Araba Sevdası. Recaizade Mahmut Ekrem

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Araba Sevdası - Recaizade Mahmut Ekrem страница 13

Жанр:
Серия:
Издательство:
Araba Sevdası - Recaizade Mahmut Ekrem

Скачать книгу

kurtulmuş gibi çılgın çıktım! Bunun üzerinde zat-ı ismetanelerini temin edebilirim.

      Ah! O moman’da 137 ne kadar örö,138 ne kadar da malörö139 idim. Nobles140 derecenizi tarif etmeye yeter bir kalifikatif141 bulmaktan âciz kalmıştım. Yüksek şahsınıza sunmaya cesaret ettiğim o fakir jeranyom’u142 par jantiyes143 kabul buyurdunuz da o güzel korsaj’ınızda144 ona yer bile verdiniz… Ah! O fane145 çiçeğin bahtiyarlığına haset!.. Her biri bir cihana bedel olan iltifatlarınız onunla da kalmadı. Lakin kendime emportans146 vermiş olmaktan korkarım; bunları tekrar etmekten çekinirim. Her ne kadar bazı talan’lar147 kültive148 ettirmese de zat-ı ismetanelerine layık olmadığımı itiraf ile kendimi bahtiyar sayarım!

      Hem de malörö idim demiştim. Çünkü ah, sizden şikâyet etmeklik dahi cinayettir! Lakin “Kulda kusur çok olur, affeder efendisi!” kavramınca kulunuzun bu kabahatini affetmekliğinizi alicenaplığınızdan umarım. “Gelecek cuma günü yine buraya gelelim.” buyurduğunuzda “Saat kaçta?” diye sordumsa da cevaba her nedense tenezzül buyurulmadı. Bunun sebebini, mümkünü yok keşfedemedim; birdenbire gözünüzden düşüvermiş olmaklık için ne kusur etmiş olduğumu bilemiyorum. Ve bahusus parktan çıkıp da acele landonuza atlayışınız ve giderken küçücük bir iltifatınızı bin canla bekleyen şu biçare âşığınıza bir “Adiyö!” bile demekliğe tenezzül buyurmayışınız!.. Artık bu ensült’lerin 149 yüreğimde açtığı kanlı yaraların acısı ebediyete kadar sürecektir.

      Evet! Bunlar benim kendi hatalı davranışımın cezasıdır. Sizi gördüğüm zaman güzel yüzünüze -Oh! Kel divin bote kö vuzet!- 150 bakmaya cesaret etmemeli, yüreğimi sevda pençenize kaptırmamalıydım. Bununla beraber cesaretimin cezasını çekmekliğe koşa koşa can attığımdan size hiç bahsetmemeliyim. Bunun vereceği plezir151 de başka bir lezzettir! Bununla beraber sizi her gün görüyorum. O güzel, o şık, o zarif landonuza bir ren152 gibi kurulup hayalimin “park”ında dolaşıyor ve yüreğimi üzüyorsunuz! Lakin görüyorum ki siz bunu düşünmeyerek masumca yapıyorsunuz. Ve bendenizin elemlerimi ağırlatıyorsunuz. Lakin kulunuz ümitsiz mi kalacağım? Sizden kendimi çekmeklik için sevdanızdan gönlümü almaklık benim elimde midir? Küçük hanımefendi, bendeniz yalnız bir çare görüyorum bu ambara’dan153 çıkmaklık için ki sonra arz ederim. Şimdilik zat-ı ismetanelerinden istirhamım budur ki bu mektubuma her ne şekilde olursa olsun bir iki satırlık cevap yazmaklığınızı rica ederim. Cevabı kendim almak için pazar günü saat sekizden on bir buçuğa kadar Büyük Çamlıca’da teşrifinizi beklerim.

      O kadar güzel bir vücudun içindeki yürek taş olabilir mi?.. Artık merhametinize sığınırım… Mektubum yüksek şahsınıza layık değilse de bu husustaki kusurlarımın affını istirham ederek kendimi bahtiyar sayarım. Her hâlde ferman efendimizindir…

      6

      Bihruz Bey aşk mektubunu bu suretle meydana çıkardıktan sonra bir iki defa okudu. Baş tarafındaki bir cümleyi, ortalarındaki bir iki lakırtıyı, “Nouvelle Heloise”den aynen aşırmış olduğu için fena bulmadı. Kendi kafasının mahsulü olan sözlerden “Sebebini mümkünü yok keşfedemedim.” cümlesindeki manalı söyleyişi beğendiyse de mektubun ansambl’ını154 pek komün,155 ziyadesiyle fad,156 aşırı ensipid157 bulduğundan temize çekip sevgilisine sunmayı uygun görmedi. O zaman mektubun yazılışındaki yavanlığı, kendi ana dilindeki bilgisizliğine değil de Türkçenin yetersizliğine yükleyerek öfkelendi, kendi kendine bir hayli söylendi. Sonra tekrar “Nouvelle Héloise”i eline aldı. Sanki bir şey anlayacakmış gibi sayfalarını karıştırdı da karıştırdı… Bundan maksadı, kitabın içinde kendi durumuna uygun, nispeten kısa, tercümesi kolay bir mektup bularak onu Türkçeye çevirmekti… Fakat ne kadar aradıysa da kıvırabileceği bir parça bulamayacağına aklı kesince kitabı hiddetle elinden attı. Bu defa “Secrétaire des Amants” adlı kitabı yakalayarak süzmeye başladı.

      Bundaki mektuplar, hem ötekiler kadar ağır değil hem de ufak tefek değişikliklerle kendi gibi her âşığın işine gelebilecek surette tertiplenmiş şeylerdi. Bihruz Bey birçok sayfalar çevirmeye muhtaç olmaksızın rastgele gözüne çarpan bir mektubu arzusuna uygun buldu. Ortasından, fazla gördüğü bir paragrafı tamamen çıkarmak ve sonuna da kendi durumuna göre bazı sözler eklemek suretiyle, bu mektup pekâlâ işine yarayabilirdi. Büyük bir istekle kaleme, kâğıda sarıldı. Ara sıra karşılaştığı zorlukları yenebilmek için Fransızca-Türkçe muhtelif sözlüklere başvurarak aşağıdaki şaheser tercümeyi(!) zar zor becerebildi:

      Küçük Hanımefendi!

      İtiraf ederim. Bendeniz daima hayal ederdim ki sevda, ki bana ekseri karşı konulmaz şekiller altında ve bir okluk ile silahlı röprezante 158 olunmuş idi, gerçekten muhataralı değildir. İlle o zayıf ve romanî159 canlar için ki kuvvetli etüd’lerle160 meşgul olamazlar ve şiddetli ve sıhhi jimnastiklere kendilerini veremezler de her yerde işsiz güçsüz, tatsız tuzsuz, rahat yükü altında eğilir akıl taşırlar. Bu sizi görerek güzellikleriniz içinde natür’ün161 en sevimli işlerinden birisini admire162 ederek kendimi kandırdım ki benim fikirlerim mütecasirane163 olduğu kadar sehivli164 de imiş! Çünkü hep bendenizin mağrur safsatalarım karşı konulması muhal165 bir güzellikten, bir cazibeden beni müdafaa edemedi. Sevdaya saburâne166 karşı koymuş idim. Sevda kendi kuvvet ve kudretini dil-firib167 bir şey üzerinde kamaşmış gözlerime karşı kamilen arz-ı izhar ederek168 beni cezalandırıyor! Bundan böyle şevkli kahramanları üzerinde müellifleri istihza169 etmek haksızlığında bulunamam, mademki bizzat kulunuz bile o müelliflere itaatli bir süje170 olmak hizmetini ifa edebilir oldum! Bundan böyle elektriğe benzeyen pasyon’lar171 hakkındaki kaderden gelirler gibi görünürler ve sizi, daha doğrusu bendenizi nâgehânî172 bir derin yara ile zahimdâr eder

Скачать книгу


<p>137</p>

Moment: An

<p>138</p>

Heureux: Mesut

<p>139</p>

Malheureux: Talihsiz

<p>140</p>

Noblesse: Soyluluk

<p>141</p>

Qualificatif: Tavsif için kullanılan kelime, sıfat

<p>142</p>

Géranium: Sardunya çiçeği

<p>143</p>

Par gentillesse: Nezaket olarak

<p>144</p>

Corsage: Kadınların üste giydikleri

<p>145</p>

Fanée: Solgun

<p>146</p>

Importance: Önem

<p>147</p>

Talents: Meziyetler, istidatlar

<p>148</p>

Cultiver (etmek): Yetiştirmek

<p>149</p>

Insulte: Tahkir

<p>150</p>

Quelle divine beauté que vous êtes!: Ne ilahi güzelliğiniz var!

<p>151</p>

Plaisir: Haz

<p>152</p>

Reine: Kraliçe

<p>153</p>

Embarras: Sıkıntı

<p>154</p>

Ensemble: Heyeti mecmua

<p>155</p>

Commun: Alelade

<p>156</p>

Fade: Tatsız

<p>157</p>

Insipide: Yavan

<p>158</p>

Représenté: Gösterilmiş

<p>159</p>

Züppe oğlan, yarım yamalak Fransızcası ve ondan daha düzgün olmayan Türkçesiyle, romantik veya romanesk (romantique, romanesque: masalımsı, hayalî) deyimini herhâlde kendi kıt aklınca “romanî” diye uyduruvermiş olsa gerek.

<p>160</p>

Étude: Tetkik, inceleme

<p>161</p>

Nature: Tabiat

<p>162</p>

Admirer: Hayrete değer bulmak

<p>163</p>

Küstahça

<p>164</p>

Hatalı

<p>165</p>

İmkânsız

<p>166</p>

Sabırlıca

<p>167</p>

Gönül avlayan

<p>168</p>

Görünerek

<p>169</p>

Alay

<p>170</p>

Sujet: Şahıs

<p>171</p>

Passion: İhtiras

<p>172</p>

Ansızın, birdenbire