Alimcan İbrahimov'un Eserlerinde Tatar, Başkurt, ve Kazak Türklerinin Kültürel Değerleri. Çulpan Zaripova Çetin

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Alimcan İbrahimov'un Eserlerinde Tatar, Başkurt, ve Kazak Türklerinin Kültürel Değerleri - Çulpan Zaripova Çetin страница 27

Жанр:
Серия:
Издательство:
Alimcan İbrahimov'un Eserlerinde Tatar, Başkurt, ve Kazak Türklerinin Kültürel Değerleri - Çulpan Zaripova Çetin

Скачать книгу

Kadın, boyun. Talak 321 koca elinde. Ben imamla konuştum. ‘Kocası boşamazsa Allah da imam da boşayamaz.’ dedi…” 322

      Karı ile koca arasındaki evlilik bağının sona ermesi, klasik fıkıh literatüründe talak şeklinde ifade edilmiştir. İslam dininde boşanma, en son başvurulması gereken bir çaredir. Çünkü Hazreti Peygamber (a.s.), “Allah katında en sevimsiz helal, boşanmadır” buyurmuşlardır (Ebu Davud, Talak, 3.) Bu yüzden eskiden boşanma olayı, hele köylerde, neredeyse hiç görülmemiş bir durumdu. Ayrıca, eğer bir erkek eşini kendi iradesiyle boşarsa, boşadığı karısına vadeli olan mehrini ödemek zorundaydı. Eserde Zakir de bu yükün altına girmek istemez. O yüzden artık eşini istemiyor olmasına rağmen yine de boşamaz onu.

      Böylece Gülbanu’ya bu zor, karmaşık ve çıkılmayacak hale gelen durumda tek çare kalır. O, artık bu şekilde yaşayamayacağını anlar ve aynı onun gibi durumda olan birçok gelinin yüzyıllardır yaptığını uygular: Çözümü kendisine kıymakta bulur.

      Doğum Gelenekleri.

      Doğum öncesi.

      Bala Bulmaganda Çara Ézlev (Çocuk Olmayınca Çare Arama). Doğum öncesi yapılan uygulamalar, kadınların hamile kalmak için başvurdukları çarelerle hamile kadınların karınlarında taşıdıkları bebeklerin sağlıklı olmalarını, kötü ruhlardan korunmalarını sağladığı düşünülen inanışlardan ibarettir. Bunlardan biri, halk içinde bu konuda ün kazanan yaşlı bir kadına gidip eç sılatu, çülmäk saldıru, yani karnı sıvazlatmak, karna çömlek kapatmaktır. Yaşlı kadın, yağ veya vazelin ile hamile kalmak isteyen kadının karnını ovalar. Sonra karnın alt bölgesine ısıtılmış çömleği koyarak kısırlık tedavisi yapar. Çömleğin ısısının şifalı olduğuna inanılır. Halk hekimliğiyle el ele gelen diğer çareler de bilinirdi. Örneğin, çocuk sahibi olmak isteyen kadın, taŋ suvı323 -tan suyu- veya yeni doğan bebeği yıkadıkları su ile yıkanma, adak adama vb. gibi çarelere de başvururdu. Büyü metni yüklü başka çeşitli hurafeler de denenirdi.324 İslam dini sonrası dinde uygun bulunan yöntemlere –daha çok Allah’a yalvarma ve dua etmeye- de başvurmaya başlamışlardır.

      Böyle bir durum eserde Gülbanu’nun güzel yengesi Merfuga ile ilgilidir:

      “İlk üç yıl devamında nasıl olduysa bunun üzerine fazla gitmediler. Dördüncü, beşinci yıllarda kadın kendi kendine üzülmeye başladı, ağlayarak Allah’a yalvardı, karı-koca ilaçlarına başvurdu, büyücülere, ileriyi görebilenlere, çeşitli dualar bilen yaşlı bilge kadınlara hepsine gitti, hepsinden şifa aradı.” 325

      Tuvaçak Balağa Ezérlék (Doğacak Çocuğa Hazırlık). Yeni doğacak bebeğe özel çeyiz hazırlanırdı. Bu çeyiz, bezlerden, çocuğunun doğunca giyeceği zıbından, yorgan, döşek ve yastıktan ibaret olurdu. Eserde Gülbanu da hamile kalınca doğacak çocuğunu düşünerek ona hemen çeyiz hazırlığına başlar:

      “Hamile kalınca o, dünyasını unutup gönlünü sadece şu doğacak çocuğa bağladı. Ona eski bezler, zıbınlar, yorganlar hazırlamıştı.” 326

      Gülbanu sadece çeyiz hazırlamakla da kalmaz, doğacak çocuğuna isim de düşünmeye başlar:

      “Oğul olursa nasıl bir isim vereceğiz, kız olursa nasıl bir isim veririz diye günlerce gecelerce hep bu hakta düşünmeye başladı.” 327

      Doğum sonrası.

      İsém Tuyı (İsim Düğünü). Bütün halklarda olduğu gibi Tatar Türklerinde de çocuğa isim verildiği gün, bebek kutlaması yapılır. Doğum, Türklerde daima toy ve şenliklere vesile olurdu. Ad koyma, bu tür toya olanak sağlar. Eskiden Tatar Türklerinde genelde bu toya yaşlı erkek akrabalar ve komşular davet edilir, kadınlar için de hemen erkeklerin arkasından ayrı sofra hazırlanırdı. Bu bayrama, isém tuyı (isim düğünü), bebi aşı (bebek aşı) veya bebi mayı (çocuk için tereyağı) derlerdi.328 Doğum geleneğinin bu safhasıyla ilgili bilgi eserde yine Gülbanu’nun hayatı örneğinde verilir ve isém tuyı olarak anılır. Daha hamileyken çocuklarına isim bulmakla meşgul olan Gülbanu, çocuğu doğunca ona isim vermek için isém tuyı yapacaklarıyla ilgili tatlı düşüncelere dalar:

      “İsim bulunur, annelerime de danışırız. Onları isim toyuna çağırırız, diye düşündü.” 329

      Cenaze Gelenekleri.

      İnsan hayatının en son safhası olan cenaze gelenekleri, A. İbrahimov’un bu eserinde dört kez ele anılır. Birincisi, Selime adlı yaşlı bir ninenin ölümüyle ilgili. İkincisi, Gülbanu’nun kayınbabası Kantun Şibay’ın ölümüyle ilgili. Üçüncüsü, Gülbanu’nun ölü doğan bebekleriyle ilgili. Dördüncüsü de Gülbanu’nun kendi ölümüyle ilgili.

      Birinci durumda bu gelenek ölüm öncesi ve ölüm sonrası safhalarıyla anılır. Şibay’ın ölümüyle ilgili olan yerde her üç safhasıyla –cenaze öncesi, cenaze esnası ve cenaze sonrası- tasvir edilir. Gülbanu’nun ölü doğan bebekleri durumunda sadece cenaze sonrası yapılması gereken fakat yerine getirilmeyen geleneklerden bahsedilir. Gülbanu’nun kendi ölümüyle ilgili olan kısımda ise cenaze öncesi ölüme işaret eden inanışlar ve ölüm sonrası yapılan geleneklerden söz edilir.

      Selime adlı yaşlı bir kadının ölümünü ve ölü doğan bebekleri anlatırken, yazar İslam dininin getirdiği geleneklere yer verir. Kalan durumlarda ise cenaze geleneklerinde, Tatar Türklerinin hayatında en eski dönemlerden beri yer alan inanışlar, daha sonraki dönemlerde İslam dininin kabulüyle ortaya çıkan İslam dinine uygun bir şekilde defnetme kurallarıyla el ele gelir.

      Cenaze öncesi.

      Yasin Çıgu (Yasin Suresi Okuma).

      Tatar Türkleri, bugün yarın ölümü beklenen yani ölüm döşeğinde yatan insana xel éçénde yata derler. İslam dinine uygun olarak, ölecek insanın yanına köyün imamı ya da müezzini çağrılır ve o, ölmek üzere olan insanın başucunda Yasin suresi okur.330 İslam dininde bu surenin okunması sevap sayılır.331

      Eserde bu âdet, köyde Selime adlı yaşlı bir kadının ölüm döşeğinde yattığını düşünen müezzin tarafından canlandırılır:

      “Selime Nine ölmek üzere, hal içinde yatıyor. Dün de “Yasin”e çağırdılar. Bugün yarın ölür.” 332

      Cenaze Esnası.

      Doga Uku (Dua Etme). Bir insanın öldüğünü duyar duymaz

Скачать книгу


<p>321</p>

Talak: Boşama, nikahlı kadını bırakma.

<p>322</p>

İbrahimov, G. Saylanma Eserler. 3 Tomda. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1956, 3. Tom, s. 594.

<p>323</p>

Taŋ suvı: Çarşamba günü güneş çıkmadan sunun aktığı yönden alınan kırk bir kaşık sudur. Tatarlar onu hamile kalmak için ve çeşitli hastalıklardan kullanırlar.

<p>324</p>

Tatar Mifları. Galimcan Gıylmanov Hikeyelevénde. I. Kitap. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1996, s. 308-315.

<p>325</p>

İbrahimov, G. Saylanma Eserler. 3 Tomda. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1956, 3. Tom, s. 443.

<p>326</p>

İbrahimov, G. Saylanma Eserler. 3 Tomda. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1956, 3. Tom, s. 595.

<p>327</p>

İbrahimov, G. Saylanma Eserler. 3 Tomda. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1956, 3. Tom, s. 595.

<p>328</p>

Urazmanova, Raufa. Sovremennıyı Obryadı Tatarskogo Naroda: İstoriko-Etnografiçeskiye İssledovaniya. Kazan, Tatarskoye Knijnoye İzdatelstvo, 1984, s. 108.

<p>329</p>

İbrahimov, G. Saylanma Eserler. 3 Tomda. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1956, 3. Tom, s. 595.

<p>330</p>

İslam Dine Yolaları. Kazan, İman Neşriyatı, 1997, s. 35.

<p>331</p>

İmam Abdurrahman Kaya. Meŋgélék Yortka Taba. Helsinki-Meskev, 1992, s. 4.

<p>332</p>

İbrahimov, G. Saylanma Eserler. 3 Tomda. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1956, 3. Tom, s. 466.