Mitoloji Rehberi. Helen Archibald Clarke

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Mitoloji Rehberi - Helen Archibald Clarke страница 14

Жанр:
Серия:
Издательство:
Mitoloji Rehberi - Helen Archibald Clarke

Скачать книгу

vadiye doğru yola koyulmuşlar.

      Ormanda biraz ilerledikten sonra geyik izlerine rastlamışlar. Yavru kurtlar koşturarak geyiğin peşine düşmüş, ihtiyar kurt ve Manabozho da acele etmeden onları takip etmiş.

      “Söyle bakalım,” diye lafa girmiş ihtiyar kurt. “Sence bu çocuklardan en hızlısı hangisi? Zıplayışlarından anlayabilir misin?”

      “Zor soru,” diye karşılık vermiş Manabozho. “Uzun atlayışlar yapan, bence en hızlısı o.”

      “Ha! ha! Yanıldın,” demiş ihtiyar kurt. “Evet, iyi bir başlangıç yaptı ama ilk yorulan o olacak; en geride görünen ise avlayacak olan.”

      Bu sırada yavruların avın peşine düştükleri noktaya gelmişler. Yerde, içlerinden birinin avlanma partilerinde kullanmak için taşıdığı küçük ilaç kesesine benzer bir şeyi düşürdüğünü görmüşler.

      “Al onu Manabozho,” demiş ihtiyar kurt.

      “Yok, bu kirli kurt postunu ne yapacağım?”

      Yaşlı kurt yere düşeni almış, çok güzel bir kaftanmış.

      “Bunu alırım,” diye bağırmış Manabozho.

      “Hayır,” demiş sihirli güçlerini kullanan ihtiyar kurt. “Bu incilerle bezenmiş bir kaftan. “Acele et!” demiş ve hızla uzaklaşmış.

      “O kadar hızlı koşamıyorum!” diye bağırmış Manabozho arkasından. “Ah bu lanet olası kuyruk!”

      Geyiğin yattığı yere vardıklarında, yavru kurtların avlarının peşinde yeni bir hamle yapmak üzere olduğunu görmüşler.

      “Aa!” demiş ihtiyar kurt. “Bu geyik çelimsiz. İzinden belli, avın şişman mı yoksa çelimsiz mi olduğunu her zaman anlarım.”

      Az ileride geyiğe saldıran yavru kurtlardan birinin bir ağacın üzerinde dişini kırdığını görmüş.

      “Manabozho,” demiş ihtiyar kurt, “torunlarından biri avını yakalamış. Git de onun okunu al.”

      “Hayır,” demiş Manabozho. “Pis bir kurt dişini ne yapacağım?”

      İhtiyar kurt dişi çekip almış. Bir de ne görsün, muhteşem gümüş bir ok.

      Sonunda yavrulara yetişmişler ve onların çok şişman bir geyiği avladığını görmüşler. Manabozho’nun karnı çok açmış ancak ihtiyar kurt yine sihirli güçlerini kullanmış ve Manabozho ava baktığında kemik kalıntılarından başka bir şey göremez olmuş. “Tam tahmin ettiğim gibi pis, açgözlü kurtlar hepsini yemiş. Arkamda bu kuyruğum olmasaydı birkaç lokma yemek için zamanında gelebilirdim,” demiş kendi kendine ve kuyruğa en içten beddualarını etmiş. Yine de tek kelime etmeden bir köşeye oturmuş.

      Sonra ihtiyar kurt, yavrulardan birine seslenmiş:

      “Büyükbabana biraz et ver.”

      Yavru onun emrine itaat etmiş ve Manabozho’nun yanına gelerek av sırasında biriken kozalaklarla güzelce terbiye edilmiş kendi gür kuyruğunun diğer ucunu ona uzatmış.

      Manabozho yerinden sıçrayıp bağırmaya başlamış:

      “Seni hain kurt, karnın doyduğuna göre akşam yemeğim için seni yiyeceğimi mi düşünüyorsun? Yürü git başımdan.”

      Bunu söyledikten sonra, Manabozho öfkesine hâkim olamayarak uzaklaşmaya başlamış.

      “Geri dön kardeşim,” diye bağırmış kurt. “Kör olmuşsun.”

      Manabozho arkasına dönüp bakmış.

      “Çocuğa haksızlık ediyorsun, şuraya bak!”

      Manabozho ne görsün, bir yığın taze et yemeye hazır bir biçimde yerde duruyormuş. Bu kadar lezzetli yemekler karşısında gülümsemiş.

      “Hayretler içinde kaldım,” demiş. “Et ne kadar da güzel görünüyor!”

      “Evet,” diye yanıt vermiş ihtiyar kurt. “Bizde böyledir, her zaman işimizi biliriz ve en iyisi neyse onu avlarız. Avcıyı iyi yapan, uzun kuyruğu değildir.”

      Manabozho dudağını ısırmış.

      Artık kışı geçirecekleri yeri ayarlamışlar. Yavru kurtlar ava çıkmış ve kısa sürede bol etle geri dönmüşler. Yavrular yokken bir gün ihtiyar kurt, bir geyikten kalan iri kemikleri kırarak oyalanıyormuş.

      “Manabozho,” demiş, “bu kaftanı kafana ört ve ben kemiklerle uğraşırken bana bakma çünkü parçalar sıçrayıp gözüne kaçabilir.”

      Manabozho kendine söyleneni yapmış ama kaftandaki bir delikten kurdu izlerken bir parça fırlayıp gözüne isabet etmiş.

      “Ah! Ne diye bana saldırırsın seni ihtiyar kurt?”

      “Demek ki bana bakıyorsun.”

      “Hayır, hayır, sana neden bakmak isteyeyim ki?”

      Manabozho, bakmasan canın yanmazdı.”

      “Hayır, hayır, bakmıyordum,” demiş Manabozho ancak içinden “Bu kötülüğü ona ödeteceğim,” diye geçirmiş.

      Ertesi gün eline bir kemik almış ve kurda dönerek:

      “Kardeşim, kafanı kaftanla kapat ve bana bakma çünkü gözüne bir parça gelmesini istemem.”

      Kurt söyleneni yapmış ve Manabozho, geyiğin büyük bacak kemiğini alarak önce kurdun kafasını tamamen kapatıp kapatmadığını kontrol etmiş, sonra da var gücüyle ona bir darbe indirmiş. Sıçrayan kurt darbenin etkisiyle yere yığılmış.

      “Neden?” diye sormuş doğrulacak gücü kendinde bulduğunda. “Neden bana vurdun?”

      “Vurmak mı?” diye sormuş Manabozho şaşkın bir halde. “Vurmadım, demek ki bana bakıyordun.”

      “Hayır,” demiş kurt. “Bakmadım diyorum ya.”

      Ama Manabozho ısrarcı davranınca, ihtiyar kurt dolambaçlı tartışmalarda usta olmadığından pes etmek zorunda kalmış.

      Çok geçmeden ihtiyar kurt, Manabozho’ya şansını denemesini, tek başına avlanmasını söylemiş.

      Manabozho, aklına koyduğunu ustalıkla başardığından güzel, etine dolgun bir geyiği avlamayı başarmış ve geyiği sinsice bir kenara çekip tek başına yemeyi düşünmüş. Döndüğünde de hiçbir şey avlayamadığına dair anlatacak güzel bir hikâye hazırlamış.

      Karnı çok aç olduğundan hemen etin başına çömelmiş ama hiçbir zaman doğrudan işe girişemediğinden, yemeye nereden başlayacağını düşünmüş.

      “Eh,” demiş, “nereden başlayacağımı

Скачать книгу