Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nden Seçmeler. Evliya Çelebi

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nden Seçmeler - Evliya Çelebi страница 12

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nden Seçmeler - Evliya Çelebi

Скачать книгу

style="font-size:15px;">      Caminin yerinde, Ayasofya’dan sonra birinci derecede sayılan bir mabed varmış. Depremle yıkılmış imiş. Mehmed Han’ın uğuru ile yapının temeli yerin dibine varınca üzerine Mehmed Han Camisi bina olundu.

      Bu caminin sağ ve solundan kademeli taş merdivenle çıkılır ve yerden ta tepesine kadar mimar zirai ile 87 ziradır. Yer hizasından alt eşiğine kadar 4 zira kadar yüksekliktedir. 4 yüksek ayak üzerinde 15 parçalı büyük bir kubbedir. Mihrap tarafı dahi yarım kubbedir. Sağ ve solunda iki tane somaki mermerden amud vardır. Mihrap, minber, hünkâr mahfili, müezzinler mahfili beyaz mermerden, sade güzellikte, eski usul iştir. Kubbesinin içinde iki sıra kandillerle süslenecek tabakaları vardır.

      Mihrabın sol tarafında, Cebe Ali hazretlerinin külaha benzer, dilim dilim bir sancağı vardır.

      Kubbe kapısından mihraba varıncaya kadar çok kalabalık cemaat alacak geniş bir yerdir. Kandillerden başka asılmış vize vesaire yoktur. Fakat duaların kabul olunacağı ruhanıyetli bir camidir. Çünkü yapılırken işçiler arasında Müslüman olmayan kimse kullanılmamıştır. Bugüne kadar da kapısından içeri Yahudi girmemiştir. Hademeleri hep yıkanarak hizmet ederlerdi. Vecid sahibi kimselerin daima geldiği bir yerdir. Kıble kapısından dışarı çıkarken sağ tarafta, dört köşe ak mermer üzerinde, tezhipli ve lacivert ile ve Hattat Demirci Çelebi’nin yazısıyla Peygamber’in İstanbul fethi hakkındaki hadisi kazılmıştır. Haremin81 dört cihetinde, yan sofaları üzerinde ibretle bakılacak renk renk nakışlı sütunlar vardır ki insan hayran olur. Hatta haremin kıble kapısının iç yüzündeki sütunda bulunan taşın çizgilerinde sof hırkalı, Mevlevi külahlı, eli yelpazeli bir derviş sureti vardır ki sanki canlı gibidir. Herkes temaşa eder. Bu haremin ta ortasında bir havuz vardır ki dört tarafında sekiz sütun üzerinde bir mevzun levhalı kurşunla örtülü muhteşem bir kubbedir. Bu havuzun dört tarafında göğe yükselen, minarelerle aynı boyda yeşil serviler vardır ki güya her biri birer yeşil melektir.

      Caminin sağında, solunda birer tabakalı taşla yapılmış yüce minareleri vardır ki seyredilmeye değer. Haremin zemini öyle renk renk mermerlerle döşenmiştir ki sanki gökyüzü mermerleridir. Haremin dört tarafındaki pencerelerin dışarı eteklerindeki kitabeler içinde yeşil somaki üzerine beyaz ham mermerle, Yakuti Müstasami tarzında bir yazıyla Fatiha suresi yazılmıştır. İslam ülkelerinde bugüne kadar mermer üzerinde Yakut hattı görülmemiştir ve o havuz üzerine üstad, hünerini göstermek için sarı pirinçten bir kafes örmüştür ki bu da dikkat çekicidir.

      Büyük havuzun içinde kadeh şeklindeki sanatkârane mermer fıskiyelerden su fışkırmakta olup gece gündüz akmaktadır. Yuvarlak havuzun dört köşesindeki kaynaklardan kalabalık cemaat abdest tazeleyip suyundan içerek susuzluk giderirler. Velhasıl o büyük yapının tamamlanmasına yıpranırcasına çalışıp onu göğe benzer şekilde öyle bir güzel yapmışlardır ki anlatmakta dil acizdir.

      Bu caminin mihrabı önünde, cennet bahçesine benzer bir bahçe içinde Gazi Fatih’in ve ailesinin türbesi vardır. Ondan başka, caminin üç yanında büyük bir odaya benzer bir haremi vardır ki sekiz kapılıdır. Bu haremin iki tarafında çok güzel bahçeler vardır. Onun dışında, caminin iki tarafında Semaniye Medreseleri82 vardır ki öğ rencilerle doludur. Onların dışında, umumi yolda, medreselerin iki yönünde softaların83 odaları vardır.

      Onlar da öğrencilerle doludur. Bir aşhane, hastane, büyük bir konukevi, eski bir hamam, sübyan mektebi ve bezenmiş bir camidir. Yüksek bir yerden dört yanında olan imaretlere dikkatle baksan safi kurşundan gömgök bir imaretler topluluğu görürsün ki parlayıp durur.

      Bu eserlerden başka Koca Fatih’in nice nice imaretlerle İstanbul’un içinde ve dışında yaptırdığı büyük eserler yeni şehri mamur edip şenlendirmiştir.

      Bir zaman sonra Koca Mimar Sinan, mimar halifeliğinden (= kalfalığından) başmimar olup camiye nice nice eklentiler yaptı. Daha sonra “Ali Kuşçu” adlı, nücum ilminde (= astronomide) şöhretli bilgin geldi. Caminin hareminin içinde, Boyacılar Kapısı tarafında Müslüman çocukları için Kur’an dershanesi olarak yapılan yüksek kubbe önünde dört köşe bir beyaz mermer içine vakit tayini için bir alet yaptı ki dünyada eşi yoktur.84

      Kanunî Zamanındaki Büyükvezirler 85

      İlk büyükvezir Karamanlı Piri Mehmed Paşa’dır. Kanunî tahta geçtiği zaman o, büyükvezirdi ve büyükvezirlik yine kendisinde bırakıldı.

      Büyükvezir Makbul ve Maktul İbrahim Paşa, harem-i hastan yetişmiştir. Büyükvezirlikle Mısır’a gidip Hain Ahmed Paşa’yı astırarak Mısır Kalesi’ne yedi kule yaptıktan sonra Mısır’ı imar ederek İstanbul’a geldi.

      Büyükvezir Ayas Paşa, Arnavut asıllıdır. Harem-i hümayun’da yetişmişti. Sonra yeniçeri ağası, Rumeli eyaleti valisi ve vezir oldu.

      Büyükvezir Lûtfi Paşa da inatçı Arnavut kavmindendir. Harem-i hümayundan nice sancaklara sancak beyi olduktan sonra vezirlikle şeref buldu. Büyükvezir Süleyman Paşa, Akhadımlardan dolup haremden yetişti. Şam’a, oradan Mısır’a gitti. Oradan donanma ile Hindistan’a gidip Bender-i Diyü ve daha nice kaleleri Portekizlilerden alıp Hind racasına hediye etti. Birçok ganimet malıyla Yemen’deki Aden İskelesi’ni fethetti. Özdemir Bey ile birlikte Habeş’i86 aldı. Sonra İstanbul’da büyükvezir oldu.

      Büyükvezir Ahmed Paşa, Arnavut kavmindendi. Tedbir, cesaret ve gösterişle meşhur bir vezirdir. Harem-i hümayundan kapıcıbaşılığı ile çıkıp yeniçeri ağası, Rumeli valisi, sonra büyükvezir oldu. Acem Şahı Şah Tahmasb’ı gece baskını ile bozdu. Sonra Tımışvar’ı fethetti.

      Büyükvezir Kalın Ali Paşa, Hersek sancağında Perçe kasabasındandır.87 Saraydan Kapıcıbaşılıkla çıkıp yeniçeri ağası, Mısır valisi, ondan sonra büyükvezir oldu. Çok iri yarı adammış.

      Sonra Sokullu Koca Mehmed Paşa büyükvezir oldu. Bosna sancağında “Sokol” yani “Şahin” kasabasındandır.88 Harem-i hastan kapıcıbaşı olarak çıktı. Nice sancak beyliğinde, Rumeli eyaleti valiliğinde bulundu. Neticede üç padişaha 40 yıl89 büyükvezir olup bir mahlul90 getiren Serhadli fedai onu Kubbe Altı’nda bıçakla birkaç yerinden yaralayarak öldürmüştür.

      Büyükvezir Olmayan Kubbe Vezirleri

      Gebze’de imaret ve cami yapan Vezir Mustafa Paşa (= Çoban Mustafa Paşa) Bosnalıdır.

      Vezir Ferhad Paşa, Arnavut asıllıdır.

      Vezir Koca Kasım Paşa, Süleyman Han’ın şehzadeliği sırasında defterdarı, sonra lalası oldu. İhtiyar olduğu için dördüncü vezir olup Selanik’te emekli iken orada bir cami yaptırıp öldü.

      Vezir Hain Ahmed Paşa, Arnavut’tur. Harem-i hümayundan çıkıp yeniçeri ağası, Belgrad fethinde Rumeli valisi oldu. Sonra Mısır’da

Скачать книгу


<p>81</p>

Caminin bahçe veya avlusuna “harem” denir.

<p>82</p>

“Semaniye” Arapça “sekiz” demek olup Fatih’in cami civarında yaptırdığı sekiz medrese “Semaniye Medreseleri” diye veya “Sahnı Seman” diye adlandırılmış ve İstanbul’un en yüksek öğrenim müessesesi olup yani o zamanın üniversitesi hâline gelip pek değerli bilginler yetiştirmiştir.

<p>83</p>

“Softa”, medrese öğrencisi demektir.

<p>84</p>

Türkistanlı olan Ali Kuşçu meşhur Uluğ Bey’in öğrencisidir. En sonunda Fatih’in hizmetine girmiş ve İstanbul’da hicri 879(= 18 Mayıs 1474 6 Mayıs 1475)da ölmüştür.

<p>85</p>

Sadrı a’zam (= sadrazam) veya veziri a’zam yerine “büyükvezir” dedim.

<p>86</p>

Habeşistan’ın bütünü olmayıp Kuzey Habeşistan’ın kıyı bölgeleri.

<p>87</p>

Daha çok “Semiz Ali Paşa” diye anılır.

<p>88</p>

“Sokollu” demek lazımken kelime Türkçenin ses uyumu kanunlarına göre Sokullu hâline gelmiştir. Çünkü Türkçede “o”, “ö” harfleri yalnız ilk hecede bulunur.

<p>89</p>

Sokullu’nun büyükvezirliği 14 yıl ve 3 aydan biraz fazladır.

<p>90</p>

“Münhal yer” demek istiyor.