Gümüş Patenler. Mary Mapes Dodge

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Gümüş Patenler - Mary Mapes Dodge страница 7

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Gümüş Patenler - Mary Mapes Dodge

Скачать книгу

geçen yaz leylek boşuna konmamış çatımıza! Annemin, leyleğin bize şans getireceğini söylediğini ve Janzoon Kolp onu vurduğunda ne kadar ağladığını hatırlıyor musun? Ona bela getireceğini söylemişti. Sonunda şans bizim de yüzümüze güldü! Hans, annem yarın kasabaya pazara yollarsa patenleri oradan alırsın.”

      Hans başını hayır dercesine salladı. “Küçük Hanım parayı bize paten alalım diye verdi, fakat bu parayı kazanırsam, Gretel, yün almak için harcayacağız. Sıcak tutacak bir cekete ihtiyacın var senin.”

      “Hayır!” diye haykırdı Gretel safi bir dehşet içinde. “Paten almayacak mıyız? Ama ben pek üşümem ki! Annem hep demez mi kan yoksul çocukların damarlarında ‘Bu çocuğu sıcak tutmalıyım, bu çocuğu sıcak tutmalıyım!’ diye diye dolaşır.”

      “Ah, Hans!” diye devam etti kız ağlamaklı bir sesle. “Paten almayacağını söyleme bana, ağlayacağım galiba. Hem ben serin kalmak istiyorum, hatta çok sıcaklanmış hâldeyim şu an!”

      Hans aceleyle bakışlarını göğe kaldırdı. Bedeninin her zerresiyle tam bir Hollandalı olarak gözyaşına ya da herhangi bir tür duyguya karşı, oldukça büyük bir korkuya sahipti ve kardeşinin masmavi gözlerinin yaşlarla dolup taştığını görmekten ödü kopuyordu.

      “Bak bana!” diye haykırdı Gretel, durumun ve üstünlüğünün farkına vararak. “Eğer paten almaktan cayarsan perişan olurum. Paten falan istemiyorum ben. O kadar da bencil değilim, ama senin patenlerin olsun istiyorum, hem büyüdüğümde bana da olurlar. Ah, paraları saysana Hans. Hiç bu kadar çok para gördün mü?”

      Hans düşünceli bir şekilde elindeki parayı avcunun içinde döndürdü durdu. Bir çift paten sahibi olmayı ömrü boyunca hiç bu kadar arzulamamıştı, öyle ki bir müsabaka olacağını öğrendiğinde ve diğer çocuklarla boy ölçüşme şansı bulacağına dair yüreğinin derinliklerinde erkek çocuklarına özgü ince bir sızı hissettiğinde bile. İyi bir çift çelik patenle kanaldaki çocukların çoğuna kolayca fark atabileceği konusunda kendine güvendiğini fark etti. O zaman da Gretel’in savı ona oldukça makul göründü. Diğer yandan Gretel’in güçlü ve kıvrak minyon yapısıyla Rychie Korbes’tan hatta Katrinka Flack’ten bile daha iyi kayar duruma gelmek için en fazla bir haftalık bir alıştırma yapmasının yeteceğini biliyordu. Bu son düşünce aklında şimşek gibi çaktığı anda kararını vermişti. Gretel’e sıcak tutacak bir ceket alamıyorsa, o zaman patenleri ona alacaktı.

      “Hayır, Gretel.” diye karşılık verebildi sonunda. “Ben bekleyebilirim. Bir gün ben de iyi bir çift alabilecek kadar para biriktirmiş olurum. Bunu sen almalısın.”

      Gretel’in gözleri parladı, ancak hemen daha cılız bir sesle o da ısrar etmeye devam etti:

      “Küçük Hanım bu parayı sana verdi, Hans. Alırsam vicdanım hiç rahat etmez.”

      Hans kararını vermişçesine başını sallayarak ağır adımlarla yürümeye başladı, Gretel de yarı sekerek yarı yürüyerek ağabeyine yetişmek için gayret ediyordu. Bu sırada çoktan tahta “ayaklarını” çıkarmış, annelerine iyi haberi vermek için aceleyle evin yolunu tutmuşlardı.

      “Ah! Buldum!” diye haykırdı Gretel hayat dolu bir sesle. “Şöyle yapabiliriz. Sana göre küçük bana göre büyük bir çift alalım ve sırayla giyelim. Olmaz mı?” dedi Gretel tekrar el çırparak.

      Zavallı Hans! Oldukça cezbedici bir teklifti bu ancak elinin tersiyle itiverdi; pek engin gönüllü bir çocuktu.

      “Beyhude yere konuşma, Gretel. Ayağına büyük gelen bir patenle asla kayamazsın. Ben bunların arkalarını daraltmadan önce kör tavuk gibi yalpalıyordun üstlerinde. Olmaz, ayağına tam uyan bir çift alacağız ve ayın yirmisi gelene kadar bulabildiğin her fırsatta idman yapacaksın. Benim minik Gretel’im gümüş patenleri kazanacak.”

      Bu fikir, elinde olmaksızın zevkle güldürdü Gretel’i.

      “Hans! Gretel!” diye çağırdı aşina bir ses.

      “Geliyoruz, anne!” diye kulübeye doğru ilerlediler, Hans, paraları elinde hâlen sallıyordu.

      Ertesi gün, gün batımında kanala üşüşmüş onca patencinin arasında maharetli dönüşlerle bir ileri bir geri süzülüp duran kız kardeşini izlerken, Hans Brinker tüm Hollanda’daki en gururlu ve en mesut çocuktu. Yüce gönüllü Hilda, kız kardeşine sıcak tutacak bir ceket vermişti ve dikişleri patlamış pabuçlar da Madam Brinker tarafından pençe vurulup giyilebilir hâle getirilmişti. Minik yaratık ileri geri atılırken yüzü keyiften kıpkırmızı kesilmiş, üzerine kitlenmiş meraklı bakışların ayrımında bile değildi. Ayaklarının altında parıldayan patenler, dünyasını bir peri diyarına çevirmişti sanki ve minnettar gönlünde “Hans, sevgili, iyi yürekli Hans.” sözcükleri dalga dalga yankılanıyordu.

      “By den donder!”14 diye Carl Schummel’e şaşkınlıkla bağırdı Peter van Holp. “Şu kırmızı ceketli, yamalı iç eteklikli küçük kız çok iyi kayıyor. Gunst!15 Sanki topuklarında parmak, kafasının gerisinde de gözleri var! Şuna bak. Müsabakaya katılır da Katrinka Flack’i yenerse ne komik olur.”

      “Şişt! Sesini alçalt!” diye döndü Carl küçümser bir ifadeyle. “Paçavralar içindeki o küçük hanım Hilda van Gleck’in evcil hayvanı. O gördüğün ışıltılı patenler de onun hediyesi yanılmıyorsam.”

      “Demek öyle!” diye sesini yükseltti yine Peter, Hilda en yakın arkadaşı olduğundan yüzünde pırıl pırıl bir gülümseme vardı. “Demek burada da iyilik yapacak bir fırsat bulmuş!” Mynheer van Holp buz üzerinde bir çift sekiz çizip üstüne de kocaman bir “P” meydana getirdikten sonra zıpladı ve bir “H” çizdikten sonra Hilda’nın yanına varana kadar ileri doğru süzüldü.

      El ele paten kaymaya başladılar; başta gülüşüyorlardı ancak sonra düşük bir sesle ciddi ciddi konuşmaya daldılar.

      Ne tuhaftır ki Peter van Holp birdenbire kendi kız kardeşine de Hilda’nınki gibi bir ahşap zincirin yaraşacağı fikrine vardı.

      İki gün sonra Aziz Nicholas Günü16 arifesinde, Hans üç mumu yakıp bitirmiş ve parmağını da bu uğurda yaralamış bir vaziyette Amsterdam’daki pazar yerine varmış, bir çift daha paten alıyor olacaktı.

      V

      EVDEKİ GÖLGELER

      İyi yürekli Madam Brinker! Boğazlarından zorla geçen yavan öğlen sofrasını kaldırır kaldırmaz, bayramlık kıyafetlerini Aziz Nicholas onuruna üzerine geçirip çocuklarının karşısına geçti. “Çocukları neşelendirecek.” diye düşünmüştü kendi kendine ve yanılmamıştı da. Geçen on sene boyunca bu bayramlık elbise pek nadir giyilmişti, ancak öncesinde hizmette kusur etmemiş, sayısız dans ve Kermis sırasında etekleri neşeyle uçuşmuştu. Herkes, güzel Meitje17 Klenck olarak tanıyordu o zamanlar Madam Brinker’i. Elbiseyi muntazam katlanmış olarak yattığı eski meşe sandık içinde görme lütfu nadiren bahşedilirdi çocuklara. Rengi solmasına ve yıpranmaktan elek gibi

Скачать книгу


<p>14</p>

Gök gürültüsü gibi!

<p>15</p>

En iyisi!

<p>16</p>

Çocukların koruyucusu Aziz Nicholas’ı anma günü. 6 Aralık’ta kutlanır. Aşina olduğumuz “Noel Baba” figürünün Avrupa’daki karşılığıdır.

<p>17</p>

Felemenkçede “Genç kız, hanımefendi.”