Büyük Evin Küçük Hanımefendisi. Джек Лондон
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Büyük Evin Küçük Hanımefendisi - Джек Лондон страница 14
“Ayda yüz dolar.” diye önerdi Bay Crockett.
Dick kafasını salladı.
“Üç yıldır param olmadan kendime bakabildim. Düşünüyorum. Yine de kendime bakabilirim ama burada San Francisco’da paramın bir miktarını istiyorum. Ticari işlerle meşgul olmak niyetinde değilim henüz ama bir banka hesabım olsun istiyorum. Hem de hatırı sayılır miktarda. Neye ve nasıl uygun görürsem öyle harcamak istiyorum.”
Korumalar dehşete düşmüş hâlde birbirlerine baktılar.
“Çok saçma. İmkânsız!” diye söze başladı Bay Crockett. “Buralardan ayrılmadan önceki gibi mantıksız davranıyorsunuz.”
“Bu da benim tarzım sanırım.” Dick iç çekti. “Param ile ilgili anlaşmazlıklar yaşamıştık. O zamanlar yüz dolar istemiştim.”
“Bizim durumumuzu bir düşünün Dick.” diye ısrarcı davrandı Bay Davidson. “Korumalar olarak on altı yaşındaki bir çocuğa para konusunda sınırsız hareket özgürlüğü verirsek, bu nasıl bir tepki alır başkalarından?”
“Şu anda Freda’nın değeri nedir?” Dick gelişigüzel sordu.
“Her zaman yirmi bine satılabilir.” diye cevap verdi Bay Crockett.
“O zaman satın onu. Benim için çok büyük ve her geçen yıl değeri sürekli düşüyor. Koylarda rahatça gezebilmek için dokuz metrelik tekne istiyorum. Bu da bin dolar dahi etmez. Freda’yı satın ve parasını hesabıma yatırın. Şimdi siz, üçünüz bu parayı kötü kullanacağımdan korkuyorsunuz; içki içeceğimi, at yarışlarında oynayacağımı ve koru kızlarıyla har vurup harman savuracağımı düşünüyorsunuz. Bu konuda içinizi ferahlatmak için bir öneride bulunacağım. Dördümüz için ortak vadesiz hesap olsun. Benim bu parayı kötüye kullandığıma karar verdiğiniz an bakiyeyi hemen çekersiniz. Bu arada ek bilgi vermek amacıyla size şunu da söyleyeyim. Bir iş uzmanını buraya getirteceğim ve işin mekanik tarafıyla yani benim ihtiyacım olan bütün bilgilerle beni eğitmesini sağlayacağım.”
Dick itiraz etmelerini beklemedi, konunun mutlak olarak değişmezliğini varsayarak devam etti.
“Menlo’daki atlar ne durumda? Neyse boş verin. Ben onlara göz atıp hangilerini tutacağıma karar veririm. Bayan Summerstone buradaki işine devam edecek. Evin yetkilerini ona veriyorum. Çünkü ayrıntılarıyla planladığım çok işim var. Size söz veriyorum, özel işlerim için bana sınırsız hareket özgürlüğü verdiğiniz için asla pişman olmayacaksınız. Evet, son üç yıldır neler yaptığımı öğrenmek istiyorsanız size hikâyemi anlatmaya hazırım.”
Dick Forrest, zihninin asit gibi olduğunu ve canla başla çalışacağını söylediğinde haksız sayılmazdı. Böylesi bir eğitimin var olduğunu söylemek zordu. Tavsiye almadan her şeyi kendisi yönlendirdi. Zeki insanların nasıl işe alınacağını babasından ve Jingle Bob’daki John Chisum’dan öğrenmişti. Kamp ateşi ile at arabası etrafında toplanıp uzun uzun sohbet eden çobanların yanında sessizce oturup düşünmeyi öğrenmişti. İsim ve görev yerlerini araştırarak profesörler, üniversite rektörleri ve finansal yönetim alanında eğitilmiş iş adamlarıyla görüşmeler gerçekleştirdi. Saatlerce onların konuşmalarını dinledi, nadiren konuştu, nadiren soru sordu, sadece onların sunduklarını dinledi. Birkaç saat içinde onlardan bir fikir ya da bir bilgi öğrenmenin memnuniyeti içindeydi ve ne tür ve nasıl bir eğitim alacağına karar vermesindeki yardımlarına minnettardı.
Sıra özel öğretmenlerini tutmaya gelmişti. Hiç böylesine işe alma ve işine son verme, kiralama ve kovma yaşanmamıştı. Bu konuda kesinlikle alçak gönüllü davranmıyordu. Bir aylığına ya da üç aylığına ücret karşılığında tek bir kişiyi işe alabiliyorken diğer taraftan da ilk günden ya da ilk haftadan bir düzine çalışanı da kovabiliyordu. Onun eğitimi için onlar belki bir saatlerini bile harcamamışken yine de işten kovulanlara bir aylık maaşlarını takdim etmekten geri kalmıyordu. Bunları adil ve asilce yapıyordu çünkü adil ve asil davranmak için parası yetiyordu.
İtfaiye erlerinin kamaralarından artıklarını yiyen ama aynı zamanda su deposunun orada yahni yemeğini küçümseyen o, paranın değerini adam akıllı öğrenmişti. Her şeyin en iyisini satın alıyordu çünkü en ucuzu olduğundan emindi. Bir yıl süreliğine lise kimyası ve lise fiziği alması üniversiteye girmesi için gerekliydi. Cebir ve geometri derslerine çalışırken Kaliforniya Üniversitesinin Fizik ve Kimya Bölümlerinin başkanlarını aradı. Profesör Carey ona kahkahalarla güldü… Ama ilk başta.
“Sevgili oğlum…” diye başladı söze Profesör Carey.
Dick sabırla onun konuşmasını bitirmesini bekledi. Sonra da Dick başladı ve sadede geldi.
“Ben bir ahmak değilim, Profesör Carey. Lise ve akademi öğrencileri hep çocuk. Dünyayı tanımıyorlar. Ne istediklerini bilmiyorlar. Her şey onlara kepçeyle sunulduğu için neyi istediklerini bile bilmiyorlar. Ben ise dünyayı tanıyorum. Ne istediğimi ve neden istediğimi biliyorum. Onlar iki dönem boyunca haftada iki defa birer saat fizik dersi alıyorlar. İki tatilleri var, bu da bir yılı kapsıyor. Pasifik sahilinde en iyi fizik öğretmenisiniz. Dönem yeni bitiyor. Eğer bana tatilinizin ilk haftasını ayırırsanız her dakikasını bana harcayarak, o zaman bir yıllık fizik dersini tamamlamış olurum. Bir haftalık ederiniz ne kadar?”
“Bin dolara bile satın alamazsınız.” Profesör Carey durumu hallettiğini düşünerek cevabını yapıştırdı.
“Maaşınızın ne kadar olduğunu biliyorum.” diye söze başladı Dick.
“Nedir peki?” Profesör Carey ters ters konuşuyordu.
“Haftada bin dolar değil.” Dick aynı terslikle cevap verdi. “Haftada beş yüz dolar değil, hatta iki yüz elli bile değil.” Sözünü kesmemesi için elini havaya kaldırdı. “Biraz önce zamanınızın bir haftasını bin dolara satın alamayacağımı söylediniz. Almayacağım zaten. Ama o haftayı iki bin dolara satın alacağım. Tanrı’m! Yaşamak için o kadar çok yılım var ki.”
“Ve yılları mı satın alacaksınız?” Profesör Carey kurnazca sorguladı.
“Tabii ki. O nedenle buradayım. Üç yılınızı bir defada istiyorum. Ayrıca konuştuğumuz o bir hafta da anlaşmanın bir parçası olsun istiyorum.”
“Ama kabul etmedim.” Profesör Carey güldü.
“Eğer miktar size yeterli değilse, neden size adil gelen fiyatı söylemiyorsunuz?” dedi Dick sertçe.
Ve Profesör Carey boynunu eğdi. Tıpkı Kimya Bölüm Başkanı Profesör Barsdale gibi.
Sacramento ve San Joaquin göletlerinde haftalarca ördek avındayken Dick, aynı anda matematikten özel ders almıştı. Sırasıyla fizik ve kimyadan özel ders aldıktan sonra edebiyat ve tarihten