Türk Medeniyet Tarihi. Зия Гёкальп

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Türk Medeniyet Tarihi - Зия Гёкальп страница 7

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Türk Medeniyet Tarihi - Зия Гёкальп

Скачать книгу

Gösterir: Türk ili dört aşiretten mürekkep olduğu için “kut”un da dört nevi olmak lazım gelir. Her renk “kut”un bir nevini ifade eder.

      “İl”in Timsalleri: Aşiretlerin birer totemi, unsuru, mevsimi, ciheti ve rengi olduğu gibi; dört aşiretten mürekkep olan “İl”in de bu neviden timsalleri vardı: Mesela “İl”in totemi “öküz”dü. (“Tibet Öküzü” denilen bir nevi “yak”tır. Türkçe adı “Kutas”tır. “İl”in rengi “sarı” yahut “altun”dur).

      “İl”in Mevsimi: “Senenin ortası”dır. Bu sebeptendir ki kurban olan öküz senenin ortasında kesilir. Unsuru “toprak”tır. “Küçük İl” devrindeki Türkler, “İl”in umumi timsali olan mâbuda da “Oğan” adını verirlerdi. Altaylılara göre “Oğan”ın oğulları “Su Han” ile “Demir Han”dır.

      “Su Han”ın “Kara Han”a ve “Demir Han”ın “Ak Han”a tekabül ettiği aşikârdır. (Bunlar arasında “Od Han”la “Ağaç Han” da olmalıdır ki sistem tamam olsun? fakat her nedense iki tanesi unutulmuştur).

      6. “Yer Su”lar Nedir?

      “Küçük Natürizm” devrindeki ilahlara “Yer S u” adı verilir. Bunlar “yer”in ve “su”yun hamileri hükmündedirler. “Küçük İl”de, “Yer Su”ların beş tane olduğunu gördük. Bunlardan, “Oğan” adlı olan bütün “İl”in timsalidir ve diğer “Yer Su”ların babasıdır. Küçük “Yer Su”ların, dört han olduğunu gördük:

      Gök Han: Şarktaki aşiretin.

      Kızıl Han: Cenuptaki aşiretin.

      Ak Han: Garptaki aşiretin.

      Kara Han: Şimaldeki aşiretin “yer su”larıdır.

      “Yer Su”ların rolleri: Her “Yer Su” “kendi aşiretini, kan davasına, akıncılığa, harbe sevk eder. Mahmud Kaşgarî bunlara “Çıvı”21 adını verir. Ona göre, iki zümre kavga edecekleri günden evvelki gecede, bunların “çıvı”ları düello ederlermiş. Hangi “çıvı” galip gelirse, ertesi gün, onun çerisi22 galip gelirmiş. “Oğan”ın vazifesi kan davasına, akınlara mâni olmaktır: Bir ilin dâhilindeki aşiretler arasında akın ile kan davası olamaz. Akın, “İI” haricinde olur. “Oğan” bu kaidelerin nigehbânıdır. Rolü ile ait tesânüdü muhafaza etmektir.

      7. “İl”in Mahiyeti ve Rolü

      “İl” kelimesinin manaları: “İl”23 kelimesinin en eski manası “sulh”tür. “Ilçi” kelimesi, bu manadan gelir; “Ilçi” bidayette “sulhçu” manasına idi. “Toyonizm” bir sulh dinidir. Bir cinsten olan aşiretler arasından kan davasını, akını ve muharebeyi bu din nehyetmiştir (Bir cinsten olan aşiretlerin mecmûnuna Şark Türkleri “budun” adını verirlerdi). “İl” dinî aşiret kavgalarına nihayet verince her “budun” ayrı bir hükûmet hâlini alırdı. Bu suretle “İl” kelimesinin ikinci manası da “devlet” oldu. “Orhun Kitabesi”nde “İl” kelimesi bu ikinci manada kullanılmıştır. Türklerin aşiret devri tarihten evvel geçmiştir. Tarih Türkleri “İl” hâlinde yani göçebe devletler şeklinde görmüştür.

      “Küçük İl”de sulh mâbudu hangisidir? “Küçük İl”de sulh mâbudu “Ogan”dır; diğer “Yer Sular” aşiretlerini harbe teşvik ettikleri hâlde “Ogan” bunları harpten ve kan davasından meneder.

      “İl” kelimesinin sonraki manaları: Sonradan “İl” kelimesi, Türk’ün her siyasi cemiyetine ıtlak olunmaya başladı. Bundan “halk” manası doğdu: “İl ile kara gün bayramdır.” Sonra bu halkın oturduğu ülke manasına gelmeye başladı: “İç-İl, Taş-İl, Rum İli” gibi. Daha sonraları; “yabancı” manasına gelmeye başladı: “Kâtib benim, ben kâtibin; il ne karışır.”

      8. Türk Totemizmi

      “Yer Su”lara ibadet nasıl yapılır?

      Yukarıda gördük ki; mâbud ilkbaharda “koyun” yer. Demek ki bu mevsimde “Gök Han”a kendi totemi olan “koyun” kurban edilir. Diğerlerine kendi mevsimlerinde kendi totemleri kurban edilir. Totemler, “Totemizm” ibadetinin haricinde kesilemeyeceğinden bu kurban günleri, Avustralyalıların “İnti Şiyuma”sına muadildir.

      Totemizmde Semiyyelerin Adları

      Totemizm’de semiyyelerin adları totemlerin adları olmak gerek Halis “Totemizm” devrinde bu kaide mutlak surette caridir. Fakat Totemizm’in yalnız bazı izlerini muhafaza eden dinlerde, totem isimlerini semiyyelerde aramak lazım gelir. Bununla beraber, en eski Türk âleminde, bu totemlerin isimlerini taşıyan beş kavim görmekteyiz:

      1) “Tuhsin” umumi il “tosun” manasınadır. Çinliler “Tsin” şekline sokmuşlardır. Bunlar müstakil Türk devleti yerine ilk defa olarak Çin’de büyük bir imparatorluk vücuda getirmişlerdir.

      2) Hiung-nular, Hunlar, Kunlar gibi muhtelif adlarla anılan “Koyunlular”dır. Mahmud Kaşgarî’ye göre “Kun” kelimesi “Ârgu = Orhun” lehçesinde “koyun” manasınadır. Koyunlulardan “Mete” iki kere Çin İmparatorluğu eline geçmişken istemedi ve ilk defa olarak bir millî Türk İlhanlığı teşkil etti.

      3) Şimalde Tunguzlara kendi ismini vermiş olan Türk şubesidir.

      4) Garpta “İt Baraklar” ki “Oğuz Han” bunlarla harp etmiştir. Ve Çıçakları24 üzerine göndermiştir. Bugün Birecik’te “Barak” isminde bir Türk ili vardır.

      5) Cenuptaki “Yüeçiler” ki sonradan “Kuşan” adını aldılar. Bunların da “Kuşlar” olması mümkündür. Bu surette dört cihete ait totemler, dört cihetteki Türk kavminin isimlerini taşıdıkları gibi, merkezî totem de “umum il”in ismini yani “Tuhsin, Tuzun, Tosun” adını taşımakta idi.

      Şu faraziyeye göre, kablettarih bir zamanda, Türkler böyle bir teşkilat hâlinde imişler:

      Bu Tasnifin Çinlilerdeki Şekli: Bu tasnifin tafsilatını Çinlilerin “Taoizm” adlı dinî sistemlerinde görürüz. “Tao” Çince “tabiat” yahut “yol” demektir. “Taoizm” bir nevi “Tabiatçılık = Natürizm”dir. Bu, birbirine tedahül etmiş birtakım manzumelerden mürekkeptir. İstinat ettiği en esaslı umdelerden birisi fezanın dört asli cihetine göre taksimidir. Bu cihetlerden her birine, onun idaresine müvekkil olan bir hayvanın ismi verilir.

      Şarkta : Gök Ejderha

      Cenupta : Kızıl Kuş

      Garpta : Ak Kaplan

      Şimalde : Kara Kaplumbağa

      Bu Tasnifin Çinlilerdeki Rolü: Her cihet, kendi hayvanının adını alır ve muhtelif

Скачать книгу


<p>21</p>

Dîvân, C. III, s. 225.

<p>22</p>

Esas metinde, dizgi yanlışı olarak “ Çıvısı” denilmekle beraber “çerisi” olacağı açıktır.

<p>23</p>

Divânı Lügâti’t-Türk, C. I, 9. 49,200.

<p>24</p>

Bu kelime hakkında bk. Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi, Selçuklu Târih ve Medeniyeti Enstitüsü yayınlarından, Ankara, 1971, s. 186.