Anadolu Uygarlıkları. Oğuzhan Karadirek
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Anadolu Uygarlıkları - Oğuzhan Karadirek страница 12
Benzer durumu tapınaklar için de söylemek mümkün olacaktır. Urartu dini mimarisinde neredeyse çoğu tapınak Tanrı Haldi’ye adanmıştı. Haldi bir savaş tanrısıydı ve Urartu toplumundaki yeri oldukça büyüktü. Kare planlı ve dört tarafı kulelerle çevrili tapınaklara tek bir kapıdan girilirdi. Kapıyı açtığınızda gelen ışık doğrudan tanrı heykelinin yüzüne vururdu ve dar bir koridorda yürüyerek heykelin karşısına ulaşılırdı.
Tapınaklar ve saray mimarisi hakkında yapılmış çok fazla analiz varken aynı durumu maalesef sivil mimari için söylemek mümkün değildir. Halkın sur dışında yaşadığı tahmin ediliyor. Bunun en iyi örneği olarak kent surlarının eteklerine yapılmış düzensiz evler gösterilebilir. Bu evlerin ufak bir ön avlusu vardı ve iki odadan oluşmaktaydılar. Evlerin zemini sıkıştırılmış topraktan ve duvarlar taştan yapılmaktaydı. Sivil konutların yaşadığı alanda bozuk bir planlaşma vardı. Dar ve labirente benzer sokaklar bunun göstergesidir. Halk, savaş zamanı hayvanlarıyla beraber surların içerisine sığınırdı.25
3. Urartularda Sosyolojik ve Ekonomik Yapı
Yapılan arkeolojik çalışmalar sırasında, Urartulara ait yazılı bir anayasaya maalesef ulaşılamamıştır. Asur kaynakları ve krallara ait bazı kaynaklar sayesinde olan biteni bilmekteyiz.
Urartu sosyal yapısı kral, soylular, bürokratlar, askerler, köylüler ve kölelerden oluşuyordu. Ataerkil bir toplum olduğunu ve kadına dair hakların bulunmadığını söylemek mümkündür.
Toprakkale’de bulunmuş bir yazıtta, sarayda çalışan 5507 kişiden bahsedilmektedir: 66 dokumacı, 3784 hadım görevli, 108 saray bekçisi, 119 muhasebeci, 10 müfettiş, 168 saray hizmetçisi, 71 katırcı, 20 marangoz, 1188 köpek tutucusu.
Ayrıca Urartu kralları topraklarının çorak olduğundan fakat bu durumu kanallar ve barajlar yaparak telafi ettiklerinden bahsederler. Aslında bu durum bize hem mühendisliğin gelişmiş olduğunu hem de krallığın kasasının ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.26
4. Urartularda Beslenme Alışkanlıkları
Hayvancılık ve madenciliğin temel geçim kaynağı olduğu Urartularda, elbette ki beslenmenin büyük çoğunluğunu hayvansal gıda tüketimi oluşturuyordu. Her ne kadar araziler tarıma açılarak tahıl ve bakliyat ürünleri yetiştirilmeye çalışılsa da iklim sebeplerinden dolayı topraktan alınan mahsul çok fazla değildi. Et tuzlanarak ya da kavurma yapılarak kış ayları için stoklanırdı. Burada sadece küçük ve büyükbaş hayvan tüketimi söz konusu değildi elbette. Tavuk, ördek ve kaz da et tüketiminin önemli bir parçasını oluşturuyordu. Burada dikkat çeken bir husus ise hayvancılıkla bu kadar fazla ilgilenen bir halkın süt ve süt ürünlerinde de epeyce uzmanlaşmış olduğudur.
Tahıl ve bakliyat tüketiminde ise tıpkı Hititlerde olduğu gibi bir tüketim söz konusuydu. Ak darı, süpürgelik darı, tilkikuyruğu darısı, arpa, bezelye, burçak, makarnalık buğday, ekmeklik buğday, çavdar, kimyon, kişniş ve maydanoz, mercimek, nohut, siyez buğdayı, yoğurt otu, çoban değneği, susam, üzüm, erik, elma, ayva, kiraz, nar gibi gıda maddelerinin tüketimi söz konusuydu. Ayrıca balık tüketimi de ender olarak mevcuttu.
İçecek olarak dönemin vazgeçilmezi olan bira ve şarap tüketimi söz konusuydu. Asur kralı II. Sargon’un 8. yıl seferlerine dair kayıtlarda Urartuların şarabı deri tulumlar içerisinde sakladığından bahsedilmektedir.27
5. Görsel: Bugün sarp dağların tepesinde yer alan, Urartulara ait Van Kalesi giriş kapısının görünümü
Oğuzhan Karadirek Arşivi, 2015
XII
Frigler
Anadolu topraklarının gizemli halklarından biri de Friglerdi. MÖ 1200-1000 yılları arasında tam da Hititlerin çöküş dönemine geçtiği zamanlarda Anadolu’ya göç eden Frigler, Hint-Avrupa kökenliydiler. Yapılan incelemeler onların Macaristan civarından geldiklerini ortaya koymuştur. Peki bu çıkarıma nasıl varılıyordu? Troya’da yapılan kazılar sonucu elde edilen çanak çömlekten, Troya Savaşı’nın yıkımı sonrasında buraya yerleşenlerin Brigler olduğu anlaşılmaktadır. Bunlar, bugünkü Macaristan civarlarında bulunan çanak çömleklere benzer. Evet, Friglerin bir zamanlar ismi Brigler olarak geçmekteydi ve Balkanlar üzerinden, Trakya bölgesinden Anadolu’ya geçiş yaptıkları bilinmektedir ancak elimizde MÖ 1200-1000 yıllarına dair ciddi bir veri yok. Muhtemelen daha az nüfuslu oldukları için diğer halkların arasına karışmışlardı. Ulaşabildiğimiz ciddi verilerse MÖ 800-600 yıllarına aittir.
Homeros, Friglerin “savaşçı” bir toplum olduğundan bahsederken, Strabon’a göre onlar “barışsever” bir topluluktu. Özellikle müziğe ve dansa ilgi duyan bir halk oldukları bilinmektedir. Zaten müziğe duydukları bu ilgiden Apollon ve Marsias hikâyesinde de bahsedilmiştir.
Hititlerin çöküşüne doğru, Frigler onların gücünün yetemediği topraklara yerleşmeye başlamışlardı. Hititler yıkıldığında artık Hitit topraklarının çoğu kısmında Frig izlerine rastlamak mümkün olacaktı. Hatta bir zamanlar Hititlere başkentlik yapmış Hattuşaş’ta da artık Frig mimarisi görülebilecekti.
Batıda Lidyalılarla iyi ilişkiler kurmaya çalışan Frigler, doğuda Urartularla ikili ilişkiler kurarken güneyde ise Asurlularla sürekli sürtüşme içinde olacaklardı. Hatta onlara dair ilk kaynaklara yine Asur arşivlerinde rastlanmaktadır fakat Frigleri, Asurlular yıkmamıştır. Aksine kuzeydoğudan gelen Kimmer akınları Friglerin sonunu getirmiştir. Kimmer akınları sırasında Urartularla ve Asurlularla ittifaklar kurmalarına rağmen Kimmerleri püskürtememişlerdi.
1. Friglerde Sosyolojik Yapı ve Ekonomi
Frig halkının tarım ve hayvancılıkla uğraşması sebebiyle halkın çoğunluğunun kırsal alanda yaşadığı düşünülüyor. Özellikle Kibele (Toprak Ana) tanrısının toplumda önemli bir yer tutmasının bunda payı büyüktür. Ayrıca Frig toplumunda tarımsal alanlara ve hayvanlara zarar verenler ciddi cezalara çarptırılıyorlardı. Tüm bunların yanında ekonomik anlamda tarım ve hayvancılık her ne kadar Friglerin bel kemiği olsa da madencilik ve ahşap işçiliği de oldukça ileri seviyedeydi.
Madencilik alanındaki gelişme, onları metal zanaatında önemli bir halk haline getirmişti. Özellikle fibula yani çengelli iğne Asur toplumunda oldukça gözdeydi. Urartularda olduğu gibi kazan kulplarında boğa başı kullanmak yerine siren figürü kullanmaktaydılar. Yine ahşap işçiliğinde ileri seviyede oldukları Gordion’da bulunan mezar odalarında tespit edilmiştir.
2. Friglerde Mimari
Friglerin ilk kralı olan Gordios tarafından Ankara-Polatlı’da kurulan Gordion şehri, önemli bir yerleşim merkeziydi. Tarım ve hayvancılığa bağlı bir sivil halk olması sebebiyle Gordion’da bürokratlar, rahipler, askeri sınıf
25
Ayla Baş, “Urartu Mimarisinde Malzeme ve Teknik”, Amisos,
26
Bilan Gökçe, “Urartu Giyim Kuşamına Sosyo-Kültürel Bir Bakış”,
27
Gökçe Bilcan, “Food Culture in Urartu”,