Türk Dünyasında Tarihi Roman ve Milli Kimlik. Orhan Söylemez
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Türk Dünyasında Tarihi Roman ve Milli Kimlik - Orhan Söylemez страница 14
![Türk Dünyasında Tarihi Roman ve Milli Kimlik - Orhan Söylemez Türk Dünyasında Tarihi Roman ve Milli Kimlik - Orhan Söylemez](/cover_pre1269004.jpg)
Fakat Oğuzların arasına hazine hastalığı yayıldı… Korkut Han ve Tuti Han olmadığı zamanlarda, Sultan’a bekçilik yapan beylerin, zayıf noktalarını bulup, onlarla anlaşmak için Emir Ayaba’nın adamları çok gelip gitmişlerdi. Sonunda onlara eğer Sultan’a az süre de olsa, ava çıkmak için müsaade etseler dünyanın hazinesini vereceklerine inandırdılar. (s. 629)
Kandırmayı, aldatmayı bilmeyen Oğuzlar, Sultan’ı Emir’in adamlarının eline verirler. Emir Ayaba, Sultan’ı kaçırır. Sultan’ın döneceği vakit Oğuz beyleri kandırıldıklarını anlarlar. Sultan Sancar ise devletinin de kendisi gibi göçtüğünü fark eder. Devlet güçsüz düşmüştür:
Oğuzların elinden kurtulduğunda yapacaklarını biliyordu. Cihana bir ucundan yeniden sahip çıktı. Kısacık kalan ömründe, hepsini kanadının altında toplamaya hazırdı. Artık nereden başlayacağını biliyordu. Oğuzların sadeliğini, saflığını, yüreğinin temizliğini, bahadırlıklarını öğrendi. İsterse onların yularını çekebilirdi. (s. 630)
Sultan’ı kurtarmak için tahta geçmiş olan Süleyman Şah asla huzur bulmaz, hükümdarlığı da uzun sürmez ve devlet dağılmaya başlar. Harezm şahı Atsız, Sultan Sancar’a mektup yollayarak “gözün aydın” der ve bağlılığını belirtir. Sultan Sancar’ı esaretten kurtarmak için bütün gücüyle uğraşmayan Selçuk hükümdarlığı bereketini, gücünü yitirmeye başlar.
Eserde bir devletin ayakta durmasını sağlayan unsurlar olarak şunlar görülür:
1. Atalarına ve onlardan kalan mirasa saygı,
2. Devlet yönetme bilgisine sahip olma,
3. Kardeşler arasına taht mücadelesinin girmemesi gerektiği,
4. Saray içindeki gulamların vs. hizmet edenlerin arasındaki çatışma ve başkaldırılarda haklının yanında yer alabilme,
5. Kadınların saraydaki durumu.
Bir devletin tarihini çarpıcı olarak ortaya koyan eser, “devlet yönetme”nin inceliklerine de dikkat çeker. Yanlış atılan bir adımın yaratabileceği sonuçlar çok büyük olabilmektedir. Ayrıca Duruncan ve Terken Hatun gibi kadınların da saray içinde oldukça etkili oldukları görülür. Duruncan oldukça aktiftir, ülkesi içinde mücadele eden, savaşçı özellikleri olan bir kadındır. Terken Hatun’da entrika ağır basar. Oğuzlarda kadının bir kutsallığı olduğu görülür:
Oğuz nesli için, kadınlar her zaman kutsal sayılmıştır. Bu yüzden onlara kırıcı söz söylemek, çok ayıp sayılırdı. Eğer bir kimse kadınına el kaldırırsa, epeyce zaman onun yaptığı bu terbiyesizlik dillerde dolaşırdı. (s. 429)
Gökle ilgili unsurlar da eserde önemlidir. Mesela, Oğuz Ata’nın eşi gök nurundan türemiş bir kızdır. Dandanakan Savaşı’ndan önce ve sonra gökyüzündeki değişmeler üzerinde önemle durulmuş ve bu değişmeler işaret kabul edilmiştir. Müneccimlik ve buna verilen önem de belirgindir.
Bu tahlillerde de görüldüğü gibi Annaguli Nurmemmed’in romanlarında Selçuklu dönemi hakkında tarihi açıdan ayrıntılı bilgiler yer almaktadır. Bu bilgilerin tarihsel gerçeklik bakımından değerlendirmesini yapmak elbette tarihçilerin işidir. Fakat edebî açıdan bakıldığında bu romanların kurgu ve anlatım yönünden oldukça başarılı oldukları söylenebilir. Türk dünyası edebiyatlarında Selçuklu veya Moğol döneminin ardından Gazneli dönemini konu alan tarihî romanları incelemek mümkündür. Nitekim bu dönemi ayrıntılı olarak işleyen romanlar mevcuttur.
İKİNCİ BÖLÜM
GAZNELİLER
Tarihî kaynaklar Gaznelileri, “963-1186 yılları arasında Horasan, Afganistan ve Hindistan’ın kuzeyinde hüküm sürmüş olan Müslüman bir Türk hanedanlığı” olarak izah etmektedir.25 Yine aynı kaynak, Gazneli Devleti’nin gerçek kurucusu olarak Sebük Tegin’i göstermektedir. Isık Göl bölgesinde dünyaya geldiği için de Karluk Türklerine bağlı bir boydan geldiğine işaret etmektedir. Sebük Tegin ve oğlu Mahmud—daha sonra Gazneli Mahmud—Samanî hükümdarına yardım etmek için Horasan’a girmiştir. Horasan orduları kumandanlığı Mahmud’a verilir. Sebük Tegin’in ölümü üzerine küçük oğlu İsmail tahta çıksa da Mahmud onu devirerek Gazneli Devleti’nin başına geçer. Mahmud, Gur bölgesindeki putperestleri Müslümanlaştırmak için bölgeye din adamları gönderir. Bölgedeki mahallî reisleri zorla itaat altına alsa da İslâm’ın yayılması yavaş olur. Aynı kaynak, Mahmud’un “bazı şarkiyatçıların iddia ettiği gibi zengin kaynakları ele geçirmek için değil İslâm’ı yaymak için Hindistan’a on yedi sefer düzenledi”ğini belirtmektedir. 1025-1026’daki Sümenât üzerine yaptığı son seferde kazandığı zaferle Mahmud, Sünnî İslâm dünyasının takdirini kazanmıştır.26 Sultan Mahmud ile doğrudan alakalı en önemli bilgi şöyledir:
Gazneliler Hint dünyası kültürüyle de doğrudan doğruya temas kurmuşlar ve yıllar sonra Pakistan Devleti’nin kurulmasında birinci derecede etken olmuşlardır. Sultan Mahmud ve Mesud hâfızalarda halk kahramanları olarak yerleşmişlerdir. Mahmud daha sonraki İran edebiyatında adalet ve insaf timsali meşhur bir hükümdar olarak yer almıştır.27
Aynı yazar bir başka yazısında “Mahmud dindar, zeki, ileri görüşlü, ihtiyatlı ve âdil bir hükümdardı.” demektedir.28 Fakat roman kahramanı olarak Mahmud Gazneli ve Gazneliler, tarihî kaynaklarda anlatılanlarla farklılıklar arzeder. Özbek yazar Adil Yakuboğlu’nun Köhne Dünya romanı, Gazneli Mahmud, İbni Sina ve Biruni gibi büyük şahsiyetlerin hayatlarını anlatması bakımından önemlidir.29
Adil Yakuboğlu’nun Köhne Dünya adlı eseri tarihî bir romandır. Bir dönemin meşhur sultanı Gazneli Mahmut ve onun çevresinde gelişen olaylarla kurgulanan roman, hatıralara dayanılarak oluşturulan bölümler ile zenginleştirilmiştir. Yazar, eseri üç bölüme ayırmış ve bu bölümleri bir yapboz gibi kurgulamıştır. Öyle ki, numaralarla ayrılan alt bölümler birbirini izleyen sarmal bir yapı ile bir araya getirilmiştir. Bu yapı, ilk önce okuyucu tarafından karışık olarak nitelenebilirse de, ilerleyen kısımlarda giderek birbirini tamamlayan ve romanı işleten dişliler hâlini aldığı görülecektir. Yazar, bu sistem sayesinde
25
Erdoğan Merçil. “Gazneliler”
26
Erdoğan Merçil. “Gazneliler”
27
A.g.e., s. 483.
28
Erdoğan Merçil. “Mahmud-ı Gaznevî”
29