Anadolu Uygarlıkları. Oğuzhan Karadirek
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Anadolu Uygarlıkları - Oğuzhan Karadirek страница 10
Kente girişi sağlayan altı kapı arasında Aslanlı Kapı, Sfenksli Kapı ve Kral Kapısı oldukça popülerdir. Özellikle gizli bir geçit olduğu düşünülen potern girişinin hâlâ tam olarak neden yapıldığı bilinmemektedir. Bazı araştırmacılara göre poternler bir saldırı esnasında bu kapılardan kaçmak için kullanılıyordu, bazılarına göreyse düşman askerlerinin arkasından dolanmak için yapılmıştı. Öte yandan bazı araştırmacılar da bu kapıların dini ayinlerde kullanıldığını söylüyor fakat bu konuda net bir bilgi hâlâ bulunmamaktadır.
Hattuşaş’ta sivil mimariye rastlama ihtimali çok düşüktür. Hatta halkın Hattuşaş’a yakın irili ufaklı köylerde yaşadığı düşünülmektedir fakat surlar içerisindeki bazı kalıntıların sivil yapılara ait olduğu da düşünülüyor. Bu yapıların da yine yukarıda bahsettiğimiz gibi asimetrik planda olduğu fark ediliyor ve düz damlı, iki odalı, bazense iki katlı yapılar olarak dikkat çekiyorlar.
2. Aile ve Toplumsal Yapı
Muhtemelen Hattuşaş’ta gezerken aklınıza burada yaşayan insanlar gelecektir. Hitit aile yapısından bahsedersek aslında toplumdaki kadın ve erkek rollerini de bir nebze anlamış oluruz. Hitit aile kültürü tamamen ataerkil bir yapıya sahipti fakat kadın hakları da gözetilmeye çalışılıyordu. Örneğin kurulacak bir ailede erkek, kadına başlık parası vermek zorundadır. Eğer kadın nişanı bozarsa başlık parasının iki katını vermek durumundaydı. Sorunsuz yapılan bir evlilik sonrasında erkek, duruma göre içgüveyi olarak kadının ailesiyle beraber yaşayabiliyordu. Doğurganlığın çok önemli olduğu Hitit toplumunda kadın, eşine erkek bir çocuk veremezse, kocasına kendi eliyle bir cariye satın almak durumundadır. Öte yandan cariye, aileye bir erkek çocuk verirse ailenin kadınını başka birine satma hakkı vardır.
Kadının ölümü durumunda çeyizi çocuklarına kalırdı. Eğer adam ölürse, dul kalan kadın eşinin kardeşiyle, o da yoksa eşinin babasıyla, o da yoksa eşinin en yakınından bir akrabasıyla evlenmek zorundaydı.
Hitit devletinde kadın ve erkek eşit cezalara çarptırılırdı. Sadece köleler söz konusu olduğunda farklılıklar vardı ve tecavüz gibi olaylardaysa durumlar biraz daha değişikti. Eğer erkek, kadına dağlık bir arazide tecavüz etmişse erkek suçluydu; fakat tam tersi erkek dört duvar arasında tecavüz etmişse kadının erkeği baştan çıkardığı düşünülürdü ve suçlu kadın olurdu. Tecavüz konusunda en katı kuralsa ensest ilişki durumunda geçerliydi. Bir baba, ister üvey ister öz olsun, kendi kız çocuklarıyla ilişkiye giremezdi. Girerse sonucu ölüm cezasına kadar gidebilirdi. Ancak bir oğul üvey annesiyle ilişkiye girebilir ya da babası ölürse üvey annesiyle evlenebilirdi. Ayrıca bir hayvanla ilişkiye girmenin cezası da kesinlikle ölümdü. Bunun yanında kral ve yargıcın kararına itiraz etmek ya da kara büyü yapmanın cezaları da yine ölümdü.
Maddi durumu iyi olan her ailenin en az bir kölesi olurdu. Bir kölenin değeri katırdan, eşekten, attan daha azdı. Kölelerin, Hitit vatandaşı kadar hakkı olmazdı fakat çeşitli yasal haklarla belirli imtiyazları vardı. Bir köle özgür bir kadınla evlenebilirdi ancak başlık parasını vermesi gerekiyordu fakat bu kadını kölesi yapmazdı; sadece erkek üç yıl içerisinde başlık parasını tamamlayamazsa o zaman köle durumuna düşüyordu. Buradan şunu anlamamız da mümkün: Bir köle, kendi parasını biriktirebiliyordu. Özgür bir kadının köle bir erkekle evlenmesi durumunda da erkek, kölelikten çıkmazdı. Özgür bir erkek köle bir kadınla evlenirse kadın özgür hale gelirdi.
Köleler mülk sahibi olabiliyorlardı. Para biriktirebiliyorlardı fakat bu onları yine de özgür bireyler yapmıyordu; çünkü ancak iki köle bir özgür vatandaşa eşit olabiliyordu. Yine bir kölenin cezası, sivil vatandaşın aldığı cezanın iki katına denk olurdu. Köleler kiralanabilen, babadan çocuklara devredilebilen, vârisler arasında paylaşılan mallardı.23
3. Hitit Ekonomisi ve Meslekler
Hitit ekonomisinin kökeni tarım ve hayvancılığa dayanıyordu. Halk sur duvarları içerisinde yaşamaz, kentin uzağında yer alan tarımsal arazilere mahsullerini diker ve ufak köylerde yaşardı. Sur içerisinde yaşayanlarsa buradan gelen mahsulleri alırlardı. Bugün bir bozkır havasında olan Hattuşaş ve çevresi, o dönem verimli tarım arazileriyle doluydu. Suyun olmadığı yerlere ise sulama kanalları açarlar, tarımın devamlılığı için sulak alanları aramak zorunda kalmazlardı.
Halk buğday, arpa, bezelye, mercimek, fasulye, nohut, soğan, sarımsak, pırasa, havuç, armut, salatalık, incir, zeytin, üzüm, kayısı, elma, armut, erik, nar, keten, zeytin ve üzüm üretirdi. Özellikle şarap imalatı sebebiyle üzüm bağları oldukça değerliydi.
Çiftçiliğin yanında yoğun bir şekilde küçük ve büyükbaş hayvan yetiştiriciliği vardı. Hatta Hitit kralları fethettikleri yerlerden dönerken ganimet olarak topladıkları küçük ve büyükbaş hayvanları yanlarında getirirlerdi. Birinin sürüsü ne kadar büyükse ve erkek çocuğu ne kadar çoksa o kişi o kadar güçlü demekti.
Sur içerisinde de dönen bir ekonomik yaşam vardı. Yazılı kaynaklarda da belirtilen çeşitli meslek türleri arasında çömlekçilik, fırıncılık, mandıracılık, inşaatçılık, duvarcılık, dansçılık, balıkçılık, bira imalatçılığı, marangozluk, kuyumculuk, bakırcılık, demircilik, dericilik, ayakkabıcılık, şarkıcılık, aşçılık, dokumacılık, terzilik, berberlik, meyhanecilik, müzisyenlik, depo bekçiliği, şarap imalatçılığı ve değirmencilik bulunuyordu. Burada değirmencilere dikkat çekmek istiyorum. Değirmenlerde sebebi net bilinmemekle beraber çoğunlukla kadınlar çalışırdı fakat bir kadın işçi, bir erkek kadar kazanamazdı. Kadın işçilere erkeklerin kazandığının yarısı verilirdi.
Belki aklınıza şöyle bir soru gelebilir: “Bu kadar meslek ve ticaret varken, para nasıl yoktu?”
Hitit ekonomisi değiş tokuşa bağlı bir ekonomi gibi görünse de “şekel” ve “mina” olarak isimlendirilen gümüş madenler satışlar sırasında kullanılıyordu. Şekel, gümüşten yapılmış bir halka ya da bir çubuk olabiliyordu. Bir Hitit şekeli 11,75 gramdı ve 40 şekel, bir mina ederdi. Hitit döneminde bir öküz kiralamak isterseniz bir şekel vermek zorundaydınız. Erkek bir işçinin yıllık maaşı ise hemen hemen 100 şekeldi.
4. Ekmek, Daha Fazla Ekmek: Hitit Beslenme Alışkanlıkları
Yazının Anadolu’da aktif olarak kullanılması sayesinde arkeoloji bilimi, tahminler üzerinden yorum yapmak yerine doğrudan yazılı metinlere bakarak MÖ 1600-1200 yıllarında yaşayan insanlarla bugün de aynı yemekleri yediğimizi fark ediyor.
Daha önce de bahsettiğimiz gibi üretim çiftçilik üzerine kuruluydu. Bu sebeple Hitit halkı yoğun bir şekilde tahıl tüketimi yapıyordu. Temel besin ekmek ve suydu. Muhtemelen şu an aklınıza günümüz ekmekleri geliyor ancak durum bundan tamamen farklı. Mesela kil tabletlerde geçen üç peynirli ekmek… Kurutulmuş ya da duruma göre yaş meyvelerin hamura karıştırılarak
23
Arif Kumaş, “Hitit Hukuki Metinlerinde Ataerkillik ve Anaerklillik Işığında Vesaret”,