Tarzan’ın Dönüşü. Эдгар Райс Берроуз

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Tarzan’ın Dönüşü - Эдгар Райс Берроуз страница 9

Жанр:
Серия:
Издательство:
Tarzan’ın Dönüşü - Эдгар Райс Берроуз

Скачать книгу

korkudan titremiş gibi yaptı ama tuhaf soru karşısında güldü.

      “Ormanın standartlarını aşıp medeniyetin kurallarına göre mantık yürütmek kolay değil, değil mi dostum?” diye sordu şakacı bir şekilde.

      “Aman ne medeniyet!” dedi Tarzan, küçümseyerek. “Orman standartları, amaçsız vahşeti tasvip etmez. Biz ormanda karnımızı doyurmak, kendimizi savunmak ya da eş kazanmak ve yavruları korumak için öldürürüz. Yani, büyük tabiat kanununun buyruklarına göre yaşarız her zaman. Peki ya burada? Offf! Sizin medeni insanlarınız, canavarlardan daha canavar. Sebepsiz yere öldürür; hatta daha da kötüsü, her şeyden bihaber kurbanını kendi sonuna götürmek için kardeşlik gibi asil bir duyguyu kullanarak tuzak kurar. Saldırganların beni pusuda bekledikleri o daireye gitmemin sebebi, bir insan kardeşimin yardım çığlıklarıydı.”

      “İlk başta fark etmedim, sonrasında da uzun bir süre idrak edemedim. Bir kadın nasıl olur da müstakbel kurtarıcısını ölüme sürükleyecek kadar ahlaksızlığa batabilir? Ama vaziyet bunu gösteriyor; orada Rokoff’u görmüş olmam ve daha sonra kadının, benim polise anlattıklarımı inkâr etmesi, kadının bu davranışını başka bir şekilde açıklamaya mahal bırakmıyor. Rokoff, sık sık Rue Maule’dan geçtiğimi biliyor olmalı. Pusu kurup beni beklemiş, planı en ince ayrıntısına kadar tıkır tıkır işledi. Hatta planda bir aksilik çıkmasına karşı kadının ne anlatacağını bile planlamışlar ve işe de yaradı. Benim için her şey gayet ortada.”

      “Pekâlâ, haklısın ama bu sana, benim uğraşıp da öğretemediğim bir şeyi öğretmiş oldu.” dedi D’Arnot. “Hava karardıktan sonra Rue Maule’dan uzak durulması gerektiğini.”

      “Aksine!” diye karşılık verdi Tarzan, gülümseyerek; “Bu beni tüm Paris’teki yürünmeye değer yegâne caddenin orası olduğuna ikna etti. Artık bulduğum her fırsatta oradan geçeceğim; çünkü Afrika’dan ayrıldığımdan beri tecrübe ettiğim ilk hakiki eğlenceyi yaşattı bana bu cadde.”

      “Tekrar gitmene gerek kalmadan da arzu edeceğinden çok daha fazlasını yaşatma ihtimali var.” dedi D’Arnot. “Polisle işin bitmedi henüz, unutma. Paris polisini gayet iyi bilirim; seni temin ederim ki onlara yaptıklarını uzun bir süre unutmayacaklardır. Er ya da geç seni bulacaklar, sevgili dostum Tarzan, bulduklarında da vahşi orman adamını demir parmaklıkların ardına hapsedecekler. Ne dersin buna?”

      “Maymunların Tarzanı’nı asla demir parmaklıklar ardına koyamazlar.” diye karşılık verdi ciddi bir şekilde.

      Bunu söylerken adamın sesindeki bir şey, D’Arnot’un arkadaşına dikkatle bakmasına sebep oldu. Adamın düz dudakları ile soğuk, gri gözlerinde gördükleri, genç Fransız’ın kendi muhteşem fiziksel kuvvetinden daha büyük bir kanun tanımayan bu büyük çocuk için endişe duymasına neden oldu. Polisle tekrar karşı karşıya gelmeden bu meseleyi çözmek için bir şeyler yapması gerektiğini anladı.

      “Daha öğrenecek çok şeyin var, Tarzan.” dedi ciddi bir şekilde. “Sevsen de sevmesen de insanların kanununa uymak zorundasın. Polise karşı gelmekte ısrar edersen, senin de dostlarının da başı beladan kurtulmaz. Bir defalığına durumu senin için onlara izah edebilirim, hatta hemen bugün yapacağım bunu ama bundan sonra kanunlara itaat etmek zorundasın. Kanunun temsilcileri ‘gel’ derlerse geleceksin; ‘git’ derlerse gideceksin. Şimdi emniyetteki arkadaşıma gidelim de bu Rue Maule meselesini halledelim. Hadi gel!”

      Yarım saat sonra ikisi birlikte polis amirinin ofisinden içeri girdiler. Amir, onları çok candan karşıladı. Tarzan’ı, ikilinin birkaç ay önce parmak izleri hususunda yaptığı ziyaretten hatırlamıştı.

      D’Arnot, evvelki akşam meydana gelenleri anlatmayı bitirdiğinde polisin dudaklarında buruk bir gülümseme belirdi. Elinin yanındaki bir düğmeye dokundu ve kâtibin çağrıya yanıt vermesini beklerken masasındaki kâğıtları karıştırdı ve sonunda aradığını buldu.

      “İşte, Joubon.” dedi içeri giren kâtibe. “Şu memurları çağır; hemen odama gelsinler.” Arayıp bulduğu kâğıdı adama verdi ve ardından Tarzan’a döndü.

      “Çok ciddi bir suç işlediniz, mösyö.” dedi, kibarlığı elden bırakmadan. “Bu iyi dostumun yaptığı izah olmasaydı, sizi sert bir şekilde yargılardım muhtemelen. Fakat şimdi, pek duyulmamış bir şey yapmak üzereyim. Dün gece kötü muamelede bulunduğun memurları çağırttım. Teğmen D’Arnot’un hikâyesini bir de onlar dinlesinler. Sonrasında size karşı işlem yapıp yapmama kararını onların takdirine bırakacağım.”

      “Medeniyetin kanunları hususunda daha öğrenecek çok şeyiniz var. Bazı şeyler size tuhaf ya da gereksiz gelebilir, lakin bu şeylerin ardındaki amaçları idrak edene kadar bunları kabul etmeyi öğrenmek zorundasınız. Saldırdığınız memurlar sadece vazifelerini yerine getiriyorlardı. Mesele onların yetkisinde değildi. Her gün başkalarının canlarını ve mallarını korumak için kendi canlarını tehlikeye atıyorlar. Senin için de aynı şeyi yaparlardı. Çok cesur adamlar bunlar ve silahsız tek bir adamın hepsinin hakkından gelmiş olması onları derinden üzdü.”

      “Biraz alttan al da yaptıklarını görmezden gelsinler. Şayet ciddi bir yanılgı içerisinde değilsem siz de çok cesur bir adamsınız; cesur adamlar yüce gönüllü olur.”

      Dört polis memuru içeri girince sohbet devam edemedi. Tarzan’ı gördüklerinde, her birinin yüzündeki şaşkınlık büyüktü.

      “Çocuklar, geçen akşam Rue Maule’da tanıştığınız beyefendi işte burada.” dedi amir. “Gönüllü olarak teslim olmaya gelmiş. Teğmen D’Arnot size mösyönün hayat hikâyesinin bir kısmını anlatacak, dikkatle dinlemenizi istiyorum. Anlatacakları, mösyönün dün gece size karşı tavrını izah edebilir. Buyurun, sevgili Teğmen’im.”

      D’Arnot polislerle yarım saat konuştu. Onlara Tarzan’ın vahşi ormandaki hayatı hakkında bir şeyler anlattı. Ona kendisini korumak için vahşi bir canavar gibi savaşması gerektiğini öğreten vahşi yetişme tarzından bahsetti. Adamın onlara saldırırken akıldan çok içgüdü ile hareket ettiğini anladılar. Adam, memurların niyetini anlamamıştı. O an için bu memurlar onun gözünde, kendi ormanından alışkın olduğu, hemen hemen hepsi de düşmanı olan muhtelif canlılardan pek farklı değildi.

      “Gururunuz incindi.” dedi D’Arnot, bitirirken. “Canınızı en çok yakan şey, bu adamın hepinizi alt etmiş olması. Ama utanmanıza gerek yok. Küçük bir odada bir Afrika aslanıyla ya da büyük bir gorille baş başa kalsanız, mağlup olduğunuz için özür dilemezdiniz.”

      “Nihayetinde dövüştüğünüz kas yığını, kara kıtanın dehşetleriyle defalarca karşı karşıya gelmiş ve her seferinde de galip çıkmış biri. Maymunların Tarzanı’nın insanüstü kuvvetine mağlup olmakta utanılacak hiçbir şey yok.”

      Sonra adamlar durup önce Tarzan’a, sonra da amirlerine bakarken maymun adam, kendisine karşı hissedebilecekleri düşmanlığın son kalıntısının da silinmesi için gereken tek şeyi yaptı. Elini uzatıp onlara doğru ilerledi.

      “Yaptığım hata için özür dilerim.” dedi basitçe. “Dost olalım.” Böylece mesele kapandı lakin bundan sonra Tarzan, polis mevziilerindeki muhabbetin baş konusu hâline geldi ve bu dört cesur adamla birlikte,

Скачать книгу