Kızıl Damga. Натаниель Готорн

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kızıl Damga - Натаниель Готорн страница 10

Жанр:
Серия:
Издательство:
Kızıl Damga - Натаниель Готорн

Скачать книгу

ancak okumuş olsalar bile muhtemelen bana bundan daha fazla önem vermeyeceklerdi; aynı kâr amacı gütmeyen sayfalar, her biri kendi döneminde benim gibi gümrük memuru olan Burns27 veya Chaucer28 tarafından kaleme alınmış olsalardı bile durum değişmezdi. Edebî yönden şöhrete ulaşmayı ve bu yolla dünyada ileri gelenler arasında kendisine yer edinmeyi hayal eden bir adam için, yazdıklarının talep gördüğü kısıtlı çemberinden çıktığında, elde ettiği ve hedeflediği her şeyin o çemberin dışında tamamen önemsiz olduğunu fark etmesi genellikle üstesinden gelmesi çok ağır ama gayet iyi bir derstir. Ne uyarı olarak ne de azarlama şeklinde böyle bir derse özellikle ihtiyacım olup olmadığını bilmiyorum; ama her hâlükârda bu dersi gayet iyi öğrenmiştim; bununla birlikte, böyle bir dersin gerçeğini kavramak bana acı mı çektirecek yoksa bir iç çekerek üzerimden atmayı başarıp başaramadığımı mı sorgulatacak diye düşünmek bile iç karartıcıydı. Edebî konularda sohbetler açısından, benimle birlikte göreve gelen ve benden sadece biraz sonra ofisten ayrılan, mükemmel bir adam olan Deniz Kuvvetleri subayı ile sık sık en sevdiği konulardan olan Napolyon29 ya da Shakespeare30 hakkında konuştuğumuz doğrudur. Ayrıca yine ofisimizde bulunan, kimi zaman Sam Amca’nın mektuplarını şiirsel sözlerle değiştirdiği söylenen tahsildarın genç kâtibi de sanki çok iyi biliyormuşum gibi bu kitaplardan bahsederdi. Kelimelerle bütün ilişkim sadece bu kadardı ve bu kadarı bile tüm ihtiyaçlarımı karşılamak için yeterliydi.

      Artık ismimin kitapların kapaklarını süslemesini istemeyen ya da umursamayan birisi olarak şimdi başka türlü bir itibar gördüğümü düşünerek gülümsüyordum. Gümrük Dairesinin mührü malların gümrük vergisinin ödendiğini ibraz edecek şekilde, bir şablon ve siyah boyayla, tüm biber çuvallarının, anatto31 sepetlerinin, puro kutularının ve her türlü değerli malın balyaları üzerine basılıyor ve bu şekilde malların nizama uygun şekilde ofisimizden geçtiği kanıtlanmış oluyordu. Böylesi tuhaf bir şöhret aracı sayesinde, bir isim varlığı ne kadar aktarabilirse, varlığım hakkında bilgiler daha önce hiç olmadığım ve umarım bir daha da asla gitmeyeceğim yerlere ulaşıyordu.

      Ancak geçmiş ölmemişti. Çok kısa bir süre sonra, fazlasıyla hayati ve çok aktif görünmesine rağmen, sessizce uzun bir uykuya dalmış olan derin düşünceler, dinlenmiş olarak yeniden canlanacaktı. Geçmişimde kalan günlerdeki alışkanlıklarım içimde uyanmaya başladığında, en dikkat çeken olaylardan biri, şimdi yazmakta olduğum hikâyeyi edebî kurallar çerçevesinde halka sunmama imkân tanıması olmuştur.

      Gümrük Dairesinin ikinci katında, tuğla duvarları ve hiçbir zaman ahşap ve sıvayla kaplanmamış, çıplak kirişleri olan büyük bir oda vardı. Yapı, orijinal olarak aslında limanın eski ticari hacmine göre uyarlanmış bir ölçekte, asla gerçekleştirilemeyecek bir refah fikri öngörüsüyle, sakinlerinin ne yapacağını bildiğinden çok daha fazla alan içerecek şekilde inşa edilmişti. Bu nedenle, tahsildarın ofislerinin üzerinde bulunan bu havadar toplantı salonu bugüne kadar hiç tamamlanmamıştır ve uzun yılların etkisiyle bakımsız kirişlerini süsleyen yoğun örümcek ağlarına rağmen, sanki her an gelebilecek bir marangoz ya da duvar işçisini bekler gibi görünmektedir. Bu geniş odanın bir ucundaki boş alanda, resmî belge demetlerini içeren birbiri üzerine yığılmış birkaç dolap bulunmaktaydı. Zeminde de büyük miktarlarda benzer türden çöp yığınları vardı. Şu anda artık yeryüzünde sadece boşu boşuna yer kaplayan ve insan gözüyle bir daha asla görülmemek üzere bir köşeye atılarak küflenmeye bırakılmış bu kâğıt yığınlarının, geçmişte kaç gün, hafta, ay ya da yıllarca boşa harcanan emeğin kanıtları olduğunu görmek üzücüydü. Fakat resmî formalitelerin donukluğu ile değil, yaratıcı beyinler ve derin kalplerin zengin füzyonu ile aynı şekilde doldurulan kim bilir kaç deste kâğıt benzer şekilde unutulmaya bırakılmıştı; bunu yaparken de kendi dönemlerinde Gümrük Dairesinin kâtiplerinin bir geçim kaynağı olarak görevlerini yerine getirmek için kaleme almış oldukları bütün bu kâğıt yığınlarının, bir çöp yığıntısı olarak kenara atılmış olduğunu görmek çok üzücüydü! Yine de belki yerel tarihin materyalleri olarak tamamen değersiz de değillerdi. Çünkü hiç kuşkusuz ki, burada zamanın eski Salem ticaretinin istatistiklerinin yanı sıra, ilk tüccarlarından olan yaşlı Kral Derby, Billy Gray ve Simon Forrester gibi, henüz dağ gibi servetleri erimeye başlamamış, şimdilerde pudralı başları belki de çoktan mezarlarında dinlenen, odönemin birçok zengininin dilekçeleri de bulunuyordu. Bu belgelerin sunduğu bilgiler sayesinde, aslında Salem’in aristokrasisini oluşturan ailelerin büyük bir bölümünün kurucularının, genel olarak devrimi takip eden dönemlerdeki küçük ve mütevazı başlangıçlarından, çocuklarının kötü konumlar olarak gördükleri noktalara kadar gelişlerini takip etmesi mümkündü.

      Gümrük Dairesinin önceki belgeleri ve arşivleri muhtemelen kralın tüm memurlarının İngiliz ordusuna eşlik ettiği, Boston’dan kaçtıkları süreçte Halifax’a taşınmıştı,32 bu yüzden de devrim öncesine dair kayıtlarda sıkıntı vardı. Belki de bu belgeler, Gümrük Dairesinin eski günlerine geri dönebilmek için unutulmuş ya da hâlâ hatırlanabilen adamlarına ve eski geleneklere karşı birçok referans içeriyor olabilirdi ve şayet onları elde etme fırsatı bulabilseydim, tıpkı Eski Papaz Evi yakınlarındaki tarlalardan Kızılderili oklarının uçlarını topladığım zamanki zevkli vakitleri bana yaşatabilirlerdi; böylesi bir fırsattan yoksun olmaktan dolayı gerçekten büyük bir üzüntü yaşıyordum.

      Ancak, keyfe keder dolaştığım yağmurlu bir günde, şans eseri küçük bir keşif yapma olanağı bulmuştum. Önüme çıkan belgeleri açarak ve uzun zaman önce denizlerde batmış ya da rıhtımlara demir atarak çürümeye bırakılmış gemilerin ve isimleri artık ne kambiyoda ne de yosun tutmuş mezar taşları üzerinde kolayca okunamayan tüccarların adlarını okuyarak bir köşeye yığılmış çöpleri karıştırıp eşeleyerek; vefat edenlerin cesetlerine gösterdiğimiz kederli, yorgun, yarı isteksiz ilgiyle bu tür konulara bakarak bu kurumuş kemiklerden Hindistan’ın yeni bir bölge olduğu dönemlerde, oraya ulaşmanın sadece Salem yolu ile mümkün olduğunun bilindiği, eski kasabanın daha parlak yönünün bir tasvirini hayal gücümle zihnimde canlandırmaya çalıştığım sırada, tesadüfen dikkatlice sarmalanmış içinde eski sarı bir parşömen kâğıdın bulunduğu paketi fark ettim. Bu pakette, kâtiplerin şu andakinden daha önemli materyaller üzerine soğuk ve resmî yazışmalar yaptıklarını gösteren, çok eski bir zamana ait resmî kayıt havası vardı. Bu konuda, içgüdüsel olarak içimde merak uyandıran ve sanki burada bir hazinenin ortaya çıkmasını sağlayacakmışım gibi bir hisle, paketi bağlayan solgun kızıl kurdeleyi açtıran yoğun duygulara sahiptim. Parşömen kâğıdının sert kıvrımlarını açtığım zaman, Vali Shirley’in imzası ve mührü altında, Jonathan Pue33 adlı birinin, majestelerinin emriyle Massachusetts Körfez Eyaleti’ndeki Salem limanına Gümrük Müfettişi olarak atandığına dair resmî evrakı olduğunu gördüm. Bundan yaklaşık seksen yıl önce, Saygıdeğer Müfettiş Pue’nun -muhtemelen Felt’in Kronikleri- vefat ilanı ve benzer şekilde son zamanların bir gazetesinde, bu yapının yenilenmesi sırasında St. Peter Kilisesi’nin küçük mezarlığındaki kalıntılarının çıkarılmasına dair yapılan açıklamaları okuduğum aklıma geldi. Şayet yanlış hatırlamıyorsam, saygıdeğer selefimden geriye tamamen parçalara ayrılmış bir iskeletten, bazı kıyafet parçalarından ve bir zamanlar süslediği başının aksine görkemli duruşunu

Скачать книгу


<p>27</p>

Burns: İskoç şair ve söz yazarı Robert Burns (1759-1796), 1791’de Dumfries’teki Gümrük Dairesinde görev almıştı.

<p>28</p>

Chaucer: Geoffrey Chaucer (c. 1342-1400), İngiliz şair, 1374’te Londra’ya Gümrük Kontrolörü olarak atandı.

<p>29</p>

Napolyon: Napolyon Bonapart (1769–1784), Fransız askerî lideri ve imparatoru.

<p>30</p>

Shakespeare: William Shakespeare (1564-1616), İngiliz oyun yazarı, aktör ve şair.

<p>31</p>

Tropik bir meyve.

<p>32</p>

1776’da General George Washington tarafından kuşatılan İngiliz birlikleri Boston’dan çekildi ve Nova Scotia, Halifax’a taşındı.

<p>33</p>

Jonathan Pue: Hawthorne büyük ihtimalle Joseph Felt’in Salem Kroniklerinden Pue’ye aşinadır ve Pue’nun 1752’de göreve başladığını ve 1760’da öldüğünü öğrenir.