Kod Adı Türkistan: Mustafa Çokay. Darhan Kıdırali

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kod Adı Türkistan: Mustafa Çokay - Darhan Kıdırali страница 11

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Kod Adı Türkistan: Mustafa Çokay - Darhan Kıdırali

Скачать книгу

bazı okumuş ve önemli kişilerin fikrini de sormuştuk. Türkistan’dan büyük meblağda para yardımında bulunan kanaat önderlerinden Kocahmet Aksakal da ‘Türkistan’dan birini arıyor iseniz, Mustafa olsun.’ dedi. Yine mektubu kaleme alan beyler tarafından adı zikredilen Muhamedcan Tınışbayoğlu’nun kendisi de Türkistan’dan Mustafa’yı uygun görmüştür. Orada Mustafa’yı takdir eden başka kişiler de vardı. 25 Haziran Kararnamesi yüzünden yaşanan olayları Mustafa, Milletvekili Tevkeleyev’le birlikte Türkistan vilayetini gezerek bizzat görmüş ve konuyla ilgili bir hayli bilgi de toplamıştır. İşte bizim Mustafa’yı uygun görmemizdeki sebepler bunlardan ibarettir. Yoksa arkadaşımız olduğu için ve onu kendimize yakın gördüğümüz için bu yarışa sokmadık…”

      Mustafa, Dumadaki görevine hızlı bir şekilde başladı. Müslüman Grubu üyeleri ve Dumadaki Müslüman milletvekilleri için çeşitli konularda sunum metinleri hazırlıyor, Rusçayı iyi bilmeyen bazı milletvekillerine yardımcı oluyor, onların işlerini kolaylaştırıyordu. Dumada milletvekili bulunmayan diğer Müslüman halkların temsilcileri de onu arayıp buluyordu. Göreve başladığı ilk günden itibaren cephe gerisinde ağır işlerde çalıştırılmak amacıyla askere çağırılan Türkistanlıların meseleleriyle de yakından ilgilendi. Alihan Bökeyhanov’la birlikte cepheye gönderilen yiğitlerin durumlarını yakından takip etti, çalışma şartlarının kolaylaştırılması için devlet kurumlarıyla anlaşmalar yaptı. Kerenski’nin desteğiyle Müslüman Grubu Başkurt Temsilcisi, aynı zamanda 1913 yılından beri tanıdığı yakın arkadaşı olan Zeki Velidî ile Türkistanlı işçilerin durumunu incelemek üzere cepheye de gitti.

      Mustafa’nın siyasî bilgisini ve cesaretini fark etmiş bulunan Müslüman milletvekilleri çok geçmeden onu meslektaşları gibi görmeye başladılar. Dumaya üye olmasını destekleyenlerin sayısı da gün geçtikçe arttı hatta han soyundan gelen Salimgerey Cantörin, Ufa’daki arazisinin bir kısmını Mustafa’ya bağışlama kararı verdi. Büyük arazi sahibi olması onun Dumaya mebus seçilmesini kolayşatıracaktı fakat Şubat Devrimi bu yardımsever insanın planını akim bıraktı.

      ÖZERKLİK HAYALİ

      Mustafa, Şubat Devrimi’ni büyük umut ve heyecanla karşıladı. Çarlık rejiminin yıkılması özgürlük yolunu aydınlatan bir ışık gibiydi. Sömürge pençesinden ve esaretinden kurtulma imkânının doğduğu bu dönemde aynı fikirleri paylaşan arkadaşlarıyla bir araya gelerek Geçici Hükûmetin tanıdığı demokratik yoldan yürümeye çalıştı.

      Çarın tahttan düştüğü gün Zeki Velidî ile birlikte Dumaya giderek Müslüman Grubu üyeleriyle görüşen Mustafa, aynı gün Alihan Bökeyhanov’dan bir telgraf aldı. Bökeyhanov yerine geçmesi için Mustafa’yı Minsk’e çağırmıştı fakat yollar kapalı olduğu için Petersburg’dan çıkamadı. Böylece tarihî devrimin yaşandığı başkentte birkaç gün beklemek zorunda kaldı çünkü kader ona başka yöne doğru bir yolculuk rotası çizmişti.

      Çok geçmeden Taşkent’ten bir çağrı telgrafı aldı ve hemen yol hazırlıklarına başladı. Petersburg’dan ayrılmadan önce o dönemlerde Rusya genelinde önemli hizmetlerde bulunmuş, Petersburg İşçi ve Asker Milletvekilleri Konseyi Başkanı Nikolay Simyonoviç Çheidze’yle görüştü. Rus devrimci demokratlarının önde gelenlerinden biri olan Gürcü asıllı Çheidze, Çokay’ın Türkistan’da, Rusya bünyesinden ayrılmadan bir özerk cumhuriyet kurma fikrini “ayrılıkçı” bir düşünce olarak değerlendirdi. Çokay’ın düşüncesinden ürken Çheidze “Allah korusun, Çokay yoldaş! Memleketinizde hemşerileriniz arasında özerklik konusunu sakın açmayın. Evvela bu konu hakkında konuşmak için henüz çok erken. İkinci olarak Türkistan gibi bir bölgede özerklik demek hemen bağımsızlık ilan ederek bölünmek anlamına gelir.” dedi. Mustafa ona hemen özerklik ilan edilmediği ya da halkın özerk yönetim talebinde bulunmadığını, kurultayın toplanmasını beklediğini, gelecekte devleti ve halkı bu özerk devlet yapısına hazırlamak için uğraştığını anlatmaya çalıştı. Ne kadar izah etmeye çalıştıysa da demokrat düşünceli Çheidze bu fikre şiddetle karşı çıktı ve Rusya’dan ayrılan halkı zor ve acı dolu günlerin bekleyeceğini söyledi.

      Millî bağımsızlığa giden yolda Rus demokrasisinin yardımı olmadan yürümek kolay değildi. Siyaset Türkistan’da hâlâ zayıftı ve güçler arasında fikir ve ülkü birliği yoktu. Siyasetçileri destekleyecek halk ise tecrübesiz, bilgisiz, maden ve menen perişandı. En kötüsü ise siyasî sahneye tehditkâr üçüncü bir güç olarak Bolşevikler çıkmaya başlamıştı. Mevcut siyasî durum, iktisadî darboğaz, savaşın getirdiği yıkım, 1916 faciasından sonra yaklaşık yarım milyon Çinli halkın güneye bölgelere göçü ve toprakların göçmenlerce işgali, on binlerce Türkistanlının Rus birlikleri tarafından katli, en az 300 bin Türkistanlı yiğidin siper kazmak için Rusya şehirlerine gönderilmesi, ağır savaş vergisi, bölgedeki isyancı hareketleri yürütebilecek erkeklerin savaş vergisi ödeyemedikleri için çeşitli işlerde çalıştırılması… İşte Türkistan halkının umumî durumu buydu.

      İşte bu zor ahval ve şerait altında dâhi Mustafa, öz milletine hizmet etmenin yollarını aradı. Yurttaşlarının da desteğini alarak Kerenski’nin başkanlığını yürüttüğü Geçici Hükûmetin, Türkistan’ı yönetecek bir Özel Komite kurmasını da sağladı. Ülkedeki siyasî hareket ve faaliyetlere etkin bir şekilde katıldı ve millî önderlerden biri oldu.

      Petersburg’a veda edip Orenburg’a doğru yola çıkan Mustafa, yolculuğu sırasında Penza, Sizran, Samara şehirlerinde askere çağrılmış ama henüz ülkelerine dönememiş Türkistanlılara rastladı. Dertlerini anlatacak kadar bile Rusça bilmeyen bu insanlar perişan durumdaydı. Son derece bitkin, aç, yarı çıplak bu Türkistanlılar arasında hastalıklar da yayılmaya başlamıştı. Çokay, yerli yöneticilerle irtibata geçerek bunların ülkelerine dönmelerini sağladı. Sonra vakit kaybetmeden Orenburg şehrine gitti.

      Mustafa’nın katılımıyla, Orenburg şehrinde Büyük Kazak Kurultayı gerçekleştirildi. Açılış konuşmasını Alihan Bökeyhanov yaptı. Sadece uçsuz bucaksız Kazak bozkırı temsilcilerinin değil komşu ve akraba halkların da temsilcilerinin katıldığı Kurultay başarılı geçti. Özellikle,“Özbek kardeşlerinizin selamını getirdim.” diye söze başlayan Münevver Karî Abduraşidhanov’un konuşması herkesi çok etkiledi. Söz arasında sarf etttiği “Özbek, öz ağan.” demişler, sonuçta hepimiz akrabayız.” sözleri bazı katılımcıları duygulandırdı, gözlerini yaşarttı. Toplantıda İdil Tatarları adına bir kutlama konuşması yapan Fatih Karimov, delegelerin takdirini kazandı. Böylece Orenburg’da gerçekleşen Kazak Kurultayı, Türk halklarını birleştiren ve onların sarsılmaz birliğini ortaya koyan büyük bir şölene dönüştü. Mustafa da kurultaydan büyük ilham ve güç almıştı. Kökü, tarihi ve kaderi ortak kardeş halkların temsilcilerinin sözleri, gözleri dolan ihtiyarları onun, Büyük Türkistan için verdiği mücadele fikriyle örtüşüyordu.

      Kurultay çalışmaları bitmek üzereyken 1916 yılında Torğay bölgesindeki halk ayaklanmasına önderlik eden Amangeldi ve bir grup katılımcı, Mustafa’nın yanına gelerek kurultay çalışmalarından memnun olmadıklarını belirttiler. Birçok konuya değinenen gayrimemnunlar sonunda lafı Kıpçak uruğunun Kurultay dışında bırakılması konusuna getirdiler. Soylarının onurundan bahsettiler. Ahmet Baytursunoğlu, Mircakıp Duvlatoğlu gibi Alaş aydınlarının Kurultay çalışmalarında öne çıkışını “Argın uruğunun öne çıkışı” şeklinde değerlendiriyorlardı.

Скачать книгу