Teröristler. Пер Валё
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Teröristler - Пер Валё страница 11
Rebecka ilk önce köyde bir kulübede yaşamış, burası bir arkadaşınınmış ama uzun bir süreliğine ona verilmiş. Stockholm’un güneyinde tek oda daireye taşındığı zaman bile Rebecka burada kalabilmiş. 1973 yılının başında Jim Cosgrave adlı bir Amerikan asker kaçağı ile tanışıp onun yanına taşınmış. Rebecka çok geçmeden hamile kalmış, kendi seçimiymiş bu ve Ocak 1974’te kızı Camilla’yı doğurmuş. Cosgrave işe girmek istemiş fakat uzun saçlı olduğu ve yabancı olduğu için iş bulamamış. İsveç’te geçirdiği yıllar boyunca yapabildiği tek iş, Fin feribotlarından birinde bir yaz iki haftalığına bulaşıkçılıkmış. Üstelik Amerika’ya geri dönmek istiyormuş. İş tecrübesi varmış ve memleketine geri döndüğü zaman kendisi ve ailesi için düzenli bir hayat kurmakta zorlanmayacağını düşünüyormuş.
Şubat ayının başında Cosgrave, Amerika Birleşik Devletleri Konsolosluğuyla iletişime geçip bazı garantiler sağlanırsa, ülkesine dönmeye gönüllü olduğunu beyan etmiş. Konsolosluk onu bir an önce ülkesine götürmek istemiş ve alacağı cezanın formaliteden ibaret olduğunu söylemişler.
Cosgrave, 12 Şubat günü uçakla Amerika’ya dönmüş. Rebecka da, erkek arkadaşının anne babası para yardımı yapacaklarına söz verince, mart ayında onun peşinden gitmeyi planlıyormuş fakat aylar geçmiş, Cosgrave’den hiç ses çıkmamış. Rebecka sosyal hizmetler binasına gitmiş ama Cosgrave yabancı olduğu için yapacakları bir şey olmadığını söylemişler. O zaman Rebecka tek başına Amerika’ya gitmeye ve neler olduğunu anlamaya karar vermiş. Para bulmak içinse bankadan medet ummuş, sonucu ortada.
Kimlik soruşturması genel hatlarıyla olumluydu. Rebecka’nın harika bir anne olduğunu, hiçbir zaman kötü eylemlerde bulunmadığını ya da suça meyilli davranışlar sergilemediğini gösteriyordu. Oldukça dürüsttü fakat dünya hakkında gerçek dışı bir tutuma sahipti ve ciddi saflık emareleri gösteriyordu. Cosgrave de kısa bir değerlendirmeden geçti. Arkadaşlarına göre, sorumluluklarından kaçmaya çalışmayan, bir yaşam gayesi olan bir delikanlıymış ve Amerika Birleşik Devletleri’nde kendisi ve ailesi için bir istikbal olduğuna inanıyormuş.
Buldozer Olsson şimdi kendi değerlendirmesini yapmak için ayağa kalktı.
Rhea gözlerini kısarak onu gözlemledi. Umutsuz kılığı bir yana, öz güveni yüksek ve yaptığı işe dört elle sarılan bir adamdı. Borazan’ın savunma hattını görmüştü ve bunların etkisi altına girmeye hiç niyeti yoktu. Onun yerine kendini basitçe ve kısaca ifade etti, ilk argümanına sadık kaldı. Göğsünü şişirdi, daha doğrusu göbeğini. Temizlenmemiş kahverengi ayakkabılarına baktı ve yumuşak bir sesle söze başladı.
“Değerlendirmemi, kanıtlanmış gerçekleri yinelemekle sınırlandırmak isterim. Rebecka Lind, PK Bank’a gitti, bıçaklıydı ve ganimetlerini doldurmayı planladığı omuz askılı çantası vardı. Benzer türdeki banka soygunları hakkında uzun deneyimlerimden sonra -hatta bu yıl yüzlercesi yaşandı- Rebecka’nın belli bir kalıba uygun davrandığına inanıyorum, gerçi tecrübesizliği onun hemen yakalanmasına neden olmuş. Şahsen sanık için üzülüyorum, hem çok genç, hem de böylesi ciddi bir suçu işleyebileceğine inanmış. Aynı zamanda yasalara olan saygım, beni koşulsuz hapis cezası talep etmeye mecbur tutuyor. Bu mahkemede sunulan deliller tartışmaya açık değildir. Hiçbir tartışmayla ortadan kaldırılamaz.”
Buldozer kravatını yokladı, sonra şu sonuca bağladı: “Davamı bu şekilde mahkemenin onayına sunuyorum.”
“Savunma makamı son savunmaya hazır mıdır?” diye sordu hâkim.
Borazan bir nebze bile hazır değildi. Belgelerini düzenlemeden bir araya getirip derledi, yanmamış purosuna şöyle bir baktı, sonra cebine koydu. Mahkeme salonunda etrafına baktı, herkesi tek tek süzdü, sanki onları daha önce hiç görmemişti. Sonra ayağa kalktı ve hâkimin önünde topallayarak volta attı.
Sonunda şöyle dedi; “Zaten belirttiğim üzere, sanık kürsüsüne ya da sandalyesine mi demeliyim, oturtulmuş bu genç kız masumdur ve onu savunmak adına yapılacak bir konuşma tamamen gereksizdir. Yine de birkaç söz söylemeliyim.”
Herkes Borazan’ın ‘birkaç söz’le neyi kastettiğini anlamak için gergince ona döndü.
Borazan ceketinin düğmesini açtı, rahatlayıp geğirdi, tüm midesini dışarı çıkarmıştı. “İddia makamının da belirttiği üzere, bu ülkede birçok banka soygunu yaşanıyor. Kamuoyunda yaygın bir şekilde duyuluyor, aynı zamanda polis de engel olmak için oldukça ciddi bir şekilde çalışıyor ve tüm bunlar hem savcıyı meşhur etti, hem de genel bir histeriye yol açtı.”
Borazan durup bir an gözlerini yere dikerek, muhtemelen konsantre olmaya çalışarak bekledikten sonra kaldığı yerden devam etti.
“Toplum Rebecka Lind’e ne yardım ediyordu ne de Rebecka bu toplumdan hazzediyordu. Ne okul, ne kendi anne babası, ne de ondan büyük jenerasyon ona destek olmuştu. Hâlihazırdaki hükümet sistemiyle ilgilenme zahmetine girmediği için kimse onu suçlayamaz. Birçok gencin aksine, iş bulmaya çalıştığı hâlde ona iş yok deniyor. Şu anda yeni jenerasyona neden iş olmadığının sebeplerini sıralamaya girişmek içimden gelse de bunu yapmayacağım.
“Her hâlükârda, kendini sonunda zor bir durumda bulunca bankadan medet umuyor. Bankaların nasıl işlediği hakkında hiçbir fikri yok ve yanlış bir biçimde PK Bank’ın daha az kapitalist olduğu ya da sahiden sahibinin halk olduğu sonucuna varıyor.
“Bankadaki veznedar Rebecka’yı görür görmez, kızın hemen banka soymaya geldiği çıkarımına varıyor, kısmen böyle bir insanın bankada ne aradığını kavrayamadığından, kısmen de son günlerde banka çalışanlarına yüklenen sayısız talimatın altında ezilmiş olduğundan böyle hareket ediyor. Hemen alarm düğmesine basıyor ve parayı kızın tezgâha koyduğu çantaya doldurmaya başlıyor. Sonra ne oluyor? Eh, başsavcının meşhur polislerinden biri yerine, çünkü onların böyle ufak tefek davalara ayıracak vakti yok, devriye arabasında gezen iki üniformalı polis geliyor. İçlerinden biri, kendi kelimeleriyle, kızın üstüne panter gibi atlarken, diğeri bütün paraları yere saçmayı beceriyor. Bu katkısının yanı sıra veznedarı da sorguya çekiyor. Bu sorgulamadan çıkan sonuç da şu oluyor: Rebecka banka personelini tehdit etmemiş ve para talep etmemiş. Bütün olay bir yanlış anlaşılmadan ibaretmiş. Bu kız safça davranmış ama bildiğiniz üzere, bu bir suç değildir.”
Borazan topallayarak kendi masasına yürüdü, belgelerini inceledi ve sırtı hâkimle jüriye dönükken şöyle dedi, “Rebecka Lind’in serbest bırakılmasını, hakkında iddia edilen suçlamanın geri çekilmesini ve suçlamanın geçersiz kabulünü talep ediyorum. Başka bir suçlama yapılması mümkün değildir çünkü en ufak bir sağduyusu