Ertuğrul Bey’den Sultan Vahdettin’e Tarihin En Kudretli Hanedanı Üç Kıtanın Efendileri Osmanlılar. Hasan Yılmaz

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Ertuğrul Bey’den Sultan Vahdettin’e Tarihin En Kudretli Hanedanı Üç Kıtanın Efendileri Osmanlılar - Hasan Yılmaz страница 12

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Ertuğrul Bey’den Sultan Vahdettin’e Tarihin En Kudretli Hanedanı Üç Kıtanın Efendileri Osmanlılar - Hasan Yılmaz

Скачать книгу

adı verildi. Eskişehir yakınında ilk payitaht Karacahisar’a da amcasının oğlu Gündüz Alp’i tayin etti. Orhan Gazi kendi vilayetlerinin “ulubey”i oldu. Süleyman Paşa, İzmit ucundan doğuda Taraklı Yenicesi, Göynük ve Mudurnu’yu doğrudan Osmanlı idaresi altına aldı. İpek Yolu üzerindeki bu kasabalar önemliydi. Süleyman Paşa bu kasabalarda yaşayan halka adil davrandı. Yörenin yerli Rum halkı, Türklerden gördükleri adaletten etkilenerek Müslüman oldu. Rumca bilen bu mühtedileri Yıldırım Bayezid, daha sonra İstanbul’da kurulan Müslüman mahallelerine yerleştirdi.

      İstanbul’u Fethetmek İstedi

      İstanbul’u fethetmek isteyen ilk Türk hükümdar Orhan Bey oldu. Bizans imparatorunun Edirne’de bulunduğu 1337 yılının yaz ayları sonunda 36 gemilik bir donanma ile İstanbul yakınlarına bir çıkarma yaptı. Olay İstanbul’da panik yaratsa da bu çıkarma gözdağı vermek amaçlıydı.

      Bu arada Osmanlı Beyliği’nin bölgesinde güçlenmesi, Kütahya merkezli Germiyan Beyliği ile aralarındaki rekabeti artırdı. Germiyan beyleri bütün Batı Anadolu beyleri üzerinde egemenlik iddiasındaydı. Osman ve Orhan devrinde Germiyan Beyliği, I. Yakup idaresinde en güçlü dönemini yaşıyordu. Osmanlı Beyliği, Germiyan Beyliği’nin Bizans topraklarında akınına engel oluyordu. Bizans, Germiyan akınlarından korunmak için Yakup’a yıllık 100 bin dinar haraç ödüyordu. Germiyan Beyliği’nin rolünü Osmanlı Beyliği üzerine almıştı.

      Diğer yandan Balıkesir ve Çanakkale’yi içine alan topraklarda egemen olan Karesioğulları da Bizans’a karşı gazaya devam etmek için güçlü Osmanlı Beyliği ile birleşmek istiyordu. Karesioğulları gazileri, Orhan’ın yanına sığınan Demirhan’ın küçük oğlu Dursun’u, bu amaçla desteklemeye karar verdiler. Hacı İlbey ile Karesioğulları ileri gelenleri, Demirhan’ın 1335 yılındaki ölümünden sonra Dursun’u davet ettiler. Orhan, Karesi Beyliği’ni ülkesine katmak için bu fırsattan yararlandı. Dursun ile yapılan anlaşmada Karesi Beyliği bütünüyle Osmanlı ülkesine katıldı. Dursun’a Behramkale ile zengin tuz geliri olan Kızılca-Tuzla bölgesi bırakıldı.

      Orhan Bey, Dursun Bey ile anlaşıp Karesioğulları’nı topraklarına katsa da Dursun’un kardeşi bu anlaşmaya uymadı. Bunun üzerine Orhan Bey, ilk aşamada Balıkesir üzerine yürüdü ve aynı yıl Balıkesir’i de topraklarına kattı. Böylece Osmanlı Beyliği’nin sınırları Ege Denizi’ne uzanmış oldu. Bu sefer sırasında Karesi ile Osmanlı Beyliği arasında gidiş gelişi kontrolü altında tutan Ulubat Kalesi de fethedildi.

      Orhan Bey, Balıkesir’i ele geçirdikten sonra Karesi sancağına Süleyman Paşa’yı tayin etti. Süleyman Paşa, kısa sürede Marmara ve Ege sahil kesimindeki kaleleri ele geçirerek Bursa’nın nüfuz alanını iyice genişletti. Böylece, Bursa’dan Lâpseki’ye uzanan sahil yolunu, Anadolu’dan gelen savaşçı gazi, göçmen ve tüccarların Rumeli’ye geçişi için güvenli hâle getirdi. Buna rağmen, Biga Kalesi 1371 yılına kadar Bizans’ın elinde kaldı.

      Güney Marmara ve Kuzey Ege’yi Osmanlı Beyliği’ne katan Orhan Bey, devletin egemenlik alanını genişletmek için İç Anadolu’ya akınlar başlattı. Bu akınlar 1354’te Gerede, kurulduğu yıldan itibaren Osmanlı Beyliği’ne destek veren Ahilerin merkezi Ankara kalelerinin de Orhan Bey’in eline geçmesi ile sonuçlandı.

      Rumeli’ye Geçmek İçin Bizans ile İş Birliği Yaptı

      Orhan Bey, devletin sınırlarını genişletmek için savaş kadar barış yöntemine de başvurdu. Bu amaçla, hükümdarlığının son yıllarında Trakya topraklarına ayak basmak için Bizans İmparatorluğu ile stratejik iş birliğini tercih etti. Stratejik plan çerçevesinde Bizans’a yardım etmek bahanesiyle Rumeli’ye Osmanlı askeri gönderilmesi hedeflendi. Türklerin Rumeli’de toprak edinip şehirlere yerleşmeye başlamasıyla, Orta Avrupa’ya kadar uzanacak Türk fetihlerine kapı aralanmış oldu.

      Orhan Bey’in büyük planını uygulamasında Bizans İmparatorluğu’nda çıkan iç isyanın büyük katkısı oldu. Bir iç isyan sonrasında Bizans İmparatorluğu’nun tahtına oturan VI. Yannis Kantakuzenos, ele geçirdiği hükümdarlığını koruyabilmek için Orhan Bey’den yardım istedi. Selanik’te fanatik Hristiyan olan Zealotlar isyan ederek şehri ele geçirmişti. Sırp Kralı IV. Duşan’ın da İstanbul ile ilişkileri bozulmuş ve tüm Makedonya’yı istila etmek için Serez Kalesi’ni kuşatma altına almıştı. Anadolu’da müttefiki olan ve daha önce askerî yardım sağlayan Aydınoğlu Umur Bey’in donanması papanın kurduğu Lig müttefikleri donanması tarafından İzmir’de yakılmış ve İzmir papalık müttefiklerinin işgali altına alınmıştı. Saruhan Beyliği asker sağlayabilecek durumda idi ama bu kuvvetin hem Selanik hem de Sırp kralına karşı bir askerî sefer için yeterli olmayacağı gayet açıktı. Onun için 1345’in ilk aylarında VI. Kantakuzenos, Orhan Bey’e iş birliği teklif etti.

      Kantakuzenos, Türkçe bilen tarihçi bir hükümdardı. Yaptıkları görüşmeler sırasında üç kızını da Orhan Bey ile tanıştırdı. İkinci kızı olan Theodora’yı, 1346 yılında Orhan Bey ile evlendirdi. Orhan Bey’i düğün yeri olan Silivri’ye getirmesi için 30 gemilik Bizans donanması kullanılmış ve 3 gün 3 gece süren düğünden sonra aynı filo Orhan Bey’i ve maiyetini geri götürmüştür. Ertesi yıl Orhan Bey yeni karısı Theodora ile bu sefer Üsküdar’da kayınbabası ile buluşmuştur.

      Kantakuzenos, Selanik’teki fanatik Hristiyanların egemenliğine son vermek için 1350 yılında harekete geçti. Bunun için damadı Orhan Bey’den destek istedi. Orhan Bey, 20 bin kişilik Osmanlı süvari kuvvetini VI. Kantakuzenos’un oğlu Matthaios Kantakuzenos emrine vererek Selanik’e gönderdi. Ancak yolda Türk birlikleri geri dönmek zorunda kaldı. Türk askerlerin ayrılmasıyla gücü azalan Matthaios’a Selanik yakınlarında Umur Bey’e ait Türk asıllı 22 gemilik bir korsan filosu destek verdi. Böylece Matthaios, Selanik’i ele geçirmeyi başardı.

      Rumeli’deki İlk Üs, Çimpe Kalesi Oldu

      VI. Kantakuzenos ile eş imparator V. Palaiologos’un arasındaki iktidar çekişmesi, Türklerin Rumeli’ye ayak basması için bir fırsat yarattı. Edirne’yi yöneten VI. Kantakuzenos’un oğlu Matthaios, Sırpların da desteğini alan V. Palaiologos’un saldırısına uğradı. Bunun üzerine İstanbul’da bulunan VI. Kantakuzenos, damadı Orhan Bey’den destek istedi. Bu istek, Rumeli topraklarını keşfetmek için Orhan Bey’e aradığı fırsatı verdi. Oğlu Süleyman Paşa’nın komutasında büyük bir birliği VI. Kantakuzenos’un emrine verdi. Bu Osmanlı birliği ile takviyeli Bizans ordusu, VI. Kantakuzenos’un başkomutanlığında Edirne’ye yürüyüp şehri kurtardı. Edirne’de bulunan Osmanlı birliği, birkaç ay sonra da Sırp ve Bulgarlardan oluşan bir orduyu, donmuş Meriç Nehri üzerinde yenerek imha etti.

      Türk birliklerinin elde ettikleri bu başarılar karşılığında, 1353 yılında Gelibolu Yarımadası’ndaki Çimpe Kalesi, Süleyman Paşa’ya askerî üs olarak verildi. Türkler için kansız bir şekilde ele geçirilen bu topraklar, yeni bir hayat vadediyordu. Gelibolu Yarımadası’nın en uç merkezi Bolayır idi. Süleyman Paşa, Bolayır’da uçları teşkilatlandırdı. Ece Bey ve Gazi Fazıl kumandasındaki kuvvetler kuzey ucunda Gelibolu’yu abluka altına aldı. Kuzeyde Süleyman Paşa’nın kendi komutasındaki uç bölgesini, geleneksel Türk stratejisine uygun biçimde sağ kol, orta kol ve sol kol olarak örgütledi. Orta kolu Malkara’ya, sol kolu Keşan’a, sağ kolu Tekirdağ’a doğru teşkilatlandırdı. Süleyman Paşa, bölgeye Anadolu’dan derhâl asker ve halk getirip yerleştirme

Скачать книгу