Alimcan İbrahimov'un Eserlerinde Tatar, Başkurt, ve Kazak Türklerinin Kültürel Değerleri. Çulpan Zaripova Çetin

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Alimcan İbrahimov'un Eserlerinde Tatar, Başkurt, ve Kazak Türklerinin Kültürel Değerleri - Çulpan Zaripova Çetin страница 16

Жанр:
Серия:
Издательство:
Alimcan İbrahimov'un Eserlerinde Tatar, Başkurt, ve Kazak Türklerinin Kültürel Değerleri - Çulpan Zaripova Çetin

Скачать книгу

yiyecekler meclise gelen milletin önünde dağ olup yığıldı. Arada en iyisi tabii Şibay’ın getirdikleri idi. Onun getirdiği yağları dolgun olan iki semiz kaz ve iki semiz hindi, üzerine pastiller, yemişler serpilerek pişirilen dört büyük lavaş ekmeği, küçük bir dörtgen tepe şeklinde yapılan ve kenarları şekerle süslü iki ballı bavırsak, 157 daha birçok ustaca hazırlanan hediye yiyecekler meclisin gözlerini oynattı. Bunların yanında bir batman 158 ak petekli bal, bir put 159 tereyağı, katmerli semiz bildeme, 160 kadaklı 161 kaliteli çay gibi hediyeler artık sönük kaldı.” 162

      Düğüne kaz, gençlerin bundan sonraki hayata bir çift olarak devam etmeleri göz önünde bulundurularak mutlaka çift getirilir. Kazı bölmek için bir insan belirlenir ve o, kaz bozuçı, kaz turavçı –kazı bozan, kazı doğrayan- olarak adlandırılır. Sonbaharın sonuna doğru kar düşünce kaz imecelerinde kesilen kazlar, bütün meclislerin, bütün misafirliklerin vazgeçilmez yiyeceği olur:

      “Annen ‘Kızak yolu açılır açılmaz karşılıklı misafir dönemi başlar. Kazlarım da çok oldu bu sene, pek de semirttim. Et için bir at da besleyip keseceğiz’ dedi.” 163

      Günümüz Tataristan’ın güneyinde ve Başkurdistan’da bavırsak olarak adlandırılan fakat daha yaygın diğer adı çekçek olan millî tatlı da düğün sofrasının vazgeçilmezidir. Tatarlarda beléş diye adlandırdıkları içine sebze, meyve ya da patatesle et konulan hamur dolmaları da düğün sofrasında mutlaka pişirilmesi gereken yiyeceklerdendir. Her nereye giderse gitsin – hele düğüne- Tatarlar mutlaka ellerinde hediye yiyecek beléş ile giderlerdi. Beléş, yumurtaya yoğrulan hamurdan yapılır, içine sebzeler ya da meyveler koyulur, üstü de hamurla kapatılıp üzerine arada bir tereyağı sürülerek, fırında pişirilir.164

      Nikâh düğününde yemek sonrası özenle hazırlanan şerbet, yeni çifte tatlı hayat dileğiyle sunulur.165 Geleneğe göre şerbet içilip bitince, herkes sofraya serilen örtüye durumuna göre bakır ve gümüş paralar atardı. Daha sonra bu paralar toplanır ve genç geline verilirdi.166 Eserde bu gelenek aynen yerine getirilir:

      “Şerbet sofradan alınınca her iki tarafa da örtü serildi. Herkes, durumuna göre, bakır ve irili ufaklı gümüş paralar attılar.” 167

      Eserde, misafirler artık gitmek isterlerse de onlar zorla çay sofrasına alınır:

      “Kaynayan büyük beyaz semaveri orta bir yere koydular. Müezzin Feyzulla ile Hacımorat, fincanları, bal ile tereyağını, tavadan yeni düşen koymakları, lavaşları, küçük beléşleri, bavırsakları tabaklara koyarak misafirlerin önüne dağıtıp çay koymaya başladılar.” 168

      Tatarların koymak ve bélén diye adlandırdıkları krepler, hem günlük sofrada –özellikle kahvaltıda- hem düğün sofralarında çay yanına koyulan mutlak bir yiyecektir.

      Nikâh düğünü sonrası güvey tarafını uğurlarken yine özenle sofra hazırlanır:

      “Akşama doğru güvey tarafını uğurlama amaçlı hazırlanan yemek sofrasına oturdular. Yağlı şulpa ile tokmaç 169 , kocaman parçalarla getirilen soğuk kaz eti, iç yağında yüzerek pişen büyük beléş, bugünkü yiyecekler bundan ibaretti. Fakat bunlardan sonra Fethiye Nine’nin gösterişe düşkün dünürleri için çok övülen yemiş suyu verildi de sofraya fokur fokur kaynayan kocaman gümüş semaver getirildi. Çay sofrasına tereyağı, petekli beyaz ıhlamur balı, dövülerek yağla karıştırılan şomırt 170 , vak beléş, 171 sıcak koymak ile kaymak koyuldu. Bunlara başka bir şey de eklenmedi.” 172

      Örnekten de görüldüğü gibi, Tatarlarda çay sofrasına kaymak, tereyağı, petekli bal gibi köy hayatında az çok varlıklı her evde bulunan yiyecekler de koyulur. Genelde arıların ıhlamur ağacından topladığı bal tutulur. Eserde tasvir edilen sofraya bütün yiyecekler geleneğe uygun olan sıraya göre çıkarılır.173

      Gençlere nikâh kıyıldıktan sonra küçük de olsa düğün sofrası hazırlamak, İslam dini tarafından vacip sayılır. Örneğin, hadislerin birinde “Hiç yoksa bir koyun ile de olsa düğün yap.” denir.174 Bu yüzden eserde yoksul Çelem Babay Şeveli, kızını Şeyhel’e verdikten sonra, eşine tavukla da olsa düğün sofrası hazırlatır:

      “Ninenin üç tavuğu vardı. Bir tanesi iyice semirdi ve neredeyse yumurtlamıyordu. Kızına bu tavuğu yakalatıp kocasına kestirdi de kendisi iyice temizleyip kazan astı.” 175

      Eskiden Tatar Türklerinde düğün sofrasında alkol bulunmazdı. Nikâh meclisi dinî kurallara uygun yapıldığı için içkili düğün yasaktı. Fakat XIX. yy. sonunda XX. yy. başında Tatarlar, Rusların etkisi altında alkol kullanmaya başlar ve düğünlerde büyüklerden gizli de olsa gençler ara sıra alkol alırdı. Eserde bu hususla da ilgili bilgi verilmekte:

      “Şeyhel biraz endişelendi: Bikyar dünürlerden Şibay’ın büyük oğlu Altınbay ile güveyi Eftah da, Nuri’nin büyük oğlu Töhfet ile üçüncü oğlu Şeygerden de hepsi içkiliydi. Şeyhel kendi kendisine ‘Fazla içmişler galiba. Büyükler görmezse iyi.’ dedi. İhtiyar Nuri ömründe bir kez olsun içkiyi ağzına almadı. Oğullarını da bu şekilde yetiştirmeye çalıştı. Önceleri az çok hissetse de iyice döverdi. Fakat gençleri zapt edemedi. Onlar her fırsatta -imecede, şehre gittiklerinde- az çok içki alır oldular. Nuri ‘Tek benimkiler değil, diğer gençler de aynı.’ diye dişini sıktı ve bu duruma yavaşça alıştı. Ama aynı zamanda iyice içip evdeki malı, ekinleri harap etmesinler diye, millete rezil olmamaları için de elinden geleni yaptı.”176

      Burada alkolü komşu Rus köyüne gidip karşılığında bir köylü için hiç de az olmayan ücret -sekiz put çavdar- vererek aldıklarından da bahsedilmektedir.

      Eserde gençler düğün günü gizli olarak alkol alırken büyükler yine de uyanık olur ve onlara engel olmaya çalışırlar:

      “Kadın dünürler içmeden sarhoş olmak isterken, erkekler biraz alkol almak istedi. Fakat her iki tarafın büyükleri albastı 177 gibi onların üzerine çöktü, oyun oynamalarına da ne izin verdiler, ne de zaman bıraktılar. Sevincin çoğu dalgalanıp dışarıya vuramayınca, kalplerde kaldı, nurlanan gözlerde, kendi kendisine gülümseyen dudaklarda oynadı.” 178

      Ak

Скачать книгу


<p>157</p>

Bavırsak: Hamuru küçük parçalara ayırarak yuvarlak bir şekil verilip hazırlanan ve hazırlandıktan sonra kızgın yağda kızartılarak bir tabağa konulup üzerine bal dökülerek yapılan bir çeşit Tatar tatlısı. Ural bölgesinde yaşayan Tatarlar tarafından bu adla anılırken, Kazan Tatarlarında daha çok çek çek denir.

<p>158</p>

Batman: Bal koymak için kullanılan yüksek dar kova.

<p>159</p>

Put: Ruslarda kullanılan yaklaşık olarak 16 kiloya tekabül eden ağırlık ölçüsü.

<p>160</p>

Bildeme: Kasaplık hayvanların belkemiklerinin iki tarafından çıkarılan etin pişirilmiş hali.

<p>161</p>

Kadak: 409 gramlık ağırlık ölçüsü.

<p>162</p>

İbrahimov, G. Saylanma Eserler. 3 Tomda. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1956, 3. Tom, s. 468.

<p>163</p>

İbrahimov, G. Saylanma Eserler. 3 Tomda. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1956, 3. Tom, s. 581.

<p>164</p>

Bayazitova, F.S. Gomérnéŋ Öç Tuyı. Tatar Xalkınıŋ Gaile Yolaları. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1992, s. 138-141.

<p>165</p>

Bayazitova, F.S. Gomérnéŋ Öç Tuyı. Tatar Xalkınıŋ Gaile Yolaları. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1992, s. 1152-153.

<p>166</p>

Bayazitova, F.S. Gomérnéŋ Öç Tuyı. Tatar Xalkınıŋ Gaile Yolaları. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1992, s. 149-157.

<p>167</p>

İbrahimov, G. Saylanma Eserler. 3 Tomda. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1956, 3. Tom, s. 469.

<p>168</p>

İbrahimov, G. Saylanma Eserler. 3 Tomda. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1956, 3. Tom, s. 470.

<p>169</p>

Şulpa ile tokmaç: Et suyunda pişen erişte çorbası.

<p>170</p>

Şomırt: Tatarların yaşadığı coğrafyada yetişen küçük siyah salkımlı meyveleri olan bir çeşit ağaç.

kuşkirazı, kuş üzümü.

<p>171</p>

Vak beléş: Tepsiye yayılmış hamurun arasına patates, soğan ve et konularak yapılan bir çeşit küçük börek.

<p>172</p>

İbrahimov, G. Saylanma Eserler. 3 Tomda. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1956, 3. Tom, s. 496-497.

<p>173</p>

Bayazitova, F.S. Gomérnéŋ Öç Tuyı. Tatar Xalkınıŋ Gaile Yolaları. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1992, s. 156.

<p>174</p>

Galevétdin, İdris. Dini Mecléslernéŋ Törleré. Çallı, 2003, s. 9.

<p>175</p>

İbrahimov, G. Saylanma Eserler. 3 Tomda. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1956, 3. Tom, s. 454.

<p>176</p>

İbrahimov, G. Saylanma Eserler. 3 Tomda. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1956, 3. Tom, s. 497-498.

<p>177</p>

Albastı: Karabasan.

<p>178</p>

İbrahimov, G. Saylanma Eserler. 3 Tomda. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1956, 3. Tom, s. 498.