Sherlock Holmes'un Vaka Kitabı Bütün Maceraları 9. Артур Конан Дойл

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Sherlock Holmes'un Vaka Kitabı Bütün Maceraları 9 - Артур Конан Дойл страница 13

Жанр:
Серия:
Издательство:
Sherlock Holmes'un Vaka Kitabı Bütün Maceraları 9 - Артур Конан Дойл

Скачать книгу

bunu iletirseniz çok sevinirim, inanın.’

      ‘Elbette.’ diye cevap verdim, ‘Ama belki bana, seyahat ettiği geminin adıyla hangi rotayı izlediğini ve ne zaman yola çıktığını söyleme nezaketinde bulunursunuz. Hiç şüphem yok ki ona bu yolla bir mektup gönderebilirim.’

      Ricam karşısında ev sahibim hem şaşırdı hem de sinirlendi. O kocaman gür kaşlarını çatarak, parmaklarını masanın üzerinde sabırsızca tıkırdatıp durdu. Satrançta tehlikeli bir hamle yapmak üzere olan rakibine nasıl karşılık vereceğini kestirmeye çalışan biri gibi aniden kafasını kaldırıp bana baktı.

      ‘Birçok insan, Bay Dodd…’ dedi, ‘Sizin bu bitmek bilmeyen ısrarlarınız karşısında incinebilir ve küstahlaştığınızı düşünebilir.’

      ‘Bunu oğlunuzu gerçekten sevdiğim için yaptığıma inanmalısınız efendim.’

      ‘Elbette… Ben de olayı böyle değerlendiriyorum. Ancak sizden bu araştırmalarınızı bırakmanızı isteyeceğim. Her ailenin kendine ait bir özel hayatı ve amaçları vardır ve her ne kadar iyi niyetli olsalar da yabancılara bunları yansıtmak zorunda değillerdir. Eşim Godfrey’nin geçmişiyle ilgili bir şeyler öğrenme hevesinde ve bunları ona ancak siz anlatabilirsiniz. Ama sizden rica ediyorum, günümüzü ve geleceği artık bir kenara bırakın. Bu şekilde araştırmanızın hiçbir yararı olmayacak bayım. Bizi hassas ve aynı zamanda zor bir duruma sokuyorsunuz.’

      Böylece, çıkışı olmayan bir yola sapmış oldum Bay Holmes. Yapabileceğim bir şey kalmamıştı. Durumu kabullenmiş gibi yaptım. Ama arkadaşıma neler olduğunu öğrenmeden huzur bulamayacaktım. Sonuna kadar gitmeye yemin ettim. Çok sıkıcı bir gece geçirdik. Üçümüz kasvetli, donuk, eski bir odada sessizce yemek yedik. Kadıncağız oğlu hakkında hevesle bana bir sürü soru sordu; ama ihtiyarın morali bozuktu ve somurtarak oturmuştu. Yaşadıklarımdan o kadar sıkılmıştım ki en uygun zamanı kollayarak bir bahane buldum ve odama çekildim. İlk katta büyük, sade bir odaydı, en az evin geri kalanı kadar kasvetliydi; ama bir yıl boyunca bozkırlarda uyuyan biri olarak yattığım yerin pek önemi yoktu Bay Holmes. Perdeleri açarak bahçeye baktım, güzel bir geceydi ve ayın pırıl pırıl parladığını hatırlıyorum. Yanan şöminenin yanına oturdum, bir tarafımda üzerinde lambası olan bir masa vardı ve aklımı başka bir şeyle meşgul etmek amacıyla bir roman okumaya çabaladım. Ancak yaşlı uşak Ralph elinde bir kova kömürle çıkageldi.

      ‘Geceleyin yakıtınızın tükeneceğini düşündüm efendim. Hava çok keskin ve bu odalar soğuk oluyor.’

      Odadan çıkmadan önce biraz duraksamıştı, ona dönüp baktığımda kırış kırış olmuş yüzünün hüzün dolu olduğunu fark ettim.

      ‘Affedersiniz efendim, ama akşam yemeğinde genç efendim Godfrey hakkında söylediklerinize ister istemez kulak misafiri oldum. Biliyorsunuz efendim, eşim ona dadılık yaptı. Ben de bir bakıma onun manevi babası sayılırım. O yüzden ilgilenmemiz çok doğal. İyi bir asker olduğunu söylediniz değil mi, efendim?’

      ‘Alayda ondan daha cesuru yoktu. Bir keresinde Boer’lerle savaşırken beni kurtarmıştı. Şu an hayatta olmayabilirdim.’

      Yaşlı uşak ince ellerini ovuşturmuştu.

      ‘Evet efendim, evet, Bay Godfrey öyle biridir. O hep cesurdu. Bahçede tırmanmadığı ağaç kalmamıştı. Onu hiçbir şey durduramazdı. İyi bir çocuktu ve tabii ki çok iyi bir adamdı efendim.’

      Hemen ayağa fırlamıştım.

      ‘Bana bak!’ diye haykırmıştım, ‘Hep olanlar geçmişte kalmış gibi konuşuyorsun. O ölmüş gibi davranıyorsun. Nedir bu gizem? Godfrey Emsworth’e ne oldu?’

      Yaşlı adamı omzundan yakalamıştım. Ama hemen uzaklaştı.

      ‘Ne demek istediğinizi anlamıyorum efendim. Bay Godfrey’yi ancak efendimden öğrenebilirsiniz. O bilir. Bana karışmak düşmez.’

      Odadan çıkmak üzereyken onu kolundan yakaladım.

      ‘Beni dinle!’ dedim, ‘Seni bütün gece burada tutmam gerekse bile bir soruma cevap istiyorum: Godfrey öldü mü?’

      Gözlerimin içine bakamadı. Âdeta hipnotize edilmiş gibiydi. Zorla cevap almıştım ondan. Ama korkunç ve beklenmedik bir cevaptı bu.

      ‘Keşke ölmüş olsaydı!’ diye haykırarak kolunu benden kurtardı ve odadan fırladı.

      Herhâlde o anki ruh hâlimin pek de iyi olmadığını tahmin edebilirsiniz Bay Holmes. Yaşlı adamın sözleri aklıma sadece bir tek açıklama getiriyordu: Belli ki zavallı arkadaşım bir suça karışmış ya da ailenin onurunu zedeleyecek çok rezil bir olaya sebep olmuştu. O yaşlı, sert adam oğlunu başka bir yere göndermiş ve ortaya çıkabilecek bir skandaldan dolayı onu saklamıştı. Godfrey çok umursamaz bir delikanlıydı. Etrafındaki insanlardan kolayca etkilenebilirdi. Şüphesiz kötü kişilerle tanışmış ve yıkımına sebep olabilecek yanlış bir yola sapmıştı. Yürekler acısı bir durumdu bu. Ama eğer düşündüklerim doğruysa onu kurtarmak ve yardımcı olmak benim görevimdi. Endişe içinde durumu aklımda ölçüp tartarken kafamı kaldırdım. Bir de ne göreyim? Karşımda Godfrey Emsworth’ün ta kendisi duruyordu.”

      Meseleden çok etkilenen müşterim biraz duraksamıştı.

      “Lütfen devam edin.” dedim, “Anlattıklarınız çok ilginç.”

      “Pencerenin hemen dışındaydı Bay Holmes, yüzünü iyice cama yapıştırmıştı. O gece dışarıyı seyrettiğimi söylemiştim. Sonra da perdeleri biraz aralık bırakmıştım. İşte arkadaşımı bu aralıktan görmüştüm. Pencereler yere kadar olduğundan onu boydan görebiliyordum. Ama esas yüzü dikkatimi çekmişti. Ölü gibi solgundu; bu kadar beyaz birini hiç görmemiştim. Herhâlde hayalet böyle bir şeydir. Ne var ki göz göze gelmiştik ve inanın bana onlar yaşayan bir insanın gözleriydi. Ona baktığımı fark eder etmez geriye doğru sıçrayarak karanlıkta kaybolmuştu.

      Onda şok tesiri yapan bir şey vardı Bay Holmes ve bu şey, karanlıkta ölü gibi bembeyaz parlayan yüzü değildi sadece. Hemen göze çarpmayan bir şeydi; âdeta sinsi bir şey, şüphe uyandıran… Suçluluk duygusuyla doluydu ve benim tanıdığım o açık yürekli adamla ilgisi yoktu. Dehşet içinde kalmıştım.

      Ama bir adam Boer’lerle bir iki yıl boyunca sürekli savaşınca çelik gibi sinirlere sahip oluyor ve hızlı hareket ediyor. Godfrey’nin görüntüsü henüz yok olmuştu ki ben pencerenin yanındaydım. Tuhaf bir kilit vardı ve onu açıncaya kadar biraz zaman geçmişti. Sonra aralıktan geçerek onun gitmiş olabileceği yöne doğru bahçe patikasından koşmaya başlamıştım.

      Uzun bir patikaydı, ışık da pek iyi sayılmazdı ama önümde bir şeyin ilerlediğini hissedebiliyordum. Koşarak ona seslendim fakat nafileydi. Patikanın sonuna geldiğimde değişik yönlerde bulunan ek binalara uzanan farklı yolları gördüm. Tereddüt içinde öylece kalakalmıştım ki çok belirgin bir şekilde bir kapının kapandığını duydum. Bu duyduğum, arkamda kalan evin kapısı değildi. Önümdeki karanlığın içinden bir yerden gelmişti. Biraz önce gördüğümün bir hayal olmadığına inanmam için bu yeterliydi Bay Holmes. Godfrey benden kaçmıştı ve arkasından da bir kapıyı kapatmıştı.

Скачать книгу