Tarzan’ın Dönüşü. Эдгар Райс Берроуз

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Tarzan’ın Dönüşü - Эдгар Райс Берроуз страница 6

Жанр:
Серия:
Издательство:
Tarzan’ın Dönüşü - Эдгар Райс Берроуз

Скачать книгу

da ihmal etmedi. Ardından tekrar lüks kamaraya ve genç kadına döndü. Kadın ona hayretten gözleri açılmış bir hâlde bakıyordu.

      “Siz de madam, şayet bu serseriler sizi tekrar rahatsız edecek olursa bana haber verirseniz büyük bir iyilik yapmış olursunuz.”

      “Ah, mösyö!” dedi kadın. “Ümit ediyorum ki bu yaptığınız iyilik yüzünden başınız belaya girmez. Öyle şeytani ve hünerli bir düşman kazandınız ki nefretini tatmin edene kadar hiçbir şey onu durdurmayacaktır. Çok dikkatli olmanız lazım, Mösyö…”

      “Pardon madam, adım Tarzan.”

      “Mösyö Tarzan. Zabitlere haber vermenize razı gelmedim diye benim için gösterdiğiniz kahramanlığa ve centilmenliğe samimiyetle minnettar olmadığımı zannetmeyin. İyi geceler, Mösyö Tarzan. Size olan borcumu asla unutmayacağım.” diyen genç kadın, inci gibi dişlerini ortaya çıkaran oldukça çekici bir gülümsemeyle Tarzan’a reverans yaptı. Tarzan da ona iyi geceler diledikten sonra güvertenin yolunu tuttu.

      Gemide Rokoff’un ve ortağının elinden çeken iki kişinin olması ve bu iki kişinin, yani genç kadın ile Kont de Coude’un, suçluların adalete teslim edilmesine müsaade etmemeleri Tarzan’ın aklını epeyce kurcalıyordu. O gece yatmadan evvel birçok kez aklı, o güzel genç kadına gitti. Kaderin tuhaf cilvesiyle karşısına çıkan genç kadının hayatı, görünüşe göre epey çetrefilliydi. Kadının adını öğrenmediğini fark etti. Sol elinin üçüncü parmağına taktığı ince altın yüzüğe bakılırsa evli olduğu kesindi. Tarzan, gayriihtiyari olarak şanslı adamın kim olduğunu merak etti.

      Tarzan; kısa bir anına şahit olduğu malum küçük dramanın aktörlerinden hiçbirini, deniz seferinin son gününe kadar bir daha görmedi. Sonra o gün, ikindi saatlerinde genç kadınla aniden karşı karşıya geldi. Tarzan güvertedeki sandalyesine doğru yürürken kadın da karşı yönden kendi sandalyesine doğru geliyordu. Tarzan’ı hoş bir gülümsemeyle selamladıktan hemen sonra, Tarzan’ın iki gece önce kadının kamarasında şahit olduğu mevzudan bahsetmeye başladı. Sanki Tarzan’ın, Rokoff ve Paulvitch gibi adamlarla tanışıklığını, kendisinin de o tür bir insan olduğuna yormuş olabileceğini düşünmüş ve bundan büyük bir huzursuzluk duymuş gibiydi.

      “Salı akşamı olanlar sebebiyle mösyö beni kınamamıştır diye ümit ediyorum.” dedi. “Bunu düşüne düşüne kendime dert edindim. O kadar mahcup olmuştum ki o zamandan beri ilk kez kamaramdan çıkıyorum.” diye bitirdi.

      “Aslanlar saldırdı diye ceylanı kınamak olmaz.” diye karşılık verdi Tarzan. “Yanlış hatırlamıyorsam o ikisini size saldırmadan evvel de sigara odasında iş çevirirken görmüştüm, ne tür insanlar olduklarını biliyorum; o yüzden, onlar birine düşman olmuşlarsa bu düşmanlık, düşman oldukları kişinin dürüstlüğüne dair kâfi bir delildir. Öyleleri sadece aşağılıklarla dost olur, asil ve iyi olan her şeyden ise nefret ederler.”

      “Bu şekilde ifade etmeniz çok nazikçe.” diye karşılık verdi kadın, gülümseyerek. “Kâğıt oyunu mevzusunu duymuştum. Kocam bana tüm meseleyi anlattı. Mösyö Tarzan’ın cesaretinden ve kuvvetinden de bilhassa bahsetti; size muazzam bir minnet borcu duyuyor.”

      “Kocanız mı?” diye sordu Tarzan.

      “Evet. Ben Kontes de Coude’um.”

      “Öyleyse borcum fazlasıyla ödendi bile, madam. Kont de Coude’un eşine hizmette bulunduğumu bilmek benim için kâfi.”

      “Ah, mösyö, zaten size borcum öyle büyük ki hakkınızı nasıl öderim, hiç bilmiyorum. Lütfen beni daha fazla yükümlülük altına sokmayın.” dedi ve derken öyle tatlı gülümsedi ki Tarzan, sırf bu gülümsemeyle onurlandırılmak için bile hâlihazırda yapmış olduklarından çok daha fazlasını yapmaya kalkışabileceğini hissetti.

      O gün, onu bir daha görmedi ve ertesi gün de gemiden inme telaşı içerisinde onunla hiç karşılaşmadı fakat evvelsi gün güvertede birbirlerine veda ederlerken kadının gözlerindeki ifadede öyle bir şey vardı ki Tarzan onu aklından bir türlü atamıyordu. Bir okyanus seferinde bu denli hızlı dostluk kurmuşken yine bir o kadar kolay şekilde, bir daha görüşmemek üzere ayrılmaları hüzün verici sayılabilirdi.

      Tarzan onu bir daha görüp göremeyeceğini merak etti.

      3. BÖLÜM

      RUE MAULE’DA OLANLAR

      Paris’e varınca Tarzan doğruca eski dostu D’Arnot’un dairesine gitti. Orada D’Arnot, babası merhum Greystoke Lordu John Clayton’dan ona miras kalan unvan ve mülklerden feragat ettiği için Tarzan’ı epey bir payladı.

      “Sen delirmişsin, dostum.” dedi D’Arnot. “Sadece zenginliği ve makamı değil; damarlarında vahşi bir dişi maymunun kanı yerine İngiltere’nin en şerefli ailelerinden birinin asil kanının aktığını, tüm dünyaya şüphe götürmez şekilde kanıtlama fırsatını da öylece bir kenara attın. Sana inanabilmiş olmalarına akıl sır erdiremiyorum; özellikle de Bayan Porter’ın.”

      “Yani ben bir an dahi inanmamıştım. Afrika’nın o vahşi ormanındayken vahşi bir hayvan gibi dişlerinle avından çiğ et koparıp yediğini, yağlı ellerini bacaklarına sildiğini gördüğümde bile inanmamıştım. O zaman dahi aksine işaret edecek ufak da olsa bir delil vardı; Kala’nın annen olduğuna dair inancında yanıldığını biliyordum.”

      “Şimdi ise babanın, annenle beraber o vahşi Afrika kıyısında yaşadığı korkunç hayatı anlatan, senin doğumunun kaydını tuttuğu günlüğü de var. Üstelik de o günlüğün sayfalarında nihai ve en ikna edici delil olarak senin bebeklik parmak izlerin varken adsız sansız, beş parasız bir serseri olarak kalmak istemene akıl sır erdiremiyorum.”

      “Tarzan’dan daha iyi bir ada ihtiyacım yok.” diye karşılık verdi maymun adam. “Beş parasız bir serseri olarak kalma kısmına gelince öyle kalmaya da niyetim yok. Aslına bakılırsa senin bana gösterdiğin bu fedakâr dostluğuna dayanarak senden şimdi ve ümit ediyorum ki son kez istemek zorunda kalacağım şey, bana bir iş bulman olacak.”

      “Puh sana!” diye çıkıştı D’Arnot. “Onu ima etmediğimi biliyorsun. Sana defalarca söylemedim mi ben, yirmi adama yetecek kadar param olduğunu ve neyim varsa yarısının senin olduğunu? Hepsini sana versem bile arkadaşlığımıza verdiğim kıymetin onda biri etmez, Afrika’dayken senin bana yaptığın iyiliklerin hakkını ödemez, sevgili dostum Tarzan. Unutmadım dostum; senin harikulade cesaretin olmasaydı, Mbonga’nın yamyam köyündeki o kazıkta ölmüş olurdum ben. O yamyamların bedenimde açtığı korkunç yaraların senin fedakârca adanmışlığın sayesinde iyileştiğini de unutmadım. Yüreğin sana, koya dönmeni söylerken orada maymunların amfi tiyatrosunda benimle kalmış olmanın senin için ne ifade ettiğini ise sonradan öğrendim.”

      “Nihayet oraya döndüğümüzde ve Bayan Porter ile yanındakilerin gittiğini gördüğümüzde, benim gibi katbekat bir yabancı için yaptıklarının ehemmiyetini, işte o zaman idrak etmeye başladım. Sana borcumu parayla ödemeye çalışıyor da değilim, Tarzan. Sadece şu var ki şu anda senin paraya ihtiyacın var; ha senin için başka bir fedakârlık yapmışım ha para vermişim, aynı kapıya çıkar. Dostluğum daima senin olacak, çünkü zevklerimiz benzer ve seni takdir ediyorum.

Скачать книгу