ESRARENGIZ KELIMELER 2-MALIKANEDEKI YABANCI. AYDIN ALMILA
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу ESRARENGIZ KELIMELER 2-MALIKANEDEKI YABANCI - AYDIN ALMILA страница 9
İdil, “Kitapları bu hâlde bırakamayız.” diye birkaçını yerden aldı. Hemen ardından Nesli ve diğerleri de ona katıldılar. Yerlerini bilmedikleri için sehpanın üstüne koymak en doğrusu olacaktı. Kitapları raflara gelişigüzel dizerlerse kitaplığın düzenini bozar, işi içinden çıkılmaz bir hâle getirebilirlerdi.
Elinde Gulliver’in Gezileri’yle Sarp önde, diğerleri onun ardında, yine dipteki odaya yöneldiler.
Mert, “Kim devirip gitmiş olabilir ki?” diye mırıldanmaktan kendini alamadı. Bu sırada bakışlarını okuma salonunun girişine yöneltmişti.
Onu duyan İdil, “Okulun emektarı olduğunu sanmam.” diye karşılık verdi. “Herhalde kitapları yerde bırakmazdı.” Aslında söylediği mantıksız değildi. Okulda görevli biri kitapları o hâlde bırakıp gitmezdi. Tabii çocuklara görünmemek için bir an önce ortadan kaybolmak istemediyse… Daha da önemlisi çocuklara görünmemek için geçerli bir nedeni varsa… Ancak o anda ikisi de Sarp’ın elindeki kitabı incelemek için öylesine sabırsızlanıyorlardı ki, konuyu uzatmadılar.
Kalktıkları masaya yeniden yerleştiler. Sarp abartılı hareketlerle kitabı masaya, hepsinin rahatlıkla görebileceği bir yere koyup kapağını açtı. İlk sayfalardaki yağlı boya tabloları hatırlatan resimler öylesine güzeldi ki! Narin kendini tutamayıp, “Şu renklerin canlılığına baksanıza, harikulade!” dedi.
Feridun, “Başka zaman olsa kitabın resimlemesini, illüstrasyonları incelemeye can atardım.” diye karşılık verdi. İşte yine aynı şeyi yapıyor, eş anlamlı kelimeleri art arda söylüyordu. Kelime haznesinin zenginliğini göstermek için pek de hoş bir yol sayılmazdı. “Salonumuzdaki ve gezip gördüğüm sergilerdeki yağlı boya tablolardaki renkler de…” derken cümlesini yarıda kesti. Diğerlerinin kitaba odaklandıklarını ve onu dinlemediklerini fark etmişti.
Sayfaları tek tek çevirmeye başladılar. Sabırsızlanıyor, ancak diğer yandan da acele etmiyorlardı. Kitaplarda ipucu ararken ne kadar dikkatli olunması gerektiğini biliyorlardı.
Bir süre sonra umutsuzluğa kapılmaya başladılar. Birbirlerine belli etmemeye çalışıyorlardı ama sonunda İdil’in omuzları düştü. “Bize gönderilen kitapları çözerken nasıl hareket edeceğimizi biliyorduk.” Oturduğu sandalyede şimdi olduğundan daha ufak tefek görünüyordu. “Oysa bu durum başka.”
Nesli, “Keşke bu kadar büyük ve kalın olmasaydı. O zaman belki işimiz daha kolay olurdu.” diye söylendi. Hevesle oturdukları o masadan, elleri boş kalkacak olmalarına bir bahane arıyordu.
“Üstelik bu defa daha kalabalığız. Daha hızlı bulmamız gerekmez miydi?” Mert hiç de haksız sayılmazdı.
Sarp, “Evet, birlikten kuvvet doğar!” diyerek arkadaşını onayladı. Feridun’un aynı anlama gelen başka bir deyim söyleyeceğinden ya da deyimi açıklamaya kalkacağından emin, bakışlarını çocuğa çevirdi. Feridun gerçekten de ağzını açmak üzereydi.
Ancak o sırada İdil’in, “Sarp!” diyerek ayağa fırlamasıyla bakışlar kıza çevrildi. Sarp hafifçe yerinden sıçradı. Aklından, şimdi ben ne dedim ki, diye geçirdi. İdil’in sesi yine kendi umduğundan bile yüksek çıkmıştı. Aynı telaşlı ses tonuyla, “O sözünü ettiğin raf!” diye devam etti.
“Hangi raf?”
“Hani kitabı bulduğun raf.”
“Ne olmuş ona?”
Nesli, “Huylu huyundan vazgeçer mi!” diyerek ayağa fırladı. Sarp’ın insanı çileden çıkartmak için farklı metotları vardı. Diğer yandan kuzininin nereye varmak istediğini anlamıştı ve Sarp’ın lafı uzatmasıyla zaman kaybetmeye niyeti yoktu. “Gidip kendimiz bakalım!”
Mert de İdil’in aklına bir fikir geldiğini anlayıp kızların peşi sıra gitti. Böylece az sonra hepsi Sarp’ın Gulliver’in Gezileri’ni bulduğu rafın önündeydiler. İdil’le Nesli kitapları tek tek alıp bakmaya başlamışlardı bile.
İdil “Başkalarının da olduğuna eminim.” dedi. “İnce, kalın, küçük, büyük.”
Mert rafın bir ucundaydı. Gözünü tek bir noktaya dikmişti. “Başkaları derken başka dildekiler de sayılır mı?” diye mırıldandı. “Başka birkaç dildekiler!”
Hepsi birden Mert’in başına üşüştü. Mert raftaki üç kitabı işaret ediyordu. Gulliver’in Gezileri’nin İngilizce, Fransızca ve İtalyanca baskıları yan yana diziliydi. Üçü de inceydi. Bir dili yeni öğrenmeye başlayanların anlayabileceği şekilde sadeleştirilmişti.
İdil, “İçimden bir ses, asıl şimdi doğru iz üzerinde olduğumuzu söylüyor.” dedi.
Nesli, “Benim de!” diye atıldı. O sırada kuzinini taklit etmeye çalışmıyordu.
6. Bölüm
Devler ve Dev Gibiler
Yine aynı masadaydılar.
Hızlanmak için kitapları aralarında paylaştılar. Ancak zaten sayfa sayısı az olan kitapları incelemelerine gerek bile kalmadı. Önce Sarp, “Buldum!” dedi. Ardından Narin, “İşte burada!” diye ekledi. İdil’le Nesli de Gulliver’in Gezileri’nin İngilizce baskısının daha ilk sayfasındaki notu hemen görmüşlerdi.
Her kitabın boş olan ilk sayfasına kurşun kalemle birkaç satırdan oluşan cümleler yazılmıştı. İdil hep olduğu gibi not defterini çıkartıp cümleleri not etti. Hangi sırayla yazıldıklarının bir önemi olup olmadığını bilmiyorlardı. Ancak okuyunca hiç de anlamsız görünmedi gözlerine… Hatta oldukça iyi yazılmış bir paragraftı bu.
Gulliver devler ülkesinden ayrıldıktan sonra, başka maceralara atılmak için hazırlıklara başladı. Bilindik diğer devlerle de tanışabilirdi. Ancak ne sihirli fasulyeye tırmanmayı canı istedi ne de şu baba-oğul iki devle karşılaşmayı… Zaten niteliğe değil, niceliğe önem vermek ve hiç durmadan yemek yemek de neyin nesiydi! İyi kalpli, kibar ve sevimli olması ise koca devle arkadaşlık etmek için yeterli miydi? Ayrıca pek meşhur başka devler de vardı ki, aslında hiçbiri dev değildi, sadece dev gibiydi. Üstelik onları dev sanan Gulliver değildi, oldukça ilginç başka bir kişiydi, hatta gözü pek bir şövalyeydi. Gulliver tanısaydı o kişiyi mutlaka severdi, çünkü zaten tanıyanı ve seveni yüz binlerce şimdi.
Nesli, “Birlikten kuvvet doğar!” dedi. Kuzinine neyin çağrışım yaptığını hemen anladığını göstermek istiyordu. Bu defa aynı kitabın farklı baskıları bir araya gelip çözüme ulaşmalarını sağlamıştı. Hatta farklı dillerdeki baskıları!
Feridun, “Bir atasözü sayesinde mi bu noktaya geldik?” diye sordu. Kaşları hafifçe yukarı kalkmıştı. Kendi kitabındaki ipuçlarının peşine, ona yardımcı olan başka bir çocukla birlikte düşmüştü. Ama anlaşılan ekip olarak ipucu avına çıkmak