ESRARENGIZ KELIMELER 2-MALIKANEDEKI YABANCI. AYDIN ALMILA

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу ESRARENGIZ KELIMELER 2-MALIKANEDEKI YABANCI - AYDIN ALMILA страница 7

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
ESRARENGIZ KELIMELER 2-MALIKANEDEKI YABANCI - AYDIN ALMILA

Скачать книгу

de bir şey demediler. İdil’in söylediği mantıksız sayılmazdı. Kâğıdı koyan kişi, Nesli’nin düşündüğü gibi Bilge Öğretmen olsa bile, okula ilk kez kabul edilenleri göz önüne alacaktı elbet.

      Mert hemen, “Bu cümleler size ne ifade ediyor?” diye sordu. Cümlelerin neden gönderildiği konusuna girmek istememişti. Bunu zamanla anlayacaklarını umuyordu.

      Böylece İdil’in masanın ortasına koyduğu, şifrenin yazılı olduğu sayfaya gözlerini diktiler. Bazı şeyler hiç değişmiyordu; İdil’in her şeyi not etmesi ya da hepsi not etse bile, yine kendi notlarını arkadaşlarıyla paylaşmayı görev sayması gibi…

      Feridun, “Evdeki aile kütüphanemize bakma fırsatım olmadı.” dedi.

      Narin, cümlelerin ona bir şey çağrıştırmadığını göstermek için dudaklarını bükmekle yetindi.

      Aslında hiçbiri şifrede ne demek istendiğini anlamamıştı.

      İdil, “Gezilecek dört yer var ama sadece ikisine git, diyor.” diye fikrini belirtti.

      Kuzini, “Birlikten doğan güce dikkat çekiyor.” dedi.

      Mert yumruk yaptığı elini yanağına dayamıştı yine. “Yardımsever ol, burnu büyük olma, diyor.”

      Sarp hemen karşı çıktı. “Onu da nereden çıkardın? Ne burnu büyük ne de kibirli sıfatları geçiyor!”

      “Geçiyor sayılır! Bir yerde kocamanken diğerinde ufalırsın, yazıyor! Sıfatları kullanmadan taşıdıkları anlamı veriyor. Vücudun ufalacak değil ya!” Nesli de Mert’i haklı bulmuştu.

      Feridun hafifçe öksürdü. “Tüm bu konuşmalar bizi bir sonuca ulaştırmıyor. Netice olarak çözüme ulaşmaktan uzağız.”

      İdil, “Hiç ummadığımız anda aklımıza bir fikir gelebilir.” diye karşı çıktı. “Çünkü beyin fırtınası yapıyoruz.”

      Nesli başıyla onayladı. “En sevdiğimiz fırtına türüdür!”

      Sarp ağzını bir tarafa yamultup güldü. “Hem gerçek fırtınayı kim sever ki! Hele denizdeysen yandın demektir! Çalkantılı deniz beni tutar mesela. O yüzden içinde deniz, gemi ve fırtına olan kitapları okuduğumda, üstelik hepsi de oldukça kalındır, kitaptaki kahramanlardan biri olmadığıma sevinirim. O kitaplarda genellikle gemi şiddetli bir fırtınada rotasından çıkıp bilinmeyen bir yere savrulur. Hayatını ıssız bir adada ya da haritada bile görünmeyen bir yerde kazazede olarak geçirmek zorunda kalabilirsin. Düşünsenize! Sizce de korkunç bir durum değil mi?”

      Sarp susacağa benzemiyordu. Başka zaman olsa Nesli ya da İdil çocuğu çoktan susturmaya çalışırlardı. Ancak onun yerine birbirlerine bakıp yerlerinden fırladılar.

      Mert, Sarp’ın sözlerinin iki kuzinin aklına ne getirdiğini merak etti. Narin’le Feridun şaşkın gözlerle kafeden hızla çıkan kızlara bakarlarken arkasına yaslandı. Belli ki beyin fırtınası ve Sarp’ın susmak bilmemesi işe yaramıştı.

      Bu sırada Sarp kimsenin sözünü kesmemesini, hatta İdil’le Nesli’nin gitmesini fırsat bilmiş, okuduğu kitaplardaki kazazedelerin başına gelenleri anlatma kısmına geçmişti. Anlatırken yüzüne acıklı bir ifade yerleştirmeyi de ihmal etmemişti.

      İdil’le Nesli çok geçmeden kafeden çıktıkları hızla geri döndüler. İdil, “Galiba bulduk!” derken uzun saçları yüzünün neredeyse tamamını örtüyordu. Gulliver’in Gezileri’ni masanın tam ortasına bıraktı. “Beyin fırtınasının sonucu.”

      Nesli, Feridun gibi yapıp, “Neticesi!” diye eklememek için kendini zor tuttu. Onun yerine, “Ve Sarp’ın fırtınaya dair söyledikleri…” dedi.

      “Şu işe bakın ki, tam da blog’uma yazmayı planladığım kitaplardan…” İdil böbürlenmeye kalkmıyor, sıradan bir bilgi veriyordu.

      Nesli de hemen atıldı. “Benim de!”

      İdil kuzinini duymamış gibi devam etti. “Aslında fırtına deyince önce aklıma Shakespeare’in Fırtına adlı oyunu geldi ama şifreye uyan bir tarafı yoktu.”

      Sarp Gulliver’in Gezileri’ni önüne çekti. İpucunun bulunmasında farkında olmadan rol oynadığı için memnundu. Kitabın ilk birkaç sayfasını karıştırıp bölümlere göz attı. Şimdiye dek nasıl olmuştu da okumamıştı. “Burada Gulliver’in gittiği iki yerden söz ediyor sadece.” dedi.

      İdil, “Tam de şifrede yazdığı gibi.” diye karşılık verdi. “Dört yeri birden dolaşmaya kalkma, iki taneyle yetin.

      Nesli blog yazısını yazmadan önce kitapla ilgili araştırma yaptığını göstermek için can atıyordu. Az önce, benim de, diyerek İdil’e katılırken laf olsun diye konuşmamıştı. “Aslında Gulliver’in yolculuk yaptığı dört yer var ama mesela bendeki kitapta da sadece iki yolculuğunu anlatıyordu.” Sarp’la aynı anda, “Lilliput ve Brobdingnag.” dediler. Sarp önündeki kitaptan okumuştu. Ancak ikisinin de Brobdingnag demeye çalışmaları kendileri de dâhil hepsinin gülüşmesine neden oldu. Söylemesi gerçekten zordu.

      İdil, “Biri 15 santimlik küçük insanların yaşadığı ada.” diye ekledi.

      Nesli, “Diğeri ise devlerin yaşadığı yer.” dedi.

      “O devlerin de bir adı vardı.”

      “Neydi hatırlamıyorum ama onun da söylenişinin oldukça zor olduğunu hatırlıyorum.”

      “Dilimin ucunda…”

      Mert’le Sarp, iki kuzinin birbirlerinin cümlelerini tamamlayarak neredeyse yarışırcasına konuşmalarına alışkınlardı. Mert aralarına yeni katılan iki çocuğa baktı. Yakında Narin’le Feridun da alışır, diye düşündü. Ardından o da konuşmaya katıldı. “Bir yerde kocamanken diğerinde ufalırsın bir anda cümlesi de böylelikle anlam kazandı.”

      “Evet, Gulliver küçük insanların yanındayken kocamandı, sonra devlerin yanında ufacık kaldı.” İdil kitapla ilgili hatırladığı ne varsa söylemek istiyordu.

      “Demek ki şifrenin son cümlesi yalnızca kibirli olmayı kastetmiyormuş.” Sarp illa haklı çıkmaya çalışıyordu. Neyse ki kimse bunun üstünde durmadı.

      Feridun kitabı okumadığına hayıflanmış, bu hararetli konuşmalara katılamadığı için kendini rahatsız hissetmişti. “Eğer Gulliver yardımsever de biriyse?..” deyip cümlesini yarım bıraktı.

      İdil, “Lilliput halkına yardım ediyor.” diye açıkladı. “Şifrenin bu cümlesi de kitabın konusuna uygun.”

      Mert, kitabı Sarp’ın önünden çekip masanın ortasına koydu. “Bütün cümleler doğru iz üstünde olduğumuzu gösteriyor. Şimdi sıra bir sonraki adım için ne yapacağımızı bulmaya kalıyor.”

      Narin, “Bir sonraki adım mı?” diye sordu. Sesi olduğundan tiz çıkmıştı. “Her şeye baştan mı başlıyoruz?”

Скачать книгу