Bir Adım Geriden. Хеннинг Манкелль

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Bir Adım Geriden - Хеннинг Манкелль страница 22

Bir Adım Geriden - Хеннинг Манкелль Kurt Wallander

Скачать книгу

birini kapatırken mumun alevi titredi. Wallander soru sorarcasına Holgersson’a baktı ama o yalnızca başını hayır dercesine sallamakla yetindi. Konuşma sırası kendisindeydi.

      “Hepimiz çok yorgunuz,” diye söze başladı. “Üzgün, şaşkın ve acı doluyuz. Hepimizin en çok korktuğu şey sonunda başımıza geldi. Genelde cinayetleri, hatta en vahşice işlenmiş olanları bile çözmeye çalışırız. Bu bizim işimiz ve kurbanlar da kendi dünyamız dışındaki insanlar olur. Ne var ki bu kez içimizden biri öldürüldü ama bu cinayete de sıradan bir olay gibi yaklaşmalıyız. Duygularımızı asla karıştırmamalıyız. Olayı aklımızla çözmeliyiz.”

      Durup çevresine bakındı. Kimse bir şey söylemedi.

      “Şimdi elimizdekilere bir bakalım,” dedi Wallander. “Sonra da stratejimizi saptarız. Bu olayda fazla bir şey bilmiyoruz. Svedberg çarşamba akşamıyla perşembe akşamı arasında bir saat diliminde öldürüldü. Cinayet evinde işlendi ama evde içeriye zorla girildiğine, kapının zorlandığına ilişkin herhangi bir işaret yok. Oturma odasında yerde duran av tüfeğinin cinayette kullanılan silah olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Eve hırsızlık süsü verilmiş. Belki de Svedberg silahlı birinin saldırısına uğradı. Bunu tam olarak bilemiyoruz ama bu da olasılıklardan biri. Diğer senaryoları da göz ardı edemeyiz. Soruşturmamızı olabildiğince geniş bir yelpazede sürdürmeliyiz. Svedberg’in polis olduğunu da asla göz ardı etmemeliyiz. Bu önemli olabilir de olmayabilir de. Ölüm saatini henüz öğrenemedik, öte yandan komşuların herhangi bir silah sesi duymadıkları gerçeğini de bir kenara atmamalıyız. Şimdilik otopsi raporunu beklemekten başka çaremiz yok.”

      Önündeki bardağı suyla doldurup bir dikişte bitirdi.

      “Bildiklerimiz şimdilik bu kadar. Bunlara Svedberg’in perşembe günü işe gelmediğini de eklemeliyiz. Hepimiz bunun ne denli alışılmışın dışında bir şey olduğunu biliyoruz. Gelemeyeceğini bildirmek için arayıp haber de vermemişti. Demek ki işe gelmesini engelleyecek bir şey söz konusuydu. Bunun ne anlama geldiğini de ne yazık ki artık hepimiz biliyoruz.”

      Nyberg elini kaldırıp Wallander’in sözlerini kesti.

      “Ben patolog değilim,” dedi. “Ama Svedberg’in çarşamba günü öldüğünü sanmıyorum.”

      “O zaman Svedberg dün neden işe gelmedi? Bu sorunun cevabını bulmalıyız,” dedi Wallander. “Neden telefon etmedi? Ne zaman öldürüldü?”

      Wallander odadakilere Ylva Brink’le yaptığı görüşmeyi anlattı. “Svedberg’in görüştüğü tek akrabası olduğunu belirtmesinin yanında bana oldukça garip gelen bir şey daha söyledi. Son birkaç haftadan beri Svedberg’in, işlerinin yoğun olmasından ötürü şikâyet ettiğini söyledi ama Svedberg tatilden daha yeni dönmüştü. Özellikle onun tatillerde alabildiğine tembellik yaptığını bilen biri olarak bu sözlere bir anlam veremedim.”

      “Tatillerde bir yerlere gitmez miydi?” diye sordu Martinson.

      “Pek gitmezdi. Günübirliğine Bornholm’e ya da birkaç günlüğüne feribotla Polonya’ya giderdi. Ylva Brink de bunları onayladı. Zamanının büyük bir bölümünü hobileriyle geçirirdi. İki hobisi vardı: bunlardan biri Kızılderililerin tarihçesini incelemek, diğeri de amatör olarak astronomi ile ilgilenmek. Ylva Brink onun çok pahalı bir teleskobu olduğunu söyledi ama teleskobu henüz bulamadık.”

      “Kuşları izlemeye gittiğini sanıyordum,” dedi Hansson uzun zamandan beri ilk kez konuşarak.

      “Bazen giderdi ama sık değil,” diye karşılık verdi Wallander. “Ylva Brink’in onu çok iyi tanıdığını kabul etmeliyiz ve ona göre de yıldızlarla Kızılderililer çok önemliydi.”

      Çevresine bakındı. “Neden çok çalıştığını söyledi? Bu ne anlama geliyor? Belki de sandığımız gibi önemli bir nedeni yoktu ama bunu düşünmekten de kendimi alamıyorum.”

      “Toplanmadan önce onun en son ne üstünde çalıştığına baktım,” dedi Höglund. “Tatile çıkmadan önce kaybolan gençlerin aileleriyle konuşmuş.”

      “Hangi gençlerin?” diye sordu Holgersson şaşkınlıkla. Wallander konuyu açıkladıktan sonra Höglund sözlerini sürdürdü.

      “Tatile çıkmadan önceki son iki günü Norman, Boge ve Hillström aileleriyle görüşerek geçirmiş. Masasını baştan sona aramama karşın söz konusu bu görüşmelere ilişkin herhangi bir not bulamadım.”

      Wallander ve Martinson bakıştılar.

      “Bu doğru olamaz,” dedi Wallander. “Üçümüz de bu ailelerle görüştük. Ortada bir cinayet ya da bir suç olmadığından ailelerle daha fazla görüşmenin bir anlamı olmayacağına karar vermiştik.”

      “Öyle ama o yine de gidip görüşmüş,” dedi Höglund. “Takvimine de görüşmelerinin saatini yazmış.”

      Wallander bir an düşündü. “Bu da Svedberg’in bizlere haber vermeden konuyla tek başına ilgilendiğini gösteriyor.”

      “Hiç de onun tarzı değil,” dedi Martinson.

      “Doğru,” diye karşılık verdi Wallander. “Bu da işe gelmeyeceğini haber vermemesi kadar garip.”

      “Bu bilgiyi kolayca doğrulayabiliriz,” dedi Höglund.

      “Bunu lütfen sen üstlen,” dedi Wallander. “Ayrıca Svedberg’in ne tür sorular sorduğunu da öğren.”

      “Her şey çok garip,” dedi Martinson. “Çarşamba gününden beri bu gençlerle ilgili Svedberg’i arayıp durduk ama şimdi artık o yaşamıyor ve biz hâlâ onlar hakkında konuşuyoruz.”

      “Yeni bir gelişme mi var?” diye sordu Holgersson.

      “Gençlerden birinin annesinin aşırı derecede kaygılanması dışında yeni bir şey yok. Kızı bir kart daha yollamış.”

      “Peki ama bu iyi bir şey değil mi?”

      “Kadına göre biri kızının el yazısını taklit etmiş.”

      “Bunu kim, neden yapar ki?” diye sordu Hansson. “İnsan neden birinin yazısını taklit edip kart göndermeye kalkar ki? Çek olsaydı anlardım ama kartpostalları anlamak kolay değil.”

      “Bence şimdilik bu iki olayı birbirinden ayrı değerlendirmeliyiz,” dedi Wallander. “Öncelikle Svedberg’in katilinin ya da katillerinin izini nasıl süreceğimiz üzerinde yoğunlaşalım.”

      “Birden fazla katilin olduğunu gösteren bir delil yok,” dedi Nyberg.

      “Olmadığından emin olabilir misin?”

      “Hayır.”

      Wallander ellerini iki yana açtı. “Şu an hiçbir şeyden emin değiliz,” dedi. “Onun için de olayı çok geniş bir yelpazede değerlendirmeliyiz. Birkaç saat içinde Svedberg’in ölümünü duyuracağız, ondan sonra somut adımlar atmak zorundayız.”

      “Bunun en önemli önceliğimiz olduğunu

Скачать книгу