Muhteşem Ressam. James Arthur Anderson
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Muhteşem Ressam - James Arthur Anderson страница 8
“Elinde yunus tutan bu putto harikulade!” dedi Clarice. “Üstelik annen bir aşk meleği ve baban da bir yunus istemişti. Bu şekilde herkes memnun olur.”
“İnsan eşinin zevkine güvenmeli,” dedi adam. “Andrea da ben de senin gibi düşünmüştük!”
Böylece sohbet ederek çeşmeye güzel bir yer bulmak için yürümeye başladılar. Leonardo’nun tüm bu konuşmalardan uzak kaldığını ve Davut heykelinin yanında beklemeye devam ettiğini fark eden Madonna Lucrezia ise genç adamla konuşmak için onun yanına doğru ilerledi.
Lorenzo, turnuvasını Lucrezia Donati’nin onuruna düzenlemişti ve yine aynı hanımefendinin adına şiirler yazıyordu. Eşinin kendisine olan sevgisinden tamamen emin olan Madonna Clarice tüm bunları platonik bir arkadaşlık sevgisi olarak görüyor ve önemsemiyordu. Lucrezia Donati, soyundan geldiği Piccarda Donati’ye benziyordu. Piccarda Donati içinse Dante şu satırları yazmıştı:
“İyilik ve güzellik arasında hüküm süren kız kardeşim, hangisine daha yakındır bilinmez.
O, alnında asil tacı, kalbinde zafer ve mutlulukla,
Yüce Olimpos’ta oturur.”
Dante’nin Piccarda’sı gibi Lucrezia da, Leonardo’ya bakarak “hafifçe” gülümsedi. Kendisi, güzel ruhunu güzel bir bedenle gösteren gerçek bir Platoncuydu.17 Gülümsemekse ruhun canlılığını yansıtmak değil miydi? “İçeride ışıldayanın dışarı yansıması.”
“Sizi ilk gördüğüm anda, bu Davut heykelini inceleyişinizden anlıyorum ki siz bu zanaatın bir öğrencisisiniz,” dedi Leonardo’ya.
Leonardo ise heykele değil de önündeki hanımefendiye döndü ve gerçekten de bir öğrenci olduğunu söyledi.
“Öyleyse,” dedi kız gülümseyerek, “sizin bu şaheser üzerine görüşlerinizi duymak isterim.”
Genç adam kendi fikrinin sorulmasından onur duyarak heykelin anatomisi, pozu ve canlılığının fevkalade olduğunu söyledi.
“Ah, elbette bir heykeltıraş olarak siz bu şekildeki detayları benden çok daha iyi bilir ve anlarsınız. Ben yalnızca Majesteleri’nin yüzüne bakıyor ve hayran kalıyorum,” diye yanıtladı kız.
Genç adam, yalnızca bir çoban olan Davut’a bu hanımefendinin niçin majesteleri diye hitap ettiğini anlayamasa da hem yüzdeki hem de saçlardaki çalışmanın gerçekten de hayranlık verici olduğunu söyledi.
“Söylemek istediğimi tam olarak anladığınızı düşünmüyorum,” diye yanıtladı kız gülümseyerek. “Eğer yakından bakarsanız fark edeceksiniz ki Messer Andrea bize gizli bir oyun oynamış. Bu bir çoban değil, genç bir hükümdar!”
Bunun üzerine Leonardo tüm dikkatini heykele verdi.
“Gülüşüne bir bakın,” dedi kız. “Majesteleri kendisine tamamen hâkim. Bu yüzden de bir soylu gibi hem kendisinden hem de çevresindekilerden emin. Bir taht veya orduya ihtiyacı yok; o yalnızca konuşsun, herkes onu dinleyip takip eder!”
Kızın samimiyeti genç adamı bir mıknatıs gibi çekiyordu. Tekrar gözlerini kızın yüzüne çevirdi.
“Ayrıca,” diye ekledi genç kadın gülümseyerek, “neşesi sayesinde herkes onu sevecek. İlahi filozofun dediği gibi, ‘Tatlı bir neşeyle ve ölçülü bir gülümsemeyle ruhunu yansıtmak insanın yapması gereken bir şeydir.’”
“Ah,” diye mırıldanarak devam etti, “eğer cumhuriyet yerine bir krallık yönetiminde yaşarsam Tanrı bana böyle bir kral bahşetsin.”
“Madonna!” diye haykırdı genç adam, kızın samimiyetiyle âdeta sarhoş bir halde. “Sizin gülümsemeniz tıpkı bu heykelinki gibi, tarif ettiğiniz gibi!”
“Bu ne güzel bir iltifat!” diye gülümsedi genç kadın, zarafetle eğildi. Ardından arkasını döndü ve uzaklaştı. Bu şekilde yürürken Lucrezia de’ Donati nezaket dolu gözlerle arkasını döndü, “Şimdi gitmeliyim çünkü diğerlerine çeşme için yer seçiminde yardımcı olmazsam ilgilenmediğimi zannederler!” dedi.
Böylece Leonardo bu güler yüzlü Platoncu kadının, zarif Floransalıların en zarifinin gidişini izledi.
Kendi başına kalan genç adamın düşünceleri Madonna Lucrezia’dan heykele doğru kaydı. O zamana dek hangi hataları yapmış olursa olsun ve gelecekte de nasıl yanlış alışkanlıklar edinirse edinsin Leonardo her zaman tepeden tırnağa bir sanatçıydı.
Tanrım! Bronz Davut heykelinin gülüşünün sırrı buydu! Asil hanımefendilerin atölyedeki büstlerinin ve Verrocchio’yu ziyarete sıkça gelen Platoncu soyluların dudaklarındaki gülümsemenin sırrı! Kendine tamamen hâkim oluşun felsefi gülüşü, özgüvenin aristokratik gülüşü, sağlıklı mizaca sahip bir ruhun sağlıklı bir bedenden dışarı doğru parıldayan ışıltısıydı bu.
Genç adam bir an Verrocchio’nun bu gülümsemenin ardındaki sırrı bilip bilmediğini merak etti. Belki de Kral Davut’un bu gülüşünü müşterileri arasındaki asil bir Floransalı gençten esinlenerek yerleştirmişti. Sonra dikkati tekrar heykele döndü. Baktıkça kendisi de dik durarak kaşlarını hafifçe kaldırmaya başladı ve özgüvenle gülümsedi.
Dördüncü Bölüm
Bir Meleğin Kanatları Üzerine
Aradan dokuz ay geçti. Dürüst ve nazik Piero de’ Medici göğe yükselerek huzura kavuşmuştu. Oğulları Lorenzo ve Giuliano onun işlerini devralmışlardı.
Piero de’ Medici damla hastalığından ölmüştü ve bu dünyada Andrea Verrocchio’nun hazırlayacağı tabutu, diğer dünyada ise onur tacını ve zaferini bekliyordu. Bu sırada Tommasso Soderini ve diğer hükümet görevlileri, Lorenzo ve kardeşi Giuliano’dan gerçekte var olmayan hükümet kurumları adına makamsız yöneticiler olarak çalışmalarını talep etmişlerdi.
Verrocchio’nun atölyesi iş uğultusuyla doluydu. Dışarıdaki çalışma alanında Francesco di Simone ve çırakları katedral için hazırladıkları büyük top üzerinde çalışıyor, topun en hafif fakat en güçlü halini yakalamak için dökümlüyor, kalıp dolduruyor, şekil veriyor ve perçinliyorlardı. Bir çırak, Piero de’ Medici’nin lahit parçası haline gelecek kırmızı bir mermeri kabaca yontuyordu.
Ortadaki çalışma alanında iki çırak, kilden bir niş üzerindeki çalışmalarını bitiriyordu. En başta yalnızca bir figürü sığdıracak şekilde yapılmasına rağmen nişin içine hem İsa’nın hem de Aziz Thomas’ın koyulması istenmişti. Bu problemi çözmek için Andrea, çırakların şimdi üzerinde çalıştığı nişi, Or. San Michele’nin duvarındaki bir nişten esinlenerek tasarlamıştı. Öte yanda ise bir gümüşçü, Sala dell’ Audienza için Signoria
17
Antik Yunan filozofu Platon’un ardından adlandırılan idealist felsefe öğretisi. (ç.n.)