Kuzin Bette. Оноре де Бальзак
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Kuzin Bette - Оноре де Бальзак страница 7
1799’da kardeşlerden ortancası, Madam Hulot’nun babası dul André, kızını, 1797’de yaralanıp askerlik edemeyecek bir hâle gelen ağabeyi Pierre’e bıraktı ve Levazım Amiri Hulot d’Ervy’nin himayesi sayesinde askerî nakliye işlerinde ufak tefek bazı teşebbüslere girişti. Strazburg’a gelen Hulot oldukça tabii bir tesadüfle Fischer ailesini gördü. Adeline’in babası ile genç kardeşi o sıralarda Alsace’ta ot ve saman müteahhidi idiler.
O zaman on altı yaşlarında olan Adeline, kendisi gibi Lorraine toprağının kızı olan meşhur Madam du Barry’ye benzetilebilirdi. Kusursuz, insanı çarpan güzellerden, tabiatın hususi bir itina ile yarattığı Madam Tallien’e benzer kadınlardan biri idi; tabiat onlara en kıymetli ihsanlarını saçar; kibarlık, asalet, letafet, zarafet, zevk sahibi, ayrı bir beden, tesadüfün o meçhul atölyesinde işlenmiş bir ten… Bu güzel kadınların hepsi birbirlerine tamamen benzerler. Portresi Bronzino’nun şaheserlerinden biri olan Bianco Cappello, aslı meşhur Diane de Poitiers olan Jean Goujon’un Venüs’ü, portresi Doria galerisinde bulunan la Signora Olympia, Madam Ninon, Madam du Barry, Madam Tallien, Matmazel Georges, Madam Récamier… Yılların ihtiraslarının veya gecesi gündüzü eğlence ile geçen ömürlerinin inadına güzel kalmış bütün bu kadınların boyda, endamda, güzellik hususiyetinde göze çarpan benzerlikleri vardır ve bizleri inandırır ki nesiller ummanında aynı tuzlu dalganın kızları olan bütün bu Venüslerin geldiği afrodizyen bir cereyan vardır!
Bu ilahi kabilenin en güzellerinden biri olan Adeline Fischer; kraliçe doğmuş kadınların yüksek meziyetlerine, yılankavi hatlarına, zehirli dokumasına sahipti. Havva Ana’mızın Tanrı’nın elinden aldığı sarı saçlar, imparatoriçe endamı, büyüklük tavrı, profilde muhteşem hatlar, köylü kızı tevazusu, yolu üstündeki hayran bütün insanları, Raphael’in bir tablosu karşısındaki hayran meraklılar gibi durdurdu; bu sebeple Levazım Amiri onu görünce büyüklerine karşı büyük bir saygı besleyen Fischerlerin hayretleri önünde, Matmazel Adeline Fischer’i kanuni müddet zarfında kendine eş yaptı.
1792’de asker olup Wissembourg hatlarının hücumunda ağır yaralanmış olan büyük kardeş, İmparator Napolyon’a, büyük orduya ait her şeye tapıyordu. André ile Johann, İmparator’un himaye ettiği, zaten kendi talihlerini de borçlu oldukları Levazım Amiri Hulot’nun saygıyla sözünü ederlerdi. Çünkü Hulot d’Ervy onları, zeki ve dürüst oldukları için bir fevkalade ihtiyaçlar levazım teşkilatının başına getirmek üzere ordu nakliye kıtalarından çekip çıkarmıştı. Fischer kardeşler, 1804 Seferi sırasında yararlık göstermişlerdi. Sulh zamanında Hulot, sonraları 1806 Seferi hazırlıklarını yapmak üzere Strazburg’a gönderileceğini bilmeyerek onlara Alsace’ta saman müteahhitliği koparmıştı.
Genç köylü kız için bu evlenme, Meryem’in miraca çıkması gibi bir şey olmuştu. Güzel Adeline köyünün çamurlarından, birdenbire imparatorluk sarayı cennetine geçivermişti. Gerçekten, o zamanlar, levazım sınıfının en dürüst, en canla başla çalışanlarından biri olan Amir Hulot; İmparator’un yanına çağırılmış, hassa kuvvetine alınmıştı. Bu güzel köylü kızı, çıldırasıya sevdiği kocasına karşı beslediği aşkla kendi kendini terbiye etmek dirayetini göstermişti. Bundan başka, kadın olarak Adeline neyse, başamir de erkek olarak o idi ve imtiyazlı güzel erkekler soyundandı. İri, sağlam yapılı, sarışındı; mavi ve ateşli, oynak, dayanılmaz incelikte gözleriyle, zarif endamıyla o, d’Orsaylar, Forbinler, Ouvrardlar, hasılı imparatorluğun güzel erkekler taburunda dikkati kendine çekmişti. Uçarı, çapkın olup kadınlar hakkında Direktuvar zamanından kalma fikirlere bağlı kalan bu adamın zendostluğu, karısına karşı beslediği muhabbet yüzünden o zamanlar epey bir müddet kesintiye uğramıştı.
Daha ilk günlerden başlayarak Baron, Adeline’in gözünde hatadan beri bir ilah gibiydi; kadın her şeyi ona borçluydu. Serveti, arabası, konağı vardı ve devrin bütün lüksüne sahipti. Mesuttu, herkes tarafından sevilmişti, asalet payesi kazanmıştı, Barones idi. Hasılı, şöhret sahibi idi, ona güzel Madam Hulot derlerdi. Nihayet kendisine pırlanta bir gerdanlık hediye eden, onu başkalarından daima ayırt eden İmparator’un ayartma tekliflerini reddetmek şerefine de nail olmuştu çünkü imparator, kendisinin yenildiği işte muzaffer çıkan kimseden intikam almaya gücü yeter bir insan tavrıyla zaman zaman “O güzel Madam Hulot, yine öyle akıllı uslu mu?” diye sorardı.
Basit, saf, güzel bir ruhta, Madam Hulot’nun aşkına karıştırdığı taassup motiflerini anlamak için fazla dirayete lüzum yoktur. O, kocasının kendisine karşı kusur edemeyeceğine kendini inandırdıktan sonra, halikinin mütevazı, sadık, gözü kapalı kulu olmuştu. Fazla olarak onun büyük bir sağduyuya, halk terbiyesini sağlayan o sağduyuya sahip olduğunu da unutmayınız. Toplantılarda öz konuşur, hiç kimse hakkında kötü söz söylemez, kendini satmaya çalışmazdı. Her şey üzerinde düşünür; her şeyi, herkesi dinler; namuslu kadınları, doğuştan asil olanları kendine örnek seçerdi.
Hulot, 1815’te, yakın dostlarından birinin, Prens de Wissembourg’un izinde yürürdü bozguna uğramasıyla destani Napolyon harpleri silsilesini Waterloo’da sona erdiren o derme çatma ordunun teşkilatçılarından biri oldu. 1816’da Baron, Feltre Nazırlığının belalılarından biri oldu ancak 1823’te levazım kıtasındaki vazifesine iade edildi çünkü İspanya harbi için ona ihtiyaçları vardı. 1830’da Louis Philippe tarafından eski Napolyon taraftarları arasından yapılan bir devşirmede, bir nazırlığın dört genel müdüründen biri olarak devlet idaresinde yeniden göründü. Kral ailesinden küçük evlat kolunun tahta çıkışından -ki o bu hadisede faal bir yardımcı rolü oynamıştı- itibaren, Harbiye Nazırlığında işe çok yarar bir müdür olarak kalmıştı. Zaten mareşal asasını da elde etmişti; Kral için, onu hiç olmazsa ya nazır yahut da âyan azası yapmaktan başka çare kalmamıştı.
1818’den 1823’e kadar işsiz güçsüz kalan Baron Hulot, kadınlarla fazla düşüp kalkmaya başladı. Madam Hulot, Hector’unun ilk sadakatsizliklerini imparatorluğun meşhur akıbetine kadar götürebiliyordu. Barones de on iki yıl müddetle evinde tek başına prima donna assoluta6 sefası sürmüştü. Kadınların uysal ve iffetli eş rolü oynamayı kabul ettikleri zaman kocalarının kendilerine gösterdikleri o alışılmış muhabbetten Barones hâlâ faydalanıyor, gıybet eden bir sözü karşısında hiçbir rakip kadının iki saat bile dayanamayacağını biliyor lakin gözlerini kapıyor, kulaklarını tıkıyor, kocasının ev dışındaki gidişatını öğrenmek istemiyordu. Nihayet, Hector’una, bir annenin şımarık bir çocuğa yaptığı muameleyi yapıyordu. Biraz önce geçen konuşmadan üç yıl önce Hortense, Varieteslerde alt katın sahneye yakın bir locasında, babasını Jenny Cadine’le birlikte görmüş “Aaa, bak, babam!..” diye bağırmış, Barones de “Aldanıyorsun meleğim, o Mareşal’in yanına gitti.” diye karşılık vermişti. Barones, Jenny Cadine’i pekâlâ görmüştü lakin o kadını o derece güzel görünce kalbinin daraldığını hissedecek yerde, kendi kendine “Ah şu Hector kâfiri, herhâlde çok mesut olmalı!” diye söylenmişti. Bununla beraber, ızdırap çekiyor, kendini gizliden gizliye müthiş öfkelerin kucağına atıyordu lakin Hector’unu tekrar görünce gözünün önünde on iki yıllık tertemiz saadeti canlanıyor, şikâyet etmek kudretini kaybediyordu. Baron’un kendisini sırdaşı telakki etmesini çok isterdi lakin ona karşı duyduğu saygı yüzünden hovardalıklarından haberi olduğunu açığa vurmak cesaretini hiçbir zaman gösterememişti. Bu ruh inceliği aşırılıklarına ancak kötülüğe karşılık vermeden dayanmasını bilen o güzel halk
6
Tek kadın.