Eleştiri Yazıları. Sağat Aşimbayev

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Eleştiri Yazıları - Sağat Aşimbayev страница 8

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Eleştiri Yazıları - Sağat Aşimbayev

Скачать книгу

parça. Öyleyse bu güzellik nasıl meydana geliyor? Meselenin buraya geliş sebebi, söz konusu makaleyi okurken doğan izlenimlerdir. Esasen müellifin yazısının özeti şudur: Günümüz genç şairlerinin eserleri avılda neden anlaşılmıyor? Bunun sebebi derin kökleri bulunan edebî geleneğe kayıtsız kalıp geçmiş şiir ustalarının eserlerini dikkatli okumamaktan mı kaynaklanıyor? Diğer yandan müellifin bazı fikirlerinin daha olduğu düşüncesi de doğmuyor değil. Müellif, şairin kesinlikle sıfırdan yani alıştırmalardan başlamaması gerektiğini söylüyor. Yine gençlerin halk edebiyatı geleneğinden ve Abay geleneğinden faydalanmalıdır diyor, elbette bu isabetli bir görüştür. Ancak bu son görüş bir önceki görüşe ak ile kara kadar zıttır. Öyle ise şair bu gelenekleri öğrenmiş olarak mı doğacaktır?

      Talim ve temrin, sanatta önemli bir ulamdır. Bu doğrudan doğruya çalışma süreci demektir. Temrinden birçok şey öğrenmek mümkün değil midir? Müellifin, G. V. Plehanov’un “Adressiz Mektuplar” adlı eserinde sanatın oluşmasında ve gelişmesinde çalışmanın rolüne çok önem verdiğini bile bile temrinden başlamamak lazım demesine şaşmamak mümkün değildir. Temrin dediğimiz şeyin doğrudan doğruya çalışma demek olduğunu herkesçe bilinmektedir.

      Yazar yine yalnızca Avezov gibi başlamak lazımdır diyerek düşüncesini kesin bir dille ifade ediyor. Destekli düşünce mi dediniz? Elbette yok.

      Ancak makalenin ana fikrine umumen katıldığımızı belirterek, müellifin düşüncesine katılıyoruz ve bazı genç şairlerin şiirlerinin sevilerek okunmayışının okunsa bile estetik etkisinin uzun sürmeyişin, etkisinin kibrit alevi gibi yok oluverişinin şiirde güzellik unsurunun bulunmayıştan kaynaklandığını söylüyoruz.

      Esasen güzel şiirde başka sanat kollarının ögeleri de iç içe bulunmaktadır. Sözgelimi güzel şiirde mimarideki simetri, musikideki ahenk, resimdeki renk cümbüşü gibi unsurlar da bulunur. Bunlar şiire ayrı bir ışık ve güzellik verir.

      Güzelliğin olduğu yerde imge de vardır. Birincisinin olmadığı yerde ikincisi de yoktur. İkisi ikiz kavram gibidir, ayrılması mümkün değildir.

      İmge yalnızca bir ulusun şiirine değil bütün dünya şiirine özgü bir özelliktir. Ancak her ulusun şiirinde yalnızca biçimi değil iç kuruluşu da millî özellikler gösterir.

      Çöz gönlümün bilmecesini,

      Yoksa her şey bomboş.

      Toy yürek çıkarıp parmağını,

      Uzanır aya, ne hoş. (Abay)

      Bu dizelerin gücü âşığın arzusunu ve aşk duygusunu harika bir imgeyle vermesindedir. Düşünce ürünü, güzel ve anlaşılır bir imge. Şiirin güzelliği de işte bundadır. Biçim ile içeriğin tam uyumu…

      Gogol, millîliğin sarafanı9 tasvirden değil, halkın öz ruhunu tasvirden başladığını söylemiştir. Bunun gibi Abay yukarıdaki “yüreğin parmağı” imgeyi, büyük bir ustalıkla halkın anlayışına uydurarak Kazakçaya çevirmiştir. Çünkü bu imgeyi anlamak, Kız Jibek ile Tölegen’i10 doğuran bir halk için zor değildir.

      Moi somneniye razreşi,

      Bıt’ mojet eto vse pustoye.

      Obman neopıtnıy duşi,

      İ sujdeno sovsem inoye. (Puşkin)

      Bu, Abay’ın çevirdiği dörtlüğün özgün biçimidir. Bunda da güzel bir uyumun olmadığını söyleyemeyiz. Ancak şair bunu bize olağanüstü parlak bir imge ve renkle aktarmıştır. Yani güzelleştirmiştir!

      Bir de şuna bakalım:

      Böğürerek halka oy11 geldi,

      Buzağısı ölen inek gibi. (Duvlat)

      Burada realist imge vardır. İç âlemi altüst ederek dışarı çıkan olağanüstü bir düşünceyi anlatmak için bundan daha iyi bir imge bulmak zordur herhâlde. İmgedeki güzelliği ve gerçekliğe uygunluğu kabul etmemek mümkün değildir. Ancak, Duvlat’ın bu imgesini Rusçaya kelimesi kelimesine çevirecek olsak imge bizdeki bütün özelliğini kaybedecektir. İmgenin karşılığını bulmak lazımdır! İşte bunda dolayı büyük Abay, Puşkin’in şiirini Kazak ruhuna ve anlayışına yaklaştırarak çevirmiştir. Bu her bir poetik imgenin millî özellik taşıdığını göstermektedir.

      Peki, son kuşak genç şairler güzelliği ve imgeyi nasıl veriyorlar?

      Kazakistan Lenin Komsomolu Ödülü sahibi Jumeken Nejimedenov’un şirinin çekiciliği, şairin duygu ve düşünceyi güzel imgelerle vermeye çalışmasıdır. Bu imgeler çoklukla güzeldir de. Şairin 1966 yılında çıkan “Işık ile Isı” kitabında bu iddiamızı destekleyecek birçok delil bulmak mümkündür.

      Şair son zamanlarda eleştiri de almıştır. Bunların bir bakıma yerinde eleştiriler olduğunu kabul etmeliyiz. Çünkü okuyucu, şairin son iki kitabında da “Işık ile Isı” kitabındaki heyecan eve ateşi aramıştır. Adı geçen kitabında şair şiirde bayağı bir mesafe aldığını göstermişti.

      Çalıların arasında derin uykuya dalmış,

      Uyuyan gece kımıldayamadı yer pusup.

* * *

      Sabırlı gök azıcık kımıldasa yıldızlar,

      Damlayıverecek yere.

      Bu mısralarda bir imge sağanağı ve güzellik vardır. Böyle yoğun imgeli kıtalara “Vakit Ezgileri”nde çok az rastlıyoruz. Umumen sanatın, hususen ise şiirin vazifesinin, gerçekliği yalın bir biçimde ifade etmek değil, imge yoluyla göz önünde canlandırmak olduğunu artık mektep çocukları da biliyor. Şiirin gerçekliği anlatma yöntemi imgelemdir.

      Ancak bu ilkenin unutulması üzüntü vericidir. İyi şiirler yazan Jumeken de çoğu zaman bu engele takılmadan edemiyor.

      Bilim, varsayımı çürütene kadar sanat, denemeye de bu gözle bakar, bu bakışla bakar. Edebiyatta denemelerin önü açıktır. Ancak bu “Boyacı dedik övdük, o da sakalını boyuyor.” sözünü haklı çıkaracak tarzda olmamalıdır.

      Gelenekten kopuk basit denemeler şiiri iyi yere götürmez, şiirin derinliğini artırmaz. Taş üstünde bir şey biter mi? Hayır! Temelsiz şey, her zaman temelsizdir!

      Genç şair Sabit Baymoldin’in A. Konıratbayev’in yazısı ile aynı zamanda yayımlanan şiirlerinde gelenek içinde kabul edilecek, basit olmayan denemeler hâkimdir. Bunun da hiç durmadan arayış içinde olmanın bir sonucu olduğu anlaşılıyor.

      Biz deneme kavramın şiirin biçim açısından kullanıyoruz. Şair, bazen sağanak hâlinde dökülen duygu ve düşüncelerini belli ölçütleri yok sayarak anlatır. Sabit, körü körüne bir memnuniyetsizlikten ve aykırılıktan uzaktır.

      Yaz görsen,

      Tepeye ırmak çıkmış sanki.

      Kökçe orman,

      Gönüle sinmiş gibidir tam.

      Şairin kendine özgü bir sesi olduğunu inkâr edemeyiz. Duygu ve düşünce yoğun. Şiirlerinde

Скачать книгу


<p>9</p>

Sarafan, Rus köylü kadınlarının giydiği kollu veya kolsuz uzun elbisedir. Çev.)

<p>10</p>

Qız Jibek destanının başkahramanlarıdır. (Çev.)

<p>11</p>

Düşünce demektir. (Çev.)