Ertuğrul Bey’den Sultan Vahdettin’e Tarihin En Kudretli Hanedanı Üç Kıtanın Efendileri Osmanlılar. Hasan Yılmaz

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Ertuğrul Bey’den Sultan Vahdettin’e Tarihin En Kudretli Hanedanı Üç Kıtanın Efendileri Osmanlılar - Hasan Yılmaz страница 11

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Ertuğrul Bey’den Sultan Vahdettin’e Tarihin En Kudretli Hanedanı Üç Kıtanın Efendileri Osmanlılar - Hasan Yılmaz

Скачать книгу

sonra doğuda Akyazı, Mudurnu ve Bolu’yu ele geçirdi.

      Sakarya üzerinde Karaçepüş ve Absu’da Gazi Abdurrahman yerleşti ve Akova’ya akına başladı.

      Osman Bey, beyliği, ailenin diğer üyeleriyle birlikte idare etti. Karacahisar subaşılığını kardeşi Gündüz’e verdi. 1303’te Bursa hisarını abluka için yaptırdığı havale kulelerinden birini kardeşinin oğlu Aktimur’a verdi. Oğlu Orhan’ı, kendi sağlığında tecrübeli komutanlar Akça Koca, Konur Alp, Köse Mihal ile seferlere gönderip beylik için hazırladı. Hatta 1305 yılından sonra beyliği fiilen oğlu Orhan’a bıraktı.

      Osman Bey 1324 yılında vefat etti. Osman Bey’in vefatı sırasında Orhan Bey Bursa’nın işgaliyle meşguldü. Osman Bey, vasiyeti gereği hisarda, Tophane’de “Manastırda kubbenin altında” defnedildi. Gümüşlü Kubbe denilen manastır 1855 depreminde yıkılınca 1863 yılında Sultan Abdülaziz tarafından şimdiki sade türbe yaptırıldı.

      1324 tarihli Mekece vakfiyesinde şahitler kısmında Osman’ın Orhan dışında Çoban, Melik, Hamit, Pazarlı adlı oğulları ve Fatma Melek adlı kızı kaydedilmiştir. Eşi Mal Hatun, Şeyh Edebali’nin kızı idi. Orhan, 1305’ten beri seferlerde komutan olarak ordunun başında olduğu için, babasının ölümünün ardından sorunsuz bir şekilde beylik tahtına oturdu.

      I. ORHAN (ORHAN BEY) (1324-1362)

      Osmanlı İmparatorluğunun ikinci padişahı olan Orhan Bey, Osmanlı Beyliği’nin kurucusu Osman Gazi ve Malhun Hatun’un oğludur. 1281 yılında Söğüt’te doğan Orhan Bey, babasının vefatı üzerine 1324 yılında devletin başına geçmiştir.

      Osmanoğulları’nın en uzun ömürlüsü olan Orhan Bey’in çocukluğu ve gençliği, Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarına denk geldi. Osmanlı tarihlerinde adının ilk geçişi 1298 yılında Yarhisar tekfurunun kızı Nilüfer Hatun ile evlenmesi nedeniyle olmuştur. 1300 yılında Köprühisar’ın ele geçirilmesinde bulunmuş ve ilk idari görevini de Karacahisar uç beyi olarak üstlenmiştir.

      Osman Bey, oğlunun emrine, beylerbeyi anlamında “emir-i kebir” rütbesi ile küçük bir beylik ordusu vermiş ve Orhan Bey, Osmanlı Beyliği’nin büyüme yıllarında ordusuyla birlikte babasının yanında seferlere katılmıştır. Osman Bey, vefatından önce beyliğin yönetimini Orhan Bey’e bırakmıştır. Orhan Bey, babasının Şubat 1324’te vefat etmesinin ardından, kardeşlerinin de onayıyla aynı tarihte beyliğin başına geçmiştir.

      Orhan Bey’e, bey olduktan sonra “şücaeddin”, “ihtiyareddin” ve “seyfeddin” unvanları verilmiştir. Günümüzde imza yerine geçen tuğrayı ilk kullanan padişah da Orhan Bey’dir.

      Beylikten Devlete Geçildi

      Orhan Bey, Anadolu’daki diğer beylikler gibi, beyliğinin ilk yıllarında kendini İran’da kurulu bulunan İlhanlılar’a bağlı sayıp yıllık vergi ödemiştir. Aynı süreçte, devletin sınırlarını Bizans’a doğru genişletmeyi hedeflemiştir.

      Orhan Bey 1321 yılında Mudanya’yı fethederek Osmanlı Beyliği’nin sınırlarını Marmara Denizi kıyısına ulaştırmıştır. 1321 ve 1326 yılları arasındaki 5 yıllık süreçte, Konur Alp, Batı Karadeniz dolaylarına; Akça Koca, İzmit dolaylarına; Abdurrahman Gazi, Yalova dolaylarına akınlar yaparak Yalova, Akyazı, Mudurnu, Pazaryeri, Sapanca, Kandıra, Samandıra Osmanlı topraklarına katılmıştır.

      Babası vefat etmeden önce Bursa’yı işgal eden Orhan Gazi, babasının vefatından sonra Bursa’ya ablukayı sıkılaştırmış ve 1326 yılında şehrin fethini gerçekleştirmiştir. Bursa’yı fethetmeden önce Orhaneli Kalesi’ni alan Orhan Bey, sonra Pınarbaşı mevkisinde karargâh kurmuştur. Fakat Köse Mihal Bey’in diplomatik çabaları sonucu kale muhafızı Evranos kaleyi anlaşma yoluyla, 6 Nisan 1326’da savaşsız teslim etmiştir.

      Orhan Gazi’nin Bursa Tekfuru Evranos ile yaptığı anlaşmada şu hükümler yer almıştır:

      1- Şehre giren Osmanlı askerleri halka zarar vermeyecek (yağma olmayacak, esir alınmayacak).

      2- Halktan şehri terk etmek isteyenler mallarıyla Osmanlı askerlerinin himayesinde şehri terk edecek.

      3- Teslimde, Orhan Bey’e 30.000 altın ödenecek.

      Bursa’nın fethi, çeyrek yüzyıldır işgal altında olan ve Bizans için kutsal kabul edilen İznik’in de direncini kırdı. Bizans İmparatoru III. Andronikos Paleologos, Gebze önünde bugün Eskihisar Geçidi’nde denizi geçip abluka altındaki İznik’i kurtarmaya karar verdi. İmparator, bu amaçla 1328 yılında Anadolu sahilinde Bizans’a ait Kapıdağı ve sahildeki Karabiga’ya giderek Karesi Beyi Demirhan ile anlaşma yapmıştı. Bu, Osmanlı Beyliği’ne karşı bir ittifak anlaşması idi. Bizans imparatoru, Orhan Bey üzerine yürümeden önce Kocaeli valisini yanına çağırarak Türklerin savaş taktikleri ve yetenekleri konusunda bilgi aldı. Kocaeli valisi, imparatoru bu savaşa teşvik etti. Osmanlı Beyliği ile Bizans İmparatorluğu arasında gerçekleşen ve 1 Haziran 1329’da başlayan Pelekanon Savaşı, ikinci günün sonunda Bizans kuvvetlerinin bozgunuyla sonuçlandı. Kazanılan zaferden sonra Osmanlı Beyliği bütün Kocaeli çevresini ele geçirirken, İznik’in de direnişi kırıldı ve iki yıl sonra teslim olmak zorunda kaldı.

      Bizans’ı Haraca Bağladı

      Anadolu’nun yükselen gücü hâline gelen Orhan Bey, kendisi gibi Bizanslılarla savaş hâlinde olan Aydınoğlu Umur Bey ile de yakın ilişkiler kurdu. Orhan Bey, Umur Bey ile 1330 yılında bugünkü Saruhan’da buluşarak Bizans’a karşı üçlü ittifaka imza attı. Alınan bu karardan sonra, Anadolu’dan gazilerin akın yolunu kesen Gelibolu Kalesi’ne Aydınoğulları, Saruhanoğulları ve Osmanoğulları Beyliği birlikte sefer yaptılar.

      Güney Marmara’nın ele geçirilmesinden sonra uç beyleri Konur Alp, Gazi Abdurrahman ve Akça Koca, İstanbul ile Bolu arasındaki bölgeyi tümüyle Osmanlı topraklarına katmak için seferlerini sıklaştırdılar ve Üsküdar’a kadar bölgeyi Osmanlı topraklarına kattılar.

      1333 yazında III. Andronikos, Orhan Bey’in büyük bir ordu ile İzmit’i kuşattığı haberini aldı. İmparator, ordusuyla İzmit’in yardımına koşmak için filosuyla İstanbul’dan yola çıktığında Orhan bir elçi heyeti göndererek, anlaşmaya razı olduğu takdirde savaştan çekileceğini fakat savaşmak isterse buna hazır olduğunu bildirdi. İmparator barışa razı oldu. Anlaşmaya göre Orhan, imparatorun dostu olacak ve Bizans’a tabi şehirlere karşı düşmanca hareketlere girişmeyecekti. Karşılıklı değerli hediyeler gönderildi.

      Ağustos 1333’te İzmit önünde yapılan antlaşmaya göre imparator, İzmit kuşatmasından vazgeçmesi karşılığında Orhan’a yılda 12 bin altın ödemeyi kabul etti. Böylece Bizans, Osmanlı Devleti’nin haraçgüzarı hâline geldi.

      Orhan Bey, İzmit’i ele geçirmek için aradığı fırsatı Bizans imparatorunun 1337 yılında Arnavutluk’ta çıkan isyanı bastırmak için sefere çıkması üzerine yakaladı. Topladığı kuvvetlerle dört yıl aradan sonra İzmit’i tekrar kuşatan Orhan Bey, kısa sürede şehri teslim aldı. İznik’te yapıldığı gibi, şehir ele geçirildikten sonra ilk iş olarak kiliseler mescide çevrildi, bir kilise de medrese için ayrıldı.

      Devleti

Скачать книгу