ESRARENGIZ KELIMELER 2-MALIKANEDEKI YABANCI. AYDIN ALMILA
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу ESRARENGIZ KELIMELER 2-MALIKANEDEKI YABANCI - AYDIN ALMILA страница 6
“Cümleler bunlar! Anlamlı bir sıralama yapmaya çalıştım. En üstteki en alta da gelebilir. Ama yine de eksik.”
“Çünkü biz eksiğiz!” Sonunda Mert de ünlem işaretinin gücüne yenik düşmüştü.
İdil, “Narin’le Feridun!” diye yazdı. “Onların çantalarına da cümleler bırakıldığına eminim.”
“O kadar emin olma! Benim çantama bırakılmadığına göre…”
Mert heyecandan yerinde duramasa da sakin kalmaya çalışıyordu. “Onlara da soralım.”
İdil hazırdı. “Ben hemen yazıyorum.”
Sarp, “Acaba önce Bilge Öğretmen’e mi haber versek?..” diye yine araya girdi. Onu ilgilendiren tek şey cümlesiz kalmasıydı. Belki öğretmeni bunun nedenini bilirdi.
Nesli, “Belki de kâğıtları Bilge Öğretmen koydu.” diye yazdı. Sanki Sarp’ı iyice çıldırtmak istiyordu. “Hani bir ara onu bulamadık, sonra koşar adım geldi ya yanımıza. İşte o sırada!”
“Olamaz, Bilge Öğretmen’im beni cümlesiz bırakmaz.” Sarp her ne kadar belli etmese de içten içe endişelenmişti.
Nesli, artık neredeyse Sarp’a hitap ediyordu. “Okulu turlarken oyalanmak kelimesini ne çok kullandığını fark etmedin mi? Hep acelesi var gibiydi.”
“Olamaz, Bilge Öğretmen’im bana bunu yapmaz!” Sarp utanmasa oturduğu yerden vızıldayacaktı. Birden aklına gelmiş gibi, “Kâğıtları kesin şu karşılaştığımız adam koydu.” diye yazdı. “Bir tuhaflık vardı o adamda. Hem ne işi vardı okulda?”
Nesli, adamın tuhaf olduğu konusunda Sarp’la aynı fikirdeydi. Ancak bunu kendine sakladı. “Okulun emektarıymış ya.”
“Evet ama yaptığı işi ya da görevini bilmiyoruz ki! Emektar meslek değildir, bir işe uzun süre emeği geçmiş kişiye denir.”
“Bunu da Bilge Öğretmen’e sorarsın o zaman. Çünkü adamın okulun emektarı olduğunu da söyleyen o değil miydi?”
Yazışmaları takip eden Mert, Nesli’nin sırf Sarp’ın damarına basmak için işi abartmaya başladığını görünce dayanamadı. “Gerekirse sorarız Bilge Öğretmen’e; hep tek amacı bize yol gösterip yardım etmek oldu. Yine öyle olacaktır. Şimdi atışmayı kesip şifreye odaklanabilir miyiz?”
O sırada İdil, “Sıkı durun!” diye bildirdi. “Narin’in kitabının arasından da bir kâğıt çıkmış. Yazışmaya o da dâhil oluyor. Feridun ise çantasına bakıp yazacak.”
Aslında Feridun tam olarak, “Henüz çantama bakacak zamanım, vaktim olmadı, aile büyükleriyle birlikte büyük salonda yemekteydim.” diye yazmıştı. Ancak İdil bu cümleyi arkadaşlarıyla paylaşmaya gerek görmedi. Çünkü üst üste büyük kelimelerinin vurgulandığı ve içinde gizli bir böbürlenmenin olduğu gereksiz ayrıntılar taşıyordu. Feridun’u sempatik buldukları söylenemezdi, bu düşüncelerini pekiştirmenin bir anlamı yoktu.
Hem kitaplarının arasından çıkan şifreli cümlelere bakılırsa yine ekip olarak çalışmaları gerekecekti. Birbirlerini oldukları gibi kabul edip anlaşmaya çalışmak iş birliği yapabilmenin tek yoluydu.
Az sonra, hepsi birden bilgisayarlarının başındaydı. Narin’le Feridun aynı anda kitaplarının arasından çıkan cümleleri yazdılar. Narin’in cümlesi oldukça kısaydı.
Feridun’a verilen cümle ise burnu büyük biri için özellikle seçilmişti sanki.
Kısa bir süre sessiz kalıp cümleleri farklı şekillerde art arda sıraladılar. Birbirlerine belli etmeseler de her biri şifreyi oluşturan parçaları düzgün bir sıraya koyan ilk kişi olmak istiyordu. Neredeyse birbirleriyle yarışıyorlardı.
Çok geçmeden Mert, “Arkadaşlar ne dersiniz, oldu mu sizce?” diye sordu. Kendince en uygun hâle getirdiği cümleleri yazıp paylamıştı.
Belki de henüz tanıştığı iki çocuğa da, arkadaşlar, diye hitap etmesi hepsini birbirine yakın hissettirmişti. En azından gelen mesajlardan öyle anlaşılıyordu. Kızlar da cümleleri Mert gibi sıralamışlardı. Sarp’la Feridun ise sıralamayı onaylamakla yetindiler. Diğer yandan, hiçbirinin şifrenin çözümüne dair bir fikri yoktu.
İdil, “Yarın halk kütüphanesinde buluşalım mı?” diye sorunca hepsinden aynı anda İdil’i onaylayan benzer cevaplar geldi. Bunun üzerine İdil, “10.00 uygun mu?” diye ekledi. Uygundu.
Nesli yine sırf kuzininden geri kalmamak için, “Yarın 10.00’da kütüphanenin girişinde buluşmak üzere…” diye yazdı.
Mert, elinde cümlenin olduğu kâğıtla uykuya dalarken, tam da okula başlamak üzereyken ortaya çıkan şifreli cümlelerin nedenini ve onları nelerin beklediğini merak ediyordu.
4. Bölüm
Sil Baştan!
Sözleştikleri saatte, halk kütüphanesinin girişindeydiler. Sabah olmasına rağmen hava fazlasıyla sıcaktı. Hiç vakit kaybetmeden kendilerini kütüphanenin kafesine attılar.
Mert, elinde Esrarengiz Kelimeler’le ve yanında İdil’le kafeye geldiği ilk anı aklından geçirdi. Sadece birkaç ay önceydi ama köprünün altından çok sular akmıştı. Kitaplarla arası iyi olmayan o Mert gitmiş, yerine başka biri gelmişti. Artık kitaplar Mert’in ayrılmaz bir parçasıydı.
Kafenin serinliği hepsine iyi geldi. Yine de birer soğuk içecek almayı ihmal etmediler. Etraf epey boştu. Köşedeki en büyük masaya yerleştiler.
Her biri kitaplarının arasından çıkan kâğıdı ve şifrenin tamamını yazdıkları kâğıtları çıkardılar. Narin cümleleri üstü nota resimleriyle bezeli ince bir bloknota yazmıştı. İdil’le Nesli, kızın kullandığı eşyaların bile ismi gibi olduğunu düşündüler; ince, narin…
Sadece Sarp’ın eli boştu ve oldukça endişeli görünüyordu. İdil Tamamlanmamış Hikâyeler’in arasından çıkan kâğıdı Sarp’a uzattı. “Bu senin!”
Sarp