Büyük Evin Küçük Hanımefendisi. Джек Лондон
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Büyük Evin Küçük Hanımefendisi - Джек Лондон страница 13
Çarpmadan sonra bir daha hiç hareket etmedi. Yirmi metre yükseklikten düşmesiyle boynu kırıldı, kafatası ezildi. İşte tam bu sırada Genç Dick ölümün ne olduğunu öğrendi. Uygarlığın getirdiği, doğru düzgün olmayan ölümler; doktorların hemşirelerin ve anestezi uzmanlarının acı çekeni karanlığa doğru uğurlarken rahatlatması ve merasim, görevler, çiçekler, cenaze işleri kurumunun hepsinin iş birliği ile mutlu bir veda ve öleni onun için ayrılmış alana göndermesi… İşte bu şekilde ölümün ne olduğunu öğrenmeliydi Dick. Ama ani ölümler, ilkel ölümler, çirkin ve sade ölümler -mezbahada bir dananın katledilmesi ya da şişman bir domuzun şah damarının kesilmesi gibi- olmamalıydı. Genç Dick, daha da fazlasını öğrendi: Yaşam ve kaderin aksi rastlantıları, insanoğluna düşman olan evreni, ayrımsamayı harekete geçmeyi, görmeyi ve öğrenmeyi, emin ve hızlı olmayı, canlıları ilgilendiren güçler dengesinin aniden değişebileceğini ve ona uyum göstermeyi. Ve tam oradayken, bir dakika önce arkadaşı olan o tuhaf büzülmüş ve küçülmüş kalıntının yanında duran Genç Dick yalanı hiçe saymayı ve gerçeğin asla yalan olmadığını öğrendi.
Meksika’da Rosewell’in kuzeyinde Pecos Vadisi’nde Genç Dick amaçsızca dolaşırken kendisini Jingle Bob Çiftliği’nde buldu. Henüz on dördünde bile değildi ve çiftliğin maskotu oluvermişti. Yasal evraklarda meşru imzalarıyla Wild Horse, Willie Buck, Boomer Deacon ve High Pockets gibi gerçek kovboylar tarafından “sahici” bir kovboya dönüştürülmüştü.
Yumuşak mizaçlı kolay kolay kırılmayan Genç Dick, bu çiftlikte kaldığı altı aylık dönem sırasında atlar, binicilik ve aynı zamanda kaba saba, terbiye görmemiş erkekler konularında epey bilgi sahibi oldu. İşte bu dönem ona hayat tecrübesi kazandırdı. Örneğin Bosque Grande de Jingle Bob’un sahibi John Chisum vardı ve uzakta Black River ve onun da ötesindeki diğer sığır çiftlikleri de vardı. Çiftliğin gelişeceğini öngören John Chisum sığır kralıydı. Dağlık alanlar yerine dikenli teller ile çevreledi çiftliğini ve bunu yapmaya yönelik olarak içinde su bulunan her biri yüz altmış bin metrekarelik alanlar satın aldı. Ayrıca milyonlarca akre bitişik alanları da avanta olarak aldı çünkü sulama sistemleri kendi kontrolünde olmazsa bu arazilerin değeri yoktu. Kamp ateşi ve yük arabalarının etrafında toplanıp yaptıkları sohbetler sırasında John Chisum’un öngördüğü ama ayda kırk dolara razı olan kovboyların öngöremediği şeyleri öğrendi. Binlerce yaşıtı John Chisum için düşük maaşla çalışırken onun neden ve nasıl sığır kralı olduğunu da öğrendi Genç Dick.
Ne var ki Genç Dick soğukkanlı değildi. Onun kanı kaynıyordu. Tutkuları vardı. İçindeki ateş yanıp tutuşuyordu ve erkeklik gururu vardı. Yirmi saat eyer üzerinde kalmaktan neredeyse ağlayacak hâle gelmişti. Vücudunun her köşesindeki ağrıları görmezden gelmeyi öğrendi, akşam olup da battaniyelerin altına girdiğinde sessizce acıya katlanabildiği ve dayanabildiği için kendisiyle övünüyordu ta ki aynı yolları tekrar aşındırmak zorunda kalıncaya kadar. Ona dayatılan atın üzerine bindi -gece sürüsüyle çıkmak konusunda ısrar etmişti- üzerinde uçuşan muşamba yağmurluğu ile panikle bir yere kaçışan sürüsünü doğru yola çevirirken Genç Dick de kararsız kalmanın en ufak bir izi dahi yoktu. Risk alabilirdi. Risk almaya bayılıyordu. Ne var ki böyle zamanlarda yerine getirmesi gereken sorumlulukları asla yapmamazlık etmedi. Erkeklerin narin olduklarını ve sert kayalıklarda kolayca bir yerlerini yaralayabileceklerinin ya da tepinen toynakların altında kalabileceklerinin farkındaydı. Bir gün bir at binmeyi reddetti ama hayvanın bacakları aniden ona bir şekilde dolandı ve Genç Dick tökezledi. Vücudunun herhangi bir yerinin çatlamasından korktuğundan değil, sadece bir yerine zarar gelecekse daha sonraları John Chisuma’nın da söylediği gibi “masrafların karşılanmasını” istediğini açıklamıştı.
Jingle Bob’da ikamet ederken Genç Dick korumalarına bir mektup yazdı. Şikagolu bir sığır yetiştirici tarafından postaya verilmişti. Çok dikkatli davranarak zarfın üzerine “Ah Singe” diye yazmıştı. Sahibi olduğu yirmi milyon dolar onun pek derdi olmadığı hâlde Genç Dick bu paraları hiç unutmadı ve arazilerinin İngiltere’ye yerleşme kararı alan uzak akrabaları tarafından paylaşılmasından korktuğu için korumalarına hâlâ hayatta olduğunu ve birkaç yıl içinde evine döneceğini haber verdi. Ayrıca Bayan Summerstone’a maaşını düzenli ödemeleri için talimat verdi.
Ama Genç Dick bulunduğu yerden uzaklaşmak istedi. Altı aydır Jingle Bob’daydı ve bu sürenin gereğinden fazla olduğuna karar verdi. Boş gezenin boş kalfası olarak Amerika’da oradan oraya sürüklendi. Güvenlik görevlilerini, polis hâkimlerini, göçebe kanunlarını ve hapishaneleri öğrendi. Ve birinci elden serseriler, gezgin işçiler ve adi suçlular ile tanıştı. Bütün bunların yanı sıra çiftlikler gördü, çiftçiler ile tanıştı. Hatta bir keresinde New York’tayken Amerika’da ilk defa kurulan siloları yaşama geçiren Hollandalı bir çiftçi için bir hafta boyunca böğürtlen topladı. Edindiği bilgilerin hiçbiri araştırma ruhuyla öğrenilmemişti. Onda sadece küçük bir oğlan çocuğunun merakı vardı ve kafasının içinde insan doğası ile sosyal yaşam hakkında çok fazla bilgi toplamıştı. Bu bilgiler gelecek yıllarda ona çok faydalı olacak ve kitapların yardımıyla bütün bu öğrendiklerini sindirecek ve sınıflandıracaktı.
Yaşadığı maceralar ona zarar vermiyordu. Orman kamplarında tanıştığı hapishane kıdemlileriyle bile zaman geçirdi ve onların görgü kuralları hakkındaki düşünceleriyle hayat felsefelerini dinlediğinde hiç etkilenmemişti. O, bir gezgindi ve onlar da yabancı bir tür. Yirmi milyonun güvencesiyle çalmak ya da birilerini soymak için ne ihtiyacı ne de özendirilmeye lüzum vardı. Değişik şeyler ya da değişik yerler onun ilgisini çekiyordu çekmesine de onu alıkoyacak ne bir yer ne de bir ekmek kapısı vardı. Görmek istiyordu, daha çok ve daha çok ve görmeye devam etmek istiyordu.
Üç yılın sonunda neredeyse on altısına girecekken elli dokuz kilo ağırlığında ve daha güçlü bir vücuda sahipken eve gitmenin zamanının geldiğini ve kitaplarını açıp çalışmayı tasarladı. Böylece ilk uzun yolculuğunu yapacaktı. Yelkenli ticaret gemisine bir oğlan çocuğu olarak adını yazdırdı. Delaware Dalgakıran’ından Horn’un etrafından dolaşıp San Francisco’ya ulaşacaktı. Yüz seksen gün süren zorlu bir yolculuktu fakat bittiğinde dört buçuk kilo daha ağırdı.
Kapıdan içeri girdiğinde Bayan Summerstone çığlık atmış ve onun kimliğinin saptanması için mutfaktan Ah Sing’in çağrılması gerekmişti. Bayan Summerstone ikinci kez çığlık attı. Bu sefer onunla tokalaştığında oldu. Genç Dick urgan tutmaktan nasırlaşmış elleriyle sertçe onun elini kavradığında kadının hassas cildi tahriş olmuştu.
Çekingendi, apar topar ayarlanan toplantıda korumalarını selamlarken mahcup görünüyordu. Fakat bu onu dobra dobra konuşmaktan alıkoymadı.
“Artık dediğim gibi olacak.” dedi Genç Dick. “Ben budala değilim. Ne istediğimi biliyorum ve istediğimi de alacağım. Bu dünyada yalnızım. Tabii sizin gibi arkadaşlarımın dışında kimsem yok. Kendime