Seyahatü'l Kübra. Karçınzade Süleyman Şükrü

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Seyahatü'l Kübra - Karçınzade Süleyman Şükrü страница 18

Жанр:
Серия:
Издательство:
Seyahatü'l Kübra - Karçınzade Süleyman Şükrü

Скачать книгу

ikinci yolculukta bizzat kendim tespit ettim. Cenabı Allah güçlü Padişahımız hazretlerinin ömür ve saygınlığını artırsın. Âmin.

      KIRKGÖZ

      Kırkgöz Köprüsü, cehennemin vebal deresine benzeyen korkunç Çubuk Boğazı’nı geçtikten sonra Antalya’ya bir saat mesafeye kadar uzayan yol boyunca etraf yabani zeytin, keçiboynuzu ve sinameki gibi faydalı bitki çeşitleri sımsıkı kaplı olan ve dereleri ve tatlı su gibi pınarları fazlasıyla bol olan bu büyük ovanın girişinde bulunmaktadır. Yaklaşık 600 metre uzunluğundadır.

      Boğazın ağzından başlayıp bataklığın sonuna kadar devam eden bu kâgir köprü üzerinde yüzden fazla göz bulunmaktadır. Kemerlerinin genişliği en ve boydan 4’er metredir. Kemerler arasındaki dubaların genişliği 1 ila 3 metre arasındadır değişmektedir. Bu kadar uzun olmasına rağmen genişliği 5 metreyi geçmez. Bu uzun köprünün yaklaşık ortasında bulunan yerde çok güzel bir kontrol karakolu bulunmaktadır. Eğirdir, Isparta ve Burdur yönlerinde bulunan derin kuyular durmak bilmez iştahları ile içlerine çektikleri suları çok yüksek sesler çıkararak bu araziye pompalarlar. Bu nedenle ovayı göle dönüştürmüşler. Buraya Kırkgöz denilmesinin sebebi ya kaynakların bol olmasından ya da bu köprünün ilk hâlinin kısa ve kırk göz hâlinde yapılmış olmasından olsa gerekir.

      Burada, boğazın ağzı ile köprünün başlangıcı arasında kalan yakın mesafeye beş dakika uzaklıkta düz ve bataklık bir alanda eskilerden kalma kâgir ve muntazam bir bina mevcuttur. Fakat şu an terk edilmiş bir hâldedir. Kapısının üstündeki kulelere ve gözetleme siperlerine bakılacak olursa dönemin köprü muhafızlarına özel olduğu anlaşılmaktadır. Genişliği Kırkgöz’den Antalya’ya altı saat mesafede ve uzunluğu ise Milas’tan İçel Dağları’na kadar haftalarca süren bu cennet gibi ovada kimse yaşamamaktadır. Her tarafı tamamıyla yabani zeytin ve keçiboynuzu gibi bitkilerle kaplıdır. Keçi, sığır ve deve otlatmak için dağlarda gezinen Antalya Yörüklerinin her köşesi zeytin ağaçlarıyla dolu bu eşsiz toprağın kıymetini bilmemektedirler. Bu, Gözmenleri Yerleştirme İdaresi’ne bir duyurudur.

      ANTALYA

      Bergaman (Pergamon) Kralı II. Attalos tarafından Antik Pamfilya limanı üzerine kurulu olan üç bin iki yüz altmış sekiz haneli ve sekiz bin nüfuslu çok güzel bir sancak merkezidir. Elmalı, Alanya, Akseki ve Kaş kazaları ile birlikte beş yüz kırk dokuz adet köy, sınırları içinde bulunmaktadır. Deniz seviyesine yetmiş beş adım yükseklikteki güçlü kalesinin surları içerisinde ve etrafında altmış üç cami ve mescit, bir Mevlevi dergâhı, elli yedi ilkokul ve medrese, bir rüştiye mektebi bir idadi mektebi, yedi Rum ve bir Ermeni kilisesi, bir de Yahudi havrası, üç hamam, yüz otuz bir ambar ve han ve altı yüz dükkân bulunmaktadır. Osmanlı’nın Mısır, Beyrut, Adana ve Akdeniz Adaları vilayetleri ile birlikte Girit ve Kıbrıs adaları ile ticari ilişkileri vardır.

      İhracat ürünleri başlıca zahire, yün, afyon, ahşap, tuz, yük ve süt hayvanları ile birlikte katran, bal mumu, keçiboynuzu ve kaliteli yağ ve sahtiyan, kösele, gön ve ham derilerdir.

      İthalat olarak ise sabun, şeker, kahve, halat, demir, çuha ve çit gibi malzemelerdir. İthalatı diğer iskelelere göre hamdolsun çok azdır. Bu üstünlüğün sebebi gözü açık halkının yerli kumaşlara ilgi duymasıdır. Cenabı Allah büyük Osmanlı topraklarının diğer bölgelerinde oturan vatandaşlarımızı da gafletten uyandırsın.

      Antalya, Abbasi halifesi Harun Reşit dönemine denk gelen Miladi 792 ve Hicri 170 yılında Müslümanların eline geçmiştir. Haçlıların lanetine uğradığı MS 1147 yılında kendini savunacak yeterli gücü olmadığı için Fransa Kralı VII. Lui tarafından kuşatılarak ele geçirilmiştir. Rim Papa’nın kovalaması sonucu yollarda sürünen bu kral en sonunda Mısır’da esir olacağını düşünememiş ve düzensiz ordusu ile buradan gemiler üzerinde denizden Antakya’ya ulaşmıştır. Antalya kalesinin Fransızlar tarafından kuşatılacağı haberi Konya’ya ulaşır ulaşmaz derhâl buraya yeterli güç gönderilir. Aslanlar gibi mücadele neticesinde birkaç gün içinde kale geri alınan bu kalenin Osmanlı Devleti’ne dâhil edilmesi Selçuklu sonrası sancak beylerinden Hızır Bey eliyle Hicri 7. yüzyılda gerçekleşmiştir.

      Başlıca ürünleri buğday, susam yağı, zeytinyağı, keçiboynuzu, şeker kamışı, çeşitli limonlar, büyük ebatlı kaliteli nar ve portakaldır. Sıcak ve ılıman iklimli topraklarda yetişen bütün meyve çeşitleri mevcuttur. Bununla birlikte kaliteli tereyağı, yün, ipek ve keten gibi dokuma ürünleri ve sahtiyan, gön ve kösele deri çeşitleri bulunmaktadır.

      Şehrin doğusunda sur dışında bulunan Yenikapı tarafı şehrin en varlıklı ve güzel mahallelerinden biridir. Kalenin batıya bakan uçurumu kenarında bulunan çarşının dağ gibi yüksek duvarından Sultan Mahmud-u Adlî’nin tuğrası vardır. Buna göre yakın zamanda yenilendiği anlaşılmaktadır. Antalya’ya Cumartesi sabahı ulaştım. Ardından pazartesi ikindi vaktinden sonra gelen “Antoni” adı verilen İngiliz vapuruna binerek İstanbul’a doğru harekete geçtim. Antalya’dan geçtiğim esnada telgraf müdürü Nişli merhum Süleyman Efendi, Müfettiş Zeki Bey, Mutasarrıf Turhan Bey ve şehrin muteber şahsiyetlerinden Vapur İşletme İdaresi acentesi Abdi Bey ile yine önde gelen kişilerden Cemal Bey henüz hayattaydılar.

      Bölgenin varlıklı insanları mayıs ayı ortasında yaylalarındaki çiftliklerine göçerler. Eylül ayı sonunda da geri dönerler. Cüsseli develeri ziller ile donatıp, ön devesinin üzerinde kös ve nakkareler çaldırarak yazlık evlere gidiş ve dönüş anları çok güzel seyirlik bir olaydır.

      Bu memlekette ilk defa kasımın onuncu gününden son gününe kadar deve güreştirme merakına tanık oldum.

      RODOS

      Güneşin batışına bir saat kala Antalya limanında hareket eden gemi Adrasan Burnu’nu dört buçuk saatte geçti. Ardından Salı günü kuşluk vakti Rodos’a ulaştı.

      Rodos Adası,Akdeniz Adaları vilayeti içerisinde konumun güzelliği, havasının tatlılığı ve bayındırlığı bakımından diğer yirmi dört adaya nispeten üstündür. Uzunluğu 40 mil, genişliği 15 mil ve çevresi 120 mildir. Adanın merkezi 5 bin nüfuslu olup tamamı ise 20 bin nüfusludur. Ebu Süfyan’ın oğlu Muaviye’nin Şam valiliği ele geçirilmiştir. Birkaç yüzyıl sonra ortaya çıkan Haçlıların eşkıyaların kalıntısı şövalyeler tarafından istila edilmiştir. Daha sonra ise Osmanlı Saltanatının iftihar edilen sultanı Kanuni Sultan Süleyman hazretlerinin fethetme arzusu üzerine tekrar İslam topraklarına katılmıştır.

      Bu güzel ada ile Anadolu sahili arasındaki uzaklık 8 mildir. Limon, turunç, portakal ve muz gibi faydalı ağaçların varlığı ile ormanlaşan hoş toprakları üzerine devasa saraylar ve güzel manzaralı köşkler ile çevrili eğlence sahilinin adı Kumburnu’dur. Burası şehrin en özel gezinti ve dinlenme alanıdır.

      Liman, Padişahımızın emri üzere büyük toplarla güçlendirilmiştir. Adalar Denizi’ni seyir için gönderilen Osmanlı savaş gemileri güçlü merkezidir. Vapur çok fazla beklemediği için bu güzel yerde bir saatten fazla kalamadım.

      ŞİRA

      Şira Eski Rumların Hermapolis dedikleri yerdir. Yunan devletine bağlı Siklat Adaları’nın en büyüğüdür. Arazisi kurak ve tamamen taşlıktır.

      Bir

Скачать книгу