Özbek Edebiyatı Yazıları. Karakaş Şuayip

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Özbek Edebiyatı Yazıları - Karakaş Şuayip страница 36

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Özbek Edebiyatı Yazıları - Karakaş Şuayip

Скачать книгу

bardır.

      Bir öçib, sönib… yene yanış bar.

      Yene baharlar,

      Yene lâleler,

      Yene siz ey… erkin tilekler!..”

(Çolpan, Baharnı Sağındım)

      Türkistan Özbek şairi Abdülhamid Süleymanoğlu (ÇOLPAN), 1898’de Fergana vadisindeki Andican şehrinde doğdu. Onun doğduğu ve yaşadığı yıllar, bugünkü Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Tacikistan’ı içine alan bütün Batı Türkistan’ın Rusya tarafından işgal altında tutulduğu döneme tesadüf etmektedir. Çarlık Rusyası 1850’li yıllardan itibaren Batı Türkistan’ı Hokand, Buhara ve Hive Türk hanlıklarını yıkarak işgal etmiş ve bir taraftan da bölgenin Müslüman Türk ahalisine çok ağır acılar çektiren baskı ve sömürge politikalarını şiddetli bir şekilde uygulamaya başlamıştır. Böylece Türkistan, Rusya’nın hem kendi mallarını sattığı uçsuz bucaksız bir pazar, hem de pamuk, yağ, tahıl, et başta olmak üzere her türlü gıda ve hammadde ihtiyacını temin ettiği bir sömürge hâline gelmiştir. Bu ekonomik sömürünün yanı sıra Müslüman Türk nüfusunun millî ve dinî değerleri ayaklar altına alınmış, halk inancından dolayı ağır hakaretlere uğramış, Andican’da Ruslarla karşılaşınca secde etmeye mecbur edilmiştir. Uygulanan eğitim politikası ve gazete yayınlarıyla Ruslara sempati ile yaklaşan ve Rusların hayat tarzını benimseyen yeni bir nesil yetiştirilmek istenmiş, böylece Türkistan Türkleri “Hıristiyanlaştırılarak Ruslaştırılma”ya çalışılmıştır. Devamlı surette Türkistan Türk tarihinin barbarlıktan ibaret olduğu, Türklerin dünya kültür ve medeniyetine hiçbir katkıda bulunmadıkları propaganda edilmiştir.

      Rusya’nın Türk yurtlarındaki bu uygulamaları, 1917 Bolşevik Ekim devriminden sonra Sovyet döneminde de eskisinden daha şiddetli bir şekilde devam etmiştir. Türkistan Türkleri, Sovyet döneminde ise “Komünistleştirilerek Ruslaştırılmak” istenmiştir. Hiç şüphesiz bu uygulamalar, bugün Kazak, Kırgız, Türkmen, Özbek, Karakalpak, Uygur, Nogay, Tatar, Başkurt dediğimiz Türkistan Türkleri arasında Rusya’ya karşı haklı tepkilere sebep olmuştur. Bağımsızlığını kaybeden, ekonomik olarak sefalete mahkûm edilen ve aynı zamanda millî ve dinî inanç ve değerleri aşağılanan Türkistan Türkleri, sadece 1870-1917 yılları arasında, bu uygulama ve sömürgecilik politikalarına karşı üç yüzden fazla isyan hareketi başlatmıştır. Bütün bu isyan hareketleri, “Dükçi İşan” isyanı gibi kanlı bir şekilde bastırılmış, milyonlarca Müslüman Türkistan Türkü, bu isyan hareketleri sırasında hayatını kaybetmiştir. Sadece 1916 yılında meydana gelen isyan sırasında hayatını kaybeden insan sayısının bir milyondan fazla olduğu bilinmektedir. Aynı şekilde 1918 yılında başlayan ve 1932 yılına kadar aralıklarla devam eden ve kısa bir süre Türkiye’den giden Enver Paşa’nın da liderlik ettiği “Korbaşı İstiklâl Hareketi” (Basmacılık Hareketi) sırasında yüzlerce köy, kasaba ve şehir ateşe verilmiş, iki milyondan fazla insan hayatını kaybetmiş, bütün Türkistan cehenneme çevrilmiştir. Çolpan, 1921 yılında yazdığı “Yangın” şiirinde Türkistan’ın bu hâlini şu mısralarda dile getiriyor:

      “Şunday kette bir ölkede yanmagen,

      Yıkılmagen, talanmagen üy yokmı?

      Bir köz yokmı kanlı yaşı tammagen,

      Bütün köŋil ümidsizmi, sınıkmı?”

      Aynı yıllarda Türkiye’de de istiklâl mücadelesi verildiğini, yani Doğu Türklüğü ile Batı Türklüğünün aynı zaman dilimi içinde aynı kaderi paylaştığını da göz önünde bulundurmak lâzımdır.

      Böyle bir dünyaya gözlerini açan ve kurşuna dizildiği 1938 yılına kadar ülkesi Türkistan’ın istiklâl ve hürriyeti için mücadele eden ve bütün eserlerinde istiklâl ve hürriyet fikrini terennüm eden şair Çolpan’ın babası, kumaş ticareti yapan ve çevresinde aydın bir şahsiyet olarak tanınan Süleymankul Molla Muhammed Yunusoğlu’dur. Medrese eğitimi görmüş, mürettep divan sahibi babasının da sanat ve edebiyatla ilgilenmesi ve evinde şair ve yazarları misafir etmesi gibi hususlar, Çolpan’ın da şair olarak yetişmesinde birinci derecede etkili olmuştur.

      Süleymankul, oğlunun, bütün Türk dünyası ile beraber Türkistan’da da gittikçe güçlenen Ceditçilik hareketinin tesiriyle çok iyi bir eğitim görmesini ister. Çolpan, önce Andican ve Taşkent medreselerinde eğitim görür. Bu medreselerde Fuzûlî, Nevâyi, Mevlânâ, Sa’dî, Hâfız, Ömer Hayyam gibi Türk ve Fars klasik şairlerinin eserlerini okur. Aynı zamanda Andican’daki Rus okuluna da devam eder. Burada çok iyi derecede Rusça ve İngilizce öğrenir. Çok iyi bir medrese eğitimi almış olan Çolpan, böylece genç yaşta Doğu ve Batı kültürlerini kendi asıl kaynaklarından öğrenir. Çolpan, yine bu dönemde hiç Türkiye’ye gelmemesine rağmen Türkiye Türkçesini de öğrenir, Namık Kemal ve Tevfik Fikret gibi yenileşme devri Türk şair yazarlarının eserlerini okumaya ve Servet-i Fünûn gibi sanat ve edebiyat dergilerini takip etmeye başlar. Bu arada kendisi de “Aşk” adlı şiiri gibi bazı eserlerini Türkiye Türkçesi ile yazar.

      İsmail Gaspıralı’nın Türkistan’da hızla yayılan Ceditçi fikirleri, Müftü Mamudhoca Behbûdî, Münevver Kaarî, Abdullah Avlânî, Abdurrauf Fıtrat, Hamza Hekimzade Niyazi, Abdullah Kâdirî gibi yenilikçi şair ve yazarlar gibi Çolpan’ı da etkiler. Bu şair ve yazarlar şiir, roman, tiyatro eserlerinde ve gazetelerdeki yazılarında, Rusya’nın işgali altındaki Türkistan’ın istiklâline kavuşması, kendi kaderine kendisinin hükmetmesi, cehalet ve sömürülmekten kurtarılması, ekonomik kaynaklarını kendisinin kullanabilmesi ve zenginleşmesi, millî ve dinî değerlere sahip çıkılması, Cedit mektepleri gibi yeni açılan okullarda çağın gerektirdiği yeni bilgilerin öğretilmesi, millî tarih ve millî dile sahip çıkılması, Türkiye ve diğer Türk yurtlarıyla ilişkilerin geliştirilmesi gibi bugün de önemini koruyan konuları işlerler.

      Çolpan, 1917-1918 yıllarında Orenburg’da Başkurdistan Millî Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Zeki Velidî Togan’ın sekreteri olarak çalışır. Aynı dönemde toplanan istiklâl kurultayına katılır. Bütün Türkistan temsilcilerinin katıldığı bu kurultay, 27 Kasım 1917 günü Türkistan Cumhuriyeti’nin kurulduğunu ilân etmiş, ancak bu cumhuriyet üç ay sonra, 1918 yılı Şubat ayında başkent Hokand şehrinin kızılordu tarafından top ateşine tutularak on binden fazla insanın bir gecede öldürülmesi suretiyle yıkılmıştır. Bunun üzerine bütün Türkistan’da “Korbaşı Hareketi” adı verilen ve bütün Türkistan’a yayılan büyük isyan hareketi başlamıştır. 1932 yılına kadar süren ve Enver Paşa ile beraber birçok Osmanlı subayının da içinde yer aldıkları bu isyan sırasında Türkistan âdeta yerle bir edilmiş, yıkılmadık köy ve şehir kalmamıştır. Çolpan, bu isyan sırasında yaralananların tedavi edildiği Kızılay sahra hasta-hanelerinde gönüllü olarak çalışmıştır.

      Çolpan, bu istiklâl ve hürriyet mücadelesinin devam ettiği 1920-1922 yıllarında Türkistan’ın yakılıp yıkılmasından duyduğu üzüntüyü, istiklâl ve hürriyet fikirlerini “Gözel Türkistan”, “Köŋil”, “Yangın”, “Buzılgen Ölkege”, “Men ve Başkalar”, “Emelniŋ Ölimi”,“Küz”, “Kozğalış” gibi yeni Türkistan şiirinin en lirik eserleri olarak kabul edilen şiirlerinde terennüm etmiştir. Onun bu yıllarda yazdığı şiirleri, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra edebiyat ders kitaplarına alınmış, yeni yetişen Özbek gençleri için millî heyecan ve şuur kaynağı olmuştur.

      Çolpan, eserlerinde, Türkistan’la

Скачать книгу