ESRARENGIZ KELIMELER 2-MALIKANEDEKI YABANCI. AYDIN ALMILA
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу ESRARENGIZ KELIMELER 2-MALIKANEDEKI YABANCI - AYDIN ALMILA страница 5
“Ders dışındaki her anımı burada geçireceğim. Blog’umu bile burada yazabilirim.”
“Aile kütüphanemizden daha zengin olduğunu kabul etmeyelim.”
“Harikulade, göz ucuyla da olsa gördüğüm müzik seçkileri gerçekten harikuladeee…”
Her kafadan bir ses çıkmaya başladı. Mert’le İdil dışında hepsi bir şeyler söyledi. Onlar ise bakışmakla yetindiler. Konu birden değişivermişti; her ikisi de Bilge Öğretmen’in bunu nedense bilerek ve büyük bir beceriyle yaptığını hissetmişti.
Öğretmen, “Seveceğinizi tahmin etmiştim.” diye karşılık verdi. Ardından hızlı adımlarla okulun giriş kapısına yöneldi. “Sanırım yağmur bastıracak, gökyüzü karardı. Oyalanmadan evlerinize dönseniz iyi olacak. Birbirinize eposta adreslerinizi ya da telefon numaralarınızı verebilirsiniz. Okul açılana kadar iletişimde kalmak için… Çünkü ne de olsa hayatınıza yön verecek bir dönemin ilk gününe burada birlikte adım attınız. İlk kez, burada kurduğunuz bu arkadaşlık hayatınız boyunca devam edecektir. Arada anlaşmazlıklar, çekişmeler olsa bile devam edecektir. Lütfen bunu düşünerek hareket edin ve bunun bir oyun olmadığını aklınızdan çıkartmayın!” Bilge Öğretmen’in sesi her cümlede biraz daha yükselmişti.
Hiçbiri kadının sözlerine bir anlam veremedi. Sarp ise kendini tutamayıp, “Ama öğretmenim, Mert’le arkadaşlığımızı, hatta İdil’le ve Nesli’yle olan arkadaşlığımızı burada kurmadık ki, önceye dayanıyor.” dedi.
Bilge Öğretmen, “Elbette Sarp, ama Narin’le Feridun’u unutma istersen.” demekle yetindi.
Kapıya vardıklarında boğuk ve derinden gelen rüzgârın uğultusu iyice artmıştı. Sırt çantalarını bıraktıkları yerden aldılar. Sırf öğretmenlerini kırmamak için birbirlerinin iletişim bilgilerini not ettiler ve okul açıldığında görüşmek üzere vedalaştılar.
Mert, İdil, Nesli ve Sarp otobüse binecekleri kavşağa ulaşmak için Uğuldayan Tepe Yolu’ndan yokuş aşağı koştururlarken, Narin ve Feridun’u geride bırakmışlardı.
Nesli, “Umduğumdan daha hızlı bir tur oldu.” dedi.
Tam o sırada İdil de, geçen seneki okul turunun daha uzun olduğunu aklından geçiriyordu. Bu düşüncesini kendine saklamayı uygun buldu.
Sarp, “Güzel şeyler çabuk biter!” diye bilgiçlik tasladı. Diğerleri Sarp’ın bu cümleyi bir yerde okuduğunu ve kullanmak için fırsat kolladığını tahmin etmişlerdi.
Kavşakta otobüse bindiklerinde hepsi kendi dünyasına çekildi. Ortak düşünceleri, önlerinde uzanan o birkaç günün hızla geçmesi ve bir an önce Hayallerinizdeki Okul’a dönmekti.
Bilge Öğretmen, çocukların gittiklerinden emin olunca hafifçe kaşlarını çattı. “Okulun emektarı mı!” diye kendi kendine mırıldandı. Bu da nereden gelmişti aklına? İnsan paniğe kapılınca ne diyeceğini şaşırıyor, aklına ilk gelen neyse, onu söylüyordu. Çocukların sözünü ettiği adamın kim olduğuna dair bir tahmin yürütebilirdi elbette! Okulun emektarı olmadığına ise kesinlikle emindi. Uzun süredir, her konuyla öğretmenler ilgileniyordu; okul öğretmenlerin idaresindeydi. Ancak Bilge Öğretmen o sırada idare etmesi gereken durumun, görevleri arasında olmadığına emindi.
3. Bölüm
Birbirinden Kopuk Cümleler
Mert eve dönünce çantasından Esrarengiz Kelimeler’i çıkardı. Sanki onu göstermeden okula giremeyecekmiş gibi yanında taşımış, kitap öylece çantasında durmuştu. Kitabındaki tüm o şifrelerin ve bilmecelerin ucunda okula kabul edilme ihtimali olduğunu bilseydim, acaba nasıl davranırdım, diye aklından geçirirken sayfaların arasına sıkıştırılmış sarımsı kâğıdı gördü. Kalbi birden yerinden çıkacakmış gibi atmaya başladı. Dörde katlanmış kâğıdı açarken duyduğu heyecanı engelleyemiyordu. Süslü harfler siyah mürekkeple yazılmıştı.
Daha önce fark etmediği, eskiden kalma bir kâğıt parçası olmadığına emindi. Belli ki biri yeni koymuştu. Neredeyse nefesi kesildi. Kâğıttaki cümleyi ancak dudaklarını kımıldatarak okuyabildi:
Bu da ne demek oluyordu. Hemen bilgisayarının başına geçti. Parmakları hızla klavyenin üstünde kaydı. Sadece birkaç saniye sonra cümleyi kısacık bir notla birlikte İdil’e, Nesli’ye ve Sarp’a göndermişti.
“Esrarengiz Kelimeler’in arasındaydı. Sizce ne anlama geliyor?”
Bu defa sadece birkaç dakika içinde ekranında İdil’den ve Nesli’den gelen cevaplar belirdi. Aynı Mert’in yaptığı gibi okula kabul edilmelerini sağlayan kitapları yanlarında taşıyan iki kuzin de vakit kaybetmeden çantalarına el atmıştı. Mert’e cevap yazarken ise ünlemden kaçınmamışlardı.
Nesli, “Kitap Kurdunun Düşleri’nin arasında da bir not var!!!” Nesli’nin kitabına verdiği addı bu! Kuzini gibi sıkı bir kitap kurdu olduğunu daha nasıl gösterebilirdi ki! “Gezmeyi sevsen de iki taneyle yetin, abartma, diye yazıyor. Ne demek bu şimdi?”
“Öyle durup bakma, ihtiyacı olana yardım etmekten kaçınma. Bendeki cümle de bu!!! Tamamlanmamış Hikâyeler’in ilk sayfalarının arasındaydı.” İdil de kitabının adını belirtmek istemişti.
Mert o sırada arkadaşlarının da kendisi gibi heyecandan yerlerinde duramadıklarını tahmin ediyordu. Sadece Sarp’ın sesi soluğu çıkmamıştı. Mert, Sarp’a bu defa cep telefonundan mesaj gönderdi. O üçüne sonu gelmeyecekmiş gibi görünen dakikaların ardından ekranda Sarp’ın adı belirdi.
“Benimkinden bir şey çıkmadı!!!”
Mert arkadaşlarının ünlem işaretine kafayı taktıklarını düşündü. “Nasıl çıkmadı?”
“Çıkmadı işte!”
Bu cevap karşısında İdil’le Nesli’nin mesajları art arda geldi.
“Bizde olduğuna göre sende de olmalı.”
“Sen de okulun öğrencisisin.”
“Emin misin? İyice baktın mı?”
“Hat yazısı!”
“Çok güzel bir el yazısıyla yazılmış.”
“Tabii ki iyice baktım, Örnek Öğrencinin Güncesi’nin her sayfasını tek tek kontrol ettim. Hat yazısının ne demek olduğunu biliyorum, açıklamanıza gerek yok.” Sarp alınmak için eline geçen her fırsatı değerlendiriyordu.
“Şu durumda bile laf yetiştirdiğine inanamıyorum.”
“Asıl