Kestaneler Altında. Yakup İsmail

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kestaneler Altında - Yakup İsmail страница 9

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Kestaneler Altında - Yakup İsmail

Скачать книгу

sonra iki hafta tatil! İki haftayı da köyde bizimkilerin yanında geçireceğim.

20.02.1981

      Bir haftadan beri ikinci sömestirdeyiz. Derslere sadece gidip geliyoruz. Kimsenin okumaya zaman ayırdığı yok. Kahveler, lokantalar, eğlenceler… İkinci sömestir sonu sınavlara daha çok var. Bazı arkadaşlar “Ufkun ardında!” diyorlar ve eğlenmeleri bir türlü bir türlü son bulmuyor.

07.03.1981

      Dün doğum günüm vardı. Öğrenciler arasında ne zamandan beri yürürlükte olduğu bilinmeyen bir kaideye göre bütün grubu partiye davet etmek zorundaydım. Tabi herkes yorganına göre uzanıyor. Bugüne kadar birkaç arkadaşımın yaptığı gibi ben de davet ettim bizim grubu. Hepimizin sevdiği muasır edebiyat tarihçisi Doçent de geldi. Her şey normal geçti. Gece yarısına kadar eğlendik.

12.07.1981

      İkinci sömestir de bitti. Sınavlar yalnız beni değil, bütün okul arkadaşlarımı zorladı. Hocalar hepimizi terletti. Ama bütün sıkıntılar artık geride kaldı. İki günden beri evdeyim. Bizimkiler harıl harıl tütün topluyorlar. Üç hafta onlara yardım edeceğim ve ondan sonra öğrenci kampına gitmem gerekiyor. Plevne tarafında bir devlet fabrikasının kuruculuğunda çalışacağız. Çok güzel bir yer diye anlatıyorlar bizden bir-iki yıl daha yukarı sınıflarda olan öğrenciler.

01.10.1981

      İkinci ders yılına başladık. Yaz ayları normal geçti. Yeni bir şey yok. Hepimiz yaz işinden memnunuz. Öğrenci kampındayken hayli çalışmamız gerekti ama iyi de para aldık. Kazandığımız maaş dört aylık bursa eşit. Yani ne de olsa yeni yıla kadar bari para sıkıntısı görmeyeceğim.

09.12.1981

      Bu defa üniversiteliler bayramı o kadar ilginç değildi. Dans salonları yine dopdoluydu ama asayişi bozanlar da az değildi. Bazı arkadaşlarım içkiyi fazla kaçırdılar ve sonunda tatsızlıklara sebep oldular…

01.02.1982

      Üçüncü sömestr sınavları hepimizi zorladı. Beş sınavdan birini bıraktım. Felsefe dersi hazırlık için biraz daha fazla vakit istiyordu. Bu sebepten ona tatilde hazırlanmak kararını aldım. Bazı arkadaşlar geride iki sınav birden bıraktılar.

12.07.1982

      İkinci ders yılı da başarıyla sona erdi. Bu yıl yaz işine gidenler grubuna katılmayacağım. Bizimkiler tütünle uğraştıkları ve yaz aylarında yardıma ihtiyaçları olduğu için okul yönetmenliğine dilekçe verdim ve öğrenci kampından serbest bırakıldım.

06.09.1982

      Defteri bütün yaz açmadım, çünkü kaydedecek bir hadise yoktu. Tütün işinin hafiflediği günlerde oturdum ve bir öykü kaleme aldım. Artık temize çıkardım ama hiç kimseye göstermeye niyetim yok. Üzerinde biraz daha çalışmak istiyorum.

03.12.1982

      Bugün çok heyecanlıyım. Bir ay evvel gazeteye götürdüğüm öykü yayınlandı. Benim ilk öyküm. Okudum. Tam üç defa. Hiçbir değişiklik yapılmamış. Hiçbir söz atılmamış, hiçbir söz de ilave edilmemiş.

10.12.1982

      Üniversiteli arkadaşlarımdan olsun, diğer tanıdıklardan olsun, bugüne kadar öyküm hakkında söz açan olmadı. Belki okumamışlardı, belki de okumuşlardı, fakat müellifi kim olduğunu anlayamamışlardı.

15.12.1982

      Bugün Doçent dediğimiz muasır edebiyat tarihi öğretmenimiz bir hayli cesaret verdi bana. Koridorda arkamdan yetişerek koluma girdi, “gel birer kahve içelim” dedi ve beni yemekhanenin hemen yanı başındaki büfeye doğru sürükledi. Kahveleri alıp boş bir masaya oturduk. Yüzünde hayli ciddi bir ifade vardı. Herhangi bir kabahat mi işledim acaba diye düşündüm. Kahvelerden birer yudum aldıktan sonra sordu:

      “Benden neden gizliyorsun?”

      “Neyi?”

      “Öykü denemeleri yaptığını?”

      Konuşmamızın bu yönde olacağını beklemezdim. Derhal cevap veremedim. Yüzüm allanır gibi oldu. Hatta terledim gibi geldi.

      “Boş zamanlarımda bir şeyler karaladım işte,” diye mırıldandım.

      “İlk deneme olsa da oldukça başarılı olmuş. Devam et. İkinci öykünü hazırladığında gazeteye veya dergiye vermeden önce bana gösterir misin?”

      Sustum bir an. Sonra hemen cevap verdim:

      “Olur hocam.”

      Olumlu cevabım pek yürekten değildi çünkü ona göstereceğim yazı başarısız çıkarsa diye endişeleniyordum. Doçent bir de beğenmezse? Zikrettiği her kusur kafama ağır bir tokmak vuruşu gibi olmaz mı? Ama ne zaman hazır olacağım belli değil ya. Hazır oldum mu düşünür taşınır, öyle hareket ederim.

22.12.1982

      Bugüne kadar okul arkadaşlarımdan hiçbirinin öykümü okumadığını anladım ve üzüldüm. Şimdiye kadar sözü açarlar, neyini beğendiklerini neyini beğenmediklerini söylerler diye her gün bekledim. Hatta ciddi ve uzun bir eleştiriye tutarlar beni diye korkuyordum. Filoloji fakültesi öğrencisiyiz en nihayetinde!

      İkinci bir öykü üzerinde çalışıyorum üç akşamdır. Gündüzleri okula hazırlık gerek. Akşamları oda arkadaşım başkalarının yanına sohbete gidiyor çoğu defa. Benim de gittiğim var ama ondan daha seyrek.

      Oda arkadaşım olmadığı akşamlar öykü üzerinde sakince çalışıyorum.

29.12.1982

      Doçentle yine karşılaştık koridorda. “Sözünü unutmadın değil mi?” diye sordu. Yani acele etmem gerekiyor.

31.01.1983

      Ders yılının ilk yarısı, sınavların da son günü… Dördünü de aldım ve şimdi tatili sakince geçireceğim.

18.02.1983

      Tatilde köydeydim. Hem dinlendim hem de Türk yazarlarından Reşat Nuri ve Yaşar Kemal’den birer roman okudum. Biraz da yeni öykünün üzerinde çalıştım. Artık hemen hemen hazırım.

      Ders yılının ikinci yarısı başladı. Yine sohbetler, yine toplanmalar, danslı geceler. Yılsonu sınavları çok uzak. ‘Buradan göğe kadar’ diyor bazı arkadaşlar. Ben şenliklere her akşam katılamıyorum. Bazıları güceniyorlar. Darılanlar da var. Arada sırada alay edenler bile çıkıyor. Hele cebinde parası bol olanlar. Lakin ben her akşam onlarla beraber olamam ki. Bazen her meteliğin hesabını yapmam gerekiyor.

      Doçent bekliyor ama ben acele etmiyorum. Temize çıkarmış da olsam bir zaman sonra bir daha gözden geçirmek istiyorum.

28.02.1983

      Tatilden dönerken babam elime biraz para sıkıştırmıştı ama artık tükenmek üzere. Bütün diğer masrafları kıstım. Artık yemeği bile kısıtlamak icap edecek. Mektup yazsam diye geçiyor aklımdan. Ama neden rahatsız edeyim ki. Elinde para olsa gönderirdi.

      Geçen gün okul arkadaşlarımdan biri, o da ben gibi köylü çocuğu, tren garında gece yarısına kadar çalıştığını ve bir haftalık yemek parası çıkarabildiğini anlattı. Ben de bu işin

Скачать книгу