Hasan Mellah yahut Sır İçinde Esrar. Ахмет Мидхат

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Hasan Mellah yahut Sır İçinde Esrar - Ахмет Мидхат страница 51

Жанр:
Серия:
Издательство:
Hasan Mellah yahut Sır İçinde Esrar - Ахмет Мидхат

Скачать книгу

tepeden söz açtıktan ve Hasan Mellah’ın artık Paris’e varmış ve belki dönüşü dahi yaklaşmış olacağından bahsettikten sonra sözü şu surete döktü:

      Trillo: “Keşke çorbacımız sizi de götürseydi.”

      Madam: “Niçin?”

      Trillo: “Görüyorum ki burada canınız sıkılıyor.”

      Madam: “Hayır, sıkıldığı yoktur. Himmetiniz sayesinde pek rahatım.”

      Trillo: “Hele bir iki gündür hâlinizin perişanlığı açıkça görülmektedir.”

      Madam: (göğüs geçirerek) “Benim hâlim daima perişandır efendim. Benim gibi bir felaketzedenin hâlinde perişanlıktan başka ne olur?”

      Trillo: “Evet, derdinizi biliyorum. Gerçi siz hâlde bulunan bir kadına teselli vermek lazımsa da vereceğim tesellinin bir faydası olup olmadığında şüphem vardır.”

      Madam: “Sizin bana fiilen gösterdiğiniz insaniyetten büyük, benim için teselli mi olur?”

      Trillo: “Olur efendim, olur. Sizin için teselli de olur. Ama işittiğime göre…”

      Madam: (dikkati artarak) “Ee, işittiğinize göre?”

      Trillo: “Hiç!”

      Herifin son lafı üzerine madamın merakını arttıran şey, şayet onun dahi kocası İlia’dan bir malumat almış bulunması ihtimali olmakla, ne işittiğini mutlaka söylemesi hakkında gösterdiği ısrar üzerine Trillo şu cihetten bir söz açtı:

      Trillo: “Efendim, ben biraz serbestçe adam olduğumdan korkarım ki laflarım canınızı sıkar.”

      Madam: “Serbest adamın lafları, en doğru laflar demek değil midir?”

      Trillo: “Bendenizce öyledir.”

      Madam: “Öyleyse niçin canımı sıksın?”

      Trillo: “Siz kaybolan kocanızı aramaya çıktınız, değil mi?”

      Madam: “Ah, evet, öyle!”

      Trillo: “Buna bir şey diyemem. Aramaya çıkabilirsiniz. Yalnız size şunu sorarım ki karıya kocasını aramak mı düşer, yoksa kocaya karısını aramak mı?”

      Madam: “Güzel söylüyorsunuz ama kocam beni arayamamakta mazurdur.”

      Trillo: “Bu konuda sizi tasdik edemeyeceğimden dolayı affınızı rica ederim. Çünkü kocanız sizi başı korkusundan aramıyor, öyle değil mi?”

      Madam: “Evet!”

      Trillo: “Demek oluyor ki sizi kendi canı kadar sevmiyor. Kendi canını sizden daha ziyade seviyor. Hâlbuki gördüğüme kalırsa siz kocanızı kendi canınızdan ziyade seviyorsunuz. Çünkü…”

      Madam: “Ah, ona şüphe mi ister?”

      Trillo: “İşte demek oluyor ki muhabbette, fedakârlıkta israf ediyorsunuz. Ben kadın olsam hiç bu israfta bulunmazdım.”

      Madam: “Acayip!”

      Trillo: “Gördünüz mü efendim serbest adamın doğru lafları canınızı sıkmazsa bile hayretinize sebep oluyor. Fakat zararı yok. Bendeniz yine fikrimi serbestçe söylemekten geri durmam. Size şunu sorarım ki bir adam için karısı mı daha sevgilidir, yoksa anası, babası, kardeşleri mi?”

      Madam: “Bana soruyorsanız karısı derim.”

      Trillo: “Hayır efendim. Bir kere validenizi, kardeşlerinizi hatırınıza getiriniz de öyle söyleyiniz.”

      Madam: “Ah, hepsi sevilir, hepsi!”

      Trillo: “Hepsi değil, elbette ana baba daha ziyade sevilir. Zira âlemde gönül her kimi severse onunla eş olabilir. Fakat ana, baba, kardeş olamaz.”

      Madam: “Ee, sanki ne demek istiyorsunuz?”

      Trillo: “Şunu demek istiyorum ki kocanız anası, babası, bir de kız kardeşini öldürmüş olduğu hâlde…”

      Madam: “Ah, namus uğruna öldürdü, namus uğruna.”

      Trillo: “Öyle olsun. Lakin o namus dediğiniz zanlar nevinden değil midir?”

      Madam: (yüreği çarparak) “Estağfurullah!”

      Trillo: “Siz yine fikrinizde sabit olunuz efendim. Ben size fikrinizden dönünüz demiyorum. Namusun zanlar nevinden bir şey olduğunu, her kime olsa o kadar kolay ispat ederim ki şaşarsınız. Kocanız evvela pederini, validesini, kız kardeşini namuslu zannetmişti. Sonra namussuzluğu seçiyorlar zannederek ve bu zan evvelki zanna galebe ederek, o suretle üç katli birden göze aldırdı, değil mi? Hem ana, baba, kız kardeş olarak üç!”

      Madam: “Evet ama!..”

      Trillo: “Biraz müsaade buyurunuz. Sonraki zannın evvelki zanna galebe ettiğini kabul ettiniz. Biraz orada sabit kalınız. Bu hâlde evvelki zan dediğimiz şey namus değil midir? Öyleyse namus zanlar nevinden sayılmaz mı?”

      Biçare Madam İlia, Trillo habisinden işittiği bu sözleri ömrü müddetince kimseden işitmemiş olduğu için zihnine birdenbire durgunluk geldi. Bir iki dakika kadar düşünceler denizinin içinde yuvarlandı kaldı. Sonra şiddetli bir ah ederek yine Trillo’ya dönüp konuşmasını beklediğini sezdiren bir tavır takındı.

      Trillo: “Hoş, bilgili bir kadın olduğunuza göre, bu incelikleri sizin de tetkik etmiş olduğunuzdan şüphem yoktur. Şimdi ise sadece mahzun gönlünüzü teselli için demek isterim ki bir kadının kocasına ve bir kocanın karısına sevgi göstermesi gerekir. Hem bu sevgi mukaddestir bile. Hatta bu yolda sizin gösterdiğiniz kadar ve belki de daha ziyade fedakârlık bile gösterip can vermeli de evliliğin namusuna zarar getirmemeli. Lakin sevginin, fedakârlığın bu derecesi iki taraflı olması lazım değil, âdeta şart ve farzdır. Hatta bu her ikisi için de hem şart hem de farzdır. Eğer kocanız, Allah korusun, prangada veya zindanda bulunsa ne kadar üzülür ve ne kadar matem tutarsanız yeridir. Ancak şimdi siz bir koca için matem tutuyorsunuz ki kaçaktır ve sizi aramaya erkeklik kuvveti mutlaka kâfi iken siz karılık zaafıyla onu arıyorsunuz. Onun sizi terk edip gitmesi başı korkusundan, sizin onu aramak için bunca zahmeti göze aldırmanız yalnız sevginiz icabından olmasına bakılırsa serbest bir adamın kocanıza, aferin diyemeyeceğini ve böyle bir koca için sizin dahi bu kadar dertli bir hâlde kalmanızı beğenmeyeceğini arz etmekten geri duramam.”

      O gün ilk defaya mahsus olmak üzere Trillo bahsi burada kesti. Şimdi bu bahsin Madam İlia’ya olan tesirlerine gelelim.

      Şeytan herifin beyan ettiği şeyler, zayıf yürekli bir kadının zihnini gereği gibi çelecek kuvvete haizdir.

      Madam İlia ise daha önce kocasına kilisede rast geldiği ve kendisini tanıdığı hâlde herifin ret ile savuşup gitmesi üzerine zaten perişan olan fikrini nasıl yeneceğini bilemiyordu. Kocasının sadakat ve fedakârlığının derecesini zaten nazarında belirlemeye başlamış olduğu hâlde bir de Trillo’nun muhakemesini

Скачать книгу