneği ve verdiği konserlerle herkesi hayrete düşürdüğü anlatılıyordu. Altı yaşındaki çocuğun tuşları kapalı bir çalgıyı çalması, duyduğu her sesi ânında notaya geçirebilmesi ve hiç sıkılmadan uzun süre doğaçlama çalması tüm detaylarıyla okuyuculara duyuruluyordu.19 Leopold Mozart ise kentten ayrılmasının ardından dostu Hagenauer’e gönderdiği mektupta, Augsburg’da planladığından daha uzun kalmaktan, şehrin pahalılığından ve çocukların verdiği konserlerin maddi açıdan fazla tatminkâr olmamasından yakınıyordu.20
Genel olarak, yolculuklarının ilk ayı, planlandığı gibi geçmişti. İlk önemli durak olarak gördükleri Paris’e dek önlerinde uzun bir yol ve yaklaşık dört aylık bir süre vardı. Her geçen gün Salzburg’dan uzaklaşmalarına rağmen, Almanca konuşulan topraklarda bulundukları için kendilerini yabancı hissetmiyor, çevreleriyle kolaylıkla iletişim kurabiliyorlardı; gerçi dönemi için oldukça iyi eğitimli biri olan Leopold Mozart, Fransızca ve İngilizce konuşmaya da hazırdı. Augsburg’dan ayrıldıktan sonra kısa bir süre Ulm’da kalan Mozart’lar, bu kentin ardından Ludwigsburg’a ulaştılar. Burada Württemberg Kontu Karl Eugen tarafından kabul edileceklerini uman Leopold Mozart, bir türlü bu isteğine ulaşamayınca sinirlenmişti. Beraberinde getirdiği ve Kont’a hitaben yazılan tavsiye mektupları bir işe yaramamıştı. Her zaman olduğu gibi dertleşmek ve içini dökmek için kâğıt kaleme sarılmış, dostu Hagenauer’e yaşadıklarını anlatmıştı: “Kont’un av köşkünde olduğunu öğrenince onunla karşılaşabilmek için Stuttgart yerine buraya (Ludwigsburg) geldik. 10 Temmuz’da müzik yöneticisi Jomelli ve Baron Pöllniz’le konuşup kendisine Kont Wolfegg’in mektubunu verdim ama faydası olmadı. (…) Bence olay tümüyle Jomelli’nin bir oyunu, Almanları bu saraydan uzak tutmak için elinden geleni yapıyor.”21 Leopold Mozart, mektubuna ayrıca müzik yöneticisi Niccolò Jomelli’nin 4.000 gulden yıllık ücretin yanında, pek çok sosyal yardım aldığını, hem Stuttgart’ta hem Ludwigsburg’da evi bulunduğunu da eklemiş ve Wolfgang gibi yetenekli bir Alman’ın saray çevresinde söz sahibi olan İtalyanlar tarafından engellenmeye çalışıldığını bir kez daha vurgulamıştı.
Leopold Mozart’ın mektubunu iki farklı yönden değerlendirmek gerek. XIX. yüzyılın ikinci yarısına dek, bugünkü anlamıyla bir Alman siyasal birliği olmamasına karşın, Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu sınırları içinde Almanca konuşan topluluklar için “Alman” ifadesi kullanılıyordu. Leopold Mozart’ın tanımlaması, siyasal birlik kurulmasından yüz yıl kadar önceye rastladığı için özellikle ilginç; ayrıca bu sözün, onun gibi açık düşünceli birinin ağzından çıkması, üzerinde durulması gereken bir başka yön. Leopold Mozart’ın Almanlara düşman davranışlar içinde olduğunu öne sürdüğü İtalyanların da, XIX. yüzyılın ortalarına dek sadece dil birliğiyle varlıklarını sürdürmüş olmaları ise olayın ayrı bir boyutunu oluşturuyor. Mektuptaki ifadeleri, basit milliyetçilik çekişmeleri dışında değerlendirince de Leopold Mozart’a hak vermek güçleşiyor. O dönemin tanınmış opera bestecisi olan Niccolò Jommelli’nin, ne denli yetenekli olursa olsun, henüz altı yaşındaki bir çocuğu kıskanması pek akla yakın görünmüyor.
Ludwigsburg’daki hayal kırıklığının ardından, Pfalz Elektörü Karl Theodor’un yazlık sarayının bulunduğu Schwetzingen’deki olaylar, bozulan moralleri düzeltmişti. Bu kez tavsiye mektupları işe yaramış, 18 Temmuz’da Wolfgang ve Nannerl, sarayda bir konser vermişlerdi. Müzik tarihi açısından o günlerin bir başka önemi daha vardı: Gerek Wolfgang, gerekse babası, yaşamlarında ilk kez Mannheim Orkestrası’nı dinlemişlerdi. Elektör’ün yazlık sarayında bir konser veren topluluk, Leopold Mozart’ı çok etkilemişti. Salzburg’a yazdığı mektupta, “kesinlikle Almanya’nın en iyisi”22 ifadesine yer vermişti. Johann Stamitz tarafından kurulan ve son derece yetenekli müzisyenlerden oluşan topluluk, etkileyici disiplini ve Barok Dönem alışkanlığının aksine, kademe kademe yükselen nüanslarıyla kısa zamanda Avrupa’nın dört bir yanında adından söz ettirmeye başlamıştı. Stamitz’in 1757’deki ölümünün ardından topluluğun yönetimini üstlenen Johann Christian Cannabich ile Mozart ailesinin yolu, sonraki yıllarda da sık sık kesişecekti.
1763 Ağustosu’nun başlarında Mozart’lar Frankfurt’a ulaştı. Schwetzingen’de kaldıkları süre içinde yakında bulunan Heidelberg ve Mannheim’a gezi yapmış, bu kentleri olabildiğince yakından tanımaya çaba harcamışlardı. Leopold Mozart, tüm ailenin ama özellikle de Wolfgang’ın gezip gördüğü yerler hakkında detaylı bilgi edinmesine çaba harcıyordu. Kalınan kentlerin, çocuğun belleğinde yalnızca birbirine benzer konser mekânları olarak yer etmemesi için tarihî yapıları, şatoları, büyük parkları ve özellikle kiliseleri geziyor, Wolfgang çoğunlukla bu kutsal mekânların orgunu da çalıyordu. Leopold Mozart, önceki yıllarda bu boyutta bir gezi yapmadığı için, gördükleri yerler herkesten önce kendi öğrenme arzusunu kamçılıyordu.
Frankfurt’ta kaldıkları bir aya yakın sürede Wolfgang ve Nannerl dört konser verdi. Leopold Mozart, çocukların halk önündeki davranışlarından ve elde edilen gelirden hoşnuttu. Bu konserlerin birini, o tarihlerde on dört yaşında olan geleceğin ünlü Alman şairi Johann Wolfgang von Goethe de izlemişti. Sanatçı 1830 yılında, Johann Peter Eckermann’la yaptığı bir konuşmada o günleri şöyle anımsayacaktı: “Mozart’ı yedi yaşında bir çocukken Avrupa gezisi sırasında verdiği bir konserde dinlemiştim. O tarihlerde on dört yaşındaydım; sahnede duran küçük adamı, onun ilginç peruğunu ve belindeki kamayı hâlâ bugünkü gibi hatırlıyorum.”23 Bu karşılaşma iki büyük sanatçının yaşamları boyunca birbirlerini tek görüşleri olmuş, çocukluk yıllarına denk geldiği için sanat tarihinde önemli bir iz bırakmamıştır. Mozart yaşamının sonraki yıllarında Goethe’nin “Das Veilchen” (Menekşe) adlı şiirini lied24 olarak bestelemişti. Goethe ise müzik dünyasının bu harika çocuğunun gerçek anlamda bir deha olduğunu, onun ölümünün ardından fark edecekti. Weimar’da Don Giovanni’nin bir temsilini izledikten sonra Friedrich Schiller’e yazdığı 29 Aralık 1797 tarihli mektupta şu satırlar yer alıyordu: “Operadan beklentilerinizi, büyük oranda Don Giovanni’de bulmuş olmanız gerekir. Ancak bu yapıt, türünün tek örneği gibi görünüyor ve Mozart’ın ölümünün ardından, benzer eserlerin ortaya çıkma umudu da boşa çıkmışa benziyor.”25
Leopold Mozart, yolculuklarıyla ilgili ayrıntıları büyük bir titizlikle Salzburg’a bildirmeye devam ediyor, gezinin tüm yönlerini açık yüreklilikle kâğıda döküyordu. 20 Ağustos 1763 tarihli mektupta, Frankfurt konserlerinin başarısını, sağlıklarının yerinde olduğunu arkadaşı Hagenauer’e bildirdikten sonra, Wolfgang’ın tüm neşesine rağmen bir sabah yataktan ağlayarak kalktığını ve Salzburg’daki dostlarını artık etrafında göremiyor olmanın kendisini