Teröristler. Пер Валё

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Teröristler - Пер Валё страница 9

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Teröristler - Пер Валё Martin Beck

Скачать книгу

bir an derin derin düşündü. “Düşmesin diye.”

      “Bu diğer kız kaç yaşındaydı?”

      “Aşağı yukarı dört aylık.”

      “O hâlde Rebecka Lind’i yakalayan Kvastmo’ydu?”

      “Evet.”

      “Bunu yaparken şiddet ya da orantısız güç kullandığını söyler miydin?”

      “Savunma makamının nereye varmaya çalıştığını anlamıyorum,” diye çıkış yaptı Buldozer.

      “Yani bugün az önce gördüğümüz Kvastmo…”

      Borazan uzun süre kâğıtlarını karıştırdı. “İşte burada,” dedi. “Kvastmo yaklaşık doksan kilo. Bir de karate ve güreş uzmanı. Üstleri tarafından hevesli ve coşkulu bir adam olarak tarif ediliyor. İfadeyi yazan Komiser Norman Hanson, Kvastmo’nun görevdeyken sıklıkla fazla coşkuya kapıldığını ve onun tarafından gözaltına alınan çoğu kişinin, Kvastmo’nun şiddet uyguladığından şikâyetçi olduğunu belirtiyor. Ayrıca Kenneth Kvastmo’nun defalarca azar yediği belli. Kendini ifade etme yeteneği de pek ahım şahım sayılmaz.”

      Borazan belgeyi elinden bıraktı. “Tanık artık Kvastmo’nun şiddet uygulayıp uygulamadığı hakkındaki soruya cevap verebilir mi?”

      “Evet,” dedi Kristiansson. “Öyle denebilir.” Tecrübeleri sayesinde, görevi konusunda yalan söylememeyi, en azından çok fazla ve çok sık yalan söylememeyi öğrenmişti. Ayrıca Kvastmo’dan hoşlanmıyordu.

      “Yani çocuğu sen korudun?”

      “Evet, mecburdum. Kız bebeği göğüs askısı gibi bir şeyde taşıyordu ve Kvastmo bıçağı elinden alırken kız neredeyse bebeği yere düşürüyordu.”

      “Rebecka herhangi bir direniş gösterdi mi?”

      “Hayır. Ben çocuğu ondan alınca sadece, ‘Dikkat et, yere düşürme!’ dedi.”

      “Gayet açık ve net görünüyor,” dedi Borazan. “Bu şiddet kullanma olayına daha sonra geri döneceğim. Onun yerine şimdi başka bir mesele hakkında soru sormak istiyorum…”

      “Evet,” dedi Kristiansson.

      “Bankanın parasını korumakla ilgilenen özel birimden hiç kimse olay yerine gelmediğinden,” dedi Borazan ve durup savcıya sert bir bakış fırlattı.

      “Biz gece gündüz çalışıyoruz,” dedi Buldozer, “o kadar işin arasında bu, önceliklerimizden değildi.”

      “Yani iç soruşturmayı tesadüfen orada hangi polis bulunuyorsa o yaptı,” dedi Borazan. “Veznedarla kim konuştu?”

      “Ben,” dedi Kristiansson.

      “Ne dedi peki?”

      “Kızın askıda bebeğiyle bankoya geldiğini, omzundaki çantayı mermerin üstüne koyduğunu söyledi. Veznedar bıçağı hemen görmüş, böylece parayı torbaya doldurmaya başlamış.”

      “Rebecka bıçağı çıkarmış mı?”

      “Hayır, kemerine sıkıştırmış. Arka tarafında duruyormuş.”

      “O zaman veznedar bu bıçağı nasıl görmüş?”

      “Bilmiyorum. Evet tabii, Rebecka arkasını dönünce görmüş ve o zaman çığlık atmış, ‘Bıçak, bıçak, kız bıçaklı!’”

      “Çakı mıydı yoksa hançer mi?”

      “Hayır, küçük bir mutfak bıçağına benziyordu. Evlerde kullanılan cinsten.”

      “Rebecka veznedara ne demiş?”

      “Hiçbir şey. En azından hemen değil. Sonra gülmüş ve ‘Borç almanın bu kadar kolay olduğunu bilmiyordum,’ demiş. Sonra da, ‘Bir makbuz filan bırakmam lazım herhâlde,’ demiş.”

      “Paralar yere saçılmış, değil mi?” dedi Borazan. “Bu nasıl oldu?”

      “Eh, Kvastmo orada dikilmiş, kızı sıkı sıkı tutuyordu, biz de destek kuvvetin gelmesini bekliyorduk. Sonra veznedar eksik var mı diye paraları saymaya başladı ve Kenneth, ‘Dur, bu yasa dışı,’ diye bağırmaya başladı.”

      “Sonra ne oldu?”

      “Sonra da, ‘Karl, kimsenin dokunmasına izin verme,’ dedi. Ben kucağımda çocuğu tutuyordum, bu yüzden torbanın sapından tekini tutabildim, yanlışlıkla torbayı yere boca ettim. Çoğu küçük paraydı, her yere uçuştular. Sonra başka bir devriye arabası geldi. Çocuğu onlara verdik, tutukluyu da Kungsholm’daki emniyete götürdük. Arabayı ben kullandım, Kenneth de arka koltukta kızın yanına oturdu.”

      “Arka koltukta bir sıkıntı yaşandı mı?”

      “Evet, biraz. Önce kız ağlayıp bebeği ne yaptığımızı sordu. Sonra Kvastmo ona kelepçe takmaya çalışınca daha çok bağırıp ağladı.”

      “Sen bir şey dedin mi?”

      “Evet, kelepçeye gerek olmadığını söyledim. Kvastmo zaten cüsse olarak onun iki katıydı ve kız direnmiyordu.”

      “Arabada başka bir şey dedin mi?”

      Kristiansson birkaç dakika sessiz durdu. Borazan da suspus bekledi.

      Kristiansson üniforma pantolonuna baktı, suçluluk duyuyordu. Sonra konuşmaya başladı; “Dedim ki, ‘Ona vurma, Kenneth.’”

      Gerisi çok basitti. Borazan ayağa kalkıp Kristiansson’a gitti. “Kenneth Kvastmo genellikle gözaltına aldığı insanlara vurur mu?”

      “Daha önce oldu.”

      “Kvastmo’nun omuz askısını ve kopuk düğmesini gördün mü?”

      “Evet. Bahsetti. Karısı hiçbir şeyi tamir edemiyormuş.”

      “Bu ne zaman oldu?”

      “Bir gün önce.”

      “Tanık savcınındır,” dedi Borazan kibarca.

      Buldozer, Kristiansson ile göz göze geldiğinde uzun süre gözlerini ayırmadı. Aptal polisler yüzünden kaç tane dava rezil olmuştu? Ve kaç davayı böyle kurtarmıştı?

      “Sorum yok,” dedi Buldozer hafifçe. Sonra laf arasında ekler gibi, “İddia makamı, polis memuruna saldırı suçlamasını geri alıyor,” dedi.

      Arkasından şöyle oldu; Braxén ara talep etti, ilk purosunu yaktı ve tuvalete gitti. Burada oldukça uzun bir süre kaldı. Bir süre sonra geri dönüp ayakta Rhea Nielsen ile konuştu.

      “Ne tür kadınlarla takılıyorsun böyle?”

Скачать книгу