Mozart. Büke Aydın
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Mozart - Büke Aydın страница 8
Yaklaşık dört hafta kaldıkları Brüksel’de Leopold Mozart’ın asıl amacı, çocukların Prens Karl Aleaxander Emanuel von Lothringen’in huzurunda çalabilmeleriydi. Viyana’daki İmparator I. Franz’ın kardeşi olan Prens’in olumlu yanıtı geciktikçe kentteki kalış süreleri uzuyordu. Bir an önce Paris’e ulaşmak isteyen Leopold Mozart, bu dinletiden elde etmeyi umduğu maddi desteği de kaybetmek istemiyordu. Günlerini her yönüyle zengin bir sanat kenti olan Brüksel’i gezerek geçiriyorlardı. Ünlü ressam Peter Paul Rubens’in kiliselerde bulunan yapıtları, Leopold Mozart’ı çok etkilemişti. Prens’in huzuruna kabul edilmekten umudu kesince çareyi halka açık bir konser düzenlemekte bulmuşlar, Leopold Mozart, Prens’in yalnızca kendi eğlencesini düşünmesine ve Wolfgang’ın yeteneğine ilgi göstermemesine içerlemişti.
Paris
18 Kasım 1763 tarihinde Paris’e ulaştılar. Yaklaşık beş ay kalacakları bu kent, her yönüyle o güne dek karşılaştıklarından tümüyle farklıydı. Fransa Kralı XV. Louis, Viyana’daki İmparatoriçe Maria Theresia’yla Yedi Yıl Savaşları boyunca Prusya ve İngiltere’ ye karşı işbirliği yapmıştı. 1763 başında sona eren bu savaşların ardından, iki başkent arasındaki yakınlaşma, Fransa veliahtının 1770’de, Maria Theresia’nın kızı Marie Antoinette’le evlenmesiyle daha da güçlenecekti.
Leopold Mozart, Paris’te saraya yakın çevrelerle iyi ilişki kurabilmek için yolculuğun başından beri hummalı bir çalışma içine girmişti. Viyana’daki Fransız elçisinden, Paris’teki Avusturya elçisinden ve yolculukları boyunca karşılaştığı tüm soylulardan tavsiye mektupları toplamıştı. Ancak kente geldiklerinde işine en çok yarayanın, Frankfurtlu bir tüccarın eşinin Paris’te yaşayan bir Alman’a, Friedrich Melchior Grimm’e yazdığı mektup olduğunu hayretle fark edecekti. 1749 yılında Paris’e gelen Grimm, edebiyata çok düşkün bir Alman’dı. Saksonya-Gotha Prensliği’nin kültür elçiliğinde görev almak üzere kente gelen Grimm, kısa zamanda Fransız edebiyat çevreleriyle yakın ilişki içine girmişti. Rousseau, Diderot ve Voltaire’le tanışmış, 1755’te Kont Louis Philippes Orleans’ın özel sekreteri olarak, sarayla ilişkilerini güçlendirmişti. 1753’te yayımlamaya başladığı Correspondance Littéraire, Philosophique et Critique à un Souverain d’Allemagne (Bir Alman Hükümdarıyla Edebî, Felsefi ve Eleştirel Yazışmalar) adlı dergiyi, önceleri Saksonya-Gotha Sarayı’na Paris’ten kültürel haberler ulaştırmak amacıyla tasarlamış; ancak kısa süre sonra Almanya ve Fransa’da pek çok aboneye ulaşmayı başarmıştı.
Mozart ailesini Paris’teki soylu kesime ve saraya tanıtmak için büyük çaba içine giren Grimm, bu nedenle 1 Aralık 1763 tarihli dergisinde, konu hakkında uzun bir makale kaleme almıştı:
Üzerinde konuşmaya değer gerçek mucizelerle ender karşılaşıldığı için insan, böyle bir fırsat yakalayınca değerlendirmek istiyor. Salzburglu müzik yöneticisi Leopold Mozart, çok sevimli iki çocuğuyla kente geldi. On bir yaşındaki kızı, son derece iyi piyano çalıyor, güç ve uzun parçaları hayret verici bir ustalıkla yorumluyor. Kısa bir süre sonra yedi yaşında olacak erkek kardeşi sıra dışı bir fenomen; insan gördüklerine ve duyduklarına inanmakta güçlük çekiyor. Çocuk, aslında bir altılı aralığa bile uzanmakta güçlük çekecek denli küçük elleriyle en zor parçaları kusursuzca yorumluyor. Saatlerce yorulmadan doğaçlama çalışı, dehasının sonucu ortaya çıkan, karmaşadan tümüyle uzak, belirli bir zevkin ürünü etkileyici fikirleri gerçekten inanılmaz. En yetkin müzikçinin bile, olağan olmayan ama yine de kusursuz çözümlere varan, bu denli derin bir armoni ve modülasyon bilgisine sahip olması olanaksız. Klavye başında öylesine usta ki, üstü örtülü bile olsa becerisinden hiçbir şey kaybetmeden çalmaya devam edebiliyor. Önüne konulan partilere şifre yazması, piyanonun başına geçmeden uygun akorları bularak beste yapması onun için sıradan olaylar. Elimle yazdığım bir menuetto’yu önüne koyarak altına bas partisi yazmasını istediğimde, hemen kalemi eline alıp piyanonun başına geçmeden parçayı tamamladı. Önüne konulan her aryayı, hiç zorlanmadan istenilen her tonaliteye aktarıp çalabiliyor. Gözlerimin önünde gerçekleşen bir başka olay da en az bunlar kadar şaşırtıcı: Bir hanımefendi çocuktan, kendi söyleyeceği İtalyan tarzı bir aryaya, hiç nota olmadan sadece duyarak eşlik etmesini istedi. Kadının şarkı söylemeye başlamasının ardından çocuk bas partisini çalmaya başladı ancak tümüyle doğru değildi çünkü insanın bilmediği bir ezgiye doğru olarak eşlik etmesi olanaksızdır. Parça bittiğinde çocuk, kadından tekrar başlamasını istedi. Bu kez sağ eliyle az önce duyduğu ezgiyi baştan sona kusursuz çalarken aynı zamanda hiç yanlışsız eşlik ediyordu. On kez baştan aldılar, her defasında eşliğin karakterini değiştiriyordu. Yirmi kez daha çalsalar dinleyenler sıkılmazdı. Bu çocuk, eğer onu daha sık dinlersem, aklımı yitirmeme neden olacak. İnsanın mucizeler karşısında cinnet geçirmemesi oldukça güç.28
Grimm’in bu yazısı etkisini göstermekte gecikmedi. Noel gecesi Versailles’daki kilisede kraliyet ailesinin katıldığı bir ayinde org çalan Wolfgang, herkesin hayranlığını uyandırdı. Ancak Fransa Kralı XV. Louis ve eşi Kraliçe Maria Lesczynska’yla asıl karşılaşma, 1 Ocak 1764 tarihinde Versailles Sarayı’nda gerçekleşti. Kralın sofrasına oturan Wolfgang, Polonya asıllı Kraliçe’yle Almanca sohbet etmiş, onun aracılığıyla XV. Louis’yle de konuşmuştu. Nissen’in yaşamöyküsünde, Nannerl’ın anlattıklarına dayandırılarak verilen Paris’e ait bir öykü hemen her Mozart kitabında yer alır:
Kral XV. Louis’nin metresi ve saraydaki etkisi Kraliçe’den çok daha fazla olan Madam Pompadour’u da ziyaret eden Wolfgang, Viyana’da Maria Theresia’ya yaptığı gibi, onu da öpmek üzere boynuna atılmış ancak bu denli ilgiden hoşlanmayan Madam Pompadour, çocuğu kendinden uzaklaştırmıştı. Bunun üzerine oldukça kızan Wolfgang, yanındakilere dönerek, “Beni istemeyen bu kadın da kim? İmparatoriçe bile beni öptü!” diye öfkesini dile getirmişti.29
Leopold Mozart, kendi kültüründen oldukça farklı yaşayan Fransızları, en ince ayrıntılarıyla Salzburg’a bildirmekten geri kalmıyordu. Bir mektubunda Hagenauer’e, “Burada zevk vermeyen her şeye paydos, deniyor. Sıkıntıları dağıtan her şey ise hoş karşılanıyor. Paris’i ciddi bulmamakta haklıydınız,” diye yazıyordu. Ayrıca halkın Kral ve Kraliçe’ye karşı tutumunu da yadırgamıştı: “Burada Kral’a ya da kraliyet ailesinden birine başını eğerek ya da reverans yaparak selam vermek diye bir âdet yok; dimdik hiçbir hareket yapmaksızın durulabiliyor; herkes, yanından Kral ve ailesi geçip giderken böyle kalabilmek özgürlüğüne sahip.”30 Leopold Mozart, Paris’ten yazdığı mektuplardan birini, Bayan Hagenauer’e göndermiş ve Fransız kadınları hakkında şu düşüncelere yer vermişti: “Burada kimin evin hanımı, kimin hizmetçi olduğunu anlamak oldukça güç. Herkes gönlünce yaşıyor. Böylece Fransa’nın sonu da eski Pers İmparatorluğu gibi olacak.”31
Paris’te bulunduğu dönemde, Wolfgang’ın yaşamındaki en önemli olaylardan