Ertuğrul Bey’den Sultan Vahdettin’e Tarihin En Kudretli Hanedanı Üç Kıtanın Efendileri Osmanlılar. Hasan Yılmaz

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Ertuğrul Bey’den Sultan Vahdettin’e Tarihin En Kudretli Hanedanı Üç Kıtanın Efendileri Osmanlılar - Hasan Yılmaz страница 10

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Ertuğrul Bey’den Sultan Vahdettin’e Tarihin En Kudretli Hanedanı Üç Kıtanın Efendileri Osmanlılar - Hasan Yılmaz

Скачать книгу

Bey, gazileriyle İnegöl ve Karacahisar tekfurunun ordusuna karşı İkizce’ye yakın Domaniç belini aştıkları yerde 1286 yılında büyük bir savaş yaptı. Bu savaş, Osman Bey’in gerçek anlamda ilk savaşı oldu. Osman Bey, kardeşi Saru Yatı’yı bu savaşta kaybetti. Osman Bey, Kulaca akınından iki yıl sonra da Karacahisar’ı alarak beylik merkezi yaptı. Rivayete göre Osman Bey, bu önemli fetih sonucu uçta sancak beyliğine erişti. Karacahisar, Anadolu’dan İznik-İstanbul’a giden ana yolların kesiştiği bir noktada stratejik konumu son derece önemli, çıkılması güç bir kale idi. Osman Bey, Karacahisar’ın fethiyle bütün Eskişehir ve Bilecik bölgesine hâkim olarak bu bölgedeki Selçuklu-İlhanlı naiplerinin yerine geçti. Karacahisar’ı aldıktan sonra bağımsızlık ilanı anlamına gelen kendi adına hutbe okuttu. Karacahisar’ı aldıktan sonra da han unvanı alan Osman Bey, kanun koydu. Kaleye bölgeden ve Germi-yan gibi uzak yerlerden halkın gelip yerleşmesi sonucu, Karacahisar kısa sürede Müslüman nüfuslu bir şehir oldu. Aşağıda Ilıca yanında pazar da Osman Bey’in kontrolü altına girdi. Fetihle birlikte Osman Bey, bölgede fiilen bir gazi bey durumuna yükseldi. Böylece Osman Bey, Kastamonu emiri Çobanoğulları gibi Selçuklu sultanının sancak sahibi bir emiri2 mertebesine ulaşmış oldu.

      Osman Bey’in beyliğini büyütürken en büyük müttefiki, Harmankaya-Gölpazarı bölgesi tekfuru olan Köse Mihal oldu. Onların en büyük yardımcısı da aşiretiyle bölgeye yerleşmiş bulunan Samsa Çavuş oldu. Osman Bey, 1288-1299 yıllarında, Karacahisar’dan Bilecik-Yenişehir’e kadar olan bölgeyi egemenliği ve kontrolü altına alarak birçok şehir ve kaleye hükmeden bir bey durumuna geldi. Aynı yıllarda Göynük, Gölpazarı, Bilecik, Yenişehir, İnegöl, Yarhisar tekfurlarını ortadan kaldırdı. Bulunduğu bölgenin güvenliğini sağladıktan sonra da Bizans imparatorluk topraklarına gaza faaliyetine başladı.

      Amcası Dündar Bey’i Öldürdü

      Babasının sağlığında aşiretin başına geçen Osman Bey, babasının ölümü üzerine, amcası Dündar Bey’in muhalefetiyle karşılaştı. Göçer ailelerden bir kısmı Dündar Bey’in, aşiretin başına geçmesini istedi. Bir araya gelinip görüşler alındığında çoğunluk Osman’ı destekledi; bunun üzerine Dündar da ona uydu. Osman, aşiretin onayıyla beyliğini bir daha ibra ettirdikten sonra fetih siyasetinde köklü bir değişikliğe gitti.

      Osman Bey, başlangıçta çevresindeki Bizans tekfurlarıyla yürüttüğü yumuşak diplomasiyi bırakarak genişlemeci bir siyaset izlemeye başladı. Ancak onun bu yaklaşımı amcası Dündar Bey ile aralarında soruna neden oldu. Amcası Dündar Bey, yumuşak siyasetin devam ettirilmesinden yanaydı. Osman, amcasının bu yaklaşımını kendi egemenliğine engel olarak gördü ve onu okla vurup öldürdü. Ardından Karacahisar-Söğüt bölgesinden batıda Bilecik-Yenişehir bölgesine yönelerek başkenti Bilecik’e taşıdı. Daha sonra 1302 yılında İznik’e yöneldi. İznik’i işgal etmeden önce Bizans kuvvetleriyle girdiği Koyunhisar Savaşı’nı kazanarak çevre yerleşim yerlerinde yağmaya girişti. Edremit’e kadar bütün bölge Türkler tarafından yağma edildi. Yağmalar Bursa ve İznik kapılarına kadar uzandı. Osman Bey, İznik’i ele geçirmek için bütün Türkmen beylerinin uyguladığı taktiğe başvurup şehri abluka altına aldı ve açlıkla teslim almaya çalıştı. Ancak İzniklilerin direnişi kuşatmayı başarısız kıldı. Bu nedenle İznik ancak Orhan Bey zamanında, 1331 yılında ele geçirilebildi. Buna rağmen Bizans imparatorluk ordusuna karşı kazanılan zafer Osman Bey’in bölgedeki karizmasını yükseltti.

      Koyunhisar Savaşı, Osman Bey’e hanedan kurucusu bey ünü kazandırdı. Kendisinden sonra gelen oğlu Orhan, rakipsiz beylik tahtına oturdu. Böylece 27 Temmuz 1302 tarihi Osmanlı hanedanının, dolayısıyla Osmanlı Devleti’nin kuruluş tarihi olarak kabul edilir.

      Bizans İmparatoru Tedirgin Oldu

      Osman Bey’in bölgede güçlenmesi, Bizans imparatorunu da tedirgin etti. Zira gaza ve ganimet için uç bölgesine koşup gelen Türkler, İstanbul Boğazı’na kadar yayılmışlardı. Alp gaziler emrinde küçük gruplar hâlinde hareket eden Türkler, 1304 yılı başlarında İstanbul Boğazı’na kadar her yerde göründüler. Bir gemi bulunca Boğaz’ı geçen Türkler, İstanbul önlerine kadar geliyorlardı. Şile ve Anadolukavağı’ndaki kalelere saldırıyorlardı. Panik hâlinde kaçan Rum halkı İstanbul’a sığınıyor, sokaklar açlık ve hastalık çeken insanlarla doluyordu. Bizans imparatoru, Osman Bey’i durdurmak için İran’da Gazan Han’a, onun ölümünün ardından Olcaytu Han’a bir Bizanslı prensesi eş olarak önermiş ve bir Moğol ordusunu tahrik etme girişiminde bulunmuştur.

      Koyunhisar Savaşı’ndan sonra Bursa Ovası’ndaki Orhaneli, Bursa, Bidnos, Kestel ve Kite tekfurları birleşip Osman’a saldırmak üzere ittifak ettiler. 1303 yılında harekete geçen tekfur orduları, ilk önce Yenişehir’e doğru başarılı bir saldırı gerçekleştirdiler. Osman Bey, yanındaki kuvvetlerle tekfurların ordusunu Yenişehir Ovası’ndaki diğer Koyunhisar’da karşıladı. Düşman savaşa savaşa Dimboz Boğazı’na kadar çekildi, Osman’a karşı orada son bir savaşa giriştiler. Osman Bey, kardeşi Gündüz Alp’in oğlunun şehit olduğu savaştan da zaferle çıktı. Dimboz Savaşı’ndan sonra Ulubat’a kadar Bursa Ovası ve Uludağ, Türkmen yerleşimine açıldı. Bursa ise yirmi üç yıl kuşatma altında kaldı. Osman şehri kuşatıp etraftan tecrit etmek için iki havale kulesi, Aktimur ile Balabancık kulelerini yaptı ve çekildi.

      Dimboz Zaferi’yle Psikolojik Üstünlüğü Ele Geçirdi

      Osman Bey, Koyunhisar ve Dimboz zaferlerinden sonra, Bizans İmparatorluğu’na karşı psikolojik üstünlüğü ele geçirdi. Sefere çıkmayı planladığında Türk savaşçılar, Anadolu’nun dört bir yanından gelerek bayrağının altında toplanmaya başladı. Böylece Osman Bey, bölgedeki egemenliğini giderek pekiştirdi. İznik’i düşürmek ve İstanbul’dan gelecek yardımlara karşı ablukayı tamamlamak için Sakarya üzerindeki geçit yerlerine karşı yeni seferler düzenledi. 1304 yılında, Leblebücihisarı’na geldiğinde tekfur itaat etti. Tekfuru görevinden almayan Osman Bey, oğlunu yanına aldı. Oradan Lefke ve Çadırlı tekfurlarından da itaat aldı. Bu tekfurlar da Osman Bey’in yanında nöker oldular. Osman Bey, oradan Mekece’ye ulaştı ve oranın da tekfurunu itaat ettirdi ve beraberinde Akhisar’a getirdi. Akhisar tekfuru asker toplayıp savaşa tutuşsa da yenilmekten kurtulamadı.

      Osman Bey’in İzmit ile İstanbul’un bağlantısını kesip İzmit’e giden yolları teker teker ele geçirmesi ve beylik sınırlarını giderek genişletmesi İstanbul’da panik havası doğurdu. İzmit açlık ve susuzluk içinde son derece kötü durumdaydı. İznik şehri de etraftan çevrilmiş, dışarıyla ilişkisi kesilmiş, kıtlık içinde bulunuyordu. Bilecik, İnegöl, Yenişehir ve çevredeki diğer yerleşim yerlerindeki Rum halk kaçmış, Marmara bölgesinin güney bölümleri ıssızlaşmıştı. Bizans ordularının İznik’e ulaşmak için önünde sadece Gemlik yolu açık kalmıştı.

      Osman Bey, İznik’i ele geçirebilmek için 1304 yılında oğlu Orhan’ı, Köse Mihal ve diğer tecrübeli komutanlarla Karaçepüş ve Karatigin hisarlarını fethetmeye gönderdi. Bu seferin amacı İznik’in bu yönden tecrit işini tamamlamaktı. Dıraz Ali ve Karatigin havale hisarlarından İznik kuşatması çeyrek yüzyıl sürdü. O tarihe kadar Absafi-Bıçkı dağlarını aşmak imkânsızdı. Tek yol Sakarya Vadisi idi. Bu vadide Akhisar, Geyve, Absu ve Karaçepüş kaleleri bu yolu kapatıyordu. 1305’te Orhan, günümüzde Pamukova diye bilinen Akhisar’ı harekât merkezi yaptı. Kalelerin düşmesi üzerine Osmanlılar,

Скачать книгу


<p>2</p>

Bey