Alimcan İbrahimov'un Eserlerinde Tatar, Başkurt, ve Kazak Türklerinin Kültürel Değerleri. Çulpan Zaripova Çetin

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Alimcan İbrahimov'un Eserlerinde Tatar, Başkurt, ve Kazak Türklerinin Kültürel Değerleri - Çulpan Zaripova Çetin страница 10

Жанр:
Серия:
Издательство:
Alimcan İbrahimov'un Eserlerinde Tatar, Başkurt, ve Kazak Türklerinin Kültürel Değerleri - Çulpan Zaripova Çetin

Скачать книгу

arası ilişkiler ve kuma getirme, mal paylaşımı, büyük oğulların baba evinden kendi evlerine çıkması gibi örf-âdetler, medresede eğitim görme, para kazanmak için gurbete gitme, Çar ordusunda askerlik yapma, din ve mahkeme yoluyla hakkını arama gibi sosyal sorunlar, köylü bir insanın hayat tarzı, toprak kiralama, yevmiyelik çalışma, ırgatlık, bunlar hepsi yazar tarafından öyküde ustaca tasvir edilir.

      1.2.a. Gaile Hem Könküréş Yolaları

      (Aile İçi ve Mevsimlerle İlgili Gelenekler)

      Gaile Yolaları (Aile İçi Gelenekler.)

      A. İbrahimov’un mevcut eserinde aile içi geleneklerinin her üçü de –düğün, doğum, cenaze- yazar tarafından özenle tasvir edilir.

      Eser, aile içi geleneklerin içinde yer alan düğün merasimi ile başlar. Bu merasimin birçok safhası detaylı olarak kaleme alınmış durumdadır.

      Düğün geleneklerini ele almadan önce düğün merasimiyle doğrudan bağlantılı olan ve eserde yer alan kızı evlendirme yaşı, evlenecek erkekle ilgili ölçütler, Tatar toplumunda kız ile erkeğin evlenmeden önce bir araya gelip görüşmesi, kızın ahlak ve namusunun onu yetiştiren annesinden sorulması gibi birkaç detayla ilgili bilgi vermek doğru olur.

      Kızı Evlendirme Yaşı.

      Eskiden Tatar Türklerinde kız çocuğu en erken on altı yaşında evlendirilebilirdi. Yirmiye kadar evlenmeyen kız, genelde sazıgan (evde kalmış) sayılırdı. Öyküde Fethiye Nine, kızının tarafını tutmak, onu sevmediği birisiyle evlendirmemek için direnirken, eşine kızının henüz genç yaşta olduğunu hatırlatır:

      “Babası, biraz sabretsek mi ne? Kızımızın yaşı geçmemiş ya! Eylülde yeni on altısı bitti, on yedi yaşından gün aldı…” 77

      Tatar Türklerinde kızlar, bu konuda hukuk tarafından korunmaktaydı ve kız çocuğun daha erken evlendirilmesi kanunen yasaktı. Hikâyede nikâh kıyan bir mollanın bu konuda bir yanlış yaptığından dolayı işinden olduğu da anlatılır:

      “İzzet’in bir hatasıyla ilgili şikâyette bulundu: ‘Yaşı dolmayan kıza nikâh kıydı.’ diye dilekçe verdi. Araştırınca, gerçekten de nikâh kıyıldığı zaman kızın iki ayı dolmadığı ortaya çıktı. Bu yüzden imam görevinden alındı.” 78

      Evlenecek Erkekle İlgili Ölçütler.

      Kızını isteyen birisinden bir babanın ve annenin istediği ölçütler de olurdu. Bu ölçütlerin başında, her şeyden önce kızı isteyen adayın iyi ve varlıklı bir aileden olması gelirdi. İhtiyar Nuri de işte bu sebeple rızasını zengin ve saygın bir aile tarafından gönderilen görücüye verir. İhtiyar Şeveli bile bütün kuralları yıkıp kızını kendi istemeye gelen Şeyhel’e onu bol hayatta yaşatabilecek koşulları sorar:

      “Sana, dedi, nasıl kız vereyim? Zengin dersen, malın yok, baban evinden attı. Çalışarak kazanır dersen, elinden gelen bir hünerin yok. Sana nasıl kız vereyim?’ dedi.” 79

      Kızının Lütfi adlı bir gence gönül verdiğini öğrenen Fethiye Nine de gencin yakışıklı ve boylu poslu olduğunun yanında hemen onun durumunun iyi olduğunu da vurgular:

      “Gencin kim olduğunu öğrenince o, biraz canlandı ve kendi kendine ‘Olmayacak birisi değil. Yakışıklı, boylu poslu, zenginliği de var.’ diye, takdirde varsa ve görücü gelirse kızını vermeye razı oldu.” 80

      Lütfi’nin Gülbanu’nun yengesine konuştuğu parçada ise bütün Türk boyları için ortak olan bir örf âdetten bahsedilir: Bir genç (baba evinde kalmak zorunda olan en küçük oğlan değilse), evlenmek için önce ev yapmalıydı:

      “İşte diyor, canım yengem diyor, amcam da bilir. Onlardan gizlim saklım yok, güze düğün yaparım, genç gelini getirmek için ayrı yeni bir evim olsun diye düşündüm, diyor.” 81

      Zaten Türkçede “evlenmek” fiilinin “ev” kelimesinden türemiş olması da buna en iyi kanıttır. Devirler değişse de bu âdet günümüzde de önemini korumaktadır.

      Saygınlık, yakışıklılık ve varlık yanında bir şart daha vardı kız verirken damadın askerliğini yapmış olması. Eserde buna örnek olarak Çelem Dede Şeveli’nin kızına söylediği sözler getirilebilir:

      “Acele etmemek lazım kızım. Asker olacak daha. O gidince elinde çocukla kalırsan ne yaparsın?” 82

      Tatar Toplumunda Kız ile Erkeğin Evlenmeden Önce Bir Araya Gelip Görüşmesi.

      Gülbanu’nun Lütfi adlı bir gence gönül vermesi, onun daha önceden bu gençle bir araya gelip görüşmesine işaret eder. Tatar Türklerinde kız ile erkek, evlenmeden önce de görüşebilirdi. Bu, genelde tarla işleri ve mevsimlerle ilgili gelenekler –ot ve ekin biçme, avlagıy83– sırasında ve çeşme yolunda olurdu. İşte Gülbanu da Lütfi ile öyle yerlerde görüşür:

      “Gerçi aralarında şu orman ağzında ot biçerken birden koşarak ağaç altından çıkıp kucaklayıp öpmekten başka hiçbir şey olmasa da, gerçi onların bütün yakınlıkları orak işi, ot biçme işi ve çeşmeye su almaya giderken arada bir görüşmekten ibaret olup göz kırpma, kaş oynatmadan daha fazlaya kaçmasa da, gerçi avlagıya gittiği evde eşikte bu oturmada bulunan başka gençlerden gizli saklı verilen sözden, iki kez sunulan hediyeden başka hiçbir şeyle onlar bağlanmış olmasa da, düğüne kadar Gülbanu kendisinin Lütfi’ye, Lütfi’nin de kendisine ait olduğunu düşünüyordu.” 84

      Merhaba ile Şeyhel de birbirlerini tarla işleri ve oturma sırasında görüp tanırlar. Fakat Gülbanu ile Lütfi’den farklı olarak, onlar birbirlerini görmek ve tanımakla sınırlı kalır:

      “O, ihtiyar Nuri’ye bazen yevmiyelik işe giderdi. Tarlayı gereksiz ottan temizlerken, ot biçerken, ekin biçerken, harmanda ekin döverken Şeyhel ile sık görüştüler.” 85

      Tatar Türklerinde kızlar ile erkekler iş ve eğlence sırasında bir araya gelebilir ve başka Türk toplumlarından farklı olarak bu konuda daha serbesttiler. Böylece onlar hem iş yapar, hem kendilerine eş beğenirdi. Eserden görüldüğü gibi hatta eğlenceye -örneğin, düğüne-giderken de gençler bir arada kaynaşarak, birbirlerini beğenme derdine düşerdi:

      “Her kız, sevdiği gencin önünde ve her gencin karşısında kimseden eksik görünmemek, gönül almak, kalplere aşk tohumları ekmek istedi. Mümkün olursa bir bakışı, fırsat olursa bir göz kırpmayı, kaş oynatmayı umut etti.

      Kızışmış yürekli kızların dalgası, kendi büyüleyici gücüyle genç tasasız gençleri gizli iplerle kendi peşlerinden

Скачать книгу


<p>77</p>

İbrahimov, G. Saylanma Eserler. 3 Tomda. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1956, 3. Tom, s. 446.

<p>78</p>

İbrahimov, G. Saylanma Eserler. 3 Tomda. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1956, 3. Tom, s. 463.

<p>79</p>

İbrahimov, G. Saylanma Eserler. 3 Tomda. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1956, 3. Tom, s. 453.

<p>80</p>

İbrahimov, G. Saylanma Eserler. 3 Tomda. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1956, 3. Tom, s. 446.

<p>81</p>

İbrahimov, G. Saylanma Eserler. 3 Tomda. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1956, 3. Tom, s. 442.

<p>82</p>

İbrahimov, G. Saylanma Eserler. 3 Tomda. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1956, 3. Tom, s. 475.

<p>83</p>

Avlagıy: Oturma.

<p>84</p>

İbrahimov, G. Saylanma Eserler. 3 Tomda. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1956, 3. Tom, s. 518-519.

<p>85</p>

İbrahimov, G. Saylanma Eserler. 3 Tomda. Kazan, Tatarstan Kitap Neşriyatı, 1956, 3. Tom, s. 454.