Mutluluk Doktoru. Dr. Ecz. Metin Uyar

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Mutluluk Doktoru - Dr. Ecz. Metin Uyar страница 7

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Mutluluk Doktoru - Dr. Ecz. Metin Uyar

Скачать книгу

de tüyleri diken diken olmuştu.

      Mutluluk günlüğüyse, yukarıda bahsettiğimiz yazı pratiğinden biraz daha farklı. Yaşadığınız ve hissettiğiniz olumlu duygu ve olayları size hatırlatacak olan bir günlük bu. Mesela, bu hafta hayatınızı pozitif yönde etkileyen neler yaşandı? Kibarlık yaptığınız durumlar, minnettar hissettikleriniz, yüzünde gülümseme yarattığınız insanlar, size güç veren şeyler gibi pozitiflikler üzerine yazılar yazdığınız bir günlük… Belki uzun zamandır kendinizi takdir etmiyordunuz, okuyun bakalım kendinize, çevrenize, dünyaya ne gibi katkılarınız olmuş… Hem size o an önemsiz gördüğünüz pek çok şeyi hatırlatacak hem de mutluluğun aslında o kadar da ulaşılmaz olmadığını…

MUTLULUK GÜNLÜĞÜ ÇALIŞMASI

      • Kendinizi özellikle mutlu hissettiğiniz bir anıyı ve o sırada neden böyle hissettiğinizi yazın.

      • Başka birinin mutlu hissetmesine yardımcı olduğunuz bir anıyı ve bunu nasıl sağladığınızı yazın.

      • Günlüğünüzün mutlaka kalemle yazılan bir defter olması şart değil. Teknolojiden dilediğiniz gibi yararlanmak, yaratıcılığınızı kullanmak size kalmış. Örneğin Instagram’ı bir mutluluk günlüğü gibi kullanabilir ya da Pinterest’te mutluluk sayfalarınızı oluşturabilirsiniz.

      İKİNCİ BÖLÜM

      MENTAL DETOKS

      Kendini Uçak Moduna Al

      “Yapmam gereken çok iş var ve zamanım kısıtlı, şimdi duramam”, “Ancak daha fazla çalışırsam başarılı olabilirim, biraz daha dayanmalıyım”… Bu düşünceler tanıdık geldi mi? Çoğumuz kendi kendimize söylüyoruz bu ve benzerlerini. Söylediğimiz anda da bize son bir dayanma gücü veriyorlar çoğu zaman ama işin doğrusu, zihnimizi, ruhumuzu ve bedenimizi yeterince dinlendirmediğimizde stresle birlikte çeşitli fiziksel, psikolojik rahatsızlıklar da beliriyor kapımızda.

      Telefonlarımız nasıl uçak modundayken çok daha hızlı şarj oluyorsa, şarj olabilmemiz için ara ara kendimizi de uçak moduna almaya ihtiyacımız var. Yaşadığımız ‘hızlı’ çağda es vermek, durmak, fayda sağlamanın aksine geride kalmamıza yol açıyor gibi algılansa da, uzun vadede dayanmamızı ve devam etmemizi sağlıyor. Rahat bir uyku sonrası daha motive çalıştığımız gibi, zihnimiz de dinlenmiş olduğunda daha farklı bakış açıları, daha yaratıcı fikirler sunuyor bize.

      Peki kendimizi uçak moduna nasıl alacağız? İlk olarak her yanımızı kuşatan yüzlerce dış uyaranla aramıza biraz mesafe koyarak. Cep telefonumuzu, tabletimizi belirli bir süre kapatarak örneğin. Tuvalete bile yanımızda götürdüğümüz telefonu yemek yerken bırakıp sadece masadaki sohbete odaklanmayı deneyebilir misiniz bugün? Ya da kısa bir yürüyüşe çıkarken yanınıza almamayı, markete giderken cebinize atmayı pas geçmeyi? Geceleri Whats app ve sosyal medya detoksu yapmayı?

      Her şeyin üzerimize geldiğini ve artık verimli olamadığımızı hissettiğimizde mola vermek beyaz bayrak sallamak, pes etmek demek değil. Aksine uzun vadede kazançlı çıkabilmek adına verilmiş stratejik bir karardır. “Tüm işler bitsin, dinlenirim” diye aylarca verimsiz çalışmaktansa küçük boşluklar yaratıp bunları güzel değerlendirerek daha uzun süre ve verimli çalışmak mantıklı değil mi? Şarjı yüzde doksan sekiz olan ama üç saatin sonunda hızla sıfırlanan bir telefon mu istersiniz, yoksa yüzde yetmişte saatlerce çalışmaya devam eden mi? Aynı mantık aslında. Konsantrasyon süremizin hızla düştüğü 21. yüzyılda üzerinde çalışmamız gereken becerilerimiz de farklılaştı. Bunlardan biri, ruh sağlığımız için önemliler arasında. Ne mi? Bir noktaya odaklanabilmeyi, yavaşlayabilmeyi, hatta durabilmeyi başarmak.

UÇAK MODUNDA NELER YAPABILIRSINIZ?

      • Haftada/iki haftada bir gün, iki saat için cep telefonunuzu ve televizyonunuzu kapatın. İş ve sosyal durumunuzu göz önünde bulundurarak size en uygun zamanı belirleyebilirsiniz. Süreyi uzatmak ya da kısaltmak size kalmış ama bu zaman dilimini doğa içinde, sevdiklerinizle birlikte ya da sadece rahat bir yatakta uzanıp zihninizi ve bedeninizi dinlendirerek geçirin. Bunun sizi, enerjinizi nasıl etkilediğini görmek için kendinize bir fırsat yaratın.

      • Kendiniz için mola almaktan çekinmeyin ve bu molaları düzenli bir alışkanlık haline getirin. Sabah erken kalktığınız günlerde işe gitmeden önce açık havada yirmi dakika yürümek bile pillerinizi dolduracak, unutmayın.

      • Molanızı neye ayıracağınız size kalmış. Yaratıcı hobiler ve egzersiz, teknoloji çağında ‘offline’ken mutlu hissetmemize yardımcı olacak yöntemlerden ikisi. Müzeleri, galerileri gezebilir, resim yapmak gibi sanatsal aktiviteleri tercih edebilirsiniz. Sevdiğiniz bir egzersizi yapabilir ya da bir spor karşılaşmasını seyretmeye gidebilirsiniz. Puzzle yapmak, örgü örmek, mutfakta bir şeyler pişirmek… Seçenek çok fazla. Önemli olan molayı mola gibi yaşayıp zihniniz, bedeniniz ve ruhunuzla o esnada orada olmanız.

      • Uzun, boş zamanların gelmesini, yılbaşını, bayram tatilini beklemeyin. Trafikte geçirdiğiniz yarım saatte bile kafanızdaki işleri düşünmektense sevdiğiniz kitabı okumak, güzel birkaç şarkı dinlemek zihninizi uzaklaştırmak için yeterli. Güzel bir manzarayla karşılaştığınızda otobüsteyseniz, çok da aceleniz yoksa bir durak erken inip manzaraya karşı bir çay içebilirsiniz örneğin. Yolun kalanını da açık havada yürüyerek tamamladığınızda, zihninizdeki seslerin biraz dağılmış olduğunu görebilirsiniz.

      Zihnini Deşarj Et

      Kendimizi aldığımız ‘uçak modu’nun işe yaramasının anahtarı, zihnimizi deşarj edebilmeyi başarabilmek. Peki neler yapabiliriz bu konuda? İnsan zihni maalesef hiç susmamayı dahi başaracak gelişmişlikte. Geçmişi, geleceği, yaşananı, yaşanmayanı, yaşanma ihtimali olanı, kısaca her şeyi biz farkına bile varmadan hoop alıyor içine. Her an çalışıyor arka planda, haliyle de yoruluyor.

      Bir düşünelim, özellikle günümüzde çoğumuz şu iki kategoriden birine dahil olabiliriz sanırım. “İşkolikler sardı dört bir yanımı” diye isyan edenlerdeniz ya da etraftaki o işkolikler arasındayız. Sadece bir ofiste işçi, memur olarak çalışanlar için geçerli değil bu iş düşünme, işle yaşama durumu. İş bulmalıyım diye düşünen işsiz için de, ev ve çocuk bakımıyla ilgilenen ev hanımı için de geçerli yaptıkları şeye onsuz nefes alamazmışçasına tutunma hali. Bu yüzden, zihni deşarj etmenin ilk basamağı, bizim için ‘iş’ ne ise onu düşünmeye ara vermeyi kendimize hatırlatmak.

      Neler yapabiliriz bu konuda? Mesai sonrası yarınki işi düşündüğünüzü, yarım kalanlar yüzünden pişmanlık yaşadığınızı hissettiğinizde farkına varıp, “Bir dakika ya, şu an çalışmıyorum, şimdi benim zamanım” diyebiliriz kendimize. Bir diğer püf noktası ise iş rutinini, stresini dengelemek adına mutlaka kaçış noktalarımızın olması. Bunu pas geçmeyin, bilinçli olarak sizin için nelerin kaçış noktası görevi gördüğünü bulmanın arayışına girin. İşiniz ve sorumluluklarınızla yorulduktan sonra sahilde denize bakarak bir çay içmek de olabilir bu, daha önce yapmadığınız bir tarifi denemek üzere kendinizi mutfağa atmak da. Yeter ki odağınızı zihninizdeki seslerden farklı bir noktaya, o ana kaydırabilin. Bunu hayatınızın bir parçası haline getirmekse sonraki adım olacak. Sonrasında daha üretken bir şekilde geri döndüğünüzde siz bile şaşıracaksınız.

Скачать книгу