Hüseyin Fellah. Ахмет Мидхат

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Hüseyin Fellah - Ахмет Мидхат страница 8

Жанр:
Серия:
Издательство:
Hüseyin Fellah - Ахмет Мидхат

Скачать книгу

dedi. Kız da “Peki ağacığım.” cevabını verip Laz’ın kendisini niçin çağırmış olabileceğini bilmediği hâlde, hâl ve mevkiye göre böyle büyük bir ihsanına nail olduğu adamın emrine uymamanın münasip olmayacağını hesap ederek, vardı çanağı bıraktı. Geldi, son cemaat yerinde Laz’ı buldu.

      Beşinci Kısım

      Laz Mehmet Ali’nin ne kadar kurnaz, iyi konuşan bir adam olması lazım geleceğini ileriye doğru anlayacağınız sanatı üzerine hesap edebilirsiniz.

      Öncelikle Şehlevend’e kimin nesi olduğunu sormaya başladı. Şehlevend, kendisinin pek fakir bir biçare kız olduğunu ve anasıyla beraber yaşamak için bu dünyada dilencilikten başka bir vasıtası olmadığını söylediyse de Laz, Şehlevend’in hitabındaki edadan ve ret cevabından kendisinin öyle dilencilikle büyümüş bir kız olmadığını anlayabilmişti. Binaenaleyh şu yüzden daha yakından karşılıklı konuşmaya başladı:

      Laz: “Şimdi bu hâlde yaşayabileceğinizi aklınız kesiyor mu?”

      Kız: “Ne bileyim ağacığım!”

      Laz: “Hayır hayır! Aklın kesiyor mu diyorum. Zira seni pek akıllı bir kız görüyorum.”

      Kız: “Aklımın erdiğini sorarsan yaşayamayız derim.”

      Laz: “Öyleyse kendiniz için ne çare düşünüp bulabilirsin?”

      Kız: “Ne çare bulacağım? Hiç!”

      Laz: “İyi ama sonra bu hâliniz nereye varır?”

      Kız: “O belli bir şey! Ölüme!”

      Laz: “Ölüme mi? Maazallah! Bak şu on beş on altı yaşındaki kızın düşündüğü şeylere!”

      Kız: “Ne düşüneyim ya?”

      Laz: “Senin gibi bir kız, bir genç, ölümü hatırına getiremez. Hatırına gelse bile vukusuna ihtimal vermez.”

      Kız: “Ya hatırına neyi getirir? Neye ihtimal verir?”

      Laz: “Hanım olmayı, hanımlar gibi sefalar sürmeyi!”

      Kız: (hayret ederek) “Ben de mi böyle düşünmeliyim?”

      Laz: “Niçin düşünmeyesin? Senin kadar güzel bir kız böyle düşünmezse kim düşünür?”

      Mehmet Ali’nin şu sözü Şehlevend’in zihnine büyük bir şüphe getirdi. Ölü gibi bembeyaz bir suretten patlıcan gibi mosmor renge dönüştü ve tavrında bir büyük nefret alametleri göstererek dedi ki: “Namuslu ölmek, namussuz olarak hanımlar gibi yaşamaktan daha evladır.”

      Laz: (bozularak) “Hayır kızım hayır! Allah göstermesin! Muradım o değil. Namussuz yaşamaktan ise geberip gitmek gerçekten daha hayırlıdır. Benim sana nasihat etmek istediğim şey ise asla namusa dokunmaz.”

      Kız: “Ya öyleyse hanımlar gibi yaşamak nasıl mümkün olur?”

      Laz: “Sen gençsin, güzelsin, hem…”

      Kız: (nefretle) “Anladık ya işte! Diyeceğini anladım. Lakin ben…”

      Laz: “Hayır a canım, hayır! Biraz sabret de söyleyeceğimi sonra anlarsın. Gerçi sen böyle cami avlularında kalır isen seni kimse kendisine gelin etmez. Onun başka bir yolu vardır. Evvela cariye, sonra odalık, nihayet hanım olmuş ne kadar kız istersin?”

      Kız: “İyi ama ben Çerkez değilim, Gürcü değilim ki…”

      Laz: “Çerkez değilsen ne yapalım? Çerkez veyahut Gürcü değil isen bir düzme Çerkez, bir uydurma Gürcü olamaz mısın? Çerkez’in, Gürcü’nün alnında damgası yoktur. Vallahi kızım ben sana ve validene acıdığımdan söylüyorum. Şimdi bugün hemen şu saatte validen için bir hanecik, elbise filan tedarik etmek yolu işte budur.”

      Şehlevend, Laz’ın bu son sözünü pek fena bir ızdırapla karşılamış idiyse de validesi için hemen şu saatte bir hane ve malzeme hasıl olacağı düşüncesi dikkatini çekti:

      Kız: “Anam için hane, elbise filan mı?”

      Laz: “Evet!”

      Kız: “Kim alacak?”

      Laz: “Ben! Sen kendini bana satarsın. Ben de senin pahan olacak akçe ile validene bir evceğiz, eşya filan alırım.”

      Kız: “Ya ben o kadar paha eder miyim?”

      Laz: “Ben senin için iki kese akçe, yani bin kuruş kıymet kesiyorum. Ne o? Ha? Çok mu dedin? Çok değil kızım! Senin o kadar değerin vardır. Eğer bu ücrete ve anandan ayrılmaya razı olursan…”

      Kız: “Anamdan ayrılmaya mı?”

      Laz: “Öyle ya! Başka türlü nasıl olur? Seni ben kendim için mi alacağım? Ben esirci bir adamım! Müşterisini bulup da seni satarsam beş on kuruş da ben kazanmış olurum. Özellikle seni benim evvela cariye, sonra odalık, nihayet hanım etmeye kudretim yetmez. Bir kibar yere satarım. Orada hanım olursun.”

      Kız: (bir hayli düşündükten sonra) “Yok yok! Anamdan ayrılamam!”

      Laz: “Hani şimdi ölüme razı oluyor idin ya? İşte insan kısmı böyledir. Şimdi dünyasından ayrılmaya razı olurken, yine şimdi bir anasından ayrılmaya razı olmaz!.. Sen bilirsin kızım! Ben merhametimden söylüyorum. Şu hâlde kalırsanız ne kadar sürüneceğinizi bir kere düşün de ona göre bir cevap ver. Satıldığın vakit, hanım olduğun vakit valideni bulmak güç bir şey midir? Ta Çerkezistan’dan gelip de daire, debdebe, kul, halayık sahibi olduktan sonra anasını, kız kardeşini filanını bulmuş ne kadar cariye vardır? Hele senin gibi güzel bir kızı, vallahi altı ayda odalık ederler.”

      Kız: “Ben odalık olmak da istemem.”

      Laz: (eşekçesine sırıtarak) “O! Orasını ben bilmem. İşin bu ince yerleri benim bileceğim şey değildir. Orası senin ve seni odalık edecek olan efendinin, beyin yahut paşanın arasında olacak pazarlıktır.”

      Laz bu sözleri söylerken, sarı kaşları, sarı kirpikleri altından firuze gibi gözlerini parlatıp kızın yüzünü incelerdi. Açıkça ortadadır ki yüzünde aşüftece bir tebessüm arardı!

      Heyhat! Şehlevend, Laz’ın sözlerine asla kulak vermiyormuş da kendi derdini düşünüyormuş gibi dalmış gitmişti. Evet! Kendi derdini düşünmekte idi. Çünkü nefsini dizginlemenin, ne kadar büyük ne mühim ne müşkül bir şey olduğunu Şehlevend pekâlâ biliyordu. Ya bir vakit Şehlevend de o küçük hanımlardan değil miydi ki konaklarında bir cariye şayet kırbaç altında helak olursa yalnız onun kıymeti kadar bir meblağ telef olduğu hesap olunarak yoksa bir insan helak olduğu asla hesaba katılmazdı. Niçin katılsın? Telef olan şey insan değildir ki! Cariyedir! Kuldur! Esirdir! Paraları saydıkları gibi yerine dört tane daha satın alınır. İnsan odur ki akçe ile satın alınamaz. Şehlevend işte bu hâlleri de görmüş bir kız idi.

      Şehlevend’in

Скачать книгу