Mozart: Bir Yaşam Serüveni. Heribert Rau

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Mozart: Bir Yaşam Serüveni - Heribert Rau страница 12

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Mozart: Bir Yaşam Serüveni - Heribert  Rau

Скачать книгу

kaygısız bir şekilde âdeta bir taç gibi yükseliyordu, çiçek köklerini andıran ince sütunları revakları taşıyordu. Zeytin, kestane ve nar ağaçları ile çam, servi ve defne ağaçlarının koyu gölgeleri resmedilmeye değer bir güzellikle kaynaşmıştı. Bu yoğun yeşillik ve geniş çiçek yatakları arasında paha biçilmez heykeller duruyordu: Meşhur Donatello’nun Perseus’u elinde korkunç Medusa’nın başıyla muzafferdi; vecit halindeki Sabine’i yarı şiddetli yarı müşfik bir şekilde, adaleli kolunda destekleyen cüretkâr bir Romalı Giambologna’nın eseriydi. Bunların yanında İtalyan sanatçıların diğer müthiş eserleri vardı.

      Nadir güzellikte bir yerdi. İnsan burada olağanüstü bir zenginlik ve zevk inceliğinin kendilerine seçkin bir tapınak inşa ettiğini anlıyordu. Aynı zamanda sükûnet ve huzurun burada yaşadığını görebiliyordu. Ah! Derler ki sükûnet ve huzur insanlık arasında pek ender bulunur. Hatta bunların dış görünüşleri bile bir tılsım gibi hissedilir. Kendi ruhlarımızın tüm vahşi arzularını ve bütün tutkulu çatışmalarını bu tılsımın korumasına bırakmayı isteriz.

      Şimdi bahçenin asma yapraklarıyla kaplı kapısını açmakta olan bu görkemli kişi, Farinelli soyadlı Signor Carlo Broschi idi. O yüzyılın en meşhur adamlarından biriydi. Kendi çağının ve önceki zamanların en büyük şarkıcısıydı. Tabiatın bahşettiği olağanüstü bir sese ve müzik dehasına sahipti, paranın ve İtalya’nın sağlayabileceği tüm eğitimi edinmiş ve yıllarca rakipsiz kalmıştı. İspanya sarayında kaldığı uzun süre boyunca kraliyet ailesi tarafından onurlandırılıp sevilmişti. Zira bahtsız V. Philip ile aynı derecede korkunç bir felaketin yaşamına musallat olduğu halefi VI. Ferdinand dönemleri boyunca Farinelli, dertli Saul için Davut’tan fazlası olmuştu.14 Onun müziği, günün kısa bir bölümü boyunca İspanya hükümdarı olarak görevlerini yerine getirmesi için yatalak kralı uyandırabilen hemen hemen tek güçtü.

      Farinelli çeşitli payeler ve servetle donatılmış olarak son yıllarını sanat ve felsefeyle geçirmek üzere İtalya’ya geri döndü. Başarılarla dolu muhteşem bir yaşamın huzurlu sonu için sessiz bir sığınak olarak bu köşkü yaptırdı.

      Bu yeni Tusculum’un15 iç bölümü, dışıyla ahenk içindeydi. Eve geniş bir verandadan giriliyordu. Verandanın ince sütunları, şimdiden asma sarmaşıklarının taze yapraklarıyla sarılmıştı. Hoş ve rahat koltuklar ile antik tarzda oyulmuş masa, burasının saygıdeğer filozof ve müzisyenin en sevdiği köşe olduğunu ele veriyordu.

      Bu verandadan ferah bir salona giriliyordu. Odanın iki yanında da Roma dünyasının en büyük adamlarının beyaz mermer büstleri vardı. Bütün zemin kat antika mobilyalarla döşenmişti. Bunların güçlü sadeliği ve binanın mimarisiyle uyumu, bir Roma imparatorunun evine şeref kazandırmış olurdu.

      Köşkün üst katı ise çok farklıydı. Alt kattaki odalar aristokrasiden veya kraliyet ailesinden misafirleri ağırlamak için döşenmişken, üstteki odaların gerçek bir sanatçı ve filozofa uygun olarak geçmişten soylu çağrışımlarla dolu sessiz ve rahat bir yuva olarak tasarlandığı açıktı.

      Yoğun süslemeli salonun iki tarafındaki geniş ön odalardan doğuya bakanında Farinelli’nin dünyaca ünlü müzik kütüphanesi yani İspanya Kraliçesi’nden kalan o paha biçilmez miras bulunuyordu. Batıdaki odada ise yine aynı soylu elin iki kralın velinimetine duyduğu minnettarlık ve hürmetin simgesi olarak armağan ettiği piyanolar ve diğer enstrümanlar vardı. Her enstrüman, büyük İtalyan ressamlarından birinin adını taşımaktaydı: Raphael, Coreggio, Ttitan, Guido vs. Bunların yanında ise enstrümanların en nadir ve kıymetlisi yani Farinelli’nin viola d’amour adını verdiği biricik gözbebeği olan o ünlü keman vardı. On altıncı yüzyılda Cremona’da, Amati’nin elinden çıkmıştı.

      Heybetli ihtiyar müzisyen şık köşkünde tamamen yalnız değildi. Onun için bir eşten ya da kardeşten daha kıymetli olan bir dostu vardı. Bu kişi bilge Fransisken, Giovanni Battista Martini idi. İtalya’nın en büyük müzik âlimi ve meşhur Bologna Filarmoni Akademisi’nin başkanıydı. Ayrıca Laggio Fondamentale Prattico di Contrapunto adlı harika bir eser kaleme almıştı. Bu eser ve sanat dünyasına yaptığı hizmetlerden dolayı Büyük Friedrich, ona tebriklerini ilettiği imzalı bir mektupla birlikte mücevherlerle donatılmış bir portresini yollamıştı.

      O sıralarda iki arkadaş son derece kapsamlı ve felsefi bir eser olacak olan Müzik Tarihi ile derinden meşguldü. Bu, Martini’nin özel bir girişimiydi ama arkadaşı da muazzam kütüphanesini ve yaşamı boyunca sürdürdüğü kendi çalışmalarının sonuçlarını kullanımına sunarak katkıda bulunuyordu.

      Farinelli (yukarıdaki uzun betimleme nedeniyle biz geciksek de o hiç zaman kaybetmeyecekti) kütüphanesine girdiğinde Peder Martini’yi yazı masasına eğilmiş olarak buldu. Büyük odanın tam ortasındaki masa, kocaman kitaplar ve parşömen ruloları altında yarı yarıya gömülü haldeydi.

      Fakat her nedense saygıdeğer Fransisken her zamanki neşesiyle çalışmıyordu. Farinelli onu içtenlikle karşıladıktan hemen sonra bu durumu fark etmişti. Hareketlerindeki bir şey, onda hiç de alışıldık olmayan bir huzursuzluğu ele veriyordu. Nihayet mürekkep lekeli dolmakalemi bırakıp ayağa kalktı.

      “Bugün hiç çalışamıyorum!” dedi, sanki tembelliği yüzünden vicdanı onu biraz rahatsız ediyor gibiydi. “Çok tedirgin ve endişeliyim.”

      “Öyle mi?” diye cevap verdi Farinelli gülümseyerek. Bu sırada ardından odaya girmiş olan beyaz saçlı bir hizmetçiye işaret etmişti. Bunun üzerine hizmetçi, ikisine de birer bardak hakiki Lachrima Christi ikram etti. “Dün akşamki konser nedeniyle kendinden geçen bir tek benim sanıyordum!”

      “Beni asıl etkileyen konser değil, o muhteşem genç maestronun görüntüsünün bende uyandırdığı düşünceler,” diye cevap verdi Peder Martini, kadife başlığını beyaz ve yüksek alnından geriye iterek. “Beni gerçekten büyüledi ama yine de onun için endişelenmemek elimde değil. Büyük bir müzik yaratıcısı olabilir zira bu gelecek ihtimali, koyu mavi gözlerinde belli belirsiz gözüküyor. Fakat bunun yerine yalnızca yüzeysel parlaklıkta bir dâhi, yani sadece yetenekli ve popüler bir icracı olarak kalmasından korkuyorum. Nitekim bu dâhilerin çoğunlukla böyle olduğu ortaya çıkar.”

      “Fakat sevgili dostum ve kardeşim, unutma ki genç Amadeus Mozart’ın bugüne kadarki hikâyesi bu korkunun yersiz olduğunu gösteriyor. Bize Viyana’dan, Paris’ten ve Londra’dan onun hakkında yazılanları düşün. Viyana’da iki opera besteledi. Şimdi ise bu on dört yaşındaki genç, sanki dünyanın en kolay işiymiş gibi bir sonraki Milano Karnavalı için yeni bir opera üzerinde çalışıyor.”

      “Evet,” diye karşılık verdi Peder Martini, Lachrima Christi’sini endişeli bir şekilde yudumlayarak. “Ama artık İtalya’ya adım attı. Yalnızca bir eğlence yahut beceri gösterisi alanı olarak değil soylu ve gizemli bir sanat olarak müzikle yüz yüze geldi. Onu Filarmoni Akademisi’ne sokabilirsek, bir cavaliere filarmonico olarak İtalya’da kariyeri kesin olacaktır. Ne var ki korkunç bir çileyi aşmak zorunda kalacak!”

      “Ne yapılabilir bakacağız,” diye cevap verdi Farinelli. “Şu muhakkak ki genç Mozart son iki yılını en büyük üstatları ihtimamla çalışarak geçirdi. Stradella, Carissimi, Scarlatti, Leo, Hasse, Bach ve Handel, onun

Скачать книгу


<p>14</p>

Eski Ahit’e göre Saul, İsrail Krallığı’nın ilk kralıdır. Düşmanlarıyla mücadelede zorluklar yaşayan Kral Saul ayrıca “kötücül bir ruh” yüzünden eziyet çekmektedir. O sıralarda Peygamber Samuel, genç bir çoban ve yetenekli bir müzisyen olan Davut’u saraya getirmiştir. Davut muhteşem arp icrası sayesinde Kral’ın ferahlık bulmasına yardımcı olur. Daha sonraları ise Kral’ın damadı olacaktır. (ç.n.)

<p>15</p>

Tusculum: İtalya’da antik bir Roma kenti. (ç.n.)