Sefiller I. Cilt. Виктор Мари Гюго
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Sefiller I. Cilt - Виктор Мари Гюго страница 11
“Söylenmek istenen söylendi.” diye haykırdı. “Bu materyalizm ne kadar mükemmel ve gerçekten, ne harika bir şeydir! Her isteyen buna sahip olamaz. Ah! Ona sahip olan kişiler Caton gibi sürgünlere düşmez, Etienne gibi öldürülmez, Stephen gibi taşlanmaz ya da Jeanne d’Arc gibi diri diri yakılmaz. Bu takdire şayan materyalizmi elde etmeyi başaranlar, sorumsuzluklarının tadını çıkarırlar ve hayatta karşılaştıkları her şeyi; iyi ya da kötü kazanılmış tüm güçleri, ihanetleri, vicdanın lezzetli kapitülasyonlarını, tüm bunların hepsini hazmettikten sonra mezara girebileceklerini düşünürler. Ne kadar uygun bir son! Bunu sırf sizin için söylemiyorum, Senatör. Yine de siz ve sizin gibi düşünenleri tebrik etmemek de elde değil. Sizin gibi büyük zenginler, gütmüş olduğunuz bu ince ve zevkli felsefeye sadece sizin gibi zenginlerin erişebileceğini kabul ediyorsunuz ve kabullendiğiniz bu hayatın mükemmel zevklerini kendi aranızda sınıflandırıyorsunuz. Bu felsefe ancak çok derinlerden ve sadece bu kalıplara has kişiler tarafından benimseniyor. Ama sizler iyi huylu efendiler olduğunuz için, Tanrı’ya inancı sağlam olan yoksul insanların ve zavallıların inanmasına da mâni olmuyorsunuz. Siz sofralarınızda kestaneli ördek kızartması yediğiniz zaman, yoksullar nasıl hindi kızartması ile yetiniyorsa böyle inançları olmasını da mazur görüyorsunuz.”
IX
Kız Kardeşin Bakış Açısıyla Erkek Kardeş
Devletin özel kuruluşu hakkında bir fikir vermek ve Digne Piskoposu’nun ev hayatının nasıl olduğunu; iki aziz kadının eylemlerini, düşüncelerini, hatta dişil içgüdülerini kullanarak onun istek ve niyetlerine nasıl boyun eğdiklerini; alışkanlıklarını ve amaçlarını yerine getirmesi hususunda onu nasıl desteklediklerini anlatabilmek için, çok fazla konuşma zahmetine girmeden Matmazel Baptistine’in çocukluk arkadaşı Vikontes de Boischevron’a yazdığı mektubu siz okurlara sunmayı uygun bulduk. İşte elimizdeki o mektup:
Digne, 16 Aralık 18..
Sevgili Dostum,
Sizden bahsetmediğimiz bir gün dahi geçmiyor. Bu artık bizim âdetimiz hâline geldi ama bunu yapmamızın başka bir nedeni daha var. Madam Magloire geçenlerde tavanların ve duvarların tozunu aldığı sırada bazı keşifler yaptı; şu anda beyaz badanalı olan duvarlardaki antika kâğıtları yırttığında kendi odalarımızda, sizin tarzınızdaki bir şatoyu süsleyen şeyler gördük. Madam Magloire sonrasında bütün kâğıtları çıkardı. Altlarından resimler çıktı. Yıkadıktan sonra çarşafları sermek için kullandığımız, içinde mobilya bulunmayan oturma odamın yüksekliği dört buçuk metre ve genişliği de beş buçuk metre, tavanı daha önce boyanmış ve sizinki gibi kirişli. Burası hastaneye dönüştürüldüğünde üzeri badanayla kapatılmış. Ve içerideki ince ahşap işleri tıpkı büyükannelerimizin dönemindekilere benziyor. Aslında bu odayı görmenizi çok isterdim. Madam Magloire; duvarların üzerine yapıştırılmış en az on kat kalınlıkta kâğıtların altında, iyi durumda olmasalar da çok hoş görülebilecek bazı resimler keşfetti. Teması Telemakhos’un Minerva tarafından şövalye ilan edilmesini, başka bir resimde ise şimdi adını unuttuğum bahçelerde gezinmesini tasvir ediyor. Kısacası hepsinde Romalı kadınların portreleri var. Size bunu nasıl anlatabilirim, bilmiyorum. Burada, duvarlarımda bir sürü Romalı kadın ve erkekler; onlara ait resimler (burada okunaksız bir kelime var) bulunuyor. Madam Magloire hepsini güzelce temizledi; bu yaz boyunca üzerlerindeki bazı hasarları da onaracak ve tamamını yenileyip vernikledikten sonra, odam gerçek bir müze hâline gelecek. Ayrıca çatı katının bir köşesinde eski moda iki ahşap konsol da buldu. Onları yeniden verniklemek için bizden karşılığında her birine altı frank, iki kron istediler ama elbette bu parayı yoksullara vermek çok doğru olur; ayrıca ikisi de çok çirkin, ben daha çok maun ağacından yapılma yuvarlak konsolları tercih ederim. Her zamanki gibi mutluyum. Kardeşim de çok iyi. Sahip olduğu neyi var neyi yoksa yoksullara ve hastalara veriyor. Oldukça zor geçiniyoruz. Kış mevsimi çok soğuk geçiyor ve gerçekten eksikliklerini tamamlamamız gereken çok şeye ihtiyacımız var. Evimizin neredeyse rahat biçimde ısındığını ve aydınlatıldığını söyleyebiliriz. Bunların ne harika nimetler olduğunu tahmin edebilirsiniz.
Kardeşimin kendine has alışkanlıkları var. Onunla konuşmaya çalıştığımızda bize bir piskoposun böyle olması